Bölüm-48 Sen Kimsin?

avatar
458 3

Başlangıç - Bölüm-48 Sen Kimsin?




Kısa bir kaç dakikanın ardından hafifçe esen rüzgarın sesleri kulaklarıma ulaştığında bakışlarımı, seslerin yankılandığı tarafa çevirdim.


Benden biraz uzakta ileride simsiyah iki gölgenin çok hızlı bir şekilde bulunduğum ağaca doğru geldiklerini gördüğümde kaşlarım çatıldı.


'Yerimi biliyorlar mı'


Bir kaç saniyenin ardından ağacın dibine gelen ikili yerlerinde durdular. Ardından çirkin yüzlerini havaya kaldırıp etrafı koklamaya başladılar.


Kafalarını sağa sola çevirip etrafı kokladıktan sonra bakışlarını, tam da bulunduğum yöne çevirdiler.


"HESHESHES"


"HESHESHES"


İkisi de çıkardıkları gülüş benzeri seslerin ardından ortadan kayboldular.


'İyi'


'Hadi dövüşelim'


Sağımda ve solumda bir anlığına bulanıklık belirirken kaos enerjisiyle kaplanmaya başlayan ellerimi ileriye doğru uzattım. Ardından kollarımı tüm gücümle geriye doğru yanlara, çirkin yaratıkların tam da belirdiği yere savurdum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMM


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMM


Yedikleri darbelerle bedenlerinin bir kısmı et püresine dönerken ve doğan küçük çapta bir şok dalgası ile yüzlerinde beliren dehşete düşmüş ifadelerle ayrı yönlere doğru savrulmaya başladılar.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMM


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMM


Çarptıkları tüm ağaçları parçalayıp savrulmaya devam eden çirkin yaratıklardan birinin üstüne doğru atılmadan önce ayaklarımı, tüm gücümle üstünde durduğum ağaca bastırıp hafifçe eğildim.


GÜÜÜÜÜÜÜÜMMM


Ağaç parçalara ayrılıp etrafa savrulurken yankılanan sonik patlama sesleriyle bir anda çirkin yaratığın önünde belirdim. Ardından çirkin yaratığın boğazından tuttuğum gibi ruhsal algımı maksimum menziline kadar yayarken kendimi havada sabitleyip kaos enerjisini sırtıma yaydım.


Ardından kaos enerjisi fazla olmayacak kadar patlatıp toprak zemine doğru atıldım.


GÜÜÜÜÜÜÜMMMM


Zemin, küçük bir toz bulutu eşliğinde içeri göçerken boğazından tuttuğum çirkin yaratıkla beraber diğer çirkin yaratığa atılmadan önce ruhsal algımı maksimum menziline kadar yaydım.


GÜÜÜMM


GÜÜÜMM


Kaos enerjisi ile kaplı bacaklarımla attığım her adımda toprak zemin içeri göçerken etrafa örümcek ağı benzeri çatlaklar yayıldı. Attığım onlarca adımdan sonra çirkin yaratığın gömüldüğü ağaca doğru zıpladım.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMM


Toprak zemin, parçalara ayrılıp havaya savrulurken bir anda çirkin yaratığın gömüldüğü yerde belirdim. 


'Ehh'


Kalbim şok ile dolurken elimdeki çirkin yaratıkla beraber gömüldüğü yerden çıkmaya çalışırken bizi gören ve yüzünde bir anlığına boş bir ifade beliren çirkin yaratığa, yüksek bir patlama sesiyle çarptık.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMM


Elimdeki çirkin yaratık, durumdan faydalanıp tutuşumdan kurtulurken ağacın parçalarıyla beraber üçümüz de toprak zemine doğru savrulduk.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMM


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMM


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMM


Yankılanan patlama sesleri ile üçümüz de toprak zeminin içine gömüldük. Kafamın dönmesini umursamadan delikten çıkmak için zıpladığım gibi iki yanımda da bulanıklık belirdi. 


Kaos enerjisi ile kaplanan kollarımı iki yana doğru çaprazlamasına uzatıp hemen yanlarımda beliren çirkin yaratıkların savurdukları yumruklara doğru ellerimi açıp savurdum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM


Yumruk ve avuçların çarpışmasından doğan şok dalgası ile zemin, katman katman parçalanıp havaya savrulmadan hemen önce kol kemiklerimin, dirsek hizasından etleri kesip çıktığını gördüm.


ACI


Kustuğum koca bir avuç dolusu kan ile beraber iç organlarımın ezildiğini hissetmemle kafamı kaldırıp yumruklarını, iğrenç yüzlerindeki pis sırıtışlarla geriye çeken çirkin yaratıklara baktım.


Kanlanan gözlerimle kaos enerjisi ile kaplanan ayaklarımı yere bastırdığım gibi toprak zemin, katman katman parçalanırken dengelerini kaybeden çirkin yaratıkların bana savurdukları yumruklar, yön değiştirip birbirlerinin yumruklarına vurmadan önce tüm gücümle ileriye atıldım.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMM


Yumrukların çarpışmasından doğan şok dalgası, bana anında yetişip ağzımdan fışkıran kanlar ile beraber beni havaya savurdu.


GÜÜÜÜÜÜÜMMMM


Zemine küçük bir toz bulutu eşliğinde gömülür ve dünyam allak bullak olurken iç organlarımın parçalanmanın eşiğine geldiğini hissettim. Yerden destek alıp ayağa kalkmak için ellerimi uzatmak istediğimde beynime ulaşan acı sinyalleriyle tekrar bir avuç dolusu kan kustum.


'Şerefsizler'


Zor bela ayağa kalktığım gibi ruhsal algımı etrafa yaydım. Ardından son derece yüksek bir hızda üstüme doğru koşan çirkin yaratıkları gördüğümde bir kaç küfür savurup ayaklarımı yere gömdüm.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMM


Parçalanmış zemin daha da parçalanırken ağaçların tepesine doğru uçuşa geçtiğimde benimle beraber yerden yükselmeye başlayan çirkin yaratıkları fark ettim.


'Kahretsin'


'Bunlardan bir baş daha büyük olan birini öldürmüştüm'


'Bunlar'


'Nasıl bana zarar verebildi'


Kanlı gözler ve çatılı kaşlarımla ağaçların en tepesine doğru uçmaya devam edip kara bulutlarla dolu gökyüzü görüşüme girince kaos enerjisini, bedenimin arkasına gönderdim. Ardından ağaçların arasından çıkıp sonu görünmeyen orman görüşüme girince sıkıştırdığım kaos enerjisini patlattım.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMM


İç organlarım tekrar ezilir ve yankılanan sonik patlama sesleriyle son derece yüksek bir hızda ileriye atılırken bir kaç avuç dolusu kan kustum. Ardından ruhsal algımdan çıkmaya başlayan çirkin yaratıkları gördüğümde rahat bir nefes verdim.


'Onları küçümsedim'


Uçuş hızım azalmaya başlayınca ve kaos enerjisini tekrar bedenimin arkasında sıkıştırıp patlatırken bu sefer daha az kaos enerjisi sıkıştırdım. Ardından ormanın içine girmeden ve ruhsal algımı 1/10 e kadar geri çekerken sonu görünmeyen ağaçlarla kaplı ormanın üstünden ağaçtan ağaca zıplamaya başladım.


'Kaos enerjisini sıkıştırabilseydim eğer'


Bakışlarımı, artık kullanabileceğimi sanmadığım kollarıma çevirdim. Yayılan acı, beni bayıltacak kadar fazlaydı. Ama dişlerimi sıkıp ilerlemeye devam ettim.


'Göründüğü kadar basit değilmiş'


'Ne kadar hızlı veya ne kadar güçlü olduğumun bir önemi yok'


'Eğer bunları, kendimi korumak için kullanamıyorsam'


Yüzümde beliren kararlılıkla kaos enerjim bitme noktasına gelene kadar ormanın üstünde ağaçtan ağaca sıçradım. Gelişim merkezimde kalan son kaos enerjisi zerresi ile ruhsal algımı maksimum menziline kadar yaydım.


Etrafta hiçbir şey olmadığını gördükten sonra ruhsal algım, gelişim merkezimdeki kaos enerjisi tükendiği için kendiliğinden bedenime geri çekildi. Ağaçlardan birinin üstünde durup etrafıma kısa bir bakış attım.


'Cehennem Çukuru Dağı ha'


Derin bir nefes alıp verdikten sonra kara bulutlarla kaplı gökyüzü gürüldemeye başladı.


Gökten yağmaya başlayan yağmur damlaları eşliğinde üstünde durduğum ağacın dallarından birinin üstüne bağdaş kurarak oturdum. Ardından gözlerim açık bir şekilde derin nefesler eşliğinde meditasyon durumuna girdim.




Bir süre sonra


Gelişim merkezimi, yarısına kadar kaos enerjisi ile doldurduktan sonra meditasyon durumumu bozup ruhsal algımı maksimum menziline kadar yaydım. Etrafta benden başka bir canlı görmediğimde ruhsal algımı bedenime geri çektim.


Bakışlarımı, imkansız bir açı ile dirsekten çıkmış olan kol kemiklerime çevirdim. Ardından kaos enerjisini yavaş bir şekilde kollarıma gönderdim. Ve kaos enerjisi, dirseklerime ulaşır ulaşmaz acıyla inledikten hemen sonra kaos enerjisini geri çektim.


'Böyle olmaz'


Bu sefer sadece tek koluma kaos enerjisini gönderdim. Ama yine dayanamadığım acı yüzünden kaos enerjisini geri çektim. Kısa bir süre ne yapacağım hakkında düşündükten sonra ateş kapısını açmayı denedim.


'Kahrolası açılsana'


Bir kaç defa daha ateş kapısını çağırıp açılmadığını gördükten sonra bu fikirden de vazgeçtim.


'Ne yapacağım'


Bir kaç dakikalık bir düşünmenin ardından aklıma gelen fikri uygulamaktan başka yapabilecek herhangi bir şey düşünemedim. Ağzımı sıkıca kapattım. Ardından kollarımdan birini, uzatabileceğim kadar öne uzatırken gelen acı yüzünden tekrar inledim.


'Ya düzeltirim'


'Ya da bu şekilde kalmaya devam edecek'


Bacaklarımı uzatıp gelen acıya dayanmaya çalışarak el bileğimin etrafına sardım. Acıdan kanlanan gözlerim ve bedenimden akmaya başlayan terlerle el bileğimin etrafını, bacaklarımla sertçe sıktım.


AAAAAARRRRRRRRGGGGGHHH


Gelen acı yüzünden daha fazla kendimi tutamayıp kükredikten sonra ya şimdi ya hiç dedim. Ardından tüm gücümle bacaklarımı ileriye doğru ittim.


ÇAAAAATTT


AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAARRRRRRRRRGGGGGGGGGHHHHHHHH


Kol kemiğim, dirseğimden geri içeri girip normalde olması gereken şekle geri dönerken ve muazzam acı yüzünden kükrerken dünyamın dönmeye başladığını hissettim. Bayılmamak için dilimin ucunu ısırmaya çalıştım. 


Ama boşunaydı.


Üstünde durduğum daldan kayıp yere doğru düşmeden önce bayılmamak için herhangi bir şey yapamadım.




Bir süre sonra


Hırlama benzeri sesler duyduğumda hafifçe kendime geldim.


'Hırlama mı'


Kalbim teklerken kaos enerjisini tüm bedenime yaydım.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMM


Sırtıma yediğim darbeyle dünyam karanlığa boğulurken ve tüm kemiklerimle beraber iç organlarımın yok olmanın eşiğine geldiğini hissederken bilincimi kaybettim.




Darbeden doğan zifiri siyah renkte şok dalgası, önüne gelen her şeyi yıkıp parçalayarak ilerlemeye başladıktan ve bir kaç bin metre çaplık alanı dümdüz ettikten sonra yavaş yavaş solup hiçliğe karıştı.


Toz ve duman altında kalan dümdüz olmuş alana, dört bir yandan akın eden zifiri siyah renkte gölgeler belirdi. Harap olmuş alanın merkezine toplanan zifiri siyah gölgeler, toz duman altında kalmış alanın merkezinde kendilerinden çok daha büyük olan zifiri siyah gölgeyi gördüklerinde oldukları yerde durdular.


Yağmaya başlayan yağmur taneleri ve esen hafif rüzgarla beraber toz ve duman bulutları dağılmaya başlarken gözler önüne serilen devasa büyüklükteki kraterin etrafına, boyunları bükük bir şekilde dizilmiş Şeytanlaşmış Diğer'leri belirdi.


Ve kraterin içindeki biri yerde biri de ayakta olan iki cisim belirdi.


Beş metrelik boyu ve dizlerine kadar ulaşan uzun, dağınık ve simsiyah renkteki saçları ve ince bedeni ile Şeytanlaşmış Diğer'lerinden çok daha büyük olan biri , ayaklarının dibinde kan revan içindeki bedeniyle baygın bir şekilde yatan Serdar'a kısa bir bakış atıp boyunları bükük bir şekilde kraterin etrafında toplanmış ve kendisinden daha küçük bir boyuta sahip olan Şeytanlaşmış Diğer'lerine doğru hafifçe elini salladı.


Bulanıklıklar halinde ortadan kaybolan Şeytanlaşmış Diğer'leri, büyük olanı ve Serdar'ı orada tek başlarına bırakıp dört bir yana doğru dağılar.


Bakışlarını tekrar Serdar'a çeviren devasa Şeytanlaşmış Diğer, kısa bir süre boyunca Serdar'ı izledi. Ardından siyaha çalan yemyeşil gözlerinde bir anlığına kafa karışıklığı benzeri bir parıltı belirdikten sonra kafasını iki yana sallayıp Serdar'a doğru elini uzattı.


Zifiri siyah renkteki eli ve kısa, keskin ve aynı şekilde zifiri siyah renkteki tırnaklarından simsiyah bir hava akımı çıkmaya başladı. Etrafa yayılan simsiyah hava akımı, Serdar'a doğru ilerleyip bedeninin her yerini kaplamaya başladı.


Ardından simsiyah hava akımı tarafından tamamen kaplanan Serdar'a, gözlerinde tekrar beliren kafa karışıklığıyla baktı devasa Şeytanlaşmış Diğer.


Zifiri siyah dişler ve damağa sahip ağzını açtı.


"Sen, kimsin?"dedi devasa Şeytanlaşmış Diğer, boğuk, kaba ve insan benzeri sesiyle.


Simsiyah hava akımı, Serdar'ın bedenine çekilip onu iyileştirmeye başlarken Serdar'ın hafifçe kıpırdadığını gördü. Ardından bakışlarını, yavaşça yağmurun yağdığı kara bulutlara çevirdi, devasa Şeytanlaşmış Diğer.


"Sen, kimsin?"dedi Devasa Şeytanlaşmış Diğer, gözlerindeki kafa karışıklığıyla.


Herhangi bir cevap gelmeyince bakışlarını son bir kez tamamen iyileşmiş Serdar'a çevirdi. Ardından yağmaya devam eden yağmur damlaları ve gözlerinde beliren kafa karışıklığıyla birlikte arkasını dönüp ortadan kaybolurken Serdar'ı, devasa kraterin içinde tek başına bıraktı.




Gökyüzündeki kara bulutların içinde


Yaşlı adam, olan biten her şeyi sonuna kadar kızarık gözleriyle izledikten sonra Devasa Şeytanlaşmış Diğer'in az önce ortadan kaybolduğu yere baktı.


Bakışlarını, devasa kraterin içindeki Serdar'a çeviren yaşlı adam, kısa bir süre boyunca kara bulutların arasında durduktan ve Serdar'ın aniden ayağa kalkıp etrafına ruhsal algısını yaydığını gördükten sonra ortadan kayboldu.




Gözlerimi kırpıştırmaya başlamam ve en son olanları hatırlamam ile ayağa kalktığım gibi ruhsal algımı maksimum menziline kadar yaydım.


'Ehh'


Dümdüz olmuş alanın içindeki devasa kraterin içine, çıkardıkları sesler ile yere düşen yağmur tanelerinden başka hiçbir şey olmadığını gördükten sonra bakışlarımı bedenime çevirdim.


'Buraya'


'Buraya ne olmuş lan'


Aptal aptal ruhsal algım ile mahvolmuş alana bakarken kafama dank etti.


'Ben'


'Hangi ara iyileştim'


Kurumuş kan ve toz ile kaplı, bir zamanlar bembeyaz olan yırtık pırtık kıyafetler içindeki sapasağlam bedenimi fark edince kafam karışmaya başladı.


'En son'


'Yediğim darbeyle'


'Tüm kemiklerim'


'Ve iç organlarım'


'Yok olmanın eşiğine gelmişti'


İçinde bulunduğum devasa boyuttaki kratere baktıktan sonra kafam iyice karışmaya başladı.


'Burası'


'Yediğim darbe yüzünden böyle olmuş olamaz değil mi'


'Ama'


Ruhsal algımı geri çekip kaos enerjisini bedenimin içinde ve dışında baştan aşağı dolaştırdıktan sonra en ufak bir yaram olmadığını fark ettim.


'Birileri bana yardım mı etti'


Ruhsal algımla tekrar etrafı dikkatle inceledim. Ama benden başka hiç kimsenin olmadığını gördükten sonra ruhsal algımı geri çektim.


'Bir şey bana vurmuştu'


'Hem de'


'Öldürmek için'


'Acaba o yaşlı bunak'


'Ben ölmeden gelip beni kurtarmış olabilir mi'


Aklıma, burada tanıdığım ve beni kurtarabilecek tek kişinin o yaşlı bunak olduğu gelince kafamı salladım.


'Yani'


'Başka tanıdığım kimse yok'


'Ama nereye gitti şimdi bu bunak'


Bakışlarımı etrafta gezdirip hiç bir şey göremedikten sonra yağmurun yağdığı kara bulutlara baktım. Bir kaç saniye boyunca öylece durduktan sonra tam kafamı çevirecektim ki gök, gürüldemeye başladı.


'Olamaz'


Kalbim tekler ve gelişim merkezimdeki tüm kaos enerjisini bedenime yayıp rengarenk parıltılara sahip bir kalkana dönüştürürken ayaklarımı, yere bastırıp buradan uzaklaşmak istedim. 


Ama


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44549 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr