Bölüm-42 Ama Sende Öleceksin!!!

avatar
460 3

Başlangıç - Bölüm-42 Ama Sende Öleceksin!!!




Yavru sincap bakışlarını, ağzından kanlar akarken bayılan Serdar'dan çevirip annesine baktı. Ardından gözlerinden yaşlar akmaya devam ederken annesinin yüzünü yalamaya başladı.


Belki uyumuştur


Belki de yorulduğunu için konuşmak istemiyordur


Diye düşünen yavru sincap, annesini bayağı uzun bir süre boyunca yalamaya devam etti.


Ama yavru sincap, ne kadar ağlarsa ağlasın, annesinin yüzünü ne kadar yalarsa yalasın annesi uyanmadı. Kısa bir süre daha o şekilde durduktan sonra üstüne çöken yorgunlukla annesinin kafasının üstünde uykuya daldı.


Kısa bir süre uyuduktan sonra hırıltı benzeri sesler duyunca gözlerini kırpıştırıp açtı yavru sincap. Ardından annesinin param parça olmuş bedenini yiyen çirkin yaratıkları gördüğünde bir kaç saniye öyle boş boş baktı.


Ardından normalde kırımızı olan gözleri kan kırmızısına dönerken tüm bedeni büyümeye başladı. Siyah beyaz tüyleri, kamış gibi sertleşirken pofuduk patilerinden göreni titretecek keskinlikte pençeler uzamaya başladı.


Bir kaç saniyede boyu bir metreye ulaşan yavru sincap, keskin dişlerle dolu ağzını açıp annesini yiyen yaratıklara atılmadan önce vahşice kükredi.


ĞĞĞĞĞĞĞĞĞRRRRRRRRAAAAAAAAARRRRRRRRRĞĞĞĞĞĞĞĞĞ




Duyduğum kükremeyle gözlerimi açtığım gibi dev şeytan sincabın bedenini kemire kemire yiyen çirkin yaratıklara, kan kırmızısı gözleriyle pençesini savuran küçük şeytan sincabı gördüm.


İçimden öyle bir öfke yükseldi ki elimi yere vurduğum gibi toprak zemin, üstünde yayılmaya başlayan örümcek ağı benzeri çatlaklarla içeri göçtü. Ardından ortadan kaybolup kaos enerjisi ile kaplı elimi savururken çirkin yaratıkların arkasında belirdim.


ŞLAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAPPPP


Tokadımı yiyen çirkin yaratığın kafası oracıkta et peltesine dönerken kolum, ilerlemeye devam edip önümdeki diğer çirkin yaratıklarında kafalarını et peltesine çevirdi.


ŞLAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAPPPP


ŞLAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAPPPP


ŞLAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAPPPP


Son yaratığında kafası et peltesine dönerken sırtımın keskin bir şeyler tarafından kesildiğini hissettim. Kafamı çevirip keskin pençesini bana savuran küçük şeytan sincabı gördüğümde yüzümde beliren üzgün ifadeyle bir kaç adım geri çekilip küçük şeytan sincabın, cansız çirkin yaratıkları parçalara ayırmasını izledim.


Bir kaç saniye içerisinde çirkin yaratıkların bedenleri hazır kıymaya dönüşürken kafasını kaldırıp kan kırmızısı gözlerle bana hırladı küçük şeytan sincap.


Ağzımı açıp konuşmak istediğimde bir anlığına, ben ve küçük şeytan sincabın arasında bir bulanıklık gördüm. Ve bir sonraki anda, elim yapışkan bir şeyin içindeydi. 


Gözlerimin önünde yavaş yavaş belirginleşen çirkin yaratığın yüzüne baktım.


"Seni, çirkin, şey."


Çirkin yaratık ağzını açıp boynuma saldıracakken göğüs kafesinin içindeki elimle kalbini tutup geri çektim.


PAT


Çirkin yaratık, yere düşüp kısa bir şekilde titredikten sonra kımıldamayı kesti. 


'Bunlar'


'Görünmez olabiliyor'


Elimdeki kalbi bir kenara atıp kaşlarım çatılırken kaos enerjisini bedenimde saldırmaya hazır bir şekilde döndürmeye başladım. Çünkü göremediğim bir şeyin, yavru sincaba zarar vermesine izin veremezdim.


'Bana, dev şeytan sincaptan kalmış bir emanet'


'Ne olursa olsun onu koruyacağım'


Yavru sincabın hırlamalarına aldırmadan ona yaklaşırken etrafımı göz ucuyla kontrol ettim. Ve nerdeyse tüm ağaç dallarının üstünde çökmüş bir şekilde bizi izleyen çirkin yaratıkları gördüğümde kalbim tekledi.


'Ben'


'Hepsiyle'


'Hem dev şeytan sincabın bedenini hem de yavru sincabı korurken onlarla nasıl dövüşeceğim'


Düşünmeyi kesip onların saldırmalarını bekledim.


'Onları koruyacağım'


'Ne olursa olsun'


İçimdeki kararlılıkla tıslama benzeri hırlamalarla bana atılmaya hazırlanan çirkin yaratıkları bekledim.


Ve ensemdeki tüyler diken diken olurken arkama dönmeden elimi, geriye doğru savurdum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMM


Yediği darbeyle göğsü içeri göçen çirkin yaratık, geriye doğru arkasındaki yaratıkların üstüne savruldu.


Kafamı çevirip bana başka bir yönden saldıran çirkin yaratığa, geriye çektiğim tekmemi savurdum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMM


Yayılan küçük bir şok dalgasıyla göğüs kafesi tamamen parçalanan çirkin yaratık, kendi eksini etrafında ağzından fışkıran siyah kanlarla dönerek uçmaya başladı.


Dev şeytan sincabın bedeninin üstünde kükreyen yavru sincabın, üstünde beliren bulanıklığa doğru kaos enerjisiyle kaplanan yumruğumu savurmadan önce ayaklarımı, toprak zeminin içeri göçmesine ve etrafa örümcek ağı benzeri çatlakların yayılmasına neden olacak şekilde basıp ileri sıçradım.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMM


Çirkin yaratık, yüzünün ortasına yediği yumruğumla kafası patlarken yavru sincabın bacaklarına pençesini savuran bir başka çirkin yaratığın kafasını ayağımla ezdim.


PAAATT


Ardından kafamı çevirip bana pençesini sallayan yavru sincabın arkasında belirirken pençesini savuran çirkin yaratığın kolunu tutup havaya kaldırdım. Yavru sincap, pençeleriyle bedenimi keserken havaya kaldırdığım çirkin yaratığı, arkamdaki bir başka çirkin yaratığın bedenine yapıştırdım.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMM


ĞĞĞĞĞĞĞĞRRRRRRRAAAAAAAAĞĞĞĞĞĞĞĞRRRRRR


Yavru sincabın kükremesini duyduğum gibi dev şeytan sincabın bedeninden bir parça koparıp arkasına bakmadan kaçan çirkin yaratığın üstüne atılan yavru sincapla beraber atılırken tüm ormanı sallayacak bir kükreme savurdum.


AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAARRRRRRRRRRRRRRRGGGGGGGGGGGGHHHHHHHHH


Çirkin yaratıkların üstüne atılırken açılmasını söylediğim ama açılmayan ateş kapısını umursamadan kaos enerjisiyle kaplanan elimi havaya kaldırıp yavru sincabın pençelerini savurduğu çirkin yaratığın üstüne indirdim.


PAAAAAAAAAAAAATTTT


Çirkin yaratık, et peltesine dönerken bana tekrar pençelerini sallayan yavru sincabı tuttuğum gibi dev şeytan sincabın bedenine doğru geriye adım attım. Ardından yavru sincabı, dev şeytan sincabın bedeninin üzerine yavaşça fırlattığım gibi dört bir yandan üstümüze atılan çirkin yaratıkları gördüğümde kandan kıpkırmızısı kesilen gözlerimle kafamı geriye attım.


"SİZİ ÇİRKİN YARATIKLAR"


"HEPİNİZ ÖLECEKSİNİZ"


AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAARRRRRRRRRRRRRRRRGGGGGGGGGHHHHHHHHH


Savurduğum kükremeyle beraber bedenimden kan kırmızısı bir şok dalgası yayılırken dev şeytan sincap ve yavru sincap hariç önüne gelen her şeyi parçalayıp geriye savurdu.


Şok dalgasına çarpan tüm çirkin yaratıklar, ezilmiş bedenleriyle beraber önlerine çıkan ağaçları parçalayarak geriye doğru savruldular.


Şok dalgası etkisini yitirip kaybolunca benimden peydahlanan, kırmızının en koyu rengindeki hava akımıyla kanlı gözlerimi, gözlerindeki korku ifadesiyle uzaktan bizi izleyen çirkin yaratıklara çevirdim.


Elimi havaya kaldırıp parmağımla yeri işaret ettim.


"BURAYA"


"YAKLAŞAN"


"HERKES"


"ÖLECEK"


Sözlerimle beraber ağzımdan kaos enerjisinden oluşma yumuşak bir rüzgar gibi esen bir şok dalgası peydahlandı. Ama bu şok dalgası yayılırken, ne etrafa bir zarar verdi ne de çirkin yaratıklara.


Sadece çirkin yaratıkları geçip gözümün göremeyeceği kadar uzaklara yayılırken çirkin yaratıklar, sanki dehşet verici bir canavarla karşılaşmış gibi yüzlerindeki korku dolu ifadelerle arkalarına bakmadan ormanın içine kaçmaya başladılar.


Geriye hiçbir çirkin yaratık kalmayınca arkamdan yankılanan kükremeye döndüm.


ĞĞĞĞĞĞĞĞĞAAAAAAAAAAAAAAARRRRRRRRRRĞĞĞĞĞĞĞĞ


Dev şeytan sincabın bedeninin üstünde duran yavru sincabın, bana doğru kükrediğini gördüğümde üzüntüden gözlerim dolmaya başladı.


'Üzgünüm ufaklık'


"HESHESHESHESHES"


Anında arkama dönüp harabeye dönmüş ormanın sağlam kalan ağaçlardan birinin dalından bana, yüzündeki iğrenç gülümsemeyle bakan, daha önce öldürdüğüm büyük çirkin yaratıktan çok daha büyük olan çirkin yaratığa baktım.


Elini bana doğru uzatıp, "İNSANSSS GÜÇLÜSSSS"dedi büyük çirkin yaratık.


Ardından elini kendisine çeviren büyük çirkin yaratık, "BENSSS GÜÇLÜSSSS"dedi.


Hala daha bedenimin etrafındaki hava akımıyla elimi ona doğru kaldırdım.


"AMA"


"SENDE ÖLECEKSİN"


Büyük çirkin yaratığın yüzünde bir anlığına şaşırmış bir ifade belirirken bedenimdeki tüm kaos enerjisini daire şeklinde etrafıma yaydım. Ve bunu yaptığımda kaos enerjisini yaydığım her yeri en ufak ayrıntısına kadar gördüm.


'Bu'


'Ruhsal algı'


Ruhsal algıyı kullanabildiğim için herhangi bir sevinç duymadım. Çünkü halletmem gereken bir düşman daha vardı.


Ruhsal algım ile bin metre karelik alanın tamamını kaplayıp büyük çirkin yaratıktan başka herhangi bir yaratık olmadığını gördükten ve ruhsal algımı daha fazla genişletemeyeceğimi anladıktan sonra gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.


Ardından gözlerimi açıp ortadan kaybolmadan önce büyük çirkin yaratık, yüzünde beliren çirkin gülümseme ile ortadan kayboldu.


Ardından büyük çirkin yaratık ile havada buluşurken onun savurduğu yumruğa doğru elimi uzattım.


'Onun zarar görmesine izin veremem'


Yaratığın bileğinden tuttuğum gibi kendime çekip karnına omzumu geçirdim.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM


Büyük çirkin yaratık, şok dalgası eşliğinde geriye savrulmadan önce havaya kaldırdığı diğer kolunu, omzuma geçirdi.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMM


Büyük bir toz bulutu eşliğinde yere gömüldüğüm gibi oluşan küçük kraterin içinden sıçrayıp çarpıp parçaladığı ağaçla kendini sabitleyen büyük çirkin yaratığa atıldım.


Havada buluşmadan önce büyük çirkin yaratığın bana savurduğu yumruğa doğru, etrafımdaki hava akımını koluma yönlendirirken yumruğumu savurdum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMMMMM


Yumruklar buluştuğunda ikimizde ayrı yönlere doğru son derece yüksek bir hızda savrulmadan önce doğan şok dalgasıyla etraftaki tüm ağaçlar parçalara ayrıldı.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMM


Yere çakıldığım gibi tekrar ayağa kalkıp ileri atılmadan önce bir avuç dolusu kan kustum. Harabeye dönmüş ormanın içinden uçup geçerken altımdaki dev şeytan sincabın yüzünü yalayan yavru sincabı gördüm.


Kan kırmızısı bakışlarımı çevirip bir kaç yüz metre ilerideki küçük kraterin içinden çıkmaya çalışan büyük çirkin yaratığa baktım. Ardından bedenimdeki kaos enerjisini, arkama yönlendirip sıkıştırdığım gibi patlattım.


Yankılanan sonik patlama sesleriyle beraber son derece yüksek bir hızda, bana doğru atılırken yumruğunu savuran büyük çirkin yaratığa doğru tekmemi savurdum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMMMMM


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMMMMM


Büyük çirkin yaratık tekmemi yediğinde, göğsünde oluşan göçükle geriye doğru savrulurken ve onun savurduğu yumrukla göğüs kafesimden çatırtı sesleri yankılanırken geriye doğru, çarptığım tüm ağaçları parçalaya parçalaya uçtum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMM


Büyük bir toz bulutu eşliğinde yere çakılmadan önce havada, avuçlar dolusu kan kustum. Elimle yerden destek alarak kan revan içindeki bedenimle küçük kraterin içinden çıktığım gibi tekrar sıçrayıp büyük çirkin yaratığın düştüğü yere doğru atıldığımda tekrar yavru sincaba kısa bir bakış attım.


'Merak etme ufaklık'


'Kimsenin canını yakmasına izin vermeyeceğim'


Bu sefer bedenimin etrafındaki tüm hava akımını koluma yönlendirdim. Ardından beynime ulaşan muazzam boyuttaki ağrıları umursamadan büyük çukurun içinden sürünerek çıkmaya çalışan büyük çirkin yaratığa doğru geriye çektiğim yumruğumu, etrafındaki kırmızının en koyu rengindeki burgaç ile onun çirkin yüzüne savurdum.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMMMMMMMMM


Büyük çirkin yaratık, bedeninin üstü hiçliğe karıştığında yer ve etrafındaki tüm ağaçlar, katman katman parçalanıp havaya savruldu. Ardından doğan kan kırmızısı renkli şok dalgası, önüne gelen her şeyi yakıp küle döndürmeye başladı.


Daha da büyüyen çukurun içinde ağzımdan akan kanlar eşliğinde tek dizimin üstüne çökerken ruhsal algımda dahil etrafımda az bir şey kalmış hava akımı, bedenime geri çekildi. Ardından kolumu, büyük çirkin yaratığın gövdesinden çıkarıp ayağa kalktım. 


Büyük kraterden çıkmak için sıçradığımda havada, başımın dönmesiyle tekrar kraterin içine düştüm.


PAT


Yerden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştığımda bir avuç dolusu daha kan kustum. Kafamı iki yana sallayıp kraterin kenarına sendeleyerek yürüdükten sonra tekrar zıpladım. Baş dönmesiyle beraber tekrar yere yapışmadan önce kraterin içinden çıktım.


Tekrar yerden destek alıp ayağa kalkarken ruhsal algımı yaymaya çalıştım. Ama gelişim merkezimde, kaos enerjisinden en ufak bir kırıntı bile kalmamıştı. Kafamı kaldırıp harabeye dönmüş ormanın içinde, benden bayağı uzaktaki dev şeytan sincap ve küçük haline geri dönmüş yavru sincaba bakarken sendeleyerek yürümeye başladım.


Onlara doğru yaklaşırken gökteki kara bulutlar gürüldemeye başladı.


'Hayır'


Tamamen kanlanan gözlerimle elimden geldiğince hızlanmaya çalışırken gökten, yağmur damlaları düşmeye başladı. Yavru sincabın, hala daha daha dev şeytan sincabın yüzünü yaladığını gördüğümde gözlerim tekrar dolmaya başladı.


Elimi ona uzatıp, "Buradan gitmeliyiz ufaklık." dedim, dev şeytan sincabın kanlar içindeki cansız bedenine bakarken.


Yavru sincap, bana dönüp hırladığında kafamı çevirip göğe baktım. Kara bulutlar, yağmaya devam eden yağmurla beraber hala gürüldüyordu.


'Eğer burada durmaya devam edersek'


Gerisini düşünmeden dev şeytan sincabın bedenine uzandım. Ardından onu, ormanın sağlam kalan yerine çekmek için tuttuğumda yavru sincap, avuç büyüklüğündeki bedeniyle üstüme atıldı. 


Göğsüme çıkan yavru sincabın beni ısırmasını, gözlerimden akmaya başlayan yaşlarla izledim.


'Çok üzgünüm ufaklık'


Ardından yavru sincap, beni ısırıp hırlamaya devam ederken dev şeytan sincabın cansız bedenini, ormanın içine doğru sürüklemeye başladım.


Yavru sincap, göğsümdeki etleri koparıp atarken gelen acıyı umursamamaya çalışarak dev şeytan sincabın bedeniyle beraber yavaş yavaş ormanın içine ilerledim.


Bir kaç dakika boyunca ilerledikten sonra yavru sincap, yavaş yavaş beni ısırmayı bırakırken gözleri kapanmaya başladı. Yavru sincap yere düşmeden önce onu nazikçe tutup dev şeytan sincabın, bedeninin üstüne indirdim.


Ardından ilerlemeye devam ettim.


Yavru sincap, dev şeytan sincabın bedeninin üstünde uyumaya devam ederken ve bedenimde en ufak bir güç kırıntısı kalmayıncaya dek dev şeytan sincabın bedenini sürüklemeye devam ettim.


Bir süre sonra artık daha fazla ayakta kalacak gücüm kalmadığında biraz ilerideki ağaçların arasından bizim bulunduğumuz yere doğru esen hafif rüzgarı hissettim.


'Bu'


Dev şeytan sincabın bedenini sürüklemeye devam ederek ilerideki diğerlerinden çok daha büyük olan ağaçlara doğru ilerlediğimde bedenime vuran soğuk rüzgarla istemsizce titredim. Yerimde dururken bakışlarımı, sağdan sola olacak şekilde dolaştırdıktan sonra aşağıya baktım.


'Burası uçurum'


Hemen yanımdaki diğerlerinden çok daha büyük olan ağaçlarla beraber buradan ilerisi, beyaz bulutlar tarafından örtülmüş bir uçurumdu. Gözümün gördüğü her yer beyaz bulutlar tarafından örtülmüştü. Kafamı kaldırıp yukarıya baktım.


'Yukarıda kara bulutlar'


'Aşağıda beyaz bulutlar'


'Böyle bir şey'


Gördüklerim yüzünden beynim allak bullak olurken artık dünyada olmadığıma tamamen emin olmuştum.


Bir süre boyunca öyle boş boş bulutlara baktıktan sonra kara bulutlardan düşmeye devam eden yağmurla beraber şimşekler çakmaya başladı.


'Başladı'


Bakışlarımı dev şeytan sincabın cansız bedenine çevirdim. Ardından onun bedeninin üstünde uyumaya devam eden yavru sincabın, gökte çakan şimşekler yüzünden hafifçe titrediğini gördüm. 


Hemen yanımdaki ağacın, köklerinin gömülü olduğu toprak zeminde elimle bir delik kazdım. Ardından yavru sincaba uzanıp açtığım deliğin içine nazikçe koydum. Bakışlarımı dev şeytan bedenine çevirip bir süre öyle durdum.


'Özür dilerim'


Büyük ağaçlardan birinin altına ilerleyip elimle kazmaya başladım. Dev şeytan sincabın, büyük bedeninin rahatça sığması için bayağı büyük ve derin kazdım. Yeterince büyük ve derin kazdıktan sonra dev şeytan sincabın bedenine ilerleyip elimi, kafasının üstüne koydum.


Ardından hala daha açık olan gözünü kapatırken, "Çocuğunu ne olursa olsun koruyacağım!" dedim, dolmaya başlayan gözlerimi kapatırken.


Kısa bir süre o şekilde durduktan sonra gözlerimi açıp onun bedenini, kazdığım yere doğru sürüklemeye başladım. Ardından çukurun yanına gelince onun bedenini, elimden geldiğince nazik ve yavaş bir şekilde çukurun içine koydum.


Onu, çukurun içine yerleştirdikten sonra derin bir nefes alıp verdim. Ardından çukurun yanındaki toprak ile onun bedeninin üstünü örtmeye başladım. Onu toprakla tamamen örttükten sonra bir süre başında bekledim.


Ardından arkamı dönüp küçük deliğin içinde uyuyan yavru sincaba ilerledim. Onu, delikten çıkarıp kucağıma koyarken dev ağacın köküne sırtımı dayayıp yere bağdaş kurarak oturdum. Ardından gözlerimi yarım bir şekilde kapatıp nefes egzersizlerine başladım.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44552 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr