Bölüm-34 Gelişim Yöntemleri-2

avatar
508 4

Başlangıç - Bölüm-34 Gelişim Yöntemleri-2




"Şimdi sıra fiziksel, yani bedensel gelişimde. Ruhsal gelişimde olduğu gibi bedensel gelişiminde belli aşamaları ve evreleri var. Ve bedensel gelişim, sana, aklının hayalinin üretemeyeceği türde geçler bahşeder."


"Bedensel gelişimin ilk aşamasına 'Kaos enerjisi ile tenini döv' diyoruz. Ve bedensel gelişimin en zor aşaması da bu, birinci aşamadır. Bu aşamada, kaos enerjisini bedenine çekip tenine doğru göndermen gerekiyor. Ve bunu yapmak için ise kaos enerjisini mükemmel bir şekilde kontrol edebilmelisin. Bunun nedeni, kaos enerjisini kontrol etmeyi öğrenmeden meditasyon ile sadece ruhsal gelişim yapabilirsin. Yani fiziksel gelişime başlamadan önce ruhsal gelişimde, kaos enerjisini mükemmel bir şekilde kontrol etmeyi öğrenmelisin. Kaos enerjisini mükemmel bir şekilde kontrol etmeyi öğrendikten sonra bedensel gelişime başlayabilirsin. Ardından kaos enerjisini nefes egzersizleri ile değilde bedenin ile çekmen gerek. Bu, bayağı uzun ve acılı bir süreçtir. Bunun için çok sabırlı olman gerekiyor. Ve bedenin ile kaos enerjisini tenine çekmeye başladığın zaman bu, senin fiziksel gelişimin ilk aşamasına girdiğin anlamına gelir. Ardından tüm tenini dikkatli ve yavaş bir şekilde kaos enerjisi ile beslemen gerek. Bu süreçte, daha önce hiç hissetmediğin türde acılara dayanman gerek. Tenine özümsediğin kaos enerjisi ile tenin çok dayanıklı hale gelecek. Teninin her yerini kaos enerjisi ile dövüp besledikten sonra gelişim merkezinin etrafında daire şeklinde yayılmış kapı dediğimiz siyah küreler belirecek. Ki kaç tane belireceği tamamen şansa bağlı bir şeydir. Yani, eğer bir tane kapı belirdiyse bu öleceğin güne kadar sadece bir kapı açabileceğin anlamına gelir."dedi Ay.


Kafam karışmaya başlarken:"Asla başka kapı açılamaz mı yani?"dedim.


"Evet."dedi Ay.


Bir süre düşündükten sonra:"Ne kadar çok kapı varsa o kadar güçlenebileceğim anlamına mı geliyor bu?"dedim.


"Evet."dedi Ay."Ama ne kadar çok kapı belirdiyse fiziksel gelişimde o kadar yavaş bir şekilde ilerlersin."


'Bu benim için iyi mi kötü mü anlamadım'


"Peki, bende dokuz tane olduğunu söylesem bana inanır mısın?"dedim.


Kafasını sallayan Ay:"Bunu zaten biliyorum."dedi.


"Nasıl?"dedim, meraklanırken.


"Ruhsal algı."dedi Ay."Unuttun mu? Ruhsal algının her şeyin içini görebileceğini söylemiştim sana."


'Oh'


'Ruhsal algı ha'


'Bayağı havalı bir şey gibi görünüyor'


"Ruhsal algıya şuanda zaten sahipsin. Ama onu nasıl kontrol edeceğini bilmiyorsun. Bunun için öncelikle kaos enerjisini mükemmel bir şekilde kontrol edebilmeyi öğrenmelisin."dedi Ay.


Kafamı sallarken ustam ve Ay'ın bana bakarak üstüme ağırlık çökmesine neden olan şey aklıma geldi.


"Peki, sen ve ustam, nasıl bana dokunmadan üstüme ağırlık çöküyormuş gibi yapabiliyorsunuz?"dedim, sorduğum aptalca soru yüzünden yüzüm hafifçe ısınırken.


Hafifçe gülen Ay:"Ona ruhsal baskı denir. Bunu yapabilmek için ise daha çok uzun yollar katetmen gerek."dedi Ay. 


Ardından biri sanki eliyle kafama dokunuyormuş gibi hissettim. Kafamı kaldırıp baktığımda hiçbir şey göremedim. Bakışlarımı tekrar Ay'a çevirip yüzündeki nazik gülümsemeyle bana baktığını gördüğümde utandım.


Boğazımı temizleyip:"Peki, bendeki dokuz kapı iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi?"dedim.


Kafasını iki yana sallayan Ay:"Unutma, ne kadar çok kapı varsa o kadar yavaş gelişirsin. Ama aynı zamanda çok daha güçlü olursun. Yani bu, iyi değil. Mükemmel bir şey."dedi Ay.


Kafamı sallayıp:"Tamam."dedim.


"İyi."diyen Ay, gülümseyerek:"Sana, kapıların ne tür özellikleri olduğunu birazdan açıklayacağım."


"Fiziksel gelişimin ilk aşaması, 'Kaos enerjisi ile tenini döv'ü tamamladıktan sonra açılan kapı ile beraber, gözlerimiz ve ruhsal algımızla göremediğimiz pranga dediğimiz, bir sonraki aşamanın kapısı olan görünmez zincirler belirir. Bu zincirlere, ilk aşama ile sonraki aşama arasında ki sınır çizgiler de diyebiliriz. Bu zincirleri kırmak için ise uzun süreli bir meditasyon dönemine ihtiyacımız var. Bunun nedeni ise tenimizi kaos enerjisi ile doldurmak zorunda olmamız. Bu bayağı uzun bir süreçtir ve bunu işlemi yapan kişinin asla rahatsız edilmemesi gerekiyor. Yoksa biriktirilen kaos enerjisinin en ufak bir yanlış hareketinde, kendi sonumuzu getirmiş oluruz."dedi Ay.


Ardından gözlerimin içine bakıp:"Asla unutma. Ne zaman uzun süreli bir meditasyon dönemine gireceksen kimsenin seni rahatsız edemeyeceği bir yer bulmalısın."dedi Ay.


Kafamı sallayıp:"Anladım."dedim.


"İyi. Biriktirdiğin kaos enerjisinin belli bir sınıra ulaştığını hissettiğinde prangayı hissedeceksin. Ve tek bir şansın var. Ya topladığın tüm kaos enerjisi ile tek bir saldırı gerçekleştirip prangalarından kurtulur ve elde edeceğin muazzam güçler eşliğinde bir sonraki aşamaya geçersin. Yada gerçekleştirdiğin saldırı prangayı kırmayı başaramaz ve topladığın tüm kaos enerjisinin geri tepmesi yüzünden tüm bedenin hiçliğe karışır. Unutma. Başarısız bir saldırının en büyük nedeni inanç eksikliğidir."dedi Ay.


Derin bir nefes alıp verdi Ay.


"Prangaları kırdığın zaman bedenin eskisinden çok daha güçlü bir hale gelecek. Ardından ikinci aşama olan 'Kaos enerjisi ile kas ve etini döv'e geçeceksin. Bu aşamada, aynı birinci aşama veya sonraki gelecek olan aşamalar gibidir. Tek yapman gereken kaos enerjisini, dengeli ve düzenli bir şekilde kan ve etine, bedenin aracılığıyla özümsemektir. Ve sen, birinci aşamanın prangalarını kırıp ikinci aşamaya geçtiğinde tekrar kapı açma girişiminde bulunabilirsin. Tek yapman gereken kısa bir süreliğine kaos enerjisini gelişim merkezine özümsemektir."dedi Ay.


"İkinci aşamada yapman gereken şey kaos enerjisini, kan ve etine özümsemektir. Ardından kan ve etini tamamen kaos enerjisi ile dövüp geliştirmeye başladıktan sonra kas ve etin muazzam güçlere sahip olacak. Ve sen, kan ve etini tamamen kaos enerjisi ile dövüp geliştirdikten sonra tekrar prangalar belirecek. Yine aynı şekilde prangaları kırıp geçmek için uzun süreli bir meditasyon dönemine ihtiyacın olacak. Ve sen prangaları kırıp bir sonraki aşamaya geçtiğin zaman daha önce sahip olduğun güç, bir kaç kat artacak. Ve kapı açma girişiminde bulunmak için bir şansa daha sahip olacaksın. "dedi Ay.


"Üçüncü aşama olan 'Kaos enerjisi ile damar ve tendonları döv'e geçtiğin zaman yine yapman gereken tek şey kaos enerjisini damar ve tendonlarına özümsemektir. Ama unutma. Bir ve ikinci aşamalar eğer çok zor ise üçüncü ve sonrasında gelenler muazzam bir tehlike barındırır. Bunun için çok ama çok dikkatli ve yavaş bir şekilde, başka bir şeylere odaklanmadan kaos enerjisini damar ve tendonlarına özümsemelisin. Ve sen, bunu yapmaya başladığın zaman öncekinden çok daha hızlı ve çok daha çevik bir hale geleceksin. Damar ve tendonlarını kaos enerjisi ile tamamen geliştirdikten sonra hızın, apayrı bir boyuta ulaşacak. Ve kapı açma girişiminde bulunmak için bir şansa daha sahip olacaksın. "dedi Ay.


"Dördüncü aşama, 'Kaos enerjisi ile kemiklerini ve tüm iskelet yapını döv'e geçtiğinde önceki aşamalar gibi yapman gereken şey kaos enerjisini kemik ve iskelet yapına özümsemektir. Ama unutma. Sen aşamaları aşıp yükseldikçe, aşamalar çok daha zor ve tehlikeli bir hal alacak. Bunun için her yeni aşamada özellikle daha dikkatli bir şekilde gelişim yapman gerek. Dördüncü aşamaya geçtiğin zaman güç ve dayanıklılığın başka bir boyuta ulaşacak. Kemik ve iskelet yapını kaos enerjisi ile tamamen geliştirdikten sonra prangalar tekrar belirecek. Ve prangaları aşıp bir sonraki aşamaya geçtiğin zaman tekrar kapı açma girişimi için bir şansa sahip olacaksın."dedi Ay.


"Beşinci aşama, 'Kaos enerjisi ile iç organlarını döv'. Karada yaşayan neredeyse tüm canlıların iç organları çok narin ve zayıftır. Özellikle kaos enerjisine karşı. Yani bu aşamada yapacağın en ufak bir hata yüzünden tüm iç organlarını kaos enerjisi ile yakıp yok edebilirsin. Onun için bu aşamada mutlak bir konsantrasyona ihtiyacın olacak. Ve bu aşamada elde edeceğin şey dayanıklılık olacak. Bunun sayesinde çok daha uzun bir süre boyunca dövüşebileceksin. İç organlarını tamamen kaos enerjisi ile geliştirdikten sonra artık savunma konusunda endişelenmen gerekecek fazla bir şey olmayacak. Bu aşamayı tamamlayıp sonraki aşamaya geçtiğinde bir kapı açma girişimine daha sahip olacaksın."dedi Ay.


Ardından derin bir nefes alıp verdi.


"Altıncı aşama, 'Kanını kaos enerjisi ile döv' bizim bildiğimiz fiziksel gelişimin son aşaması. Bu aşamaya, önceki hayatların anılarını bulma anahtarı denir. Çünkü bu aşamada, kanın değişime uğrar. Bu esnada önceki hayatların anılarını kaos enerjisi aracılığı ile elde edebilirsin. Kaos enerjisi ile kanını dövüp geliştirmeye başladığın zaman fazla bir dikkate ihtiyacın olmayacak. Tek yapman gereken gelişim esnasında aklının hayalinin sığamayacağı türde acılara katlanman."dedi Ay.


Ardından bir kaç derin nefes alıp verdi.


"Tamam, sana fiziksel ve ruhsal gelişimin yöntemlerini ve bilmen gereken şeyleri söyledim. Ruhsal gelişimin diğer aşamalarını öğrenmek istiyorsan, sana söylediğim gibi kaos enerjisini kullanmada mükemmel bir kontrole ulaş."dedi Ay.


Kafamı sallayıp tamam:"Tamam."dedim.


"Bana sormak istediğin herhangi bir şey varsa sor."dedi Ay.


Bir süre düşündükten sonra:"Tüm bunları nereden biliyorsun?"diye, aklıma gelen saçma soruyu sordum.


Hafifçe gülümseyen Ay:"Bunlar, bizim kurucu atamızdan kalma bilgiler."dedi Ay."Yani biz Türk'ler, şuanda hala daha gelişim yapabiliyor ve devletimizi koruyabiliyorsak bu, bizim kurucu atamız sayesindedir."


'Kurucu ata mı'


'Benim ve biz Türk'lerin kurucusu ha'


'Vay be'


Kalbimde ne olduğunu anlamadığım bir şeyler yükselirken:"Kim bu atamız?"dedim.


"O'nun adı, Türk'tü."dedi Ay."Bunun haricinde onun hakkında bilinen fazla kişisel bir bilgi yok."


Kafamı salladığımda kalbimde yükselen şeyin ne olduğunu anladım.


'Bu' 


'Saygıydı'


'Hürmetti'


'Hayranlıktı'


'Bu, bir kişinin atasına karşı istemsizce duyacağı türde duygulardı'


Kalbim hızlı hızlı atmaya başlarken:"Atamızın herhangi bir resmi veya heykeli var mı?"dedim.


Gülümseyen Ay:"Atamızın heykeli var. Ama onu şimdi göremezsin."dedi.


Keyfim kaçarken:"Neden?"dedim.


"Sabırlı ol."dedi Ay.


Ay'ın parlak gözleri ve meleklere benzeyen yüzüne baktıktan sonra bir kaç derin nefes alıp içimdeki heyecanı bastırmaya çalışarak:"Tamam."dedim.


Kafasını sallayan Ay:"Şimdi sana kapılardan bahsedeceğim."dedi.


"Toplamda, bilinen dokuz çeşit kapı var. Bu kapıların kaç tanesine sahip olacağın ise senin kaderine yazılmıştır."dedi Ay.


"Nasıl yani?"dedim, Ay devam etmeden.


"Sana fiziksel gelişimden bahsetmiştim. Fiziksel gelişimin ilk aşaması olan, 'Kaos enerjisi ile tenini döv'e geçtiğin zaman kapıları belirecek. Ve kaç tane kapının belireceğini ise kimse bilemez. Ve atamızdan, bugünlere dek ulaşan antik kayıtlarda, kapılar hakkında söylenilen şey şu, 'Fiziksel gelişime başladığın zaman kapılar belirecek. Bu kapılar beraberinde muazzam güçler ve tehlikeler de getirecektir. Şimdiye kadar bilinen toplam dokuz kapı var. Bu kapıların her biri ayrı bir güç ve renge sahip. Bu kapıları açıp onların güçlerini kullanabilenler fiziksel ve ruhsal gelişimi aşan türde güçlere sahip olacaklar. Ve bu kapıların kaç tane belireceği ise tamamen bir bilinmezlik. Kapılar belirmeden önce ne kadar gelişim yaparsanız yapın veya ne kadar güçlenirseniz güçlenin asla ama asla kapıların sayılarını arttıramazsınız. Kaç tane kapının belireceği biz doğmadan önce kaderimizde yazılmıştır. Ve bunu değiştirmenin tek bir yolu var. Kendi ruhunu sil ve yeniden doğmayı bekle'."dedi Ay.


'Kader'


'Ruh silmek'


'Yeniden doğmak'


'Ve az öncede bana eski hayatlar demişti'


Kafam iyice karışmaya başlarken:"Bu bahsettiğin şeyler, önceki hayatlar, kader, ruh silme ve yeniden doğmak. Tüm bunlar ne oluyor?"dedim.


"Senin şimdilik bunları bilmene gerek yok. Ve bunlar hakkında hiç boş düşüncelere girme."dedi Ay."Çünkü bunları öğrenmek için daha çok ama çok fazla yol katetmen gerek."


Ay böyle deyince aklıma ustam geldi. 


'Ustam da bana bilmediğim konuları düşünmemem gerektiğini söylemişti'


'Ayrıca şimdi hatırladım da ustam bu kadar detaylı anlatmamıştı' 


'Kendimi kötü mü hissetmeliyim şimdi'


Boş düşünmeyi kesip:"Ustam, senin bana söylediklerin kadar detaylı bir şekilde gelişimden bahsetmemişti."dedim.


Ben konuştuktan sonra Ay'ın bir anlığına, gözlerinin odağını kaybettiğini gördüm. Hemen gözlerini kapatıp tekrar açmadan önce 'sanırım bir şeyler aklına geldi' diye düşündüm.


Derin bir nefes alıp veren Ay, bana baktı.


"Ustana darılma lütfen. Barlas, atamızdan kalma seremoniyle seni öğrencisi yaptığı zaman daha tam iyileşmemişti. Ve yapılan seremoni, bir usta öğrenci seremonisiydi. Ve bu seremoniyi yapan ustan, ruhunun bir parçasını sana vermiş oldu. Bunun sayesinde aranızda şuanda seninde hissedebileceğin bir bağ var. Bu bağ, ebediyete kadar sürecek. Ve bu bağı, bizim birliğimize dahil olan herkes hissedebilir."dediğinde, Ay'ın gözlerinin kızarmaya başladığını fark ettim.


'Ay'ın neden gözlerinin kızardığını bilmiyorum ama ustam'


'Bana ruhunun bir parçasını mı verdi'


'Tüm bu olanlardan sonra artık söylenen her şeye inanacak duruma geldim ama'


'Ustam, daha beni tanımadan neden bana ruhunun bir parçasını verdi ki'


Kendimi kötü hissetmeye başlarken gözlerini kapattı Ay. Ardından derin nefes alıp verdi.


"Ve ustan, bir koruyucu. Senin yaşadığın şehir, Şanlıurfa'nın koruyucusu. Ama artık o, bir koruyucu değil. Çünkü şehirde, senden başka yaşayan kimse kalmadı. Ve hem yaraları hemde daldığı düşünceler yüzünden sana tam detaylı bir şekilde açıklayamamıştır."dedi Ay, yüzünde hafifçe beliren üzgün ifadeyle.


Kafamı sallayıp:"Ustama asla darılmayacağım. Hatta ona, bir sürü teşekkür borcum var."dedim.


'Buradan çıktıktan sonra ilk iş ustamı bulup ona teşekkür etmeliyim'


Nazikçe gülümseyen Ay:"Teşekkürler Serdar."dedi.


'Oh'


'Yapma ama bunu'


Yüzüm ısınırken boğazımı temizleyip:"En son kapılardan bahsediyordun."dedim, konuyu değiştirirken.


Ay, bana bir kaç saniye yüzündeki gülümsemeyle baktıktan sonra kafasını salladı.


"Sana kapıların nasıl belirdiğini açıkladım. Şimdi sıra, kapıların renkleri ve özelliklerinde."dedi Ay.


"Dokuz kapının her birinin kendine özgü rengi ve güçleri var. Bunlardan birine sahipsin. Genelde herkeste ilk açılan kapı, ateş, yani güç kapısı olur. Ki bu her zaman olmaz."dedi Ay.


'Kırmızı boncuk ateş kapısı mı oluyor şimdi'


Kafam karışırken:"Senin ateş kapısı dediğin şey kırmızı boncuk oluyor değil mi?"dedim.


Kafasını sallayan Ay:"Evet."dedi.


Aklıma gelen düşünceyle:"Peki sen, onun ile konuşabiliyor musun?"dedim.


Yüz ifadesi garipleşen Ay:"Konuşmaktan kastın?"dedi.


"Bildiğin konuşmak işte."dedim. Devam ederek:"Yani ona, gelip gitmesini sende söylüyor musun?"


Ay'ın yüz ifadesi iyi garipleşirken kafam karışmaya başladı.


'Yanlış bir şey mi söyledim'


"K-kırmızı boncukla konuştun mu sen?"dedi Ay, sesi titremeye başlarken.


Kafamı çekinerek salladım.


"Evet, ama ona kim olduğunu...."ağzımdan çıkanlar beynime daha yeni ulaşınca yüzüm yanmaya başlarken Ay, pfffftt demesiyle sandalyesinden devrilip yerde karnını tutup kulak zarlarımı titretecek kadar yüksek seste gülmeye başladı.


"HAHAHAHAHAHAHHAHAHAHHAHAHAHAH"


Yüzümdeki sıcaklık tüm bedenime ulaşınca bir an, yerin yarıp içine giresim geldi.


'Ben nasıl bir manyağım lan'


'Bu kadarına da pes' 


Ay, gözlerin akan yaşlarla gülmeye devam ederken titreyen parmağını bana uzattı.


"S-sen, ona kim olduğunu mu sordun? pfffffftt AHAHHAHAHHAHAHHAHA"


Bir an ne yapacağımı bilemedikten sonra arkamı dönüp bambu duvara bakmaya başladım. Ardından gözlerim dolarken kendi kendime küfretmeye başladım.


Bir kaç dakika sonra


Ay'ın gülüşleri kesilip derin nefes alırken kafamı çevirip ona baktım. Ve Ay'da tam yerden kalkıp sandalyesine oturacakken öylece durup bana bakmaya başladı. Ardından Ay'ın kaşları seğirirken derin bir nefes daha alıp sandalyeye oturdu.


"Tamam, bu kadar güldüğümüz yeter."diyen Ay'a öylece bir kaç saniye boş boş baktım.


'Ulan bir de güldük diyor'


Kızaran yüzümü tekrar çevirecekken:"Bana ba..... pfffffftt HAHAHHAHAHHAHAHHAHAH"


Bir süre sonra


Kaşlarım çatılı bir şekilde karşımda sandalyesinde oturan Ay'a baktım.


Derin bir nefes alan Ay:"Tamam, kaldığımız yerden devam edelim."dedi.


Kımıldaman Ay'ı çatılı kaşlarla izlemeye devam ettim.


"Söylediğin kırmızı boncuk, ateş kapısıdır. Ateş kapısı, genelde ilk açılan kapı olur. Ve bu kapı, sana muazzam bir güç ve muazzam bir iyileşme yeteneği verir. Herhangi bir uzvun kopmadığı, iç organlarının yok olmadığı veya kafanın kopmadığı durumlarda, bedeninde oluşan tüm yaraları iyileştirir. Ama bu, her yaralandığında ateş kapısını açıp iyileşebileceğin anlamına gelmiyor. Çünkü ateş kapısı da bir tür gelişim yöntemidir. Ve bunun yüzünden ateş kapısının, doğa enerjisi dediğimiz bir çeşit enerji türünü özümsemesi gerekir."dedi Ay.


Çatılı kaşlarım hafifçe düzelirken:"Doğa enerjisi mi ?"dedim.


Kafasını sallayan Ay:"Evet. Yaşadığımız bu evrende çeşit çeşit enerjiler var. Ama bizim bildiğimiz ve senin şimdilik bilmen gerekenler, kaos enerjisi ve doğa enerjisidir. Bunu unutma. Doğa enerjisini asla kendi isteğinle veya öğrenerek özümseyemezsin. O, kendisi sana gelir. Ve kapılar da doğa enerjisini özümseyerek kullanılabilir duruma gelir. Ama sen, kapılara komut vererek onlara doğa enerjisini özümsetemezsin. Tıpkı daha önce boncukla konuştuğun gibi."dediğinde, kaşlarım seğirmeye başladı.


Ay'ın yüz ifadesi tekrar sanki kendini gülmemek için zor tutuyormuş gibi olduğunda bir kaç derin nefes alıp verdi.


Boğazını temizleyen Ay:"Tamam. Doğa enerjisi, üstünde yaşadığımız gezegenin enerjisidir. Bu enerji, kaos enerjisinden çok daha güçlü ve çok daha dengesizdir. Ve onu asla hissedemezsin. Ama o, her zaman, her yerde ve hepimizin içindedir. Ayrıca doğa enerjisi dediğimiz şey yaşadığımız gezegenin ruhundan gelen enerjidir."dedi Ay.


'Vay be'


'Dünyanın ruhu varmış ha'


Kafamı sallarken:"Bu dünyamızın ruhu, tüm bunlar olurken neden hiç bir şey yapmadı."dedim.


"O, her zaman uyur. Hiçbir zaman hiçbir şeye müdahale etmez. Atamızdan kalma bilgilere göre onun amacı, sadece uyuyup üstünde yaşayan canlılara bir yuva olmasıdır."dedi Ay.


'Yuva'


'Bir de bizim insanların, bu yuvaya verdikleri zarara bak'


'Neyse'


'Artık kimsenin dünyaya zarar verebileceğini sanmıyorum'


Kafamı salladığımda Ay, devam etti.


"Kapılar, yavaş bir şekilde doğa enerjilerini özümseyip tekrar kullanılabilir hale gelirler. Unutma. Kapılar senin bir parçan. Yani onlarla konuşma gibi saçma düşüncelerle bir daha kafanı bulama."dedi Ay.


Kaşlarım tekrar çatılırken:"Anladım."dedim. Ardından hatırladığım bir şeyle:"Benim gelişim merkezimin etrafında dokuz tane kapı vardı. Ama ben ateş kapısıyla birleştiğimde ortadan kayboldu. Ama şuanda hala daha içimde hissediyorum onu. Ama nerede olduğunu tam olarak bilmiyorum. Bunun nedenini biliyor musun?"dedim.


"Ohh."diyen Ay'ın gözleri hafifçe büyüdü.


Kafam karışırken:"Kötü bir şey mi oldu?"dedim.


Kafasını iki yana sallayan Ay:"Hayır, bu çok iyi bir şey."dedi.


"Ateş kapısını şuanda gelişim merkezinin yanında göremiyorsan eğer bu, ateş kapısının ruhun ile birleştiği anlamına gelir. Ve bu gerçekten çok bir şeydir."dedi Ay.


'İyiyse sıkıntı yok sanırım'


"Ruhuma nasıl ulaşabilirim peki?"dedim.


Kafasını iki yana sallayan Ay:"Bu, sana şimdilik çok uzak olan bir şey. Ve bunun hakkında daha fazla düşünmene gerek yok. Sadece ateş kapısının ruhunla birleştiğini bilmen yeterli."dedi.


'Aman da aman'


'Hepte fazla düşünme' 


'Benim bir an önce kendimi geliştirmeye başlamam gerek'


Kafamı sallayıp:"Tamam."dedim.


"İlk kapıyı açtıktan sonra sana bahsettiğim gibi diğer kapıları açmak için bulunduğun fiziksel aşamayı geçmen gerek. Ve sana vurduğumu hatırlıyor musun? Sen kapı açma girişiminde başarısız olmuştun."dedi Ay.


'Harbiden öyle söyleyince şimdi hatırladım'


Kafamı salladım.


"Sana vurmamın nedeni, başarısız bir kapı açma girişimin ardından gerçekleşen duygu kontrol kaybıdır. Bu olduğunda, eğer konu bu hakkında bilgili birileri sana yardımcı olmaz ise duygularının için boğulup kalabilirsin. Ki bunun sonu hiçbir zaman iyi bitmez. En değer verdiğin kişileri bile öldürebilir veya bu olmadan önce kendi kendini öldürürsün."dedi Ay.


'Ohhhh'


'Bunu hatırladım'


'Ay, bana vurduktan sonra içimde yükselmeye başlayan kafa karışıklığı ve öfkeyle ona yumruğumu savurmuştum'


Omurgamdan bedenime bir titreme yayılırken bir daha kapı açma girişiminde bulunmadan önce ustam veya Ay'ın yanında olmam gerektiğini kendime söyledim.


Derin bir nefes alıp verdikten sonra:"Teşekkür ederim."dedim.


Nazikçe gülümseyen Ay:"Ne demek canım, lafı bile olmaz. Sen ne zaman istersen döverim seni. Unutma, tamam."dedi Ay, kafasını yana yatırıp bana bakarken.


'Bak buda dünden razı'


Boğazımı temizleyip kafamı salladım.


"Tamam, şimdi sıra, ikinci kapıda. Kapı açma girişiminde başarılı olduktan sonra eğer kaos enerjisi ve bedenin üzerinde mükemmel bir kontrol kabiliyetin yoksa rastgele bir kapı açılır. Ama eğer kaos enerjisi ve bedenin üzerinde mükemmel bir kontrol kabiliyetin varsa açılacak olan bir sonraki kapıları istediğin şekilde seçebilirsin."dedi Ay.


Ay'ın söylediklerini kafamın bir köşesine not edip başımı salladım.


Ardından Ay, tam ağzını açıp konuşmak üzereyken kaşları çatıldı. Sandalyesinden kalkıp dışarı çıkmadan önce bana:"Meditasyon yap."dedi.


'Ne oldu ki'


Ne olmuş olabileceği hakkında bir süre boş boş düşündükten sonra bedenime tekrar baktım. Her yerim sargı bezleriyle kaplı. Yatağın hemen karşısındaki küçük dolaba ilerleyip açtım. İçinde, beyaz bir gömlek ve beyaz bir şalvar benzeri pantolon haricinde başka bir şey yoktu.


Üstümdeki sargı bezlerini çıkarıp dolaptan aldığım kıyafetleri üstüme geçirdim. Ardından yatağın üstünde, bağdaş kurarak oturdum. Ve gözlerimi kapatıp meditasyona başladım.


Ustamın ve Ay'ın söyledikleri gibi başka hiç bir şey düşünmeden sakin ve yavaş bir şekilde kaos enerjisini, gelişim merkezime özümsemeye başladım.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44540 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr