Bölüm-31 Onu Neden Öldürdün ?

avatar
476 4

Başlangıç - Bölüm-31 Onu Neden Öldürdün ?




Kraterden çıkıp etrafıma baktığımda kimsenin olmadığını gördüm.


Hayret


Normalde canavarlar ile dolu olması gerekmiyor muydu


Kesin onun işidir


Ustamdan çok daha güçlü sanırım


Yada değil midir


Düşünmeyi kesip bir süre boyunca yerimde durdum. Ardından ustamın yanına nasıl gideceğim diye düşünürken bunun iyi bir fikir olup olmadığını kendime sordum.


Gitsem yine beni bir yerlere fırlatırlar


Gitmesem nereye gideceğimi de bilmiyorum


Birde tek başıma 


Canavarlarla dolu bir şehirde


Hafifçe irkilirken kendime artık güçlü olduğumu hatırlattım. Ve et peltesine dönen dev canavara son bir bakış atıp yürümeye başladım. Bir süre boyunca yürüdükten sonra sanki birinin beni izlediği hissine kapıldım. 


Yürüyüşümü arttırdığımda nedenini anlamadığım bir şekilde tüm tüylerim diken diken oldu. 


Arkamda bir şey yoktur değil mi


Korkmaya başlarken yerimde durdum. Yutkunup arkamı dönmemek için kendimi çok zor tuttum. Ardından cesaretimi toplayıp tüm gücümle ayaklarımı yere bastırıp ileriye atıldım. Yüzüme değen rüzgar eşliğinde uçarcasına koşarken ensemdeki tüm tüyler diken diken oldu. Kafamı çevirip arkamda hiç bir şey olmadığını gördükten sonra kulaklarımın dibinde yankılanan hırlama sesiyle ağzımdan kaçan tiz çığlığı engelleyemedim.


Ardından kafamı çevirip biraz ilerideki kavisli dudaklarının arasından keskin dişleri gözüken devasa kurdu gördüğümde kendimi zorla durdurup başka yöne doğru koşmaya başladım. Korkudan dehşete düşerken kurdun tekrar önümde belirdiğini gördüm.


Tekrar yönümü değiştirip bu sefer kırmızı boncuğu çağırdım. Kırmızı boncuk, çağrıma cevap verdiğinde bedenimden kan kırmızısı bir hava akımı yükselip burgaç şeklinde etrafımda dönmeye başlarken tüm gücümle kurttan uzaklaşmaya başladım. 


Kafamı çevirip kurdu arkamda bıraktığımı gördüğümde yüzüme yayılan gülümsemeye engel olamadım.


Sonuçta 


Ben bir gelişimciyim


Hehehehe


Mutlu mesut, harabe şehirde rüzgar gibi koşmaya devam ederken duyduğum gülüş benzeri hırlama sesiyle önümde beliren devasa kurda aptal aptal baktım. Kendimi durdurup yönümü değiştirmek için artık çok geçti.


PAAAATT


Sağlam bir pat sesiyle kurdun bacağına yapışırken bedenimden çatırtı sesleri yayıldı. Acı beynime ulaşırken kurt, bacağını hafifçe sallayarak beni fırlattı. Fazla sert olmayacak şekilde yere sırt üstü düşerken gözlerim kanlanmaya başladı.


LAAAAAAANNNNNN


YETTİ ULAAAAAAAAAAAANN


BEZDİM LAAAAAAANNNN


KESİN ARTIK BENİ FIRLATMAYI LAAAAAANNNN


Göğsümdeki kırık kemiklerin acısını umursamadan ayağa kalktığım gibi kurda atıldım. Hafifçe şaşıran kurdun yüzünün tam ortasına doğru bir kükreme eşliğinde yumruğumu savurdum.


AAAARRRRRRRGGGGGGGGHHHHHH


PATT


Nereden geldiğini anlamadığım darbeyle tekrar geriye doğru fırlayıp bu sefer sert bir şekilde yere gömüldüm. Gözlerim kandan kıpkırmızı kesilirken tekrar ayaklanıp kurda atıldım.


AAAAAARRRRGGGGGGGGGHHHHHHH


PATT


Tekrar geriye fırladığımda bu sefer toz bulutu eşliğinde sert bir şekilde yere gömüldüm. Ağzımdan kanlar fışkırırken tekrar kurda atıldım.


AAAARRRRGGGHHH


PATT


Tekrar


AARRRGGGHH


PATT


AARRGGHH


PATT


Yediğim darbelerle geriye fırlayıp asfaltı delik deşik ettikten sonra az önceki öfkemden eser kalmamıştı. Gömüldüğüm yerden bedenimdeki yaralar ve kanlar eşliğinde sürünerek çıkmaya çalışırken duyduğum ağır adım sesleriyle içimde korku yükselmeye başladı.


Kafamı çevirip dibimde duran kurda bakarken kaçma düşünceleri aklımdan uçtu gitti. Kurt, kafasını eğip gözlerim içine bakarken kırılmış ellerimi kaldırıp:"B-benden ne istiyorsun be?"dedim kekeleyerek.


Kurt bana bir süre kavisli dudaklarıyla baktıktan sonra aniden etrafım karardı. Ardından burnuma dolan kan kokusuyla yapış yapış bir şeylerin içinde olduğumu fark ettim. Bir kaç saniye boyunca bunun ne olabileceği hakkında düşündükten sonra titremeye başladım.


Bu olamaz değil mi


Bu düşündüğüm şey olamaz


Bu kurt


Beni yemiş olamaz değil mi


Ağzında olduğum kurdun hareket etmeye başladığını hissetmemle gözlerim dolmaya başladı. Ardından gözlerimden şelale misali yaşlar akarken avazım çıktığınca bağırdım.


"YAPMAAAAA"


"LÜTFEN"


"BENİM TADIM GÜZEL DEĞİLDİR"


"YALVARIRIM YAPMA"


"ANLAŞABİLİRİZ"


"SANA YEMEK VERİRİM"


"SANA DEV CANAVAR BEDENLERİ GETİRİRİM"


"LÜTFEN YAPMA"


Ben, ağlayıp kurda yalvarmaya devam ettikten bir süre sonra sızlanmalarıma kısa bir ara verdim. Ardından tam tekrar bağırıp çağıracakken kurdun beni tükürmesiyle sülük gibi yere yapıştım.


Yüzümdeki pisliği, hala kırık olan ellerimle temizleyip etrafıma bakındığımda bana düz bir şekilde bakan kurdu gördüm. Korkudan kalbim teklerken geriye doğru sürünmeye başladım.


"Y-yapma. Lütfen, benim tadım hiç güzel değil."dedim, kurda bakıp sürünmeye devam ederken. Kurt, bakışlarını arkama çevirdiğinde önce bir pffftt sesi sonrada kahkaha sesi yankılanmaya başladı.


Yerimde durup bacaklarına vura vura gülen Ay'ı ve yan tarafta sert bir ifadeyle bana bakan ustamı gördüğümde gözlerim dolmaya başladı. Ustama sürünüp bacaklarına yapıştım.


Pislik içimdeki kafamı kaldırıp ustama baktım:"U-usta bu kurt beni yiyecekti."dedim. Ardından kendimi daha fazla tutamayıp salya sümük ağlamaya başladım. Ay'ın kahkahaları eşliğinde bir süre boyunca ağladıktan sonra ustamın hala konuşmadığını fark ettim.


Ustama tekrar baktığımda bana hala sert bir ifadeyle baktığını gördüm. Zorla yutkunup:"U-usta."dedim.


Ustam elini sallayıp:"Kes."dedi. Korkudan titremeye başlarken'kesin kaçacağımı anladı'diye düşündüm.


"Nereye gittiğini sanıyordun?"dedi ustam.


Ahanda ayvayı yedik


Ustamın bacaklarını bırakırken:"B-ben mi?"dedim, şaşırmış bir şekilde."B-ben bir yere gitmiyordum ki usta."ustamdan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlarken yan tarafta, yere devrilip gözlerinden yaşlar akarken gülen Ay'a bir bakış attım.


"Oh, neden dev canavarı öldürdükten sonra bana, USTANA, seslenmedin?"dedi ustam.


Titreyen dudaklarımla:"B-ben..."devamını getiremeden ustamın sözleri tarafından konuşmam kesildi.


"Bir daha böyle bir şeye kalkıştığını görürsem seni, üçüncü aşama bir canavarın üstüne fırlatırım."dedi ustam.


Fırlatmak mı


Üçüncü aşama mı


Zorla yutkunup kafamı salladım.


"T-tamam usta."


"İyi."diyen ustam, Ay'a dönüp kısa bir bakış atıp:"Yeterince güldün. Hadi, gidelim."


Ay, yüzündeki yaşları silip bana pis gülümsemesiyle bir bakış attı. Kalbim teklerken yerde sürünerek gerilemeye başladım.


"Y-yapma. Lütfen beni tekrar fırlatma."dedim, gözlerim tekrar dolmaya başlarken.


Ayağa kalkan Ay, bana doğru yürürken avazım çıktığınca bağırmaya başladım. Bağırışlarımı umursamayan Ay, bana iyice yaklaşırken ustama yalvaran gözlerle baktım. Ustamın bizi umursamadan yürümeye başladığını gördüğümde tüm umutlarımda soldu. Ardından Ay, elini bana doğru uzatırken gözlerimi kapatıp fırlatılmayı bekledim.


Ay, elini kafamın üstüne koyarken bir kaç saniye boyunca bekledim. Ardından Ay'ın kafamı okşamaya başladığını hissetmem ile sıkıca kapattığım gözlerimi yavaşça açtım. Ve Ay'ın bana nazikçe gülümsediğini gördüm.


Bu sefer neyi planlıyor bu


Ay'ın elinden kurtulmak için kıpırdamak üzereyken:"Aramıza hoş geldin küçük kardeşim."dedi Ay, parlak koyu mavi gözleriyle gözlerimin içine bakarken. 


Ay'ın meleklere benzeyen yüzüne bir süre boş boş baktım.


Beni kandırmaya mı çalışıyor


Kesin beni oyuna getirecek


Ay'a bakıp derin düşüncelere dalarken farkında olmadan gülümsemeye başladım. Ardından Ay'ın ne kadar güzel olduğu hakkında düşünmeye başlarken istemsizce konuştum.


"Hoş bulduk, Ay hanım."dedim.


Hala kafamda olan Ay'ın eline uzanıp dudaklarıma doğru çektim. Ardından Ay'ın yüzündeki gülümseme donarken onun eline bir öpücük kondurdum.


Ay'ın elini yanaklarıma sürtüp:"Hoş bulduk, kalbimi çalan melek."dedim.


Ardından hala yanağımda olan Ay'ın elinden dehşet verici bir soğukluk yayılırken onun elini bıraktığım gibi geri çekildim. Yüzüme yansıyan dehşet ifadesiyle az önce ne yaptığımı fark ettim.


Yılan


Bu Ay


Yılanın ta kendisi


Beni oyuna getirdi


Ardından kafamı kaldırıp Ay'ın etrafında belirmeye başlayan dehşet verici soğukluğa sahip ve yeşilin tonlarını içeren kop koyu mavi renkte hava akımını gördüm. 


İşim bitti


Ben öldüm


Kafamı geriye doğru çevirdiğim gibi avazım çıktığınca bağırdım.


"USTAAAAAAAA"


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMM


Bedenimdeki neredeyse tüm kemiklerin kırıldığını hissetmemle havaya savruldum. Bayılmadan önce görebildiğim son şey elinin tersini, Ay'ın yumruğuna, savuran ustamdı.




Barlas, ağzından akmaya başlayan kanları Ay ve Serdar görmesin diye kafasını çevirip yürümeye başladı. Kaos enerjisini, üçüncü aşama dev canavarla yaptığı savaştan kalma iç yaralarına gönderip boğazından yükselen kanı geri yuttuktan sonra bir kaç derin nefes alıp verdi.


'Fark etmesine izin veremem' içinden düşünen Barlas hafifçe toparlanıp yürüyüşüne devam ederken kaşları çatıldı.


"USTAAAAAAAA"


 Serdar, bağırışını daha tamamlayamadan ortadan kaybolup onun önünde belirdi Barlas. Ardından etrafında buz soğukluğunda hava akımı yayılan Ay'ın savurduğu yumruğu avucunun içiyle tuttu.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMM


Zemin parçalanıp doğan şok dalgasıyla yer dümdüz olurken Serdar, bedeninden yankılanan kırılma sesleriyle uzaklara savruldu. Ay, etrafında burgaç şeklinde dönen hava akımıyla kaplı yumruğunu geri çekip Barlas'a savurdu.


Elinde kan kırmızısı hava akımı beliren Barlas, Ay'ın yumruğunun doğuracağı etkileri başka bir yere göndermek için elinin tersini Ay'ın yumruğuna savurdu.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMMM


Yumruk ve el buluştuğunda tüm şehir bir anlığına rengarenk ışıklar tarafından aydınlatıldı. Ardından zemin katman katman parçalanıp havaya savrulurken doğan üç renkli şok dalgasıyla Barlas geriye doğru kan kusa kusa uçmaya başladı.


Eski yaralarının üstüne yenileri eklenirken bilincini kaybetmeye başladığını fark eden Barlas:"KENDİNE GEL APTAL"diye kükredi, üstüne atılan Ay'a doğru.


Yeşilin tonlarını içermeye başlayan koyu mavi gözlerini bir kaç defa kırpıştıran Ay, yüzüne şok yansırken havada uçan Barlas'ın yanında belirdi. Ardından Barlas'ı tuttuğu gibi harabelerin arasına gömülen Serdar'ın yanında belirdi.


Barlas'ı, Serdar'ın yanına indirip onların ortasına geçti. Ardından kaos enerjisiyle kaplanan ellerini kaldırıp ikisininde karın bölgesine bastırdı. İkisinin de harap bedenlerinin neredeyse tüm iç organlarının patlamanın eşiğinde olduğunu gören Ay, dudaklarını  ısırdı.


"Beni, bırak."diyen Barlas, kafasıyla Serdar'ı gösterdi."Ona yardım et."ardından bir avuç dolusu kan kusan Barlas, gözlerini kapatıp gelişim merkezini döndürmeye başladı. 


Gözleri kızaran Ay:"Özür dilerim, enişte."dedi. Ardından bedeninden açık ve parlak yeşilimsi bir hava akımı yayılırken gelişim merkezindeki kaos enerjisini, yeşil hava akımıyla birleştirip Barlas ve Serdar'ın bedenine göndermeye başladı.


Bedenlerindeki yaraların hızlıca kapanıp kabuk tutarken gözleri dolan Ay, kafasını Barlas'a çevirdi.


"Niye söylemedin enişte."dedi Ay, gözlerinden iki parça kristal yaş düşüp yanaklarından aşağı kayarken.


Barlas, Ay'a cevap vermeden gelişim merkezini döndürüp kaos enerjisini bedenine yaymaya devam etti.


Barlas'ın konuşmadığını gören Ay'ın gözlerinden bir kaç parça daha kristal berraklığında gözyaşı döküldükten sonra gözlerini kapatıp tüm odağını onları iyileştirmeye verdi.


Bir süre sonra 



Gözlerini, yüzüne yansıyan şok ifadesiyle açan Ay, bir avuç dolusu kan kustu.


AAAAAAAAAAAAAAAAAAUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUU


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMMMM


Uzaktan kendilerin doğru bir şok dalgasının ilerlediğini gören Ay'ın masmavi gözleri kan kırmızısına döndü. Bedenindeki açık ve parlak yeşil hava akımı, üçünü de içine alacak şekilde daire şeklinde yayılırken hemen önlerinde belirip şok dalgasına pençesini savuran kurdu gördü Ay.


Kurdun beninde en ufak sağlam bir yer kalmadığını gören Ay'ın bedeninden buz soğukluğunda koyu mavi bir hava akımı belirmeye başladı. Ardından kafasını, her adım atışında yerin titremesine neden olan şeye çevirdiğinde gördükleri yüzünden gördüğü manzara yüzünden gözleri odağını kaybetti.


Kao-che'den neredeyse bir iki kafa daha uzun, gözleri ve bedenindeki tüyler tamamen siyahlaşmış, kendilerine doğru yürüyen kurdun sırtındaki kendisine pis bir sırıtışla bakan iri yarı orta yaşlarda adamı gördü. Ama Ay'ın, gözlerinin odağını kaybetmesine neden olan şey, kurdun ağzında cansız bir şekilde duran, okyanus mavisi gözleri ve kar beyazı tüyleri tamamen kanla kaplanmış dönüşüm geçirmemiş olan bir kurttu.


Gözleri açılan Barlas, olanları gördüğünde gözleri kan kırmızısına büründü.


"Adi herif."diyen Barlas, ayağa kalkıp adama atılmak üzereyken Ay'ın eli tarafından durduruldu.


Devasa kurdun kafasını okşamaya adam, pis sırıtmasıyla:"Bak bak bak. Oldu mu şimdi? Bende küçük kardeşimize hoş geldin demek için gelmiştim. Birde karşılandığım şekle bak."dedi adam. Ardından devasa kurdun kafasına hafifçe bir tokat attı.


Hırlayan kurt, ağzındaki kurdun cansız bedenini Ay'ın önüne doğru fırlattı. Küçük kurdun bedeni düşmeden önce Kao-che, ağzıyla nazikçe kurdu tutup Ay'ın önüne indirirken üzgünce uludu.


"Buda benim yeni kardeşimize hediyem. Pek ahım şahım bir şey değil ama yinede iş görür. Hahhahahhaha"dedi adam, vahşice gülerken. 


Ay, önündeki kurda elini uzatıp nazikçe dokundu. Onu okşamaya başlarken kanlı yaşlar akmaya başlayan gözlerini kapattı.


"Özür dilerim, Lili."dedi Ay. Ardından gözlerini açıp kurdunun açık olan gözlerini nazikçe kapattı.


Kurdun cansız bedenini boyutsal yüzüğüne koyan Ay, yavaşça ayağa kalktı. Hala daha üzgünce uluyan Kao-che'nin gövdesine elini koydu. Bir kaç saniyede görünür yaraları kapanan Kao-che, tamamen kanla kaplanan gözlerini devasa kurda çevirdi.


"Onları götür buradan, Kao-che."dedi Ay. Ay'ın söylediklerini duyan Barlas, ağzını açmak üzereyken aniden başının dönmeye başlamasıyla yere kapaklandı.


Kao-che, üzgünce uluyup kafasını iki yana sallamak üzereyken Ay'ın gözlerini gördü. Ardından Ay'ı tekrar ettirmeden Barlas ve Serdar'ı ağzıyla kaptığı gibi uzaklaşmaya başladı.


"Gitmenize izin verdiğimi hatırlamıyorum."diyen adam, devasa kurdun sırtından kaybolup Kao-che'nin hemen arkasında, uzattığı eliyle belirdi. Ama adam daha Kao-che'yi tutmak için elini sıkamadan yediği darbeyle dünyası alt üst oldu.


GGÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMMM


Etraf yerle bir olup doğan şok dalgasıyla Kao-che, ağzındaki Barlas ve Serdar'la uzaklara savrulurken yediği darbeyle göğe doğru uçuşa geçti adam. Ardından göreni titretecek soğukluğa sahip gözlerle kafasını devasa kurda çevirdi Ay.


Ortadan kaybolup kurdun hemen önünde belirirken dört renkli ışıltılara sahip elini kılıç gibi devasa kurdun çenesinin altına soktu. Devasa kurdun boynundan ve ağzından çeşme misali simsiyah kanlar akarken Ay'a doğru pençesini savurdu.


Devasa kurdun çenesindeki elini açıp içeriden kurdun çenesini tutarken diğer eliyle onun pençesini tutup büktü. Kırılma sesleriyle beraber kurdun çenesini çektiği gibi yere yapıştırdı. 


GÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM


Ardından devasa kurdu kaldırıp yere vurmaya başladı.


GÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM


GÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM


GÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM


Tam tekrar devasa kurdu kaldırıp delik deşik olmuş yere yapıştıracakken yediği darbeyle uzaklara savruldu.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMM


Adam, devasa kurdunun harap olmuş, kıpırtısız bir şekilde yerde yatan bedenini gördüğünde tüm şehri inletecek bir kükreme savurdu.


AAAAAAAAAAAAAAAAAAARRRRRRRRRRRRRGGGGGGGGGGGGGGGGGGHHHHHHHHHHH


Ardından havada kendini sabitleyip yere rahat bir şekilde inen Ay'a doğru, geriye çektiği yumruğuyla atıldı. Soğuk yüz ifadesini koruyan Ay, adamın kendisine savurduğu bir kaç renkli yumruğa baktı.


Ardından adamın yumruğu kendisinden sadece bir kaç on santim uzaktayken yumruğun altından geçip etrafındaki dört renkli hava akımıyla kaplı elini kılıç gibi adamın göğüs kafesine soktu.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMM


Adamın sırtından, tuttuğu kalp ile çıkan eline baktı Ay.


"Neden bunu yaptın."dedi Ay, buz soğukluğundaki sesiyle.


Kalbinin bedeninden ayrıldığını hisseden adam gülmeye başlarken ağzından kan fışkırdı.


Ardından ağzını açıp:"Kı-yamet-te do-ğan bir geli-şimci mi?"dedi adam, kafasını çevirip Ay'ın buz soğukluğundaki yüzüne bakarken."Çok ba-sit bir tah-min."


Adam, ağzından akan kanlar eşliğinde pis gülüşlerine devam ederken:"Onu, neden öldürdün?"dedi Ay, gözleri dolmaya başlarken.


Gülmeyi kesen adam:"O-nu dur-duramadım."dedi üzgün bir yüz ifadesiyle. Ardından Ay'ın dalgınlaştığını gören adam, gelişim merkezini, yüzünde beliren şeytani gülümsemeyle patlattı.


"DERMİŞİM. HAHAHHAHAHAH"


Adam, kendi gelişim merkezini yok ederken Ay'ın yapabildiği tek şey, elini adamın sırtından çıkarıp etrafını kaos enerjisi ile kaplamaktı.


BBOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOMMMMMMMMMMMMMMMMM


Adam parçalara ayrılıp rengarenk ışıltılar eşliğinde yokluğa karışırken doğan çok renkli patlamayla bir kaç bin metre karelik alanda bulunan ne var ne yoksa hiçliğe karıştı. Ardından patlamanın merkezinden ağzından akan kanlar eşliğinde savrulan Ay belirdi.


Bir süre boyunca havada savrulduktan sonra kendini zorla sabitleyip büyük bir toz bulutu eşliğinde yere çakıldı.


GÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMM


Kan revan içindeki bedeniyle sürünerek yere çakılırken oluşan küçük kraterden çıkan Ay, kafasını patlamanın merkezine çevirdi. Oluşan devasa büyüklükte kraterden süzülen dumanlar dışında hiç bir şey yoktu. Yerden destek alarak ayağa kalktığı gibi kan kusmaya başladı. 


İç organlarının parçalarıyla beraber bir kaç ağız dolusu kan kustuktan sonra dizlerinin üzerine çöktü. Ardından gözleri dolup kan ile dolu yaşlar akmaya başlarken kafasını kaldırıp toz bulutuyla kaplı göğe doğru avazı çıktığınca bağırmaya başladı.









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44544 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr