Bölüm-18 Bu ....

avatar
564 13

Başlangıç - Bölüm-18 Bu ....




Bir süre sonra


Gözlerimi açtığımda, yüzümdeki kurumuş gözyaşlarıyla yerde yatarken buldum kendimi. Oturur pozisyona geçip sırtımı arkamdaki kapıya dayadım. Bir süre boyunca önüme boş boş baktıktan sonra karnım guruldamaya başladı.


Ayağa kalkıp, giyebileceğim kıyafet var mı diye evi kontrol etmeye başladım. Bulduğum sade bir kaç parça kıyafeti üstüme geçirip mutfak kısmına yöneldim. Buzdolabını açtığımda, içinde ki bozuk kokusunun burnuma gelmesiyle geri kapattım. 


Mutfaktaki dolapları arayıp, bulduğum bir kaç konserve yemekle karnımı doyurdum. Ardından içeriye yönelip, çatıdan düştüğüm zaman açılan delikten gökteki toz bulutuna baktım.


Her yerde ki toz bulutu yüzünden şuanda gündüz mü gece mi anlayamıyorum. Evde kullanabileceğim bir saat var mı diye bakınmaya başladım. Oturma odasında bulduğum duvar saatinin çalışmadığını gördüğümde, diğer odalara yöneldim.


Bulduğum diğer bir kaç saatte çalışmıyordu. Kafam karışırken elektriklerinde olmadığını fark ettim. Büyük ihtimal gökyüzü parçalanırken oldu tüm bunlar. Kırık tavanın altına gelip yukarıya baktım. 


Diğer birkaç zıplayışımdan ders alarak, hafifçe çömeldim. Ardından ayaklarıma fazla güç vermeden, tavanda açılan deliğe zıpladım. Yerden yükselip kafam delikten dışarıya çıkınca geri düşmeye başladım. 


Yere düşmeden önce kendimi hava çevirmeye çalışıp, fazla zorlanmadan yere indim. Bir kaç denemeden sonra açılan delikten bir sonra ki kata ulaşmayı başardım. Etrafıma kısa bir bakış atıp, tekrar zıpladım.


İki defa daha zıpladıktan sonra çatıya ulaşmayı başardım. Başımı çevirip, binaya çarptığım zaman oluşan deliğe baktım. Dört kat boyunca tavanı dele dele inmişim. 


Cidden ha, gelişimciler bu kadar güçlü mü oluyordu başlarda


Tabi başta isem eğer


Fazla düşünmeyip etrafıma baktığımda, buradaki toz bulutunun aşağıya göre daha kalın bir yapısı olduğunu fark ettim. Çatının kenarına yönelip aşağıya baktığımda, kalın toz bulutu yüzünden binanın etrafında tur atan canavarları zar zor gördüm. 


Benim için bekliyorlar sanırım


Bir süre boyunca ne yapacağım hakkında düşündükten sonra adamın bana söylediği kelimeleri hatırladım.


'Ben gelene kadar ölmemeye çalış'


Yani o gelene kadar burada beklesem de olur


Bir süre boyunca aşağıda ki canavarları izledikten sonra gözlerime biri takıldı. 


Bu, göbekli amca canavardı.


İçimden yükselen gülme isteğini zar zor tutarak, daha dikkatli baktım. Kafası normal olmayacak bir şekilde ters dönmüştü. Hatırladığım kadarıyla onun bu hale gelmesine neden olan, benim tokadım idi. 


Fena güçlüymüşüm ha


Hehe


Yüzüme yayılan geniş sırıtışı engellemeden, yapacak daha iyi bir şeyim olmadığı için onu izlemeye devam ettim. Bir süre boyunca göbekli amca canavarın garip şekliyle, sallana sallana yürürken sürekli diğer canavarlara çarptığını keyifle izledikten sonra aniden yerinde durdu.


Acaba ne oldu diye düşünürken sırtı bana bakacak şekilde dönüp, ters dönmüş kafasını yavaş yavaş yukarıya doğru kaldırmaya başladı. Tamda olduğum yere doğru.


Yok canım göbekli amca canavar beni oradan göremez 


Değil mi 


Yüzümdeki sırıtış kaybolurken kafasını imkansız denilebilecek bir açıyla yukarıya  kaldırdı. Buradan bile fark ettiğim, derin mi derin beş parmak izli yüzüyle bana doğru bakıp hırladı. Korkudan kalbim teklerken kendimi yere attım.


 Ulan, beni nasıl görmüş olabilir ki 


Nereden baksam en azından 10 katlı falan bu bina


İçimde yükselen merak duygusunu bastıramayıp, çatının kenarından kafamı uzatıp aşağıya baktım. Ve göbekli amca canavarın, tam gözlerimin içine bakıp hırladığını gördüm. Kafamı hızla geri çekip çatıdan uzaklaştım. 


Yok daha neler 


Hala buraya bakıyor


Korkudan hafifçe titrerken çatının kenarından uzaklaştım. Bir süre orada boş boş durduktan sonra çatıda açılan deliğe ilerledim. Deliğe adımımı atmak üzereyken aşağıda gördüğüm görüntü aklıma geldi.


Kızarmaya başlayan gözlerimle ayağımı geri çektim. Kafamı çevirip başka bir yöne ilerledikten sonra  bağdaş kurarak yere oturdum. Bir kaç derin nefes alıp verdikten sonra gördüğüm görüntüleri düşünmeyi kestim. 


Hafifçe toparlandıktan sonra yapacak hiç bir şeyim olmadığı için gözlerimi kapatıp, nefes alma egzersizlerine başladım. Bir süre boyunca devam ettikten sonra hafifçe uyuklamaya başladım. Nefes alma egzersizlerine devam ederken yavaş yavaş uykuya daldım.


Gözlerimi açtığımda çok garip bir yerde olduğumu fark ettim. Karanlık bir ortamda, her yere dağılmış kan kırmızı renkli ve yılan gibi sağa sola uzamış damar benzeri bir şeyler vardı. 


Korkmaya başlarken buranın neresi olduğunu öğrenmek için etrafıma bakınıp geri çekilmeye başladım.


Ama nereye bakarsam bakayım, bu damar benzeri şeyler dışında hiç bir şey yoktu. İyice korkarken gözüme bir şey takıldı. Bacaklarım, bacaklarım yoktu. 


Dehşete düşerken aslında tüm vücudumun olmadığını fark etmemle aklıma bir anı geldi. Gökyüzü parçalanıp bayıldıktan sonra gördüğüm rüyaydı. 


O zaman da ilginç bir şekilde rüyada bedenim yoktu. Üstümdeki korku azalıp rahatlarken bununda bir rüya olduğunu kendime söyledim. Tekrar etrafıma bakınıp ilerlemek istedim. Ve ilerlemek istediğimde, süzüldüğümü fark ettim.


Artık bunun kesinlikle bir rüya olduğundan emindim. Bir an uyanmak için gözlerimi kapatıp açmayı düşündüm. Ama sonra vazgeçip etrafta süzülmeye başladım. 


Nereye gidersem gideyim nereden geçersem geçeyim, her yer bu damar benzeri şeyler ile doluydu. Bana baya uzun bir süre gibi gelen zaman diliminin ardından gözlerime bir şeyler takıldı. 


Damar benzeri şeylerin arasından zar zor fark edebildiğim, parlak bir şey. Işığa doğru, damarların arasından süzülmeye başladım.


Vakit geçerken damarlar seyrekleşmeye başlayıp, ışık büyümeye başladı. Kısa bir süre daha süzülüp, son damarları da geçtikten sonra gördüğüm manzarayla ne düşüneceğimi bilemedim.


Kusursuz bir yuvarlaklığa sahip, etrafına hiçte gerçekçi gelmeyecek güzellikte değişik renkler saçan misket benzeri bir şey vardı. Sersemlemiş bir şekilde misketin güzelliğine bakarken dalıp gittim.


Kısa bir süre dalıp gittikten sonra sersemliğimden kurtulmak için kafamı iki yana salladığımda, gözüme başka bir şeyler takıldı. Rengarenk ışıklar saçan misketin etrafına daire şeklinde dizilmiş, koyu siyah renkte dokuz tane küçük misket vardı. 


Bunların ne olabileceği hakkında düşünürken misketlere doğru süzülmeye başladım. Biraz daha dikkatli bakınca küçük misketlerin arasından birinin, hafifçe etrafına kan kırmızısı bir ışık yaydığını fark ettim. 


Bana yakın olan küçük kırmızı miskete doğru süzülmeye başladım. Ama sanırım, pekte yakın değildim misketlere. Baya bir süre daha süzülüp, küçük kırmızı misketin boyu büyüyüp bir basketbol topu büyüklüğüne eriştiğinde, ateş kadar sıcak bir ısı ve tanımlayamadığım bir duygu hissettim.


Ama ısıdan en ufak bir şekilde acı hissetmedim. Kısa bir süreliğine yerimde durduktan sonra süzülmeye devam ettim. Ben iyice yaklaşıp ve misketin boyu artık bir araba tekeri boyutuna ulaştığında, tanımlayamadığım duygunun ne olduğunu anladım.


Bu


ÖFKE















Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44543 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr