Bölüm-12 Sen Yaşıyorsun...

avatar
656 14

Başlangıç - Bölüm-12 Sen Yaşıyorsun...




Şanlıurfa



Nemrut Dağı'nın yakınlarında ki harabeye dönmüş yüksek bir binanın çatısında. 


Harabeye dönmüş ölü şehrin neredeyse tüm sokaklarında, yerde kan içinde yatan cansız bedenleri soğuk yüz ifadesiyle izleyen bir adam. 


Toz bulutu şehrin üstüne perde gibi çöküp, görüş alanını kapatırken kaşları çatıldı.


Adamın bedeninden yayılmaya başlayan kırmızı renkli bir hava akımı yükselip homurdanırken, etrafında ki 10 metre karelik alanda bulunan toz bulutu, sanki dehşet verici bir canavarla karşılamış gibi yüksek bir hızda geri çekildi. 


Toz bulutu kendisinden fazla uzaklaşmayıp görüş açısını kapatmaya devam ederken, kesik kesik inleme ve hırlama sesleri gelme başladı. 


Seslerin konumunu öğrenmek için kulaklarını iyice odaklayınca, neredeyse her yerden geldiğini fark etti. 


Yüz ifadesi çirkinleşirken, çatının kenarından boşluğa adım attı. 


Yere doğru tek dizinin üstüne düştüğünde, zeminde göçük oluşup örümcek ağı benzeri çatlaklar yayıldı. 


Ayağa kalkıp etrafına baktığında, toz bulutunun burada daha seyrek olduğunu fark etti. 


İleriye doğru yürümeye başlayınca, toz bulutunun cesetlerin üzerinde toplanıp kafalarında ki deliklerden içeri girdiklerini gördü. 


Cesetlerin üzerinde ki toz bulutları, son zerresine kadar kafalarından içeri sızıp bitince, Ölü olan bir insandan çıkmaması gereken inleme ve hırlama sesleri çıkarmaya başladılar.


Adam tüm olanları yavaş yavaş çatılan kaşlarıyla izlerken, cesetlerin bedenleri değişim geçirmeye başladı. 


Titremeye başlarlarken önce ten renkleri toz bulutuyla aynı renk olan kırmızı siyaha dönmeye başladı. Ardından el tırnakları uzayıp jilet keskinliğinde pençelere dönüşüp, köpek dişleri uzayıp keskinleşmeye başladı. 


Titremeleri kesilip daha fazla değişim geçirmedikten sonra kesik kesik hırlamalarla ayağa kalkmaya başladılar. 


Adama yakın olanlardan biri havayı koklamaya başlayıp, yavaşça kafasını ona çevirdi. 


Sallana sallana yavaşça adama ilerleyip önünde durdu. 


Yüzünün önünde durup kendisini koklayan dönüşüm geçirmiş insana karşı en ufak bir harekette bulunmadı adam. 


Adamı iyice koklayıp yüz ifadesi büzüşmeye başlayan canavar, sanki korkutucu bir yaratıkla karşılaşmış gibi geriye doğru titreyerek sıçradı. 


Adamdan bir kaç 10 metre uzakta dört ayak üstünde yere konan canavar başını kaldırıp ona doğru kükredi. 


Kükremeyle beraber diğerleri de kafalarını adama çevirip ona doğru kükremeye başladılar. 


Yüzünde yavaş yavaş kafa karışıklığı belirirken, canavarlar dört bir yandan üstüne atlamaya başladılar. 


Canavarların pençeleriyle arasında bir kaç santim kaldığında, ortadan kaybolup on metre geride belirirken az önce durduğu yerde canavar pençelerinden oluşan bir kıyım gerçekleşti. 


Yüz ifadesi iyice karmaşıklaşırken, onu fark edip kükremeler ile tekrar üstüne atılmaya hazırlanan canavarları umursamadan arkasını dönüp harabeye dönmüş şehrin içine gözle görülmesi neredeyse imkansız bir hızla koşmaya başladı. 


Nereden geçerse geçsin her yer ama her yer, aynıydı. Toz bulutları tarafından dönüşüm geçirmeye başlayan cesetler veya dönüşüm geçirip sağda solda sallana sallana yürüyen canavarlar. 


Kanlanan gözlerle koşmaya devam ederken, geçtiği her yeri kontrol ediyordu hayatta kalan var mı diye. 


Ama nereye giderse gitsin nereden geçerse geçsin, en ufak bir yaşam belirtisi yoktu. 


Şehir. Resmen. Ölmüştü. 



Benim, ne yapmam gerek


Onları öldüremem


Bunu, yapamam


Ben, onların koruyucusuyum


Kendime ve görevime ihanet edemem


Yeminimi bozamam


Ne yapmalıyım


NE YAPMALIYIM






"ABİİ HAAYIIIRRR" 


Tam kendini kaybetmek üzereyken, duyduğu sesle yerinde donup kaldı. 


Sesin geldiği yöne baktığında bir kaç yüz metre ileride ki bir kafenin içinden, etrafa dağılmış et ve kemik parçalarının arasında diğerlerinden tamamen ayrı bir boyutta olan canavara doğru uçan, kesik boğazı ve bedenin her yerinde ki yaralarla tek kolu kalmış bir canavar gördü. 


Küçük canavardan tamamen beklenmeyecek şekilde gözlerinde en ufak bir korku belirtisi olmadan, kendisine yumruğunu savuran canavara pençesini salladı. 


Yumruk ve pençe darbesi buluştuğunda, geriye kalan tek koluyla vücudunun yarısı parçalara ayrılıp, çıktığı yere doğru geri uçmaya başladı küçük canavar. 


Dev canavar kafeye doğru ilerleyip, içeriden ağlama sesi yankılanırken adamın yüzü, göreni dehşete düşürecek bir soğukluğa büründü.


Bedeninden yayılmaya başlayan kırmızı hava akımıyla ayağını yere gömüp ileriye doğru sıçrarken, zemin parçalara ayrılıp havaya savruldu. 



BEN, NE YAPMAM GEREKTİĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYORUM


BENİM GÖREVİM 


DEVLETİMİN VATANDAŞLARINA ZARAR VERME CÜRETİNDE BULUNAN HERKESİ 


KİM VEYA NE OLDUĞU ÖNEMLİ OLMAKSIZIN 


YOK ETMEK 



Aniden gelen patlama sesiyle irkilen dev canavar kafasını çevirdiğinde gördüğü tek şey, üstüne doğru uçan kırmızı bir objeydi.


Tüm duyuları ona muazzam bir tehlikenin yaklaştığını söylerken, etrafında ki 10 metre karelik alanda bulunan her şeyin parçalanmasına neden olacak şekilde kükreyip, bedeninin her yerinde uzamaya başlayan kemik çıkıntılarla, ileriye sıçrayıp yumruğunu üstüne gelen objeye doğru savurdu. 


Dev canavar kendisine kükreyip yumruğunu savurduğunda, dev canavarın kinden aşağı kalmayacak şekilde kükrerken, yumruğunu geri çekip dev canavarın kine doğru savurdu adam. 


Yumruklar buluşur, gecenin ve toz bulutunun karanlığı çarpışmadan doğan ışık patlamasıyla aydınlanırken, etrafında ki tüm binalarla bin metre karelik alanda ki zeminin katman katman parçalanıp havaya savrulmasına neden olan bir patlama gerçekleşti. 



GÜÜÜÜÜÜÜMMMMMMMMMMMMM






Patlamanın neden olduğu etkiler yavaş yavaş dinip, esmeye başlayan rüzgarla etrafa dağılan toz bulutu sürüklenip uzaklaşırken, patlamanın gerçekleştiği alan açığa çıktı. 


Merkezde beliren küçük kraterle, bir zamanlar o alanda bulunan ne var ne yoksa dümdüz olmuştu. 


Kraterin içinde kesik kesik nefesler alırken, ayağının altında ki belden üstü yok olmuş canavara bakıyordu adam. 


Canavarın artık yaşamadığından emin olduktan sonra bir sıçrayışta küçük kraterin içinden çıktı. 


Kafeye doğru ilerleyip içeriden konuşma sesi gelmesiyle, içeride ki manzara gözler önüne serildi. 


Etrafta ki canavarlardan oluşan kan, et ve kemik püresinin biraz ilerisinde, kıpırtısız bir şekilde duvara gömülmüş olan küçük canavarın yanında ki zeminde, uzanıp tavana bakarken kendi kendisiyle konuşan üstü başı kan revan içinde ki genç adamı gördü. 


Kafenin kapısından içeri adımını atıp ona doğru yürümeye başladı adam. 


Başının önüne gelip durduğunda, genç adam kafasını çevirip bir süre boş boş kıyafetleri param parça olmuş üstü başı kan içinde ki canavara benzeyen Adam'a baktı. 


Ardından sanki gelecek olan ölümü kabullenmiş gibi başını tekrar çevirip tavana bakmaya devam etti. 


Adam ağzını açıp kaba sesiyle konuştu. 



"Sen, yaşıyorsun." 



Duyduklarıyla gözleri irileşip ağlamasına ramak kalan genç adam, göz kapakları yavaş yavaş kapanırken kendinden geçti. 


Adam eğilip ona tekrar seslendi. 


"Sen, yaşıyorsun." 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44544 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr