Bölüm 704 : Geri Döndüm!

avatar
3391 33

A Will Eternal - Bölüm 704 : Geri Döndüm!


Çevirmen : Clumsy 

 

Dük Ölümtellalı yolculuk esnasında neler olduğunu sormaya birkaç kez niyetlenmiş fakat içinde giderek güçlenen kötü his bunu yapmasına mani olmuştu.

 

Yanı başındaki Bai Xiaochun beti benzi atık, tedirgin ve şüpheli bir şekilde sürekli omzunun ardından bakıyordu. Fazla yavaş gittiklerinden endişelenerek de hızlanmalarını söyleyip duruyordu. 

 

Bu olup bitenler Dük Ölümtellalının kalp atışlarını giderek daha da hızlandırıyordu… 

 

“Ne yaptı acaba?” diye düşünürken savaş gemisini olabildiğince hızlı ilerletmek için tüm gücünü kullanıyordu.

 

Uzun bir sürenin ardından da kendini daha fazla tutamayarak, “İçeride ne yaptın?” diye sordu.

 

Bai Xiaochun boğazını temizledi. Yaptıklarından pişman olmaya başlamış olsa da başarısından ötürü son derece gururluydu. Gayet doğal bir tavırla, “Oh hiçbir şey. Sadece içerideki herkesi kaçırıp çantama attım.” dedi.

 

“Ne!?!? Herkesi mi…? Kaçırdın mı?!” Dük Ölümtellalı bir deva olmasına rağmen kafasına çekiç geçirilmiş gibi bir hisse kapılmıştı. Kulaklarına inanamıyor, önce Bai Xiaochun’a sonra da çantasına bakıyordu. Ardından yanakları seğirmeye başlayarak, “Sen… sen…” dedi. Daha fazlası çıkmıyordu. Ama bu yaşananın sonuçlarının hesap dahi edilemeyecek düzeyde olduğunu iyi biliyordu. Bu yüzden hiç düşünmeden yetişim basamağının yüzde yüz yirmisiyle gemiyi hızlandırdı. 

 

Ve yolculuk, yankılanan gümbürtüler eşliğinde devam etti…

 

**

 

Dük Ölümtellalı ve Bai Xiaochun Dev Hayalet Şehrine giderek yaklaşırken Ruh Büyücüsü İbriğindeki Dao koruyucuları hafiften sabırsızlanmaya başlamıştı. 

 

Bilhassa Dokuz Dingin Şehrinden gelen yaşlı adamın ibriğe dönük gözlerinde belli belirsiz bir ışıltı mevcuttu. Bir deva olmasına rağmen ibriğin tuhaf doğası yüzünden içeride neler olduğunu göremiyordu.

 

Xu Shan ile birlikte gelen yaşlı kadın da onun yanındaydı ve giderek daha çok gerilmeye, arada bir de Bai Xiaochun’un kaçtığı noktaya bakmaya başlamıştı. 

 

“Sürenin yarısından fazlası geride kaldı. Çıkış yakında kapanacak. Bu işte bir iş var…”

 

“Çıkış açıldıktan sonra mücadeleler devam etti desek bile koca bir saat geçti. Bir saat sonra çıkış kapanacak ve dışarı çıkmaları çok zor olacak!”

 

“İçeride beklenmedik bir şey mi yaşandı ki? Yo, mümkün değil…”

 

Şüphelenenler devalardan ibaret değildi. Diğer Dao koruyucuları da tedirgin olmaya başlamıştı. Tüm gözler Ruh Büyücüsü İbriğine kilitliydi ve vakit giderek ilerlemekte, tabii gerginlik de birikmekteydi. Sonuçta içerideki seçilmişlerin her biri çok önemli kişilerdi.

Hepsi etkili klan ve ailelerin evlatlarıydı. Hem statü olarak önem taşıyorlardı hem de içsel yetenek ve yetişim basamakları sıra dışıydı. Hatta bir kısmının ismi Yeraltı İmparatoru Dikilitaşında yazılıydı. 

 

Bu kişiler Yaban Arazilerde kendi nesillerinin en iyileriydi, her biri geleceğin güçlü simaları olacaktı. Bir kısmının deva olacağı şimdiden kesindi, hatta yarı tanrılığa yükselme ihtimali olanlar bile vardı.

 

Bu kişilerden herhangi birinin başına gelecek bir kaza Yaban Arazilerde büyük bir haber değeri taşırdı. Ondan fazlasının başına gelecek beklenmedik olaysa on kat daha büyük bir şok doğururdu…

 

Böyle bir senaryoda olanların sorumluluğunu üç göksel kral bile alamazdı. Bu tarz bir kaza, dahil olan herkesin hassas noktasına inen sağlam bir darbe demekti…

 

Herkes bu tarz şeyleri düşünüyor, tedirginlikleri giderek yoğunlaşıyordu. İkinci prens ve Chen Manyao’dan ses olmadığı için Baş İmparator Şehrinden gelen orta yaşlı adam da bir hayli gerilmeye başlamıştı.

 

En nihayetinde Dao koruyucuları tedirginliklerini dile getirecek kadar paniğe kapılmıştı. “Vakit dolmak üzere!! Daha fazla bekleyemeyiz!!”

 

Dokuz Dingin Şehrinden gelen yaşlı adam, Baş İmparator Şehri Dao koruyucusuna bakarak ışıl ışıl gözlerle, “Kardeş Lin, burada bir şeyler yaşandığı kesin!” dedi.


“Doğru söylüyor, Kardeş Lin.” diyen Ruh Doğuşu Şehri yaşlı kadınının sesi nahoş ve ürkütücüydü. “Kritik bir durum söz konusu. Ruh Büyücüsü İbriği imparatorluk klanına ait. Ulu Gök Efendisi içeride olanları görebiliyor olmalı!”

 

Çok geçmeden hemen hemen tüm gözler orta yaşlı adama çevrilmişti.

 

Üzerinde oldukça büyük bir baskı vardı. Ayrıca o bakışların neyi temsil ettiğini de iyi biliyordu; karşısında koca Yaban Arazilerin en önemli gruplarının neredeyse yüzde sekseni vardı… Bu yetişimciler pek çok deva ve üç yarı tanrı tarafından destekleniyordu.

 

“Ulu Gök Efendisiyle iletişime geçip kararı onun vermesini istemeliyim.” Dedikten sonra çabucak bir yeşim kağıt çıkartarak mesajını gönderdi. Bir an sonra da göz kamaştırıcı ışıklarla ışıldayan kağıdı ezdi. 

 

Kağıt parçalanır parçalanmaz uçan külleri dört bir yana yayıldı, sonra da yumruk ebadında bir anafor doğdu. Anafordan çıkan mavi ışıklar orta yaşlı adama ulaştı, sonra da uzanıp o ışıkları kavradı ve… yine yumruk ebadında mavi bir ayna oluştu!

 

Antik çağlara ait olduğu bariz olan ayna silik ışıltılara sahip pek çok büyü sembolüyle kaplıydı. Ve aşırı eski görünmesine rağmen yeri göğü sarsıcı bir aura yaymaktaydı! 

 

“Ulu Gök Efendisi gizli bir büyüyle bu aynayı bana ulaştırdı. Fakat tek başıma kullanamam.” Derin bir nefes alan adam sırasıyla Dokuz Dingin Şehri yaşlı adamı ve Ruh Doğuşu Şehri yaşlı kadınına baktı. “Bana yardım etmeniz mümkün mü?”

 

İkili hiç tereddütsüz yaklaşarak yetişim basamaklarının gücünü saldı, deva auralarıyla yer ve göğü renklendirmeye başladı.

 

Güçlerinin aynaya girişiyle oluşan göz kamaştırıcı ışıklar etraftaki diğer Dao koruyucularının tedirgin bir şekilde geri çekilmesine yol açtı. Bu sırada aynaya güç vermekte olan üç yetişimcinin boğuk bağırışları eşliğinde mavi ışık, bir sütuna dönüşerek dosdoğru Ruh Büyücüsü İbriğine atıldı! 

 

Etraftaki hava çarpıklaşıyor, mavi ışık sütunu tüm kısıtlayıcı büyü ve defansları aşabilecek şekilde ilerliyordu. Yüzeyinde dalgalanmalar oluşan ibrik yavaş yavaş… şeffaf hale geliyordu! Çok geçmeden de içerisindeki her şey apaçık görünür hale geldi… Ve tüm suratlar asıldı. 


“İçeride hiç kimse yok!!”


“Herkes gitmiş!!”


“Bu nasıl mümkün olabilir? Yüzü aşkın kişi vardı… Nereye gittiler?!?!” Dört bir yandan alarm çığlıkları yükseliyordu. Dokuz Dingin Şehri ve Ruh Doğuşu Şehri ihtiyarlarının şokları yetişim basamaklarına bile yansımıştı. 

 

Hayal gördüklerinden endişelenerek aynaya daha çok güç göndermeleriyle içerideki araziler bütünüyle aydınlandı. Işığın gücüyle en yoğun sisler bile dağılmıştı fakat… tek bir seçilmişe dair bir iz bile yoktu! 

 

Orta yaşlı Baş İmparator Şehri yetişimcisi sarsılmış, hayretten aklı bulanmıştı. 


“Bir dakika,” dedi biri, “Dev Hayalet Kralın aurasını tespit edebiliyorum!”

 

Herkesin aynı sonuca varmaya başlamasıyla gözler kanlanmış, kalpler öfke dolmuştu. 

 

“Herkes kayboldu ve dışarı çıkan tek kişi Bai Hao. Bu kesinlikle Dev Hayalet Kralın işi!”

 

“O Bai Hao yalnızca bir Ruhun Başlangıç yetişimcisi. Böyle bir şeye nasıl cesaret edebilir? Kesin Dev Hayalet Kralın başının altından çıkmıştır!!”


“Bai Hao’nun çıkarken nasıl göründüğünü hatırlıyor musunuz? Rol yapmış olmalı! Lanet olsun!” Bağırışlar giderek yükseliyordu. Dokuz Dingin Şehri ve Ruh Doğuşu Şehri ihtiyarlarıysa çoktan Bai Xiaochun’un gittiği yöne doğru ışınlanmaya başlamıştı. 

 

Tabii öfkeli topluluk da çok geçmeden peşlerine takıldı! 

 

Bu insanlar aptal değildi, hepsi de Bai Hao tarafından kaçırılan seçilmişlerin Dev Hayalet Krala götürüldüğünün farkındaydı. Esas utanç verici şeyse bu işin burunlarının ucunda yaşanmış oluşuydu. 

 

Ama Dev Hayalet Kralı gücendirmeye cesaretleri yoktu, dolayısıyla tek şansları öfkelerini Bai Xiaochun’dan çıkarmaktı. 

 

Gümbürtüler ve göz kamaştırıcı ışıklar eşliğinde yüzü aşkın güçlü uzman havalanarak yola koyulmuştu.

 

Ama ne yazık ki fazla geç kalmışlardı. Bai Xiaochun ve Dük Ölümtellalı hayalet kral savaş gemisindeydi ve Dük Ölümtellalı elde edebildiği tüm hızla ilerlemekteydi. Parlak bir ışık huzmesi şeklinde ilerleyen ikilinin Dev Hayalet Şehrine ulaşmasına çok az kalmıştı!

 

En sonunda, şehir görünür olduğundaysa Bai Xiaochun rahat bir nefes aldı. Hafiften heyecanlanmaya başlamıştı. 

 

“Dev Hayalet Kral, seni pezevenk lavuk. Geri döndüm!!”

 

#Bai Xiaochun is back! Bu çocuğun geri dönüşlerine hastayım. Şöyle kazasız belasız, herhangi bir sorun veya şok yaratmadan döndüğü görülmemiş herhalde. Bu seferki şokun kralda nasıl bir etki doğuracağını çok merak ediyorum. Siz de ediyorsanız, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr