Bölüm 705 : Tam Olarak Ne Yaptın?

avatar
3046 39

A Will Eternal - Bölüm 705 : Tam Olarak Ne Yaptın?


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun ve Dük Ölümtellalı şehre yaklaşırken Dev Hayalet Kral sarayında son derece heyecanlı bir ifadeyle oturuyor, elinde tuttuğu hayalet kral meyvesine bakıyordu!



Evet, meyveyi kısıtlayıcı büyü aracılığıyla elde ederek bazı kuralları ihlal etmişti fakat meyve onun için gerçekten çok önemliydi. Başkalarının eline geçmesine ve bu sayede kendisini tehdit etmelerine nasıl izin verebilirdi ki?

 

Dişlerini sıkıp planını uygulamaya koymaktan başka şansı olmamıştı.

 

“En sonunda beş hayalet kral meyvesini de topladım, artık tekniğimdeki beş element kusurunu ortadan kaldırabileceğim. Beş element arasında gönlümce geçiş yapabildiğim sürece de ölüm tehlikesi yaratan bir zayıflama periyoduna mahkum olmayacağım!” Bu düşünceyle başını arkaya atarak kükrercesine güldü, kalbi tarifsiz bir neşeyle doluydu. Yıllar süren bekleyişin ardından kendisine karşı birleşen tüm o rakiplere rağmen başarılı olmuştu. Tüm plan ve kurnazlıklarının işe yaramış olması son derece memnun ediciydi.

 

“Dokuz Dingin Kralı da Savaş Şampiyonu Kralı da Ruh Doğuşu Kralı da bana karşı kumpas kurmuştu, ah o piçler. Ben kuralları ihlal etmiş olabilirim ama beni buna onların kumpası itti. Şimdi tek yapmam gereken bir müddet dikkat çekmemek ve onlara sorun yaratabilecekleri bir sebep vermemek. Zamanla her şey çözüme kavuşacaktır.” Suratında belli belirsiz bir gülümseme görünüyor, gözleri ışıldıyordu. Her şeyin kontrolü altında olması bir harikaydı.

 

Tabii ki Ruh Büyücüsü İbriğinde neler olup bittiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Bai Xiaochun’un kısıtlayıcı büyüsü ona olanları uzaktan izleme şansı tanımıyordu. Hayalet Kral Orkidesi üzerindeki kullanımına özel olarak dizayn edilmişti. Ama kral bu konuda endişeli değildi.

 

Kıs kıs gülerek meyveyi ortadan kaldırdı ve beş meyveyi bedeniyle bütünleştirmek için inzivaya çekilmeye hazırlandı. Lakin tam ayağa kalkacakken ifadesi titreşti ve bakışları göğe çevrildi. 

 

Hayalet kral gemisi hemen gözüne takıldı ve geminin yeterince yakınlaşışıyla saraya doğru iki figür atıldı. 

 

Dük Ölümtellalının suratında karmaşık duygular yer alıyor, Bai Xiaochun ise hem amansız hem de öfkeli görünüyordu.

 

“Bai Hao bayağı hızlı döndü.” diye düşündü Dev Hayalet Kral. “Ve hiç de yaralanmış görünmüyor.” Ardından tuhaf bir şekilde boğazını temizledi. Olup bitenler konusunda hatalı olduğunu biliyor ve Bai Hao’yu görmekten kaçınmak istiyordu. Ama kaçınarak bu sorunu çözemeyecekti, bu yüzden suratına ciddi bir ifade yerleştirerek tahtında beklemeye başladı.

 

Bu sırada Bai Xiaochun hızla heykele yaklaşmıştı, arkasındaki Dük Ölümtellalıysa tereddütlüydü. Kraliyet sarayına ulaşan adam kollarını Bai Xiaochun’un önünde kavuşturarak aceleyle konutuna dönmeyi seçti, az sonra yaşanacaklara tanık olmaya hiç niyeti yoktu.

 

“Bu Bai Hao bayağı cesur çıktı ama kral hazretlerinin emri olmadıkça böyle bir şey yapacağına ihtimal veremiyorum… Peki kral hazretlerinin aklından ne geçiyormuş ki? Cidden Yaban Arazilerdeki tüm asil ve aristokratları karşısına mı alacak?” Dük Ölümtellalı bu düşüncelerle iç çekmişti, sahiden de olup bitenlere akıl sır erdiremiyordu.

 

Dük Ölümtellalı ayrılırken Bai Xiaochun aceleyle ana girişe koşturdu. An itibarıyla oldukça öfkeliydi. Sonuçta bu kadar harika biri olmasaydı Ruh Büyücüsü İbriği yolculuğu çok yüksek ihtimalle ölümüyle sonuçlanacaktı. 

 

Ve bunun sebebi de Dev Hayalet Kralın kendisine yamuk yapmış oluşuydu.

 

Dişlerini sıkıp derin bir nefes aldı, öfkesini kalbine gömdü ve soğuk bir homurdanmayla sarayın ana salonuna yürümeye başladı. 

 

Sonra da ağır bir haksızlığa uğramış gibi görünerek yüksek sesle, “Bai Hao selamlarını sunar, Majesteleri!” dedi.

 

Bai Xiaochun’u gören Dev Hayalet Kral ansızın tahtından kalkarak, “Ah, dönmüşsün, Hao’er. Hahaha! Bu sefer gerçekten muazzam bir hizmet sundun!” diye karşılık verdi.

 

Az önceki ciddiyetinden eser kalmamış, hatta nazik bir şekilde gülümsemişti. Gözlerindeki gururu gizlemeye de teşebbüs etmiyordu, gerçekten Bai Xiaochun’u gördüğüne memnun olmuş gibiydi.

 

Ve ona ilk defa Hao’er demişti…

 

Bai Xiaochun’un suratına tuhaf bir ifade yerleşti. Fakat tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekken Dev Hayalet Kral onu susturacak şekilde elini salladı, basamaklardan tek tek inerek ilgili bir tavırla, “Görüyorum ki hiç yaralanmamışsın. Hao’er, bu defa gerçekten benim için büyük bir iyilik yaptın. Oğlum, ikimiz adına büyük bir ruh şöleni gerçekleştirilmesi için emir verdim. Ne istersen söyle. Gücüm yettiği takdirde bir dediğini iki etmeyeceğim!” dedi.

 

Ama bu sözleri Bai Xiaochun’un öfkesini daha da kabarttı. Sesini yükselterek, “Hediye falan istemiyorum. O insanlar bana cidden zorbalık etti, beni duyuyor musunuz!? Hiçbir fikriniz yok, Majesteleri. Hepsi bana karşı birlik oldu ve beni öldürmeye çalıştıkları ortadaydı. Kendimi korumak için bir şeyler yapmaktan başka şansım yoktu. Bazı önemli insanları gücendirmiş olabilirim ama hepsi sizin içindi, Majesteleri!” diye karşılık verdi.

 

Dev Hayalet Kral yüzü aşkın kişi tarafından kovalanan Bai Hao’nun birkaç kişiyi yaralamasının, hatta öldürmesinin kaçınılmaz olduğunu biliyordu. Yine de bu meselelerin icabına bakabileceği konusunda kendisine güveniyordu. “Ah, endişelenme. Ne yaptıysan benim için yaptın. Korkma. Sana kötü bir şey olmasına müsaade etmem.”

 

Bai Xiaochun’un suratındaki haksızlığa uğramış ifade hala silinmemiş fakat içten içe halinden son derece memnun olmaya başlamıştı. ‘Dev Hayalet Kral, ah Dev Hayalet Kral, önce sen bana yamuk yaptın, o yüzden karşılığını verdiğim için beni suçlayamazsın!’ diyordu içinden.

 

Fakat tam bir şeyler söyleyecekken Dev Hayalet kralın çantasından bir ses yükseldi. 

 

“O kadar çabuk mu peşine düştüler?” diyen Dev Hayalet Kralın gözleri ışıldadı ve suratında belli belirsiz bir gülümsemeyle çantasından bir iletişim kağıdı çıkarttı. Bai Xiaochun Ruh Büyücüsü İbriğinde her ne yaptıysa bu uzun bir süre sır kalmayacaktı, bunu biliyordu. Bu yüzden sonrasında yaşanacaklara hazırlıklıydı. İlahi hislerini aktardığı kağıt ışıldadığında son derece sakin ve soğukkanlı bir şekilde konuşmaya başladı. “Dokuz Dingin Kr--”

 

Fakat o daha cümlesini bitiremeden Dokuz Dingin Kralının öfkeli sesi bir volkan misali tüm salonu kapladı. “Bu ne utanmazlık, Dev Hayalet Kral!!”

 

Dokuz Dingin Kralının meyve meselesini açacağını varsayan Dev Hayalet Kral boğazını temizleyerek tekrar lafa girdi. “Dokuz Dingin Kralı, müsaade et de açık--”

 

Ancak cümlesi yine yarıda kesildi ve Dokuz Dingin Kralının yanıtı yıkıcı bir gök gürültüsü şeklinde yankılandı. Hatta Dev Hayalet Kralın etrafındaki havanın dahi çalkalanmasına yol açtı.

 

“Meyveyi nasıl aldığın zerre kadar umurumda değil, Dev Hayalet Kral. Biz sana kumpas kurduk, bu yüzden karşılık verdiğin için şikayet edemeyiz. Ama bu statünle oğlum Zhou Hong’a bir şey yapmaya nasıl kalkışırsın? Beni dinle, Dev Hayalet Kral. Dokuz Dingin Şehri ve Dev Hayalet Şehri arasındaki düşmanlık burada kalmayacak!!” Dokuz Dingin Kralı bu sözlerin ardından bağlantıyı kopardı.

 

Dev Hayalet Kralın gözleri irileşmişti. Bai Xiaochun’un az önce söylediklerini anımsadıktan sonraysa ona dönerek, “Zhou Hong’la mı dövüştün? Öldü mü?” dedi.

 

Bai Xiaochun tam bir haklı öfke örneğiyle karşılık verdi. “Evet, o koca zorbayla dövüştüm. Hmph! Ama zavallı küçük canını bağışladım.”

 

Rahat bir nefes alan Dev Hayalet Kral, “Ölmediği sürece sıkıntı yok.” dedi.

 

Bu noktada Bai Hao’nun savaş gücünün gerçekten de harika olduğunu düşünmeden edememişti. Onca insan tarafından kovalanmasına rağmen Zhou Hong’u yaralamayı başarmıştı. Ancak tam bir şeyler söyleyecekken yeşim kağıdı bir kez daha titreşti. Bu defa titreşim daha da şiddetliydi ve hepsi olmasa da pek çoğu savaş arzusu taşıyan bir sürü ses işitiliyordu.

 

“Dev Hayalet Kral, oğlum daima inatçı ve haylaz olmuştur. Bu belayı hak etmişti! En yakın zamanda minnettarlığımı ifade etmek için yanına geleceğim!!”

 

“Savaş Şampiyonu Kralı!?” Dev Hayalet Kralın gözbebekleri kısılmıştı; diğer üç göksel kral arasında en çok ondan korkardı. Bu yüzden az önceki mesaj biraz kafasını karıştırmış, neler olduğuyla ilgili iyice meraklanmıştı. Küt küt atan bir kalp ve çok kötü hislerle Bai Xiaochun’a döndü.

 

“Genç Şampiyon Kralla da mı dövüştün? O da ölmedi, değil mi?”

 


“Oh o mu?” diyen Bai Xiaochun tiksinir gibi bir el hareketinin ardından dişlerini sıkarak, “Hayır, ölmedi. Ama o piç bayağı çetin ceviz çıktı.” dedi.

 

Dev Hayalet Kralın suratında tuhaf bir ifade belirmişti. Lakin herhangi bir şey yapamadan yeşim kağıdı bir kez daha titreşti. Bu seferki ses Dokuz Dingin Kraldan bile daha öfkeli görünen Ruh Doğuşu Kralına aitti. 

 


“O gizemli kızın Baş İmparator Şehrinde, değil mi Dev Hayalet Kral? Hiç kimse bilmese de ben biliyorum! Eh, sanırım şimdi nereye gideceğimi de biliyorum! Benim de senin gibi olmam lazım, seni ihtiyar piç. Kendimden daha genç ve güçsüzlere zorbalık etmem lazım!” Bu ses salonda yankılanırken Dev Hayalet Kralın soluğu kesilmişti. Her şey fazla hızlı yaşanıyordu, tamamen hazırlıksız yakalanmıştı.

 

Tam Bai Xiaochun’a dönüp belli bir soru sormak üzereykense Bai Xiaochun inisiyatifi alarak, “Endişelenmeyin, Xu Shan ölmedi.” dedi.

 


Bai Xiaochun’a bakan Dev Hayalet Kralın içindeki kötü his iyice yoğunlaşmıştı. Ama bir kez daha tam ağzını açacakken yeşim kağıdı titreşmeye başladı. Ardından kimi acı, kimi rica, kimi de öfke dolu pek çok mesaj işitildi.

 

Dev Hayalet Kralın zihni bulanmaya başlamıştı. Bir yarı tanrı olmasına rağmen şoka uğramış vaziyetteydi. Mesaj gönderenlerin pek çoğu kendisiyle aynı yetişimde olmasa da sayıları çok fazlaydı. Baş İmparator arazilerindeki hemen hemen tüm asil ve aristokratlar ona ulaşmaya çalışıyordu adeta…

 

Kendisiyle aynı seviyede olan üç göksel kraldan bahsetmeye gerek dahi yoktu. 

 


İmparatorluk klanı bile ikinci prensin kaybolduğunu söyleyen bir mesaj göndermişti. Bu yaşananlar karşısında serseme dönen Dev Hayalet Kral en sonunda Bai Xiaochun’a döndü ve güçsüz bir şekilde, “N-ne… Ruh Büyücüsü İbriğinde tam olarak ne yaptın?” demekten kendisini alamadı.

 

#Canım yaa, sen biricik Bai Hao'nu gülümseyerek karşıla, hiçbir şey yapmadı, kimseleri öldürmedi hiç merak etme  
Şimdilik hepsiyle dövüştüğünü sanıyor, hele bir hepsini kaçırdığını söyleyip önüne yığsın o zaman ne düşünecek çok merak ediyorum. E siz de ediyorsanız okumaya devam :)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr