Bölüm 690 : Dev Hayalet Kral, Seni Uyduruk Lavuk!

avatar
3348 32

A Will Eternal - Bölüm 690 : Dev Hayalet Kral, Seni Uyduruk Lavuk!


Çevirmen : Clumsy 

 

Tüm gözler havzanın üzerinde yükselen sisli Hayalet Kral Orkidesine çevrilmişti. Bu sırada Bai Xiaochun etrafına bakmış, çiçeğe bir göz gezdirmiş ve temkinli bir şekilde sıvışmaya hazırlanmıştı. Fakat tam da o anda üzerinde beyaz bir ışık parladı.



Bu ışığı saklaması imkansızdı; kıyafetlerinden sızan ışık yüzünden bulutlu göğün sağladığı karanlıkta tamamen göze çarpıyordu.


Bai Xiaochun’un ağzı açık kalmıştı; neler olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Geri kalanlara gelince, bir kısmı Bai Xiaochun’u öldürmeye niyetli olsa da büyük bir çoğunluğu önce Hayalet Kral Orkidesine yönelmeyi planlamaktaydı. Onun gibi biriyle dövüşmeyi kendilerini düşürmek olarak görenler de vardı. Yani ona şu anda saldırmayı düşünenlerin sayısı çok azdı.

 

Fakat herhangi biri harekete geçemeden önce Bai Xiaochun ışıldamaya başlamış ve anında dikkatleri üzerine çekmişti. An itibarıyla yüzü aşkın göz üzerine çevrilmişti ve kafatası korkuyla karıncalanıyordu.



Bu kişilerin hepsi Ruhun Başlangıcındaydı ve en güçsüzleri orta evredeydi. Bai Xiaochun gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırarak yüksek sesle, “Sakin olun millet… umm… Dev Hayalet Kral adına meyve üzerindeki tüm haklarımdan vazgeçiyorum! Endişelenmeyin, onun uğruna mücadele vermeyeceğim!” dedi.

 


Sesinin olabildiğince içten çıkmasına özen göstermişti.



Kalabalıktaki herkes şaşkına dönerken suratlarda pek çok tuhaf ifade beliriyordu. Fakat daha hiç kimseden karşılık gelemeden Bai Xiaochun’un üzerindeki ışık iyice yoğunlaştı ve onu tamamen göz alıcı hale getirdi.



“Ne yapıyorsun, Bai Hao?!”


Bai Xiaochun ağlamak istiyor ama gözlerinden yaş gelmiyordu. Tedirgin bir şekilde neler olduğunu çözmek adına kendisini incelerken keşfettiği üzere ışığın kaynağı… Dev Hayalet Kral üzerindeki kısıtlayıcı büyünün ta kendisiydi!!



Bai Xiaochun’un kalbi son derece kötü bir önseziyle çarpmaya başlamıştı. Beyaz ışık onunla doğru düzgün temas ediyor bile sayılmazdı, hatta onu terk ediyor ve tam hızla havzaya ilerliyordu!

 
Bu ani gelişme pek çok kişinin suratının asılmasına yol açmıştı. Işık kör edici bir hızla havzaya ilerliyordu ve oraya ulaştığında da gümbürtü sesleri eşliğinde Hayalet Kral Orkidesinin üzerine yerleşti!



Çok geçmeden tüm çiçek ışıktan, beyaz bir kalkanla çevrelendi. Bir an sonraysa içeride beliren koca anaforla birlikte doğan yerçekimi kuvveti çiçeğin daha hızlı açmasını sağladı!



O ışık kalkanı ve o yerçekimi kuvvetiyle çiçeğin pek yakında açacağı ve meyvenin ortaya çıkacağı ortadaydı. Bu olduğunda anaforun meyveyi çekeceği de kesindi…



Bunu gören herkes tamamıyla afallamış, Bai Xiaochun ise serseme dönmüştü. Tir tir titriyor, Dev Hayalet Kralın kendisini buraya gönderirken nasıl bu kadar özgüvenli olabildiğini anlıyordu…  




“Dev Hayalet Kral, seni uyduruk lavuk!!! Bana yardım etmesi için hiç kimseyi ayarlamadın, değil mi!? S-se-senin…” Dev Hayalet Kral tarafından oyuna getirildiğini anlayan Bai Xiaochun’un suratındaki kan çekilmişti. Kralın ihtiyacı olan tek şey kendisinin Ruh Büyücüsü İbriğine girmesiydi, kısıtlayıcı büyü sayesinde geri kalan her şey çözüme kavuşacaktı…



O kısıtlayıcı büyü… Dev Hayalet Kralın esas kozuydu. Meyveyi ne olursa olsun almasını sağlayacak şey buydu!



Bai Xiaochun’un içten içe sızlanarak fark ettiği bir diğer şeyse yetişim basamağının beyaz ışık tarafından düşürülmüş oluşuydu. Kısacık bir sürede yarı yarıya tükenmişti! Kafatası patlarcasına karıncalanarak gerilemeye başlarken yoğun, ölümcül bir kriz hissiyle dolmuştu. An itibarıyla beliydi ki… başı fena halde beladaydı!!



“Lanet olasıca Dev Hayalet Kral!!” Bai Xiaochun’un tepesi o kadar atmış, canı o kadar sıkılmıştı ki her an ağlayabilirdi. Fakat tam da kaçmayı düşünürken etrafındakiler solukları kesilerek öfke ve alarm nidaları atmaya başladı.



“Bu ilahiyatın başlangıcıyla yaratılmış bir boşluk büyüsü… Kısıtlayıcı büyüye ev sahipliği yapan kişi ölmedikçe bir yarı tanrı bile bu büyüyü aşamaz!!”


Gongsun Yi ve Zhou Hong gibi üst düzey seçilmişler bile sakinliğini koruyamıyordu. Hiçbiri bahsi geçen kısıtlayıcı büyüyü ismen bilmiyor olsa da Ruhun Başlangıcındakilerin aşamayacağı kadar güçlü olduğu barizdi. Onu aşmanın tek yolu… büyüyü taşıyan kişiyi öldürmekti. Ve o kişi de… Bai Hao’ydu!



Bai Xiaochun’u kısıtlayıcı büyüyle bağlayan beyaz ışıkların hala ışıltısını koruyor oluşu her şeyi daha da kesin kılıyordu. Dolayısıyla etrafta toplanan seçilmişlerin gözlerindeki öldürme güdüleri iyice yoğunlaşmıştı.



“Canına mı susadın, Bai Hao?!”



“Lanet olsun, daha az önce çekildiğini söylüyordun! Şimdi de bu mu çıktı!? Öldün sen!!”



“Gebertin onu! Kısıtlayıcı büyüden kurtulmanın tek yolu bu. Aksi takdirde hepimizin yenileceği kesin!!”


Sayısız öfke nidası göğü doldururken Bai Xiaochun’un üzerine kocaman bir hedef tahtası çakılmış gibiydi. İnsanlar yetişim basamaklarının tüm güçlerini çekiyor ve ona doğru atılıyordu.



“Hepiniz yanlış anladınız!”
diye bağırdı Xiaochun öfkeyle. “Durun, müsaade edin de açıklayayım--” Fakat daha konuşmayı bitiremeden iriyarı bir adam önünde beliriverdi, yani Zhao Dongshan.



“Dinle beni, Yoldaş Daoist--” diye bağırdı Bai Xiaochun.



Ancak tam da o anda Zhao Dongshan hiddetli bir şekilde kükredi: “Geber!”



Ve Zhao Dongshan’ın arkasında bulunan üç kişi aynı anda güçlü büyü tekniklerini saldı.



“Dev Hayalet Kral, seni piç!” diye bağıran Bai Xiaochun geri çekilmeye hazırlandı. Lakin o anda nefesini kesecek yoğunlukta öldürme güdülerine sahip sekiz kişinin arkasında olduğunu fark etti. Tereddüt edemeyeceğini biliyordu; aksi takdirde insanlara etrafını kuşatma şansı tanıyacaktı. Bu yüzden hiç tereddütsüz Dağ Sarsan Darbeyi kullandı.



Bu tekniğin sağladığı patlayıcı hızla da kurt dişi copuyla öldürücü bir darbe indirmeye hazırlanarak uğursuz bir şekilde sırıtan Zhao Dongshan’ın üzerine atıldı.



Dört bir yanda yankılanan gümbürtüler etraftaki tüm Yabani seçilmişlerin suratlarına şaşkın ifadeler yerleştirmişti. Bilhassa Xiaochun’a yakın olanların gözleri tamamen irileşmişti.



Çünkü damarlarında vahşi devlerin kanı akan Zhao Dongshan, ipi kesilmiş uçurtma misali ağzından kanlar saça saça geriye doğru uçurulmuştu. Onun iriyarı figürü tarafından yerle bir edilmesi beklenen Bai Xiaochun ise tam hızla kaçmaktaydı.



“Bu nasıl mümkün olabilir ki?!?!”



“O şirret Xu Shan dışında hiç kimse Zhao Dongshan’la beden gücü konusunda yarışamazdı! O darbeyle uçurulduğuna inanamıyorum!!”



“Bu Bai Hao… beden gücünde absürt bir seviyeye ulaşmış!”



Yaşadıkları şoka rağmen pek çok kişi Bai Xiaochun’un peşine takılmayı başarmıştı, Xiaochun ise gözlerinde yaşlar birikecek derecede gergindi.


“Bu yaptığın kabul edilebilir gibi değil, Dev Hayalet Kral! Benim tek yaptığım kafana birkaç kez patlatmak ve seni kalkan olarak kullanmaktı. Seni kurtaran bendim! Bana yamuk yaptığına inanamıyorum! Ben ölürsem işler senin için de iyi gitmeyecek!!!” İnanılmaz bir haksızlığa uğradığını hissederek içindeki kısıtlayıcı büyünün hala orada olduğunu teyit etti. Ne yazık ki son gelişmelerden sonra kendisi ölse bile Dev Hayalet Kralın ölmeyeceğine emindi; yalnızca ağır yaralar almakla kalacaktı.



Dev Hayalet Kralın hem elini gösterdiği hem de kumar oynadığı ortadaydı… Bai Xiaochun’un çiçek açana dek dayanacağına dair bir kumar oynamıştı. Adamın kendisine verdiği hapları düşününce parçalar yerine oturuyordu.



“O hapların ömürde yalnızca dokuz defa tüketilebileceğini söylemiş ve bana dokuzunu birden vermişti… O mızraksa muhtemelen kullanabileceğim en güçlü büyülü nesneydi…”



**


Dev Hayalet Kral Bai Xiaochun'un bu kriz anında Dev Hayalet Şehrindeki kraliyet sarayında dikiliyor, suratında çeşitli ifadeler titreşiyordu. Ruh Büyücüsü İbriğine doğru bakarken kalbi tedirginlikle küt küt atıyordu.


Hayalet kral meyvesi onun için kritik bir önem taşıyordu ve tam da Bai Xiaochun’un düşündüğü gibi ona sahip olabileceği en iyi büyülü nesne olan on altı kat ruh güçlendirme geçirmiş mızrakla dokuz kıymetli hapı vermesinin bir sebebi vardı. İşin doğrusu tüm bunlar Bai Xiaochun değişkeninin resme eklendiği ve yetişimini geri kazandığı günden beri yaptığı planın bir parçasıydı.  


Evet, kumar oynamıştı… Bai Xiaochun’un canını kurtarmak için kaçma kapasitesine kumar oynamıştı. Bu konuda ona güveni son derece yüksekti. Bai Xiaochun’un üç devadan ve bir sürü Ruhun Başlangıç uzmanından kaçışını düşündükçe daha da yükseliyordu.



“Ömrüm boyunca kaçmakta bu Bai Hao kadar iyi olan hiç kimseye denk gelmedim…” diye mırıldandı. “Umarım yeterince dayanabilir… Bai Hao, o meyveyi bana getirdiğin takdirde sana öz oğlummuş gibi davranacağım! Bundan böyle hiç kimsenin veya hiçbir şeyin sana zarar vermesine müsaade etmeyeceğim!”

#Canım bizimki sağ salim o meyveyi sana getirse de başına bir iş açar, bu yaptığının intikamını alır bilesin. Yarı tanrı falan dinlemez  Ama bu mevzu sorunsuzca sonlanır ve bir şekilde ona öz oğlu gibi davranacağı günler gelirse de sırtımız yere gelmez herhalde. Neyse, önce kendimizi ibrikteki onca seçilmişten kurtarmamız lazım, hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr