Bölüm 691 : Yo, İntikam İstiyorum!

avatar
3340 31

A Will Eternal - Bölüm 691 : Yo, İntikam İstiyorum!


Çevirmen : Clumsy 

 

Ruh Büyücüsü İbriğinin içi patlamalarla doluyor, içerideki sisler çalkalanıp dans ediyordu. Ve içlerinde sayısız şeytani hayalet görünüyor, her biri karşılarındaki seçilmişlere bedenlerindeki qi ve kan bugüne dek gördükleri en besleyici şeymiş gibi bakıyordu.


Bai Xiaochun ise seçilmiş kalabalığından kurtulmaya çalışırken haksızlığa uğradığı hissine giderek daha da kapılıyordu. Fakat kısıtlayıcı büyü yüzünden yetişim basamağı büyük oranda zayıflamıştı ve bu da kurtulmasını daha zor kılıyordu. Yaklaşık sekiz seçilmiş bir anda ona doğru hücum etmeye başlamıştı.

Bu yeni rakiplerden birinin Ruhun Başlangıcının büyük çemberindeki Zhou Hong’un ta kendisi olduğunu gören Bai Xiaochun’un gözbebekleri seğirmekteydi!

Zhou Hong’un gözleriyse karşısındaki kişi bir böcekten farksızmışçasına titreşiyordu. Bai Xiaochun’un nefesi kesilmiş, gözleri tamamen kan çanağına dönmüştü. Bu şekilde öfkeli bir ejderha misali tereddütsüzce grubun üzerine atıldı.

Çarpışma anında yeri ve göğü dolduran devasa bir patlama gerçekleşti ve tüm seçilmişler qi’leri ve kanları kabararak geriye doğru uçmaya başladı. Bai Xiaochun’un sergilediği gaddarlık Zhou Hong’un ifadesini değiştirmişti. Diğer seçilmişler de eşit oranda şoktaydı ve onun hızını hesaba katamadıklarını, kaçmasını engelleyemeyeceklerini düşünür olmuşlardı.  


Bai Xiaochun giderek daha da ivmeleniyordu. Beden gücü inanılmaz bir şekilde patlak veriyor, yetişim basamağı Cennet-Daosu Ruhun Başlangıcıyla kabarıyordu. Kimsenin engel olamayacağı göksel bir savaşçı gibiydi.


Tabii ki yavaşlamaya cesareti yoktu. Bir saniye duraksadığı takdirde ilahi kabiliyetlerle tepesine binecek bir sürü rakibi vardı. Kalbi küt küt atarken yapabildiği tek şey hızla ilerlemekti. Bu sırada elini sallayarak on altı kat ruh güçlendirme geçirmiş mızrağını çağırdı. Mızrağı ve inanılmaz hızıyla neredeyse insanüstü bir yiğitliğe kavuşmuştu.


GÜÜÜÜMMMMMMM!



Fakat tam da tüm seçilmişlerden kurtulacakmış gibi görünürken önünde soğuk bir homurdanma yankılandı. Bu sesin sahibi Gongsun Yi’den başkası değildi!



Bai Xiaochun’un önüne süzülen genç adam sağ eliyle bir büyü hareketi gerçekleştirerek parmağını salladı. Ansızın bir mühür gücü patlak verdi ve sayısız illüzyon sembol açığa çıkarak hızla Bai Xiaochun’un üzerine atıldı. Kısacık bir süre içerisinde oluşan devasa ağ hızla etrafını sarmaktaydı!



Bai Xiaochun’un zamanında kaçabilmesine imkan yoktu. Bunun yerine ağa çarpmayı tercih etti. Ne yazık ki yetişim basamağı çok güçsüzleşmişti ve ağı aşması mümkün değildi. Yapabildiği tek şey ağın yüzeyinde çatlaklar doğurmak olmuştu.




Bu da Gongsun Yi’yi başlı başına şaşırtan bir şey olmuştu. Tam ağdaki mühür gücünü kuvvetlenmeyi düşünürken Bai Xiaochun’un peşine takılan düzinelerce seçilmiş de oraya ulaştı.



Hepsi de en ufak bir tereddüt olmaksızın kozları denilebilecek ilahi kabiliyet ve büyü teknikleriyle saldırıya geçti. Bu grubun bir üyesi olan Xhou Hong da Bai Xiaochun’a şok edici bir kılıç ışığı göndermişti!



Küçük Tanrıkurt da oradaydı ve yarı kurt, yarı tanrı denilebilecek bir şeye dönüşmüştü. Bu sayede kazandığı ani hızı da Bai Xiaochun’a yaklaşmak için kullanmıştı!


Şeytani Li Tiansheng ise soğuk bir kahkaha eşliğinde sağ işaret parmağından beş renkli, zehirli bir gaz çıkartmıştı. Bu gaz da delice kahkahalar eşliğinde ufak çaplı ışınlanmalarla ilerleyen beş kafatasına çevrildi.



Her biri Ruhun Başlangıç Aşaması yetişimcileriydi ve pek çoğu ilk evrede olsa da orta evrede olanların sayısına az denilemezdi. Hatta Li Tiansheng ve Küçük Tanrıkurt gibi son evrede olanlar da vardı. Ve hatta Zhou Hong büyük çemberdeydi. Her biri güçlü tekniklere sahip seçilmişlerdi ve güçlerinin birleşimi bir devayı bile şok etmeye yeterdi.



Bai Xiaochun’un içerisinde yoğun bir ölümcül kriz hissi doğmuştu; böyle bir şeye zihnen hazırlanmış olsa da olayların ani ve beklenmedik ilerleyişini hazmetmek zordu.



“Sizi koca zorbalar!” Kalbi acıyarak başını arkaya attı ve kükreye kükreye Ebedi Şemsiyeyi çıkarttı. Açar açmaz da elde edebildiği tüm güçle arkadan gelen saldırılara karşı kendisini savundu. Fakat aynı anda işitilen bir bağrışla Xu Shan, bir yumruk saldırısıyla üzerine atıldı.



“Hiçbir yere gitmiyorsun!” dedi Xu Shan güçlü bir sesle. Ardından beden gücünün tamamını kullandığı yumruk saldırısıyla gök gürültüsünü aşan gümbürtüler doğurdu. Bu sırada mühürlü ağ tarafından hareketsiz kılınmış olan Bai Xiaochun öfke dolu bir bağırışla birlikte Ebedi Şemsiyeyi kalkan niyetine arkasında tutarak yumruğunu savurdu.


Ağın farklı taraflarında olmalarına rağmen yumrukları buluşmuş, aynı zamanda pek çok ilahi kabiliyet ve büyü tekniği de Ebedi Şemsiyeye ulaşmıştı.



Göğü patlamalar dolduruyor, göz kamaştırıcı ışıklar bu patlamalara eşlik ediyordu. Ağ anında darmadağın olmuş ve Xu Shan geriye doğru fırlatılmıştı. Gongsun Yi de suratı asılarak bu güçlü saldırı dalgası karşısında geri çekilmek zorunda kalmıştı.



Ağzının kenarlarından kanlar sızan Bai Xiaochun ise Ebedi Şemsiyesiyle birlikte siyah sise doğru sendelemekteydi.



Tek başına bu manzara bile herkesi afallatmaya yetmişti. Hiçbiri Bai Xiaochun’un ortak saldırılarından yalnızca birkaç yarayla kurtulabileceğini hayal edememişti!



Bu noktada Miao Lin’er’in dudakları kıpırdadı ve ağzından havaya doğru bir dalgalanma yayıldı. Etkisi altına giren her zihni istikrarsız kılabilen bu dalgalanma hemen harekete geçmişti ve hedefi kaçmakta olan Bai Xiaochun’du.


Savunmaya meydan vermeyen bir sesin sonucunda dalgalanma Bai Xiaochun’un kulaklarına ulaştı ve zihninin allak bullak oluşuyla tüm yaraları şiddetlendi. Ağzından kanlar fışkırırken de ansızın öne doğru sendelemeye başladı.



Karşılığında Zhou Hong’un gözlerinde soğuk ışıklar titreşti. Sağ elini sallayan genç adam deva aurası yayan siyah bir ışık yarattı ve herkesin şaşkın bakışları altında Bai Xiaochun’a gönderdi.


Siyah ışık doğruca havayı delip geçebilecek hızla hareket ediyordu ve çok geçmeden Bai Xiaochun’un önüne ulaşmıştı. Fakat daha ona değemeden Bai Xiaochun’un içerisinden farklı tipte bir siyah ışık yayıldı.



Bu ışığın sahibi kaplumbağa tavadan başkası değildi. Yankılanan patlamanın ardından siyah ışıltı yok olurken kaplumbağa tava döne döne Bai Xiaochun’un içine ulaştı. Xiaochun ise bu darbenin gücünden faydalanıp hızlanırken tekrar yavaşlamayacağını garanti altına almak için ağzına bir Cennetlerin Talih Hapı tıkıştırdı.


“Kaçmasına izin veremeyiz!!”


“Bai Hao ölmezse kısıtlayıcı büyüyü asla sonlandıramayız!!” Tüm seçilmiş grubu gerilmeye başlamıştı. Sonucunda Gongsun Yi, Zhou Hong, Xu Shan, Küçük Tanrıkurt ve geri kalan tüm yetişimciler dişlerini sıkarak Bai Xiaochun’un peşine takıldı.


Çok geçmeden herkes sisteki yerini aldı. İkinci prens de soğuk bir gülümsemeyle takipteki yerini almıştı, hatta Chen Manyao bile Bai Xiaochun’un peşindeydi. Fakat onun gözlerinde tuhaf bir ışıltı mevcuttu; başta fark etmemiş olsa da zamanla bu Bai Hao’nun savaşma tarzında son derece tanıdık bir şeyler görür olmuştu…



Bai Xiaochun sisin içerisinde ilerledikçe yakıcı bir ısı bedenini sarıyor, tüm yaraları iyileşiyordu. Birkaç nefeslik sürede tamamen toparlanmış ve bu da eskisine nazaran bir nebze daha iyi hissetmesini sağlamıştı.



Fakat yetişim basamağı hala zayıftı ve Dev Hayalet Kralın kendisine yamuk yapışını düşündükçe morali yine bozulmuştu. Son derece öfkeli ve haksızlığa uğramış hissediyor ama biraz olsun yavaşlayamayacağını da biliyordu.



İnanılmaz hızı sayesinde takipçilerinin onu yakalamasına imkan yoktu. Hatta aralarına mesafe koymaya başlamıştı. Ruh Büyücüsü İbriğinin yoğun bir sis ve kaçınılması gereken şeytani hayaletlerle dolu oluşuysa işleri iyice zorlaştırıyordu. Çok geçmeden hayaletlerin bağrışı işitilmiş ve pek çoğu seçilmişlere saldırmaya başlamıştı.


Fakat tam aksine… tek bir şeytani hayalet veya kinci ruh Bai Xiaochun’a engel olamıyordu. Ve bunun bir sebebi vardı! Diğer seçilmişlerin hızları önlerini göremedikleri için azalıyor olsa da Bai Xiaochun her şeyi tam bir netlikle görebiliyordu.


“Hmph! Bende bu maske varken siz beni yakalamayı anca rüyanızda görürsünüz!” deyip soğuk bir şekilde homurdanarak ivmelenmeyi sürdürüyordu. Yaklaşık iki saat geride kaldığındaysa arkasında hiçbir ses duymamaya başlamıştı. Bu noktada alandaki dağlardan birinin üzerine yerleşerek yeni bir hap daha tüketti. En sonunda yetişim basamağının düşüşü sonlanmış, toparlanmaya başlamıştı. Bir hap daha tükettiğindeyse yeniden formunun zirvesine döndü. Ardından o ana dek olup biten her şeyi düşündü ve kalbinde bastırılamaz bir acı duydu.



“Peşimde bu kadar kişi olduğuna inanamıyorum! Ben onlara hiçbir şey yapmadım ki. Ne zorbalık ama. Olacak iş değil! Madem o kadar iyiler, teke tek kapışalım!!


“Peki ya sana ne demeli, Dev Hayalet Kral, seni yaşlı antika herif. Ben seni kurtarmıştım, ahmak. Canımı riske atmıştım! Ama senin yaptığına bak!



“Lanet olsun! Bunu yanına bırakmayacağım. İntikam istiyorum
!!” Düşündükçe öfkesi daha da artıyordu. Ve en sonunda, içindeki tüm bu negatif hislerle birlikte yükselen bir cesaretle kendisini tutma zamanı olmadığında karar kıldı.

 

#Siz bilmem kaçınız, ben tek diyen Bai Xiaochun herkesi karşısına aldı, intikamı da kafasına koydu. 
Bugüne dek imkansız denilebilecek öyle çok şey yaptı ki burada da herkesi şaşkına çevireceğinden hiç kuşkum yok. Ama nasıl yapacağı muamma tabii. E öyleyse okuyup görelim, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr