Bölüm 675 : Yaşlı Sapık!

avatar
3368 31

A Will Eternal - Bölüm 675 : Yaşlı Sapık!


Çevirmen : Clumsy 

 

Dev Hayalet Kralın sert, tehdit edici yüz hatlarını ve insanın zihninin derinliklerine sızabilirmiş gibi görünen gözlerinden hiç silinmeyen engin ışıltıyı hatırlamak Bai Xiaochun’u ürpertmişti.



“Bittim ben. Mahvoldum…” Kalbi derinlemesine bir pişmanlıkla dolmuş ve ruhunu gerçekten ama gerçekten güçlendirmemesi gerektiğini fark etmişti. Artık tüm dünya olanlardan haberdardı ve bunu düşünmek bile dizlerinin bağının çözülmesine yol açıyordu.



Eylemlerinin potansiyel sonuçlarını düşünmekse kalp atışlarını iyice hızlandırıyordu… Neyse ki maskesini giyiyordu ve gizli bir kimlikle yaşama konusunda yıllara dayalı bir tecrübesi vardı. Ayrıca ölümden her zamanki kadar korkuyor olsa da rol yapma konusunda tam bir ustalık kazanmıştı.



“Muhtemelen kral benim gerçek kimliğimi bilmiyordur… Bilseydi beni toplantıya çağırmak için mesaj göndermekle yetinmezdi… Maskem harika, yani herhangi birinin yetişim basamağı dalgalanmalarımı hissetmesi mümkün değil…” İçten içe kendisini rahatlatmak için tüm umut parçacıklarına tutunuyor ama dışarıdan son derece sakin görünüyordu. Kollarını arkasında kavuşturup görevlilere hafifçe başını sallayarak onay vermiş ve kraliyet sarayına doğru uçmaya başlamıştı.



Yol boyunca da surat ifadesini tamamen normal tutmuştu. Fakat içten içe kral beni neden çağırdı düşüncesiyle kendisini yemişti. En sonunda da bunun bir tesadüften ibaret olduğu, gerçek kimliğiyle bir alakası bulunmadığı konusunda yüzde doksan kadar emin olmuştu.



Bu sayede kendisini birazcık daha iyi hissetse de geride kalan yüzde on ihtimal canını çok sıkıyordu. Sonuç olarak endişesini tamamıyla geride bırakması mümkün olmamıştı. Fakat sakinliğini korumaya çalışmak ve doğal bir surat ifadesiyle gardiyanların peşinden saraya girmekten başka bir çaresi yoktu.



Gardiyanlar Bai Xiaochun’a son derece saygılı yaklaşıyordu. Belli bir noktada da kollarını kavuşturup ortamdan ayrılarak Bai Xiaochun’u sarayın önünde bir başına bırakmışlardı. Bai Xiaochun da bir müddet bekledikten sonra içeri adımını attı ve işittiği ilk şey Dük Ölümtellalının sesi oldu.



“Majesteleri, Hayalet Kral Orkidesi henüz çiçek açmaya başlamadı… Ayrıca ulu gök efendisi yalnızca bizim için Ruh Büyücüsü İbriğini açmayacağını net olarak belirtti…”



Ardından Dev Hayalet Kralın sesi işitildi. “Ulu gök efendisine gidip Dev Hayalet Kralın ona büyük bir iyilik borçlu olmayı kabul ettiğini söyle!”



“Emredersiniz, Majesteleri. Hemen gidip hallediyorum.” Dük Ölümtellalı son derece ciddi bir ifadeyle kollarını kavuşturmuş ve kralın önünde eğilmişti. Arkasını döndüğündeyse Bai Xiaochun’un saraya girmekte olduğunu fark etti ve suratında belli belirsiz bir gülümseme oluştu. Ona çabucak başını salladıktan sonra da orayı terk etti.



Bai Xiaochun aceleyle tahtın önüne koştururken heyecanını kontrol altında tutmak için elinden geleni yapmaktaydı. Kralın önüne ulaştığındaysa kollarını kavuşturarak saygıyla eğildi.




“Saygılar, Majesteleri!” Dev Hayalet Kralın suratında önemli bir meseleyle boğuşurmuşçasına ciddi bir ifade mevcuttu. Bai Xiaochun’a baktığındaysa suratına belli belirsiz bir şaşkınlık yerleşti.



“Eee? İlerleme mi kaydettin?” İlk başta gözlerine bir takdir yerleşmişti fakat o ifade çabucak şüpheye çevrildi. Tecrübeli ve kurnaz biriydi, ayrıca sıra dışı bir sezgiye sahipti ve Bai Xiaochun’un gerginliğini anında yakalamıştı. Tabii ki Bai Xiaochun onun varlığında hep gergin olurdu ama zamanında bunu saklayacak bir şey yapmazken şimdi saklamaya çalışıyordu. Kralın gözleri bu farkındalıkla titreşti.



Bai Xiaochun da kralın gözlerindeki şüpheyi fark etti ve hata ettiğinin bilinciyle yüreği ağzına geldi. Karakteri gereği yetişim ilerlemesi sonrasında öyle sakin sakin yürüyor olmamalıydı… Kalbi küt küt atıyor, gerginliği giderek artıyordu. Ansızın aklına gelen fikirle bir karar aldı ve hiç tereddütsüz daha da gergin göründü, öyle ki işi korku boyutuna vardırmıştı. Hatta kralın gözlerine bakamıyor, bakışlarını kaçırıyordu.


Dev Hayalet Kralsa onu sessizce izliyordu, bu esnada salonda çılgınca bir baskı doğmuştu. Bai Xiaochun yavaş yavaş fark edilir şekilde titremeye ve ter dökmeye başladı. Kendini kontrol edemez gibi bir hali vardı… ki gerçekten de öyleydi. Öyle bir baskı hissediyordu ki un ufak olması işten bile değildi.


Bu baskı artarken de en sonunda dayanamayarak homurdanmaya başladı. “Majesteleri, mütevazı hizmetkarınız korkunç bir hata yaptı… Bunu istememiştim! Ama üç büyük klan gerçekten canıma tak ettirdi. Mütevazı hizmetkarınızın bu kadar etkileyici bir unvanı olmasaydı zavallı küçük canımı çoktan almış olurlardı… Bu arada Bai Klanı bilhassa benden derinlemesine nefret ediyor.



“Bu yüzden mütevazı hizmetkarınızın başka çaresi yoktu. Majestelerinin üç büyük klan için farklı bir planı olsa da mütevazı hizmetkarınız gizliden gizliye onların başına dert açması için birilerine talimat verdi…”
Bu noktada Bai Xiaochun sahiden de korkudan ağlayacakmış gibi bir hale gelmişti.



Karşılığında Dev Hayalet Kralın gözleri irileşti. Bai Xiaochun’un üç büyük klanın başına bela açtığını öğreneli çok olmuştu. Bu yüzden onun bu gerginliği karşısında gülse mi ağlasa mı bilemedi. Bai Xiaochun’un buraya çağrılma sebebini yanlış anladığı ve bu yüzden gerildiği ortadaydı.



“Duygu sömürüsünü bırak!” dedi kral, Bai Xiaochun’a attığı sert bakışlarla.



Bu bakışlar Bai Xiaochun’u sakinleştirmişti. Tabii içindeki sakinliğe rağmen krala diktiği gözleri nemliydi.



Kral, Bai Xiaochun’un haksızlığına uğramış hissettiğini fark etse de onu görmezden gelerek doğal bir ses tonuyla, “Seni buraya çağırma sebebim Baş İmparatorun emirleri. Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı yetişimcisi ve tümgeneral Bai Xiaochun için bir tutuklama emri çıkartıldı. Bu konuda sana güveniyorum. Bai Xiaochun benim kontrolümdeki topraklarda belirirse onu tutuklama görevi senin olacak.” dedi.



Bai Xiaochun’un suratına ciddi bir ifade yerleşmişti. Ve hiç tereddütsüz çenesini kaldırarak yüksek sesle yanıtını verdi. “Endişelenmeyin, Majesteleri! Dev Hayalet Şehrine gelirken Bai Xiaochun meselesini işitmiştim. Hmmmphh! Şeytan Bai Dev Hayalet Şehrine yaklaşmaya cüret ederse mütevazı hizmetkarınız onu anında yakalayacak!” 


Sözleri demiri kesebilecek sertlik ve netlikteydi. Bu yüzden kral tatminkâr bir şekilde başını sallayarak karşılık verdi.


“Dürüst olmak gerekirse pek büyük bir mesele değil. Gerçekten ortaya çıkmadığı takdirde aklına takman gerekmiyor. Fakat ona rastlarsan dikkatli ol. Neyse ki yetişiminde ilerleme kaydettin, bunun sana bir nebze yardımı dokunacaktır.” diyen kral birkaç uyarı ve tavsiyede daha bulundu.


“Majesteleri, yetişim basamağı ilerleyişim konusunda size teşekkür etmeliyim… İnzivaya çekilmem konusunda ısrarcı olmasaydınız mütevazı hizmetkarınız başarılı olamayacaktı. Majesteleri, gerçekten ilahi ve kudretli birisiniz, ebediyen sizin gibisi gelmeyecek! Bana söylemiş olduğunuz şeyler büyülü bir iksir misali beni bambaşka yüksekliklere taşıdı. Majesteleri, umarım beni sık sık huzurunuza çağırmaya devam edersiniz de ben de yetişimimi hızla yükseltebilirim!” diyen Bai Xiaochun hiç de utangaç görünmemiş, içgüdüsel olarak iltifat bombardımanına başlamıştı.



Kralsa bu sözler karşısında homurdanmış olsa da içten içe memnun kalmıştı. Sonuçta Bai Hao’nun kendisine çılgınca bir küstahlıkla attığı tokatları unutmuş değildi. Bu yüzden de bu keskin dönüş hoşuna gidiyordu. Kudretli bir yarı tanrı olarak etrafındaki tüm meseleleri kontrolünde tutan biriydi. İstediği takdirde herkesi, her şeyi bağışlayabilirdi. Karma sonuca ermişti. Zaten yetişimi toparlandıktan sonra tek bir düşüncesiyle tüm büyülü nesnelerini de geri almıştı.


Herkes güce saygı duyardı ve bu Bai Hao, ne kadar güçlenirse güçlensin kralın her arzusunu yerine getirmeye hazır olacaktı. Eh haliyle ağzından dökülen iltifatlar da kulağa hoş geliyordu.



Bai Hao’nun hiç sorunsuz ruhunun başlangıcını şekillendirişi hiç ilgisini çekmemiş, kaçak Bai Xiaochun’la aralarında bağlantı kurmaksa aklına dahi gelmemişti. Sebep kralın kıvrak zekalı olmayışı değildi, daha ziyade Bai Hao’nun gayet net ve bilindik bir geçmişi oluşuydu. Bu yüzden onu Bai Xiaochun’la bağlaması için hiçbir sebep yoktu.


Zamanlama biraz tuhaf olsa da Bai Hao kendisinin ruh kanından bir damla almış, bu da ruhunun başlangıcını şekillendirmesini çok daha kolaylaştırmıştı. Kralın bir astı olarak da onun gücü kralın lehineydi, doğal olarak ne kadar güçlenirse o kadar iyiydi. Bu yüzden kral küçük kaplumbağa meselesini irdelemeye dahi tenezzül etmemişti.



Konuşmanın bu şekilde sonlanışının ardından da elini sallayarak Bai Xiaochun’u huzurundan kovdu.



Bu noktada Xiaochun rahat bir nefes aldı. Tam saygılı bir şekilde uzaklaşmaya başlarkense daha ikna edici bir rol yapması gerektiğinde karar kıldı ve omzunun ardından bakıp bir şey söylemek ister gibi ağzını açtı lakin bir şey söylemedi.



Bunu fark eden kral, “Ne oldu?” dedi.


 
“Majesteleri, üç büyük klana birazcık baskı uygulamak iyi bir fikir olmaz mıydı?” Gözlerindeki bakış Bai Xiaochun’un bu meseleyi bırakmaya gönüllü olmadığını gösteriyordu.



Kral bir an için zalim bir bakışla karşılık verdi. İşin doğrusu gerçekten de üç klanla ilgili özel planları vardı. Sonuçta hapsettiği Bai ve Chen Klanı başpapazlarının Deva Aleminde oluşu kendisi için önem taşıyordu. Ayrıca kral, üç büyük klanın güçten düştüğü takdirde yerlerini başka klanların alacağını biliyor ve yükselmeye çalışan yeni topluluklarla uğraşmak istemiyordu.


Fakat Bai Xiaochun’un önerisinin ardından bir müddet düşünmüş ve aklına üç klan tarafından kovalanışı gelmişti.



“Gerçekten tüm bu meselede haksızlığa uğradın… Üç klan binlerce yıldır etrafta ve engin bir rezervleri var. Belki de onlara isyan etme cesaretini veren budur…” Bu sözlerin ardından Bai Xiaochun’a anlamlı bir bakış attı.



Bai Xiaochun bir nebze afallamıştı fakat kralın sözlerini analiz edince gözleri ışıldadı. Sonra da engin rezervden kastının klanların zenginliği olduğunu anlayınca kalp atışları hızlanmaya başladı.



Üstelik kral yapması gereken şeyin de mesajın vermişti… onları haraca bağlayacaktı, öyle mi? Kral için canını riske atmasının ödülü bu muydu?



Bu bağlamda heyecanlanmış olsa da doğru anladığından emin olması gerektiğinde karar kıldı. “Endişelenmeyin, Majesteleri. Gözlerim kılıç kadar keskindir. Üç büyük klanın rezervlerinin ne kadar engin olduğunun önemi yok, mütevazı hizmetkarınız ne var ne yoksa açığa çıkartacak.”



Kral buna hiçbir karşılık vermedi, hatta gözlerini kapattı. Yine de Bai Xiaochun’un sözlerinin altındaki imayı çözmüş olması hoşuna gitmişti.


Bai Xiaochun da bu tepki karşısında heyecanlanmıştı, üstü kapalı bir anlaşma yaptıkları ortadaydı… Klanlar tarafından kovalanışını ve sonrasındaki yükselişini düşününce de heyecanı iyice yükseldi.



“Haraç… daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım. Düşmanı haraca bağlayabilecek olmak ne heyecan verici… Ama kral resmi bir emir vermediğine göre bunu dikkat çekmeden yapmamı istiyor olmalı…” Bu düşünceyle birlikte yumruklarını heyecanla sıkıp arkasını dönerek salondan çıktı.



Fakat tahtına yayılmış olan kral tam da o çıkarken kendi kendine mırıldanmaya başladı. “Chen Klanı bilhassa rezildir. Hele de klan şefi. Kadınlarla şansı hep yaver giderdi ama buna rağmen yasaklı bir sancak yaratmaya cüret etmiş… hmph!” 



Sözlerini neredeyse ağzında gevelemiş olmasına rağmen Bai Xiaochun gayet net bir şekilde işitebilmişti.


Karşılığında ağzı açık kaldı, hatta yürümeyi kesti. Ve kralın sözlerinde iki önemli nokta olduğunu fark etti. İlki yasaklı sancaktı, ikincisiyse… kadınlarla şansının yaver gidişi…


Ardından kafasını çevirerek kendi kendine, “Yaşlı sapık!!” diye mırıldandı.



Sonra da sağduyu saçan bir suratla bunları duymamış gibi yaparak uzaklaştı.



Tahtında oturan kralsa onun çıkışının ardından sağ elinin beş parmağını diğer eline vurarak bir hesap yapmaya koyuldu.



Bir an sonra da kaşlarını çatarak tekrar mırıldandı. “Hala zamanlamadan tam olarak emin değilim. Ama tarihe bakılırsa Ruh Büyücüsü İbriğindeki Hayalet Kral Orkidesi açmak üzere olmalı.”

 

#Bu ibrikle orkide neyin nesi acaba? İbrik yeni bir mesele ama orkideden daha önce de bir bölümde bahsetmişti. Neyse yakında çıkar açığa, malum bu seride hiçbir detay boşa gitmiyor, mutlaka bir yerde büyük bir olay olarak karşımıza çıkıyor.
Bu arada bizimkine yine kendisini arama görevi verildi. 'Nedense' bir yerden tanıdık geldi bu olay.... Son olarak klanları bir güzel soyma kapısı açıldı. Güzelce gidip 'vekilharç' unvanımızla neleri var neleri yoksa alma zamanı, hadi okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44353 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr