Bölüm 647 : Soyup Soğana Çevir!

avatar
3397 25

A Will Eternal - Bölüm 647 : Soyup Soğana Çevir!


Çevirmen : Clumsy 

 

“Hayatta olmaz!” dedi Bai Xiaochun, en ufak bir tereddüdü olmadan. Hatta gözlerini bile devirdi; ona kalırsa hiç ama hiçbir şey zavallı küçük canından önemli olamazdı.



Üç büyük klan şehrin dışında delice bir çabayla Dev Hayalet Kralın gerçek benliğini arıyordu, yani Bai Xiaochun için son derece kritik bir andı.



Bai Klanı şefinin bu kaosu fırsat bilip Xiaochun’u öldürmeye çalışacağı kesindi…



Bai Xiaochun böyle bir anda para kazanmayı düşünemezdi. Hele de bunu öneren kişi küçük kaplumbağayken! Küçük kaplumbağa yıllar içerisinde pek çok belaya yol açmıştı, bu yüzden Bai Xiaochun onu duymazdan gelerek zamanında hapisten çıkamama endişesiyle hızla kaptanın peşine takıldı.



Şeytan Hapishanesindeki herkes tedirgindi. Gardiyanlar da mahkumlar da hücrelerin girişine koşturmaktaydı.



Bu noktada küçük kaplumbağa stresli bir şekilde Bai Xiaochun’un çantasından çıkarak omzuna indi.



“Ai, böyle yapma!” dedi. “Burada çılgınca bir paradan bahsediyorum, insanın başına ancak mavi ay çıktıkça gelebilecek bir fırsat söz konusu. Hem de burnumuzun ucunda! Hadisene, gitme küçük serseri!”



Bai Xiaochun küçük kaplumbağaya döndü ve gerçekten de gergin göründüğünü fark etti. Kaplumbağa da arkalarına doğru bir göz atıp aceleyle mesajını iletmeye devam etti.



“Tamamdır, beni dinle serseri, Dev Hayalet Kralın gerçek benliğinin nerede olduğunu biliyorum!!”
Aslında küçük kaplumbağanın niyeti farklı bir taktik kullanarak Xiaochun’un dikkatini çekmekti. Ama o ayrılma niyetinde olduğu için ona gerçeği söylemekten başka şansı kalmamıştı. Ayrıca bu yeni bilgiyle ondan bir karşılık alacağına emindi.



Ve haklıydı da. Bu defa Bai Xiaochun’un tepkisi küçük kaplumbağanın beklentilerine daha uygun olacaktı.



İçini bir titreme alan Bai Xiaochun gözleri irileşerek, “Ne!?!?” dedi.



Olaylar çok ani değişmişti! Üç büyük klan kralı bulmak için şehrin altını üstüne getiriyor ama küçük kaplumbağa onun nerede olduğunu biliyordu, öyle mi?



Lakin Bai Xiaochun şokuna rağmen bloğun girişine doğru ilerlemeyi sürdürüyordu.

 


“Bunun benimle ne ilgisi var?” diye iletti kaplumbağaya. “Dinle beni, küçük kaplumbağa, şu anda en önemli şey zavallı küçük canım. Anladın mı?!” Bai Xiaochun’a kalırsa kralla üç büyük klan arasındaki meseleye dahil olmak gereğinden fazla tehlikeliydi.



“Ne yapıyorsun!?” diye yanıtladı tedirgin küçük kaplumbağa. “Dinle beni, küçük serseri. Yavaşlasana! Ah, iyi… dinle, Bai Xiaochun. Karşı hücrendeki kırmızı doğum lekeli ihtiyarı biliyorsun, değil mi? İşte Dev Hayalet Kralın gerçek benliği o!!”




Bai Xiaochun’un zihni şoka teslim olmuş, hatta soluğu kesilmişti. Gözlerine inanamayan bir ifadeyle, “O... o kral mı?!?!?!” dedi. Aurası bile bir nebze istikrarsızlaşmıştı. Küçük kaplumbağanın verdiği bilgi tamamıyla şok ediciydi. Ansızın gözünün önüne kırmızı doğum lekeli adam gelmişti.



“Ayrıca, Lord Kaplumbağa kralın zayıflama periyodunun ortasında olduğunun farkında. Başka bir deyişle hiç olmadığı kadar güçsüz. Bir yarı tanrıyı soyma fırsatı insanın karşısına ancak 10,000 yılda bir çıkar!



“Düşünsene, serseri. Bir yarı tanrı! O Dev Hayalet Kral! Bir yarı tanrı kral! Nasıl hazineleri vardır, aklın alıyor mu?! Onu soyarsak ultra zengin oluruz! Bu fırsat… ah cennetler! Böyle bir şeye ömrümde yalnızca bir iki kez denk geldim! S-s-sen… gerçekten kaçmayı mı planlıyorsun?!?!” Bu noktada küçük kaplumbağa öylesine gerilmişti ki zihinsel mesajı bağrış formuna çevrilmişti. Bu fırsatı kaçırma korkusuyla bildiği her şeyi açıklamaya başlamıştı.



Bai Xiaochun’un ilgisini çektiğini fark ettikçe heyecanı büyüyordu.



“O Dev Hayalet Kral, seni küçük serseri!”
dedi. “Onu soyup soğana çevirebiliriz! Soyup soğana çevir onu!! Soyup soğana çevir!!!”



“Bu nasıl mümkün olabilir ki...?” diye düşünen Bai Xiaochun küt küt atan bir kalple duraksamıştı.



Kaptan ve diğer korumalarsa suratlarında farklı ifadelerle şok içerisinde arkalarına dönmüştü.



“Sorun nedir, Bai Hao?”
dedi kaptan tedirginlikle. “Hadisene, gidelim!”



“Bir saniye bekleyin lütfen…”
dedi Bai Xiaochun. 



Ve kafası son derece karışık şekilde küçük kaplumbağaya bir soru iletti. “Emin misin?”



Küçük kaplumbağa tarifsiz bir heyecanla tir tir titriyor, bir yandan da olabildiğince etkileyici ve inanılmaz görünmeye çalışıyordu. Bu şekilde yanıtını verdi: “Tabii ki eminim. Onu ilk gördüğümden beri gözüm Dev Hayalet Kralın üzerinde. O zaman neden uyandım sanıyorsun? Onu görür görmez neler olduğunu anlamıştım, sadece zayıflama periyodunda dibe vurmasını bekliyordum!



“Hahaha! Beklediğim an geldi. Şu anda en fazla Öz Formasyondadır. Dinle, endişelenecek hiçbir şey yok. Dev Hayalet Kral kurnaz bir heriftir. Hiç kimse onun burada bir mahkum olarak gizleneceğini düşünemez. Lord Kaplumbağaya denk gelmesi çok kötü oldu!” 



Bai Xiaochun küçük kaplumbağanın uyandığında söylediği sözleri anımsamıştı… yani Dev Hayalet Kralın hazine kokuşunu…


“Bu küçük kaplumbağa…” diye düşünürken kalp atışları daha da hızlanmış, gözleri ışıldamaya başlamıştı. Gerçekten Dev Hayalet Kralın gerçek benliğini bulduysa ve söylendiği kadar güçsüzse tam da küçük kaplumbağanın söylediği gibi inanılmaz bir fırsat olurdu. Onu soyup soğana çevirmenin faydasını… kelimelere dökmek zordu!



Hatta bunu üç büyük klana sorun yaratmak adına gizli bir silah olarak bile kullanabilirdi… Tabii ki onu soymak da statüsünü akıllıca kullanmak da son derece tehlikeli olacaktı.



Bai Xiaochun çok heyecanlanmış olsa da mantığını yitiremezdi. Tereddütlü bir şekilde, “Dev Hayalet Kral bir yarı tanrı. Burada saklanıyor olsa bile mutlaka kendisini savunmak adına hazırladığı bir kozu vardır.” dedi.



“Endişelenme, tek kozu Şeytan Hapishanesini barındıran taş kaplumbağadaki görünmez büyü formasyonu. O formasyon aktive olunca neredeyse Yarı Tanrı Alemi gücüne geçecek. Devalar bile o gücü anında atlatamaz!



“Ne yazık ki Dev Hayalet Kral Lord Kaplumbağaya rastlayacak kadar talihsizmiş. Hahaha! Başka büyü formasyonlarıyla ilgili konuşma cüretinde bulunamam ama bu bir kaplumbağa formasyonu. Lord Kaplumbağa onu kontrol edemese de etkilerini hiç değilse geçici olarak hükümsüz kılabilir. Hatta bunu yaptım bile! Hadi, onu soyup soğana çevirelim. Başaracağımız kesin!



“O bir yarı tanrı, mutlaka bir sürü hazinesi vardır.” Küçük kaplumbağanın gözleri tarifsiz bir heyecanla ışıldıyor, bedeni görünür şekilde sarsılıyordu.


“Bir deva ruhu var mıdır?” dedi Bai Xiaochun kanlı gözlerle. Avcuna alabileceği bir yarı tanrı kral olması onu bile birazcık delirtmeye başlamıştı.



“Tabii ki!” diye ciyakladı küçük kaplumbağa. “Deva ruhları senin için eşsiz olabilir ama yarı tanrılar onlara rahatlıkla erişebilir. Acele et! Onu yakalayıp şu kaplumbağa heykelinden çıkalım. Formasyonu daha fazla baskılı tutamam. Kontrolü kaybedersem ve Dev Hayalet Kral yine formasyonu kontrol edebilir hale gelirse başımız büyük derde girer!”



Bai Xiaochun derin bir nefes alarak tedirgin bir şekilde konuşmasını bekleyen kaptanla gardiyanlara döndü ve dişlerini sıkarak, “Kaptan, siz devam edin. Ama bana hücrelerin anahtarını ver lütfen. Tepemi attıran bir herif vardı, gitmeden önce ona dersini vermek istiyorum.” dedi.

 


Ve bu sözlerle birlikte kollarını kavuşturarak saygıyla eğildi.



Kaptan başka zaman olsa bu talebi asla kabul etmezdi. Ama her şey sınırda olduğu için bir müddet baktıktan sonra iç çekerek, “Peki, Kardeş Bai Hao, bundan böyle bir başınasın. Biz devam ediyoruz.” dedi.



Doğal olarak kaptan, Bai Hao’nun açıklamak istemediği bir sırrı olduğunu anlamıştı. Ama mahkumlardan birini öldürmek istese bile önemi yoktu. Bu yüzden ona bir komuta madalyonu fırlatıp diğer gardiyanlarla birlikte arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.  


Bai Xiaochun da hücrelerin anahtarı görevi gören madalyonu alıp aurasını ayarlayarak düşüncelerini düzene koydu. En ufak bir hata yaptığı takdirde başının fena halde derde gireceğinin farkındaydı.



Ama kararını vermişti. Dişlerini sıkıp kırmızı doğum lekeli ihtiyarın hücresine doğru hızla ilerlemeye başladı. Yolculuğu sırasında da küçük kaplumbağadan adamın Öz Formasyonda olduğunu teyit etmesini istedi.


Lakin yine de gergindi. Küçük kaplumbağa fark etmemiş olsa da o bir müddet düşüncelere dalmıştı ve en sonunda sesini alçaltarak dedi ki: “Yo, küçük kaplumbağa, çok tehlikeli. O bir yarı tanrı! Yanılıyorsan sana bir şey olmaz, istediğin zaman kaçarsın. Ama ben zavallı küçük canımdan olurum. Elime in. Böylece işler tehlikeli bir hal alırsa birlikte yüzleşiriz! Bir yarı tanrıyı birlikte soyacaksak sen de elini taşın altına koymalısın!”

 

#Gerçekten de doğum lekeli amcamız kralın gerçek benliğiymiş. Bunca zaman burnumuzun dibindeymiş ve aslında fazlasıyla güçsüzleşmiş. Eğer bizim kaplumbağalar adamı soyabilirse çılgınca bir vurgun olacağı kesin. E ihtiyacımız olan son deva ruhunu da alırsak daha ne isteriz! Ama risk de çok büyük. Kaplumbağa kralın gücü konusunda yanılıyor olabilir, kralın bir kozu olabilir, devalar gelip ortalığı karıştırabilir ve daha bir sürü olasılık söz konusu. Eh okuyup göreceğiz, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44421 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr