Bölüm 639 : Seni Öylece Öldüreyim Diye Mi?

avatar
3370 25

A Will Eternal - Bölüm 639 : Seni Öylece Öldüreyim Diye Mi?


Çevirmen : Clumsy 

 

Bir saat daha geride kalmış, çığlıklar giderek daha da acı bir hal alarak devam etmişti. Trajik ve acımasızca bir manzaraydı. Kafesin dışındaki gardiyanlar Şeytan Hapishanesine hizmet ettikleri yıllar süresince görmüş oldukları onca şeye rağmen tamamıyla sarsılmış vaziyetteydi.

Çığlıklar artık Bai Xiaochun’a yönelik küfürler içermiyordu. Tamamıyla ıstırap nidalarıydı, öylesine özgürce çıkıyor ve öylesine yoğun bir delilikle yoğunluk barındırıyorlardı ki işiten herkes iliklerine dek ürperiyordu.



Kafesi dolduran siyah dumandan ötürü içeride tam olarak neler döndüğünü görmek imkansızdı, bu da durumu iyice dramatik kılıyordu. Sıradan gardiyanlar şoktaydı, dört karanlık engizitörse normal nefes almakta zorlanıyordu, yüz ifadeleri son derece ciddileşmişti.



Li Xu’nun gözleri hem beklenti hem de tedirginlikle ışıldıyordu.



Herkes dışarıda beklerken kafesin içerisindeki Bai Xiaochun tir tir titreyen Cai Kıdemlisinin karşısında kaşlarını çatmıştı. Adamın gözleri tamamen kan çanağına dönmüş, yüzü ve boynunda kabaran mavi damarlarla gözlerini Bai Xiaochun’a dikmişti. Acınası çığlıklar atıyor olmasına rağmen gözlerinden bir delilik yayılıyordu.



“Akıllıca.” diye mırıldandı Bai Xiaochun. “Çığlıklarını kullanarak içindeki baskıyı dışa vuruyorsun, ha?” diyerek soğuk bir şekilde homurdandı. Bu Cai Klanı kıdemlisi bu yöntemi kullanan ilk kişi değildi. Şeytan Hapishanesinin başka canavarlarını sorgularken de bu yönteme bir iki defa tanık olmuştu.



Kollarını ardında kavuşturup çenesini kaldırarak, “Sana konuşmanı tavsiye ederim. İkimizin de uyması gereken emirler var ve ben gerçekten iki numaralı yöntemimi kullanmak istemem! İki numaralı yöntemim göklerin altında eşsiz diyemem ama buna bayağı yakın.” dedi.



“S*ktir git!!” diye kükreyen Cai Klanı kıdemlisinin ifadesi gaddardı, Bai Xiaochun’u diri diri yemek ister gibi bir hali vardı. Hatta ona kanla karışık üçüncü bir tükürük daha gönderecek kadar ileri gitmişti.



“Seni yaşlı piç!” dedi Bai Xiaochun pis bir bakışla. “İyi. İkinci yöntemi gösterme zamanı!” Sağ elini bir büyü hareketiyle ışıldatarak parmağını kıdemliye doğru salladı ve ağzına bir mühür yerleştirdi.



Ağzının mühürlenişiyle birlikte tek bir çığlık dahi atamayacak hale gelmişti! Artık her şeyi içinde yaşamak zorundaydı!



Bu yöntem çığlıklar aracılığıyla içini dökmesini imkânsız kılıyordu. Kıdemli anında şiddetle titremeye başlamıştı. Gözleri daha da kanlanmıştı ve mücadele ettikçe içinde kavurucu bir ateşin büyüdüğünü hissediyordu. Ne yazık ki o ateşi salmasına imkân yoktu. Hızla ter döküyordu. Hem diri diri yanıyor hem de sayısız karınca tarafından çiğneniyor gibi hissediyordu. Bu hissi kelimelere dökmek mümkün değildi.


Bu manzara karşısında Bai Xiaochun’un suratı seğirmiş, kalbi küt küt atmaya başlamıştı. Fakat bu adam onu kovalayıp öldürmeye çalışmıştı. Ayrıca artık Dev Hayalet Kral için çalışıyordu ve bu durumda merhamet gösterirse hem üzerindekilerin öfkesini çeker hem de kendisini öldürtmüş olurdu.




“Hayatta bazen taviz vermen gerekir.” diye düşündü. 



Ve iç çekip Cai Klanı kıdemlisinin önüne oturarak dedi ki: “Konuş artık, olur mu? Sen benim için işleri zorlaştırmazsan ben de senin için zorlaştırmam. Böylesi hepimiz için daha iyi olur!


“Tek bilmek istediğim Cai Klanının son birkaç yıldır ne kadar ve hangi tipte ruh kullandığı. Gayet basit bir soru.”
Bai Xiaochun konuştukça Cai Klanı kıdemlisinin gözlerindeki delilik yoğunlaşıyordu. Bakışları öylesine gaddardı ki Bai Xiaochun’u da beraberinde götürebildiği takdirde memnuniyetle öleceği ortadaydı.



Kaşlarını çatan Bai Xiaochun ayaklanarak bir iki adım geri çekildi. Bu sırada hücrenin dışındakiler onları gözlemlemeyi sürdürmekteydi ve çığlıkların durup yerini boğuk homurtuların alışı hepsini oldukça şaşırtmıştı.



Sıradan gardiyanlar engizitör değildi, dolayısıyla bu sessizliğin ardındaki ciddi imayı anlayamadıkları için hissettikleri şey şaşkınlıktan ibaretti. Fakat dört karanlık engizitörün gözbebekleri kısılmıştı ve birbirlerine ciddi bakışlar atmaktaydılar.


“Mahkumlara çığlık attırmayı sıradan engizitörler de başarır. Ama çığlık atmalarını önlemek bambaşka bir seviye…”



“Bu genel gerçeği pek çok kişi anlar ama nasıl ve hangi yöntemle yapıldığını anlamak zordur…”



“Bai Hao’nun bunu nasıl yaptığını söylemek zor olsa da az önceki çığlıkların dışa vurulması gereken bir baskı içerdiği açıktı. Şimdiyse bir volkanı tıkamış oldu! O volkan bir daha patladığında şok edici olacak. Bu Bai Hao’yu hafife almışız!”



Li Xu’nun gözleri ışıl ışıldı. Müdür olarak engizitörlerin metotları hakkında bir hayli bilgi sahibiydi, bu yüzden beklenti içerisinde ürpermesinin önüne geçemiyordu.



Boğuk homurtuların iki saat boyunca ardı arkası kesilmemişti. Artık dışarıdaki grup da olanların belirsizliği karşısında titremeden edemiyordu.



Hücredeki Bai Xiaochun ise kıpkırmızı bir tenle sarsılan, seğiren Cai Klanı kıdemlisine şok içerisinde bakakalmış vaziyetteydi. Adam gözlerindeki deliliğe rağmen hala etrafında olanların ayırdındaydı.



İç çeken Bai Xiaochun adama tam bir samimiyetle bakarak, “Bugüne dek gördüğüm herkesten daha uzun süre dayandın. Tamamdır, dinle. Üçüncü bir yöntemim var ama gerçekten kullanmak istemiyorum. Neden bana bildiklerini söylemiyorsun...?” dedi.



Cai Klanı kıdemlisi ona bakarak başıyla onay verdi.



Bai Xiaochun şaşırmıştı. Lakin çabucak bir adım öne çıkıp bir büyü hareketiyle adamın ağzındaki mührü kaldırdı. Kıdemliyse koca bir ağız dolusu kan biriktirerek doğruca Bai Xiaochun’un üzerine püskürttü. Sonra da ayarsız bir kahkahayla dolu delice bir bağırış koyuverdi.



“Elinden gelen bu mu, Bai Hao?! Neden yöntemini kendi üzerinde denemiyorsun? Sana muhtemelen bilmediğin bir şey söyleyeceğim. Anneni aslında kim öldürdü biliyor musun? Cai Klanının bir kızıydı. Evet doğru, babanın ilk karısıydı! Annen ölürken sana kıyafet dikiyordu ve sana şunu da söyleyeyim ki gerçekten korkunç bir ölümdü!” diyen Cai Klanı kıdemlisi delice bir kahkaha patlattı.



Bai Xiaochun’u bir titreme teslim almıştı.


“Tek ölen annen de değildi. Tüm klanın tarihten silindi! Her biri. Annenle arkadaş olan hizmetçi kızlar bile öldürüldü. Senin ölmemenin tek sebebiyse damarlarında Bai Klanı kanı akmasıydı!



“Annen bir hizmetçiydi, işe yaramazın tekiydi. Hamile kalmasaydı sorun olmazdı ama hamile kalmakla yetinmedi, bir de sonrasında yaşamını sürdürmeye cüret etti! Bu yüzden ölmeyi hak etti! Yani annenin ölümünden sorumlu olan esas kişi sensin! Sen olmasaydın annen hayatta olabilirdi!”
Ağzından çılgınca kahkahalar dökülen Cai Klanı kıdemlisinin gözleri delilikle yanıp tutuşuyordu. Az önce ağzından çıkanların son derece üzücü olduğunu biliyordu ama bu, onları söylemesine engel olmamıştı.


Bai Xiaochun soluksuz kalmış, gözleri bir öldürme güdüsüyle ışıldamaya başlamıştı. Tabii ki dışarıdakiler de az önce söylenenleri kelimesi kelimesine işitmişti.



Suratı asılan Li Xu, “Bai Hao, onu öldürmemelisin!” diye bağırdı.



Ve tam hücreye dalmak üzereyken Bai Xiaochun’un sesi işitildi. “Seni öylece öldüreyim diye beni üzmeye mi çalışıyorsun? Gerçekten buna kanacağımı mı sanıyorsun?!” 



Kafesin içerisindeki Bai Xiaochun’un gözleri soğuk ışıklarla titreşmekteydi. Gerçekten Bai Hao olmasa da klan kıdemlisinin ağzından çıkan kelimeler öfkesini alevlendirmişti. Konuştuktan sonra öylece durmuş ve kahkahalar atan Cai Klanı kıdemlisine gözlerini dikmişti.



O gözlerdeki bakışsa kıdemliyi iliklerine dek sarsmaya ve kahkaha atmayı bir anda kesmesine yetmişti.



Kıdemliyi hiçe sayan Bai Xiaochun tam bir ilgi odağı olarak hücreden çıktı. Li Xu bir şeyler söylemek üzereydi lakin Bai Xiaochun ondan önce kolunu sallayarak, “Bana bir işkence aleti lazım, hem de hemen!” dedi.



“Fevri davranma, Bai Hao.” dedi Li Xu sert bir tonla. “İtiraf etmeden ölmemeli…”



“Oh, endişelenmeyin, Müdür Bey. Ona o kadar kolay bir ölüm tattırmayacağım.” Bai Xiaochun’un rahat konuşma tarzı kötücül bir rüzgâr misali herkesin kulaklarına saplanmış, herkesi korku doldurmuştu.



Li Xu Bai Xiaochun’a attığı uzun, yoğun bakışlardan sonra, “Nasıl bir işkence aleti istiyorsun?” dedi.



Bai Xiaochun acımasızca, “Büyük, siyah bir köpek.” diye yanıtladı. “Erkek. Ne kadar güçlü olursa o kadar iyi!”



Bu talep herkesi şaşırtmış olsa da Li Xu kaşlarını çatarak emrini verdi. Çok geçmeden de neredeyse genç bir öküz ebatlarında kocaman, siyah bir köpek getirildi.



Uğursuz görünümlü yaratık şişkin kaslara, keskin, sarı dişlere sahipti. Çenesinden akan salyalar eşliğinde hiddetli gözlerle etrafına bakıyordu.



Köpeği gören Bai Xiaochun başıyla onay vererek tasmasından yakaladığı hayvanı kafese yönlendirdi. Köpeği gören Cai Klanı kıdemlisiyse titreşen bir ifadeyle bağırmaya başladı: “Ne yapıyorsun, Bai Hao?!?!”



“Oh hiçbir şey. Bana bildiklerini söylemeyi reddediyorsun, değil mi? İyi öyleyse, ben de sormayı bırakıyorum.”
diyerek soğuk bir gülümsemeyle çıkarttığı Afrodizyak Hapını siyah köpeğe yutturdu. Sonra da şoka girmiş olan Cai Klanı kıdemlisinin ağzını zorla açarak içine bir avuç dolusu hap tıkıştırdı.


Önceleri bunu yapmak konusunda gönülsüz olsa da adamın az önceki sözleri Bai Xiaochun’un kalbindeki nefreti hiç olmadığı kadar alevlendirmişti. “Bu hiç kimsenin katlanamayacağı üçüncü yöntemim. Bunun da altından kalkabilirsen süreç sona erdiğinde tadını çıkaracağın daha da gaddar bir hayvan bulacağız.”

 

#Artık bu yöntemi o uygulamasa ben uygulardım yani kıdemli bey! Karşısındaki kişi gerçekten Bai Hao olsaydı adamın söylediği şeyler yüzünden yıkılırdı. Hiçbir evladın böyle bir şey duymak istemeyeceği kesin. Ama karşısında Bai Xiaochun var. Ve kıdemli için bunun bedeli ağır olacak... Öyleyse bakalım onu neler bekliyormuş, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44421 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr