Bölüm 638 : ***

avatar
3341 25

A Will Eternal - Bölüm 638 : ***


Çevirmen : Clumsy 

 

Li Xu’nun bakışları öylesine yoğundu ki Bai Xiaochun istemsizce ufalmıştı. Li Xu bir deva olmasa da Ruhun Başlangıcının büyük çemberindeydi, buna bir de Şeytan Hapishanesinin müdürü oluşu eklenince her an inanılmaz bir güç salabilirmiş gibi uğursuz bir izlenim veriyordu.


“Bai Hao, bu mahkumu konuşturabilirsen Şeytan Hapishanesinin bir numaralı karanlık engizitörü olarak anılacaksın! Konuşturamazsan da kıçını dönüp buradan çıkar ve problemlerinin icabına kendin bakarsın!” Li Xu’nun sabrının iyice tükendiği belliydi. Ayrıca bu mahkumdan bilgi almak için yalnızca iki günü kalmıştı, aksi takdirde başı büyük bir belaya girecekti.



Bu da rahatsızlığını iyice arttırıyordu. Ayrıca bu mahkumu öldürmeme konusunda da dikkatli olması gerekiyordu. Sonuçta bazı gizli araştırmalarla bu mahkumun sorgulanması için buraya gönderilmesi emrini veren kişinin bizzat Dev Hayalet Kral olduğu onaylanmıştı.



Müdürün ağzından çıkanları işitmek 9. takım kaptanının suratının asılmasına yol açtı. Sun Peng de afallamıştı. Sonuçta Bai Hao’yu tavsiye eden kişi Sun Peng olmuş ama Li Xu, iyi olması gereken bu durumu tam tersine çevirmişti.



Bai Xiaochun yerinde duraksamıştı ve çatık kaşlarla Li Xu’ya bakmaktaydı.



Diğer üç müdür yardımcısı ve karanlık engizitörlerin suratlarıysa ifadesizdi. Fakat bilhassa diğer üç bloğun karanlık engizitörleri olmak üzere pek çoğu içten içe soğuk kahkahalar atıyordu. Hepsi de kibirli insanlardı ve kendi sorgulamalarında başarısız oldukları için bu acemiyi çağırmanın tam bir zaman kaybı olduğuna eminlerdi.



“Onu konuşturabilir misin?! Konuşturamayacaksan Şeytan Hapishanesinden hemen şu anda cehennem olup gidebilirsin!” Li Xu’nun soğuk ve gaddar sesi odadakiler tarafından tam bir sessizlikle karşılanmıştı. Sun Peng iç çekiyor, 9. takımın kaptanı tir tir titriyor ve konuşmaya cüret edemiyordu.



Bai Xiaochun ise durumundan pek memnun değildi. Li Xu’nun kendisinden pek hoşlanmadığını biliyordu ama buraya gelmeyi isteyen o değildi ki. Onu kendileri çağırmıştı!



“Öfkeni benden çıkarıyorsun, ha?” diye düşünüyordu. “Bu durumu beni Şeytan Hapishanesinden kovma fırsatı olarak mı kullanmaya çalışıyor acaba?” 



Problemli bir durumdu. Sonuçta buradan kovulursa Bai ve Cai klanlarıyla uğraşması gerekecekti. Durumun içerdiği zorluklar düşünülünce kararı şu anki gidişata katlanmak olmuştu.



Böylece kafatası hücreye doğru ağır ağır yürümeye, içerideki adamı biraz daha yakından incelemeye başladı. Adam az önce de kendisine tanıdık gelmişti, şimdiyse yakından incelediğinde onu tamamıyla tanımıştı. Bu kişi geçenlerde kendisini kovalayan üç Cai Klanı kıdemlisinden biriydi.




Kıdemli de Bai Xiaochun’u tanımış ve darmadağın saçlarıyla ağzının kenarından sızan kanlara rağmen küçümseme dolu ifadesi değişmemişti. Dövüldüğü ve hırpalandığı bariz olsa da gözlerindeki öldürme güdüsü netti. Hatta bir ağız dolusu kanlı tükürük biriktirip Bai Xiaochun’un cüppesine tükürme cesaretini bile göstermişti.



Bai Xiaochun ise elini sallayarak cüppesindeki tükürüğü itti ve Li Xu’ya bakarak, “Bu adam tam olarak kimin nesi, Müdürüm?” dedi.



Bai Xiaochun’un ne kadar sakin davrandığını gören Li Xu soğuk bir homurdanmayla karşılık verdi: “Kim olduğunu bilme yetkin yok! Bana cevaplar lazım. Onu konuşturabilir misin? Konuşturamayacaksan defol git!” 



İşin doğrusu gerçekten de bu durumu başından beri hiç sevmediği Bai Xiaochun’u Şeytan Hapishanesinden kovmak için kullanma niyetindeydi.



Bai Xiaochun etrafında toplanan kalabalıktan ötürü soğukkanlı tavrını daha fazla koruyamayacaktı. Öfkesi alevlenmiş bir şekilde Li Xu’ya bakarak, “Müdürüm, gitmemi istiyorsanız söylemeniz yeterli. Bunu bu şekilde yapmanıza gerek yok. Onu konuşturmamı mı istiyorsunuz? Tam olarak nasıl? Bana kim olduğunu bile söylemiyorsunuz ama adamakıllı bir sorgulama yapmamı bekliyorsunuz, öyle mi? Boş verin gitsin! Beni istemiyorsanız ben de giderim!” diyerek kolunu sıvadı. “Fakat şunu da bilin ki Bai Hao dışında hiçbir Şeytan Hapishanesi ferdi bu adamı konuşturamaz!” 



Bu sözlerden sonra kıs kıs gülerek arkasını döndü.



Bu sözlerinin diğer karanlık engizitörlere hakaret mahiyetinde olduğunun farkındaydı. Ama Li Xu ona gereksiz yere sorun yarattığı için başka bir şansı olmadığını düşünmüştü. Daha da kötüsü Li Xu bu durumu onu buradan kovma bahanesi olarak kullanmaya çalışıyordu! Bu yüzden karşılık vermek istiyorsa delice bir özgüven sergilemesi gerekecekti.


“Li Xu bu konuda gerçekten tedirginse beni kesinlikle etrafından ayırmayacaktır. Aksi takdirde kendi kendimi mahvettim demektir. Gerçekten tüm bunları beni kovmak için mi tezgahladın, seni piç?” Bu düşüncelerle uzaklaşmaya başlamışken arkasından soğuk bir ses yükseldi.



“Cai Klanı kıdemlilerinden biri. Son yıllarda klanlarında yetişim ve ateş yaratımı için kullandıkları ruh tipini bilmek istiyorum, bir de miktarını!” Li Xu’nun sesi hala buz soğukluğunda olsa da kelime seçimi eskisine nazaran biraz daha kibardı.



Bai Xiaochun yerinde duraksadı. Li Xu’nun az önceki sözleri gerçekten de bu soruların cevabını istediğini, bu durumu sadece Bai Xiaochun’u hedef almak için kullanmadığını gösteriyordu.



“Cai Klanından bir kıdemli,” diye düşündü, “yakalanmış ve Şeytan Hapishanesine getirilmiş…” Kafesteki adama bakarken ansızın kafasında pek çok yapboz parçası birleşmişti.



“Hangi tip ve ne kadar ruh?” dedi yüksek sesle. Bu soruda gizli bir anlam varmış gibi görünmüyordu. Zorluğu Cai Klanının hiçbir bilgi gizlememesinde ve yanlış bir şey söylememesinde yatıyordu.



Sesi biraz rahatsız edici gelen Li Xu, “Metal. Odun. Su. Ateş. Toprak. Beş tip ruh mevcut. Diğer karanlık engizitörler ona bu soruları sordu ve her defasında farklı bir yanıt verdi. Bu yüzden verdiği yanıtın doğru olduğuna dair bir kanıta ihtiyacın olacak. Bunu nasıl kanıtlayacağınsa senin yeteneğine bağlı.” dedi.



Bai Xiaochun kafatası hücreye ilerleyerek Cai Klanı kıdemlisine baktı. Öncesinde biraz daha yavaş ilerlese bu adam ve iki yoldaşı tarafından kovalanıp öldürülebileceği ortadaydı. Bu yüzden adama karşı en ufak bir merhamet beslemiyordu.



Şeytan Hapishanesinde geçirdiği vakitte öğrendiği bir şey varsa o da üç büyük klanın birbiriyle müttefik görünmesinin altında yatan şeyin çoğunlukla kontrolleri dışında olan dış faktörler olduğuydu.



Dev Hayalet Kralın kendisini Bai Klanından kurtardığını anımsadığındaysa aklında yeni bir fikir şekillenmişti.



“Dev Hayalet Kralın üç büyük klanla pek iyi geçinmediği ortada. Ama o üç klana bir yarı tanrıyla savaşabileceklerini düşündüren şey ne?! Ve Dev Hayalet Kral yetişimine rağmen neden onları haritadan silivermiyor?” Bai Xiaochun bu soruların cevabını almayı çok istiyordu.



Li Xu’nun da kendisinden bir yanıt beklediğini biliyordu ve bu meselede seçim şansı yoktu. Yaban Arazilerde hayatta kalmak istiyorsa bir taraf seçmek zorundaydı. Dev Hayalet Kral mı? Yoksa üç büyük klan mı?



Seçimini yaptığında tarafına sadık kalmalıydı. Sonucunda… seçimi için pek vakit harcamasına gerek yoktu. Gözlerinde soğuk ışıklar titreşerek hücrenin kapısını açtı ve içeri adımını attı.



Aynı zamanda avcundan siyah bir sis çıkarıp hücreye yaydı ve içerinin görülmesini imkansız kıldı. Ruhun Başlangıcının büyük çemberindeki Li Xu bile Bai Xiaochun’un maskesinin yarattığı engelleyici sisi aşamazdı.



Bai Xiaochun’a aşina olan D Bloğu karanlık engizitörü sessizce beklemekteydi. Diğer karanlık engizitörlerse Bai Xiaochun’un kendini bir şey sandığını düşünerek daha da soğuk kahkahalar atmaya başlamıştı.


Buz gibi gülüşlerle kendi aralarında mesaj paylaşımı dahi yapıyorlardı.



“Gizemli olsun diye kasten yapıyor. Sözde yetenekleri nelermiş göreceğiz. Gerçekten bizim konuşturamadığımız adamı konuşturabileceğini mi sanıyor?!”



“Bu sorunun cevabını düşünmeye bile gerek yok. Tabii ki sadece rol kesiyor. Kesinlikle rastgele bir yanıtla gelecek.”



“Hmph! Birimizin ondan doğru yanıtı almış olduğu kesin. Müdürün bir kez daha sormasına gerçekten gerek yoktu!” 



Li Xu kaşlarını çatmış olsa da bu stresli halinde umursadığı tek şey Bai Xiaochun’un doğru yanıtları alabilmesiydi. Cai Klanı kıdemlisinden gerçeği alabildiği sürece her şeyi kabul edebilirdi.



Bu sırada hücrenin içerisindeki Bai Xiaochun Cai Klanı kıdemlisine bakarak iç çekti.



“Bana bilmek istediğim şeyi söyle gitsin.”
dedi. “Sonuçta ben soru sorarken kendimi bile korkutuyorum.”



Gözleri öldürme güdüsüyle yanıp tutuşan klan kıdemlisiyse Bai Xiaochun’a bir kez daha tükürerek karşılık verdi: “O kadar hızlı kaçmasaydın, küçük piç, seni ölümüne ezmiş olurdum! Cai Klanını kışkırttın ya, erken bir ölüm tadacağın kesindir!” 



“Gerçekten sürekli insanlara tükürmek bu kadar eğlenceli mi?” dedi Bai Xiaochun. İki kez tükürülmüş olmak sinir bozucuydu. Bu yüzden çantasına vurarak… bir avuç dolusu Afrodizyak Hapı çıkarttı.



“Ağzın sıkı, ha? Bakalım bundan sonra çeneni kapalı tutmaya cesaret edebilecek misin!”


Hücrenin dışında yaklaşık yarım tütsülük süre geçmişti. Bu sürenin sonunda bastırılmış duygular içeren boğuk çığlıklar yankılanmaya başladı.



Üç karanlık engizitör şoktaydı ve hızlıca yeni bir mesaj alışverişi gerçekleşti.



“Çığlıklara bakılırsa Bai Hao’da biraz yetenek varmış. Ama yine de insanlara böyle çığlıklar attırmak bizim gözü kapalı yapabileceğimiz bir iş.”



Hala eskisi kadar küçümseyici oldukları ortadaydı.



Çığlıkları işiten 9. takım kaptanınınsa gözleri ışıldamıştı. An itibariyle güveninin boşa çıkmayacağına emin olmuştu.



Son olarak Li Xu, ifadesi hala katı olsa da içten içe hem kayıp hem de kazanç potansiyelini değerlendirmekteydi.



Herkesin aklından farklı düşünceler geçerken hücredeki çığlıklar daha da yoğunlaşmış, tarifsiz bir öfke dolmuştu.



“Acı içerisinde öleceksin, Bai Hao!! Seni öldüreceğim! Geçen sefer yeterince hızlı olmasaydın seni parçalara ayırmış olacaktım!”



Cai Klanı kıdemlisinin tattığı tarifsiz acıyı ve işkenceyi öfke dolu laflarla bastırmaya çalıştığı ortadaydı.



“Aaaaghhhhhhhh...”


Bir saatlik süreçte çığlıklar iyice yoğunlaşmıştı. Hücrenin dışındakiler soluk soluğaydı, üç karanlık engizitörse şaşkın bakışlar paylaşmaktaydı. Müdür Li Xu’nun gözleri ışıl ışıldı, A Bloğunu çevreleyen gardiyanlardan bahsetmeyeyse gerek dahi yoktu. Herkes tamamıyla şoktaydı.


“Bu Bai Hao içeride tam olarak ne yapıyor? Nasıl böyle bastırılmış duygularla dolu çığlıklar yükseltebiliyor...?”


“Cennetler! Bu ses bile insanın tüylerini ürpertmeye yetiyor…”


“Daha korkuncuysa geçen zamana ve çığlıkların giderek daha acı bir hal alıyor oluşuna rağmen kurbanın yaşam gücünün giderek bollaşıyor oluşu… Bu… bu gerçekten akıl alır gibi değil!”

 

Bölüm 638 : Cai Klanı Kıdemlisi

#Akıl alır gibi değil, çünkü karşınızda Küçük Kaplumbağa Bai Xiaochun var! Ah onun kim olduğunu bir bilseniz... 
Bu müdüre birazcık sinir oldum arkadaşlar. Ama bizimki sorgusunu sorunsuzca tamamlar da onun takdirini kazanırsa bizim için çok iyi olacağı kesin. Bugüne dek Afrodizyak Hapına direnebilen çıkmadı, er geç bu adam da pes edecek olmalı ama içimde hep bir panik var. Öyleyse bakalım panik yapmaya gerek var mıymış, okumaya devam!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr