Bölüm 610 : Bai Klanından Kaçış

avatar
3560 17

A Will Eternal - Bölüm 610 : Bai Klanından Kaçış


Çevirmen : Clumsy

 

Deva başpapaz bile Bai Xiaochun’un kaçmasını engelleyememişti. Tüm Bai Klanı sersemlemiş vaziyetteydi. Direkt soyun klan kıdemlileri ve klan şefi hayal güçlerine meydan okuyan bu olay karşısında şaşkına dönmüştü.



Bai Hao’nun güçlü olduğunu biliyorlardı fakat yine de yalnızca Öz Formasyondaydı. Evet, deva başpapaz bizzat ortaya çıkmamıştı ve yalnızca ilahi kabiliyetini göndermişti ama yine de bir devaydı!!


Her şey bir kıvılcım çakacak sürede gerçekleştiği için hiçbiri Bai Xiaochun’un üç klonunun o ilahi kabiliyetle çarpışışını görememişti.


Bai Xiaochun görüş alanından silinirken deva başpapaz kasvetli bir suratla mezardaki gizli odasında oturmakta, gözleri yoğun bir soğuklukla ışıldamaktaydı. Ardından sağ elini uzatarak pörsümüş bedenini normal bir insana benzeyecek şekilde et ve kanla doldurdu.


Aynı zamanda sağ eli uzaysal manipülasyon gücüyle çarpıklaştı ve alanı yerle göğü sarsacak gümbürtülerle doldurdu. Sonra da ikinci defa kavrama niyetiyle Bai Xiaochun’un olduğu noktaya döndü.



Fakat kavradığı şeyin Bai Xiaochun değil de hava olduğunu fark ettiği anda suratı asıldı!


Tam da o anda Bai Klanı göğü kıpkırmızı kesildi ve ateş yağmuru başladı!



O yağmur on iki renkli ateşin ürünüydü!


Ateş yağmurunun yağmaya başlayışıyla klandaki herkesten alarm çığlıkları yükselmeye başlamıştı.


“Ateş yağmuru!!”



“Bai Hao’ymuş! Geçen sefer ateş yağdıran da oymuş!!”
On iki renkli ateş yağmurunun düşüncesi bile klandaki tüm suratların asılmasına yetmişti. Bu tarz bir ateş taşı ve metali dahi eritebilecek sıcaklıkta olurdu ve şimdiden etrafı fırına benzetmeye başlamıştı.



Daha da kötüsü ulu büyü formasyonu halihazırda hasar görmüştü ve kendisini onarmaya başlamış olsa da geçen sefere kıyasla güçsüzdü. Ayrıca açılan boşluklar öylesine büyüktü ki yağmurun formasyonu aşıp klana inebileceği barizdi!!


O ateş klana inerse de… mutlaka son derece büyük bir zarar doğuracaktı. Zayiat ağır olacaktı. Deva başpapaz klanı savunmak için el atsa dahi herkesi kurtaramayacaktı…



Tek şansları ateş yağmurunu kalkanı aşmadan önce durdurmaktı!



An itibariyle deva başpapazının önünde iki seçenek vardı: ya Bai Xiaochun’un kaçmasını önleyecek ya da yağmuru durduracaktı. Deva özgüvenli bir şekilde yalnızca tek bir seçeneğe yönelebilirdi. İkisini de aynı anda yapmaya çalıştığı takdirde facia doğması çok kolay olurdu.


Devanın seçimi yağmuru durdurmak oldu. Havayı kavradığı saniyede klanın üzerindeki gökte yeni bir devasa el daha belirdi. Ve o el, alçalan yağmuru kavramak adına uzandı!!


Elin dramatik bir büyümeyle tam 300,000 metreye erişmesi kısacık bir süre almıştı. Elverişli bir şekilde klanı gölgeleyen alevli bulutları kapsamıştı, ayrıca Bai Xiaochun da gücünün gölgesindeydi.



Belli ki deva başpapaz Bai Xiaochun’u yakalamaya çalışmaktan vazgeçmemişti.



Fakat Bai Xiaochun sıradan bir Öz Formasyon yetişimcisi değildi. O önce Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosuna, sonra da Cennet-Daosu Altın Özüne ulaşmıştı. Üç deva ruhu klonuna ve Öz Formasyonu fazlasıyla aşan bir savaş gücüne sahipti. Ruhun Başlangıcının ilk evresindeki yetişimcileri bile rahatlıkla katledebilirdi!


Hatta tek başına Ruhun Başlangıcının ortasındakilere karşı direnebilir, klonlarını kullanınca da o kişiyi ezip geçebilirdi!



Detaylı bir hazırlık şok edici sonuçlara yol açabilirdi ve Bai Xiaochun’un Ruhun Başlangıç aşamasına yaptığı yolculuk da tam olarak bu şekildeydi!



Elin kendisine temas edişinden bir saniye önce ortadan kaybolmuş, Ölmeyen Uğursuzluk kullanarak Bai Klanının dışındaki bir noktaya ulaşmıştı!



Yukarıdaki ateşlerse elle temas ettiği anda silinmiş, geriye ne yağmur ne de bulut kalmıştı…



Yeraltı mezarındaki deva başpapazın ifadesi daha nahoş olamazdı. Bai Xiaochun’un kaçtığı yöne bakarak onu kovalama niyetiyle ayağını kaldırdı. Fakat hemen ardından yedi mumun yeşil ışıklarına baktı ve dişlerini sıktı.



“Yedi Hayat-Kilitleyen Mumum kritik bir evreye ulaştı. Şu anda buradan ayrılamam…” Bu düşünceyle derin bir nefes aldı, bağdaş kurarak oturdu ve klana emirlerini sıraladı.


“İlahi irade mührümü ve bu gemileri kullanarak Bai Hao’nun peşine düşün! Onu yedi gün içerisinde buraya geri getirin!”
Deva başpapaz ilahi hisleri aracılığıyla emirlerini iletmiş, sözleri klan kıdemlilerinin zihinlerinde çınlamıştı. Karşılığında tüm kıdemliler sarsıldı ve her biri hızlıca kollarını kavuşturarak mezar doğrultusunda eğildi. Aynı anda zihinlerinde ilahi histen şekillenen birer mühür belirdi.


Bu mühürler Bai Xiaochun’un pozisyonunu belirlemelerine yardımcı olacaktı. Bai Xiaochun kaçmayı başarmış olabilirdi ama deva başpapaz peşine düşebilmeleri için onu bir miktar ilahi iradeyle gizlice mühürlemişti.


İlahi his mühürlerinin yanı sıra dokuz ruh gemisi de yeraltı mezarlarından çıkmıştı. Bu gemilerin her biri bizzat deva başpapaz tarafından dövülmüştü ve hızları Ruhun Başlangıcının büyük çemberiyle eşdeğerdi.



Klan şefinin içini bir titreme almış, gözleri yoğun bir öldürme güdüsü ve delilikle ışıldamaya başlamıştı. Başpapazın emirlerine itaatsizlik etmeye cüret edemeyecek olsa da Bai Xiaochun’u yakalarken ona birazcık işkence etmesine mani yoktu. Hain oğluna kendi canına son vermeyi arzulatacak kadar acı çekmek neymiş öğretmeyi çoktan kafaya koymuştu!!


Parmağını şaklatarak o ruh gemilerinden birine adımını attı ve atasal mabet yönünde uzandı.



“Başpapaz, hain oğluma yetişmeme yardımcı olması için bir hız flaması talep ediyorum!”



“İzin verilmiştir!”
Ansızın mabetten menekşe rengi bir ışık huzmesi çıktı ve ufak bir bayrağa çevrilerek klan şefi tarafından yakalandı.



“Ne kadar uzağa ışınlandığın umurumda bile değil, seni hain piç, benden kaçamayacaksın!”
Gaddar bir homurtuyla harekete geçen adam gümbürtü sesleriyle birlikte Bai Xiaochun’un peşine takıldı.


Bu sırada hala kalabalığın içerisinde bulunan Madam Cai kalbi zehir ve keder karışımıyla dolup taşarak tir tir titriyordu.


“Bai Hao, seni or*spu çocuğu, derini diri diri yüzeceğim! Seni köpeklere yem edeceğim! Ruhunu çıkartacak ve sana ömür boyu işkence edeceğim!!”



Diğer klanların temsilcileri ve Dev Hayalet Şehri elçisi sayesinde Bai Klanındaki çarpıcı gelişmeler hızla yayılmaya başlamıştı. Yakın gelecekte Dev Hayalet Şehri kontrolü altındaki toprakların dedikodu kazanına döneceğini hayal etmek kolaydı.



Bai Klanı için büyük bir aşağılanma olsa da yan soyların üyeleri ve kıdemlileri başpapazın emirlerini gönülsüzce takip etmişti.


Direkt soy üyeleriyse tam tersine öldürme güdüsü doluydu. Harekete geçebilen herkes geçmiş ve kanıt aramaya başlamıştı. Direkt soyun en güçlü uzmanları kısacık bir sürede Bai Xiaochun’un peşine takılmıştı.



Onu emredildiği üzere yedi gün içerisinde yakalamaları ve söylentilerin sonunu getirmeleri gerekliydi.



**


Klandan çok da uzak olmayan bir vadinin derinliklerinde hava çarpıklaşmış ve Bai Xiaochun tam hızla açığa çıkmıştı. Yere indikten sonra da bir iki adım kadar sendeledi ve bir ağız dolusu kan kustu.


“Sanırım devaları hafife almışım…”
diye düşünerek ürperdi. Klanda inatçı bir mücadele vermiş olabilirdi ama burada bir başınaydı ve hissettiği dehşet en sonunda suratına yansımıştı.



Bir iki derin nefes aldıktan sonra ağzındaki ve çenesindeki kanları silerek etrafına bakındı. Korku hala kalbini terk etmemişti ama yine de acil bir durumda kullanabileceği bir yarı tanrı ruhu olduğunu biliyordu.



“Kahretsin! İleride kesinlikle böyle fevri davranıp da riskli planlara güvenmeyeceğim…” Kafasını acı bir şekilde salladı, Bai Klanındaki eylemlerinin ne kadar cesur hale geldiğinin kanıtı olduğunu itiraf etmeliydi. Ama hemen ardından yanlış düşündüğünde karar kıldı. “Dünyada pek çok önemli şey var ama zavallı küçük canımdan önemli hiçbir şey yok…” 



Kaçabilmek için yaptığı tüm hazırlıkları, ruh katili dikenlerini, ışınlanma tılsımlarını, Ölmeyen Uğursuzluğu ve ateş yağmuru gizli büyüsünü düşündü. Her konuda harika bir zamanlaması olmuş ama buna rağmen ölümden ucu ucuna kurtulabilmişti.



Hazırlıklarında ufacık bir eksiklik olsaydı yarı tanrı ruhunu kullanmaktan başka çaresi olmayacaktı. Ve bu taktiğin işe yarayacağından da tam anlamıyla emin sayılmazdı.



“Bai Xiaochun, dersini aldığından emin olmalısın. Bir dahakine böyle bir durumla karşılaştığında daha da detaylı hazırlanmalısın!” dedikten sonra biraz ruh alkolü çıkartıp yetişim basamağını toparlamak adına kafasına dikti, sonra da Zhou Yixing ve Li Feng’e önceden belirledikleri konumda kendisini beklemeleri için mesaj gönderdi.



Bai Klanındaki oyununa ettikleri yardımlar sayesinde onlara güvenebileceğine emin sayılırdı. Yine de onlara nerede olduğunu söyleyecek kadar güvenme konusunda içi rahat etmemişti.



En sonunda kafasını çantasındaki toprak tipi deva ruhuna eğdi ve gözleri bir ateş parlaklığına kavuştu.

 

#Dördüncü ruhla birleşmeye hazırız. Ama bir aksilik var. Deva başpapaz bizimkini mühürlemiş ve klan şefiyle diğer kıdemliler özel gemilerle bizimkinin peşine takılmış durumda. Kıdemlilerden yana korkum yok ama klan şefinin oğlunun ölümünden sonra bizim kaplumbağanın peşini bırakacağını hiç sanmıyorum. Deva da bizim oğlana fena göz dikti. Belki de ilk defa kaçmayı başaramayız ha, ne dersiniz? Ben kafamda sorularla devam ediyorum, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44837 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr