Bölüm 577 : Zorbalık

avatar
3518 15

A Will Eternal - Bölüm 577 : Zorbalık


Çevirmen : Clumsy 

 

Li Feng gerçekten de kendisine fazlasıyla güveniyordu. Bai Xiaochun’un sıra dışı bir yetişimi olduğunu fark etse de umurunda değildi. On renkli ateş yapma gücüne sahip olması ona kendisiyle aynı yetişimdeki hemen hemen herkese tepeden bakma özgüveni sağlıyordu.

 

O, büyülü mücadelelerde çoğunlukla ruh ateşine bel bağlayan bir ruh büyücüsüydü. Rakibi kendisinden daha üstün rütbeli bir ruh büyücüsü olmadıkça ve farklı bir yetişim basamağı taşımadıkça galibiyeti elde edebileceğinden emindi.

 

Li Feng Bai Xiaochun’a tepeden bakıyor, içten içe soğuk kahkahalar atıyordu, rakibinin tam bir aptal olmadığı takdirde sorun yaratmaya cüret etmeyeceğini düşünüyordu.

 

Bai Xiaochun ise alenen düşmanlık sergileyen Li Feng’in karşısında kaşlarını çatmış durumdaydı. Sarf edilen sözler gözlemcilerin kulaklarına da ulaşmıştı ve Bai Xiaochun’a kalırsa Li Feng fazlasıyla bunaltıcıydı. On renkli ateşi dikkatleri Bai Xiaochun’un üzerinden çekmek için çıkarttığı ortadaydı!

 

İçinden kafasını sallayan Bai Xiaochun, Li Feng’in kendisiyle hiçbir şekilde boy ölçüşemeyeceğini düşünmeden edemiyordu. “Bu Li Feng Öz Formasyonda olabilir ama kişiliği kesinlikle bununla uyuşmuyor. Biz yetişimciler içimizin güzelliğini sergilemeli ve abartılı gösterişlerden kaçınmalıyız. Gösteriş yapmak istiyorsan bile böyle kabaca yapmamalısın.”

 

Bir yandan da onu tek bir darbede yok etmeli miyim yoksa ona şov yapmanın nasıl olduğunu mu göstermeliyim diye düşünüyordu.

 

O ne yapacağına karar vermeye çalışırken Karadağ Kabilesinin iki ruh yetişimcisi Bai Xiaochun’dan ruh istifleyen pagodayı geri vermesi için belli belirsiz bir talepte bulundu. O yalnızca yedi renkli ateş yaratabilirken Li Feng on renkli ateş yaratmıştı, yani kimin üstün olduğu ortadaydı.

 

Fakat talepleri son derece muğlaktı, çünkü Bai Xiaochun’u gücendirmek istemiyorlardı.

 

Bai Xiaochun onları hiçe sayarken Zhou Yixing boğazını temizleyerek fısıldadı: “Bu bulaşmak isteyeceğin tipte biri değil, efendim. Neden geri çekilmiyoruz?”

 

Bai Xiaochun’un bakışları yoğunlaşmıştı. Daha da memnuniyetsiz bir şekilde şov vaktinin geldiğinde karar kılmıştı ve bu şovu sadece Li Feng’e değil, oradaki herkese yapacaktı!

 

“İnsanların benim önümde gösteriş yapmaya çalışmasından nefret ediyorum!” diye düşünüyordu. Çenesini kaldırıp küçümsemeyle bakarak elini salladı ve yedi renkli bir ateş çıkarttı.

 

Yedi renkli ateş belirir belirmez etraftaki vahşilerin ve iki ruh yetişimcisinin suratlarına tuhaf ifadeler yerleşmişti. Li Feng ise hafif bir kahkahayla, “Sanırım çiğneyebileceğinden fazlasını yuttun.” dedi.

 

Bai Xiaochun homurdandı. “Li Feng, Yaban Arazilerdeki ruh büyücülerine rastladığında böyle şeyler söylemesen iyi edersin. Gerçekten bunu samimi bir tavsiye olarak algıla.” 

 

Sözleri son derece bilgece ve anlamlı bir şekilde çıkmış, saçlarının savruluşu ve kıyafetlerinin dalgalanışı da ona oldukça zarif ve sıra dışı bir hava katmıştı.

 

Sesinde antik bir hava, yer ve gökte yankılanan bir şeyler vardı. Neredeyse kederli denilebilecek bir şeydi, geçmişteki anılarını düşünür gibiydi. Sunduğu resim bütünüyle herkesin zihnine kazınmıştı.

 

“Müsaade et de detaylandırayım.” diye devam etti. “Görüyorsun ya, böyle durumlarda, tam olarak kiminle karşı karşıya olduğun ve ne kadar inanılmaz bir bireyle yüzleştiğin konusunda hiçbir fikrin olmayabiliyor.” Dedikten sonra kafasını salladı, sol elini savurdu ve ruh istifleyen pagodadan çokça kinci ruh çıkarttı.

 

Ruhlar belirir belirmez yedi renkli ateşi önüne çekip bir ateş denizi yarattı. Sonra da kinci ruhları içine ekledi.

 

Her şey son derece hızlı bir şekilde gerçekleşti. Göz açıp kapayıncaya dek gümbürtüleri işitilen ateş denizi Bai Xiaochun’un avcuna dönerek tek bir varlığa çevrildi. O şey… yeni bir renk taşıyan bir ateş parçasıydı!!

 

Sekiz renkli ateşe dönmüştü!!

 

Tüm vahşiler irileşen gözlerle izlemekteydi.

 

“Sekiz renkli ateş! O… o az önce ateş yarattı!!”

 

“Elini tek sallayışıyla yedi renkli ateşi sekiz renkliye çevirdi. Bu… bu…”

 

İki ruh yetişimcisi tamamen sarsılmıştı. Daha önce de ateş yaratan ruh büyücülerine denk gelmişlerdi fakat hiçbiri bu işi Bai Xiaochun kadar rahat yapmamıştı. Olabildiğince akıcı hareket etmiş, yedi renkli ateşi neredeyse hiç çabasız şekilde sekiz renkliye çevirmişti!

 

Şaşıranlar onlardan ibaret değildi. Havadaki Li Feng de eşit oranda sersemlemişti. Sonuçta o, sekiz renkli ateş üretiminde daima zorlanırdı. Ansızın çok kötü bir hisse kapılmıştı ve neredeyse yüz ifadesinin kontrolünü yitirecekti. Yine de soğuk bir gülüşle, “Sekiz renkli ateş için çokça pratik yapmış olmalısın, haksız mıyım? Çoktandır o seviyede takılıp kaldıysan ne olmuş yani? Yine de benim önümde durmaya layık değilsin!” dedi.

 

Bai Xiaochun ise Li Feng’e bakarak dingin bir ifadeyle, “Sekiz renk yeterli gelmediyse dokuz renkliye ne dersin?” dedi.

 

Ve elini rahatlıkla sallayıp sekiz renkli ateşi bir ateş denizi şeklinde yaydı, ardından içine pagodadaki ruhlardan aktardı. Hiç vakit geçmeden ateş denizi ruhları yutmaya başladı.

 

Bunun gerçekleşme hızına rağmen ruhların ateş denizini beslemesinde bir düzen söz konusuydu. Ardından Bai Xiaochun’un avcu yavaşça yumruğa çevrildi, ateş denizi o kavrayışın içerisine sindi ve tamamen parmaklarının arasına girdikten sonra yeniden açtığı elinde beliren ateş… dokuz renkliydi!!

 

“Dokuz renkli ateş!!” Vahşiler sersemlik halinden çıkmış ama bu defa da solukları kesilmişti. İki ruh yetişimcisininse gözleri neredeyse yuvalarından çıkacaktı, nefes nefeseydiler ve zihinleri kontrolden çıkmaktaydı.

 

Li Feng ise Bai Xiaochun’un elindeki ateşe bakarken titremeye başlamıştı. Dokuz renkli ateşi üretirkenki rahat tavrı daha önce hiç görmediği bir şeydi ve üzerine beklenmedik bir baskı çökmesine yol açmıştı. Birinin bu kadar rahatlıkla dokuz renkli ateş yaratabilmesini aklı hayali almıyordu.

 

Onun dokuz renkli ateş yaratmak adına inzivaya çekilmesi, bu işe teşebbüs edebilmesi için bile düşüncelerini temizlemeye çokça vakit ayırması gerekiyor ve buna rağmen her defasında başarılı olamıyordu.

 

“Bu imkansız…” diye mırıldandı kesik nefeslerinin arasında.

 

“Hiçbir şey imkânsız değildir.” diyen Bai Xiaochun hafifçe kafasını salladı. “Sırf sen bir şeyi zor buluyorsun diye herkes aynı şeyi hissedecek değil. Yani alt tarafı dokuz renkli ateş, hepsi bu…” Her zamanki sükunetiyle yeni kinci ruhları pagodadan çıkarttı ve 300 metrelik alanı tamamıyla doldurarak kalabalığı geri çekilmeye zorladı, bu esnada dokuz renkli ateşi de çalkantılı bir denize dönüştü.

 

Şok edici bir manzaraydı. Kinci ruhlar denizle kaynaşıyordu, birkaç nefesin sonunda Bai Xiaochun bir kez daha avcunu kapattı.

 

Kısacık bir süre sonra da çalkantılı ateş denizi ufalarak elinin altında gözden kayboldu.

 

Kendisini ateşin nihai hükümdarı gibi gösterdiği bu performans herkesi deliye döndürmüştü! Tüm ateşler ona boyun eğecek ve onu tanıyacakmış gibiydi!

 

“On renkli ateş bile büyük bir mesele sayılmaz!” diyen Bai Xiaochun hafifçe gülümsedi. Ellerini açtığında rengarenk ışıklar dört bir yana yayılmış ve böylece… on renkli ateş kendisini göstermişti!

 

Üstelik bu on renkli ateş bilhassa canlı ve enerjikti, ısısı öylesine yoğundu ki adeta patlama derecesindeymiş gibi havayı dalgalandırıyordu!

 

Alandaki herkes bir kez daha geri çekilmek zorunda kalmış, Bai Xiaochun’a dönük suratlarına derin bir şok yerleşmişti.

 

Li Feng’in on renkli ateşinin Bai Xiaochun’unkine nazaran çok daha cansız olduğu aşikardı. Aynı seviyede olmalarına rağmen güç farkı netti!

 

On renkli ateşin belirişiyle birlikte hayretler içerisindeki vahşilerden şaşkın açıklamalar yükselmeye başlamıştı.

 

“Usta ruh büyücülüğünün zirvesi!!”

 

“Cennetler, Büyükusta Bai… tam anlamıyla usta ruh büyücülüğünün zirvesinde!”

 

İki ruh yetişimcisi tamamıyla sersemlemiş ve hayalet görmüşe dönmüştü. En çılgın rüyalarında bile Bai Xiaochun’un Li Feng’in ateşinin kalitesini bariz şekilde aşan on renkli bir ateş üreteceğini göremezlerdi.

 

Li Feng bariz şekilde titriyordu, saçları şimdiden darmadağın olmuştu. Bai Xiaochun’un elindeki ateşe bakakalmış, zihni adeta bomboş kesilmişti.

 

“İmkânsız. Resmen imkânsız…” Daha az önce tam bir üstünlükle süzülürken şimdi kendisinden çok daha üstün biriyle karşı karşıya olduğunu öğrenmişti.

 

Zhou Yixing de benzer şekilde şoktaydı. Bai Xiaochun’un on renkli ateş üretebildiğini biliyordu ama o ateşin avcunda dans edişini görmek kalbinin çılgınlar gibi atmasına yol açmıştı.

 

“Bu… bu gerçekten on renkli ateş mi? Daha önce hiç bu kadar göz kamaştırıcı bir on renkli ateş görmemiştim…” diye düşünen Zhou Yixing’in Bai Xiaochun’a dönük suratından dehşet okunuyordu.

 

#Bizimki on renkli ateşle bile insanları böyle serseme çevirebildiyse az sonra on biri yaparsa neler olur bilemiyorum valla. Artık oraların ağası şeklinde dolaşır herhalde.
Yalnız bizimki ruh ilacı yapma konusunda harika, mükemmel bir hayvana sahip, kan atasını kontrol edebiliyor, daima yetişimlerin en üst basamaklarında ilerliyor, kaplumbağa tavası var, şimdi de ateş yaratmayı öğrendi. Ben de wow oynarken karakterimi her işte iyi yapmaya çalışırdım, nedense okurken o geldi şimdi aklıma   Neyse ben susayım da Xiaochun konuşsun, şovunu tamamlasın diyerek sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr