Bölüm 576 : Sana Bakıyorum!

avatar
3650 16

A Will Eternal - Bölüm 576 : Sana Bakıyorum!


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun nefesine zar zor hakim olarak bir kavrama hareketiyle ileri uzandı ve ruh istifleyen pagoda ruh yetişimcisinin elinden çıkarak ona doğru uçmaya başladı.

 

Pagodayı eline aldığı saniyede içine biraz ilahi his göndererek ruhları beslemek için özel olarak tasarlanan güçlü uzaysal gücü tespit etti!

 

Tahminlerinde haklı olduğunu görünce de gözleri ışıldamaya başladı.

 

“Demek haklıymışım! Ruh istifleyen pagodalar gerçekten de çantalar gibiymiş! Ama onlar özellikle kinci ruhları tutmak için dizayn edilmiş. Ruhları çantaya koyunca yavaş yavaş bozuluyor ve en sonunda da yok oluyorlar. Ama onları ruh istifleyen pagodaya koyarsan sonsuza dek mükemmel şekilde kalıyorlar!

 

“Ayrıca on bir renkli ateş yaratamama sebebim teknikteki yetersizliğim veya süreçte çıkan problemler değildi. Sebep… on bir renkli ateş yapmaya çalıştığım ruhların çoktan bozulmaya başlamış olmasıydı!!

 

“Çantada oldukları için azıcık bozulmuş olsalar da o kalabalık gruptaki ufacık bir bozulma bile büyük bir istikrarsızlık yaratabiliyor!

 

“O istikrarsızlık da giderek yoğunlaşıyor ve en nihayetinde… patlamaya yol açıyor!!

 

“Yani özetle kinci ruhları ruh istifleyen pagodaya koyarsam ateş yaratırken hiçbir problem yaşamam. Böylece kesinlikle on bir renkli ateş yaratabilirim!!” Düşüncelerinde bu noktaya varan Bai Xiaochun iyice heyecanlanmıştı ve teorisini test etmeyi iple çekiyordu.

 

Bai Xiaochun’un ne kadar heyecanlandığını gören Zhou Yixing ve iki yetişimci buna anlam verememişti. Zhou Yixing biraz sersemlemiş, ruh yetişimcileriyse bu büyükusta ruh büyücüsünün kendilerine yardım edeceğine ikna olmuş şekilde heyecanlanmıştı.

 

Sıcağı sıcağına harekete geçmenin daha iyi olacağına karar veren ikili birbirlerine attıkları bakışların ardından kollarını kavuşturarak saygıyla eğildi.

 

“Büyükusta,” dedi biri, “o ruh istifleyen pagodada bir sürü kinci ruh var. Ruh ilacı yaptıktan sonra kalanlarsa daha önce yaşananlara yönelik özrümüz olarak hediyemiz olsun.” 

 

Bu sırada Zhou Yixing ve diğer iki ruh yetişimcisini hiçe sayan Bai Xiaochun pagodayı ilahi hisleriyle incelemeye devam ediyordu, sonra da içerisinde kaç ruh olduğunu saymaya başladı.

 

Gördüğü sayı Karadağ Kabilesinin bu konuda tedirgin ve tekliflerinde de içten olduğunu kanıtlıyordu.

 

Son derece memnun şekilde başıyla onay vererek konuşmaya başladı: “Tamamdır ilaçlar için yardım--” 

 

Fakat daha cümlesini bitiremeden bakışları ansızın göğe çevrildi.

 

Çok geçmeden bir ışık huzmesi görünür oldu ve inanılmaz bir hızla doğruca Karadağ Kabilesine doğru ilerlemeye başladı.

 

Henüz huzme varamadan içerisinden Öz Formasyonun büyük çemberine ait bir aura yayılmış, ışık huzmeleri gece göğünü ışıldatmıştı.

 

Karadağ Kabilesinin tüm fertleri sarsılmış, vahşilerin nefesi kesilmişti. Bai Xiaochun’un yanındaki iki ruh yetişimcisiyse suratları asık bir şekilde bakışlarını çevirmişti.

 

Zhou Yixing de bariz şekilde şoktaydı ve gözbebekleri kısılmış, gelen kişinin kendisiyle aynı yetişimde olduğunu fark etmişti.

 

Herkesin gözlemlediği ışık huzmesi, Karadağ Kabilesinin üzerinde silinerek saçları omuzlarına dökülen siyah saçlı, orta yaşlı bir figüre dönüştü. Ortalama görünümlü bu adamın öldürücü aurası bilhassa güçlüydü. Ayrıca etrafı kinci ruhların çarpık suratlarının arada bir göründüğü siyah bir sisle çevriliydi.

 

Adamdan yayılan dalgalanmalar bir ruh yetişimcisine ait değildi. Hayır, bu adam… bir ruh büyücüsüydü!!

 

Alandaki herkes ve her şey göz ucuyla aşağıda yaşananları izleyen bu kudretli figür karşısında sarsılmıştı. Önce Zhou Yixing’e bakan adamın gözleri bir an için Bai Xiaochun’a çevrilmiş, sonra da pagodayı fark etmişti. O noktada gözlerinde beliren soğuk ışıltılarla iki ruh yetişimcisine döndü.

 

“Karadağ Kabilesinin liderleri siz misiniz?” dedi soğuk bir sesle. “Öne çıkın ve selamlarınızı sunun!” Ses tonu oranın hakimiymiş, varlığı bile Karadağ Kabilesi için büyük bir talihmiş gibi görünmesine yol açıyordu.

 

Ansızın iki ruh yetişimcisi de tedirgin adımlarla öne çıkmış, kollarını kavuşturup eğilerek resmi selamlarını sunmuştu.

 

İkisinden de “Selamlar saygıdeğer ruh büyücüsü.” cümlesi işitildi.

 

“Ben, Li Feng, buraya Karadağ Kabilenizin beş yüz adet düşük kademe ruh ilacı problemini çözmek için geldim. O yüzden ruh istifleyen pagodayı bana verin!” Li Feng’in bir ricada bulunmadığı, sözlerine anında itaat edilmesini beklediği açıktı. Aksi takdirde ortalığı yerle bir edecekti.

 

İşin doğrusu buraya gelmesinin altındaki tek sebep buradan geçerken Karadağ Kabilesinin çokça düşük kademe ruh ilacı karşılığında bir ruh istifleyen pagoda teklif ettiğini işitmesiydi.

 

O pagodayı alma fikri son derece kışkırtıcıydı. Sonuçta ruh istifleyen pagodalar ruh büyücüleri klanları arasında nispeten yaygın olsa da Li Feng başıboş bir yetişimciydi. Onun gözünde bir ruh istifleyen pagoda, uğruna beş yüz düşük kademe ruh ilacını feda etmeye kesinlikle değerdi.

 

Haberleri işitir işitmez aceleyle kabilenin karargahına doğru yola koyulmuştu. Ne yazık ki Bai Xiaochun’un ellerindeki pagodayı görünce de çok geç kaldığını anlamıştı…

 

Yine de bu, öylece pes edemeyeceği kadar önemli bir fırsattı. Ayrıca pagodayı geç kalmış olsa da alabileceği konusunda kendinden emindi.

 

Bai Xiaochun öylece duruyor, gözlerini birkaç kez kırpıştırmak dışında herhangi bir yorum yapmıyordu.

 

İki Karadağ Kabilesi ruh yetişimcisiyse birazcık sersemlemişti. Bai Xiaochun olmasa Li Feng’in varışı çok heyecan verici olabilirdi. Ama karşılarında iki ruh büyücüsü varken ne yapacaklarından emin olamıyorlardı. İkisini de gücendirmek istemedikleri barizdi.

 

İçlerinden biri, uzun sürelik bir tereddüdün ardından lafa girdi: “Umm… saygıdeğer beyim, diğer büyükusta bize yardım etmeyi kabul etmişti. Ee…”

 

Karşılığında Li Feng’in bakışları keskinleşti ve kılıç ışığı misali Bai Xiaochun’a çevrildi.

 

“Bu bölgedeki meseleler seni hiç ilgilendirmez.” dedi. “Ayrıca o pagodayı istiyorum. Hemen bana ver.” Bakışları korkunç, sözleriyse tam bir kibir ürünüydü. Gözlerindeki soğukluğa bakılırsa Bai Xiaochun söylediğini yapmadığı takdirde çok öfkeleneceği kesindi.

 

O gözlerde bir de üstün bir özgüvenden kaynaklanan net bir küçümseme mevcuttu.

 

Bai Xiaochun o bakışlara rahatsız bir şekilde karşılık verdi. Ona kalırsa kendisi insanlara zorbalık etmeyerek doğru şeyi yapmış ama birileri yine gelip ona zorbalık etmeye kalkmıştı. İşin ucunda pagodanın olmasıysa iyice sinir bozucuydu. O pagoda kendisi için çok önemliydi, öylece bırakabileceği bir şey değildi.

 

“Neye bakıyorsun sen?!” dedi Li Feng, buz gibi titreşen gözlerle.

 

“Sana bakıyorum!” diye yanıtladı Bai Xiaochun, boynunu uzatarak. “Bir sorun mu var?!” Ömrü boyunca bir bakışma yarışmasında asla yenilgiye uğramadığını düşünerek rakibine bakıyordu. Bu yüzden bakışlarını daha da sert bir hale getirmişti.

 

Bu sırada Karadağ Kabilesinin iki ruh yetişimcisi önce Li Feng, sonra da Bai Xiaochun’a bakarak iç çekti. Durumla ilgili yapabilecekleri hiçbir şey yoktu, tek seçenek bekleyip neler olacağını görmekti. Ayrıca sonunda istedikleri şeyi elde edebilecekleri sürece kimin kazanacağının önemi yoktu.

 

Birkaç nefeslik sürenin ardından Li Feng gürültülü bir kahkaha patlattı. Fakat bu, Bai Xiaochun’la konuşacak kadar alçalmaya tenezzül etmeyeceğini anlatan buz gibi, küçümseyici bir kahkahaydı. Sonra da sağ elini uzattı ve orada… on renkli bir ateş göründü!!

 

Hemen hemen aynı saniyede on renkli ateş, gece ışıklarını daha da solgunlaştırmış ve Karadağ Kabilesi vahşilerinden şaşkınlık çığlıkları yükselmişti.

 

“On renkli ateş!!”

 

“Cennetler, o… usta ruh büyücülüğünün zirvesinde!!” Tüm vahşiler diz çöküp secde etmeye başlamıştı.

 

Şaşıranlar vahşilerden ibaret değildi. İki ruh büyücüsünün de zihinleri bulanmıştı ve hemen ardından onlar da tamamen sarsılmış bir şekilde secde etti.

 

“Usta ruh büyücülüğünün zirvesi! Böyle ruh büyücüleri çok nadir bulunur. Birazcık ilerlemeyle karasallığa ulaşacak!!”

 

“Böyle bir ruh büyücüsünün bizim için ruh ilacı üretmeyi kabul etmesi kabilemiz için büyük bir nimet!!”

 

“Bu Li Feng’in usta ruh büyücülüğünün zirvesinde olduğuna inanamıyorum!! Harika, harika! Görünen o ki kurtulma şansımız varmış!” 

 

Bu sırada yan taraftaki Zhou Yixing Bai Xiaochun’un talihsizliği karşısında çok heyecanlanmıştı. Li Feng bu Ruh Büyücüsü Bai’yi mağlup edebilirse Zhou Yixing de şu anki durumundan kurtulurdu. “Hadi ama,” diye düşünüyordu, “dövüşmeye başlasanıza. İndir şunu!”

 

Li Feng kalabalığın tepkisinden son derece memnundu. İşin doğrusu on renkli ateş üretmeyi başaralı pek olmamıştı ve bunu alenen sergileyerek önünde secde edilmesini sağlamak onun için oldukça yeni bir şeydi. Bai Xiaochun’a dudaklarını soğuk bir şekilde büzerek, “Defol git!” dedi.

 

#Yine bizimkinin önünde gösteriş yapan biriyle karşı karşıyayız. Eminim birkaç bölüm içerisinde dersini alacaktır. Hatta bizimki şu klasik şovlarından birini yapıp ateşleri sıralarsa hiç şaşırmam. Zaten pagoda sayesinde on bir renkli ateş problemini çözdüğünü de düşünüyordu. Acaba gerçekten çözdü mü? Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44224 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr