Bölüm 470 : Ne Korkması

avatar
4319 18

A Will Eternal - Bölüm 470 : Ne Korkması


Çevirmen : Clumsy 

 

Li Hongming ruh yetişimcileri ve ruh büyücülerini tanıtırken siyah atın üzerindeki gri cüppeli adam sağ elini uzatarak Büyük Seti işaret etti. Karşılığında on devasa imparator ruh kükreyerek sayısız savaş yaratığıyla birlikte savaş alanında hücuma geçti.

 

Tabii ki alandaki tüm kinci ruhlar imparator ruha dönüştürülmemişti, bu yüzden bolca sıradan kinci ruh da bu hücuma eşlik etmekteydi.

 

Bir de siyah yıldırımlarla çevrili ve özel büyülü silahlara sahip kapkara ruhlar vardı. Hücuma geçişleriyle dağları devirip denizleri kurutabilecek yoğunlukta gümbürtüler patlak vermişti.

 

Vahşiler de kükremeler eşliğinde Büyük Sete doğru koşmaya başlarken hareketsiz kalıp manzarayı izlemekte olanlar yalnızca gri cüppeli adam ve yedi-sekiz ruh yetişimcisinden ibaretti.

 

Mücadele yoğunlaşıyordu ve sağır edici gümbürdemeler şimdiden havayı doldurmuştu. Bu sırada Zhao Tianjiao, Li Hongming’in açıklamalarını dinleyerek savaş alanına bakmaktaydı. Yaban Araziler hakkında bir hayli bilgili olsa da bu mücadelelere yıllarca, bizzat katılmış olan Li Hongming’in bilgileri çok daha net ve derindi.

 

Bai Xiaochun ise ruh yetişimcileri ve gri cüppeli adama bakarken dudaklarını yalıyordu. Onun bakış açısı Zhao Tianjiao’nunkinden farklıydı; Yaban Arazilerle uzun bir süredir ilişki içerisinde olduğu için Li Hongming’ten aldığı bu yeni bilgi hoşuna gitmişti.

 

“Yaban Arazilerin gerçek hükümdarı kinci ruhlar da vahşiler de değil.” diye düşünüyordu. “Esas hükümdarlar dışarıda yaşamaya zorlanmış olan sözde asiler!

 

“Muhtemelen başlangıçta sayıları çok değildi ama yıllar geçtikçe çoğaldılar. Buranın ne kadar çorak olduğu düşünülürse yetişim için ruh canlılığı kullanmaktan başka şansları yokmuş. Bu yüzden ruh yetişimcisi adını almışlar.

 

“Ruh büyücüleriyse sadece sıra dışı ruh yetişimcileri olmalı. Ruhları manipüle etmekte uzman olduklarını söyledi, acaba bu süreç ilaç üretimi veya büyülü nesne yapmakla benzer midir?” Bai Xiaochun bu düşüncelerle boğuşurken Chen Yueshan kaşlarını çattı. 

 

“Ruh yetişimcileri güçlü ve ruh büyücüleri nadir olsa bile neden buradalar ki? Onlara tüm Büyük Sete küçücük bir grupla karşı çıkma cesaretini veren ne? Hücuma geçip onları öldürmemizden korkmuyorlar mı?!”

 

Chen Yueshan bu sorgulamada yalnız değildi. Zhao Tianjiao da aynı şeyi düşünüyordu. Hatta Bai Xiaochun bile beklenti dolu bir şekilde Li Hongming’e dönmüştü.

 

Li Hongming karşılık vermedi. Bunun yerine emir iletmek için kullanılan bir yeşim kâğıt barındırmakta olan sağ elini uzattı. Akabinde on büyülü gülle ansızın Büyük Sette güç kazandı ve her yöne güçlü dalgalanmalar yayıldı. Bir an sonraysa güllelerin ışık huzmeleri gümbürdemelerle birlikte savaş alanına atıldı.

 

Hava çarpıklaşırken huzmelerin atıldığı imparator ruhların bir kısmı acınası çığlıklar atarak yok edildi. Huzmeler onları tereyağını kesen sıcak bıçak misali kesmiş, sonra da arkalarındaki daha çok vahşi ve ruhu yok etmek adına yollarına devam etmişti. Işıklar, ruh büyücüsüne yaklaşmaktaydı.

 

O on ışık huzmesi Ruhun Başlangıcındakileri yok edecek güçteydi lakin ruh büyücüsü ve yetişimcilerine vurdukları anda o kişilerin bedenleri silinivermişti.

 

Ölmedikleri, savaş alanını gerçek formlarıyla değil de yansımalar aracılığıyla ziyaret ettikleri ortadaydı!

 

Chen Yueshan’ın ağzı açık kalmış, Zhao Tianjiao’nun gözbebekleri kısılmış, Bai Xiaochun bile tamamıyla afallamıştı.

 

Li Hongming Chen Yueshan’ın soruları karşısında hiç şaşırmamış, hatta bu soruları bekliyormuş gibi görünüyordu. “Büyük Sete vardığımda ben de benzer şeyleri sorgulamıştım. Ne yazık ki hiç kimse bana yanıt vermedi ve gerçeği gözlerimle gördükten sonra öğrenebildim.” dedikten sonra suratını kıza dönerek devam etti: “Zannımca Yaban Araziler hakkında sandığın kadar bilgi sahibi değilsin.

 

“Yaban Araziler devasadır, geldiğimiz Cennetkarışı Nehrinden çok daha büyüktür. Kinci ruhlarsa sonu gelmeyecek kadar çok. On binlerce yıl içerisinde vahşiler damarlarında tanrıların kanı akarak doğdu. Ve büyüdükçe kimileri binlerce metrelik devlere dönüştü!

 

“Ayrıca Yaban Arazilerde sırf tariflerini duymakla şok olacağınız bir sürü pis yaratık var. Unutmayın, Yaban Arazilere karşı koyanlar yalnızca Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatından ibaret değil, Cennetkarışı Nehri kaynaklı tüm tarikatlar aynı durumda!

 

“Üstelik devaları olan tek grup yalnızca biz değiliz! Veya yarı tanrıları olan!”

 

Li Hongming açıklamalarını sürdürürken Bai Xiaochun ruh büyücüsü ve ruh yetişimcilerinin durduğu ve korkunç mücadelenin gerçekleştiği yere bakmaktaydı.

 

O iç çekip buraya lanetler okurken de Zhao Tianjiao başını arkaya atarak kükrercesine bir kahkaha patlattı.

 

“Yaban Araziler güçsüzlerle dolu olsaydı eğitim için oraya gitmemin ne anlamı olurdu ki? Dışarısı çömelmiş kaplanlar ve saklı ejderlerle dolu ki bu da orayı benim için mükemmel kılıyor! Ayrıca Yaban Araziler güçlü olabilir, devaları ve yarı tanrıları da olabilir ama bizde İlah var!

 

“İlah bizim tarafımızdayken Yaban Araziler sonsuza dek çorak kalacak. Daima Büyük Setin dışında duracak, Cennetkarışı Denizimizi asla kirletemeyecekler!” Zhao Tianjiao bu sözleri öyle coşkuyla sarf etmişti ki Li Hongming bile kahkahalarına eşlik etmişti.

 

“Haklısın. Bizde İlah var ve Yaban Araziler bu yüzden sonsuza dek dışarıda kalacak. Böyle geldi, böyle gidecek!” Li Hongming’in Zhao Tianjiao’ya dönük gözlerinde güçlü bir takdir belirmişti.

 

İkili kahkaha atmakla meşgulken Zhao Tianjiao bakışlarını Bai Xiaochun’a çevirdi ve onun gergin göründüğünü fark etti.

 

“Xiaochun, Yaban Arazilerin gücünü işitmek ve tüm bu ruhları görmek seni korkuttu mu? Yetişim temelde cennete karşı çıkmaktır, bu yüzden biz yetişimciler ulu Daolarımız için savaş alanına hükmetmek zorundayız!”

 

Kahraman görünümlü Zhao Tianjiao ve Li Hongming ile karşı karşıya olan Bai Xiaochun korkmuş görünemeyeceğini biliyordu. Onlara dik dik bakıp göğsünü tokatladıktan sonra yüksek sesle şöyle dedi: “Korkmak mı? Ne korkması? O değersiz ruhları elimin tersiyle rahatlıkla yok edebilirim!”

 

Ruhlara ve imparator ruhlara bakan Bai Xiaochun, sözlerini daha etkili kılıp insanları korkmadığına ikna etmekte kararlıydı. Bu yüzden harekete geçmek zorundaydı. Ve çantasını tokatlayarak bir Ruh Yaklaştırma Hapı çıkarttı…

 

Sonra da savaş alanına küçümseyici bakışlar atarak hapı fırlattı.

 

“Alın bakalım!”

 

Hap uçarken de bir büyü hareketi gerçekleştirerek parmağını salladı.

 

Bunu yapışıyla hap ruh denizinin ortasına düşerek patladı!

 

Ansızın korkunç bir yerçekimi kuvveti patlak verdi, tam 300 metrelik bir karadelik oluştu.

 

Alandaki tüm ruhlar bağıra bağıra Büyük Sete hücum etmekteydi. Fakat göz açıp kapayıncaya dek o bağırışlar kesildi. Duvarın üzerindeki Deri Yüzücülerin suratlarınaysa şaşkın ifadeler yerleşti.

 

300 metrelik alandaki tüm kinci ruhlar, patlayan hapa kontrolleri dışında çekilmiş ve o alan bir anda bomboş kalmıştı!

 

Ruh akışının ortasındaki 300 metrelik koca boşluk, bakan herkesin gözünü alacak düzeydeydi.

 

Herkesi şaşırtacak şekilde bir araya çekilen ruhların ardından zemine kafa ebadında bir ruh küresi düşmüştü. İçerisinde çığlıklar atan ve özgür kalmaya çalışan 10,000i aşkın kinci ruh olduğu görülebiliyordu.

 

Bu durum yalnızca Büyük Setteki yetişimcileri değil savaş alanındaki vahşileri de tamamen afallatmıştı. Ayrıca yakınlardaki pek çok kinci ruh içgüdüsel olarak hareketi kesip etrafa bakmaya başlamıştı.

 

Hatta bazı imparator ruhlar bile şaşkına dönmüştü.

 

“Bu… bu…” diyen Li Hongming’in zihni bulanıyordu. Az önce Bai Xiaochun’un biraz yüzü olsun diye bir hap çıkardığını varsaymış ama sonuç, onu tamamıyla şok etmişti.

 

Zhao Tianjiao’nun yeni boşalan 300 metrelik alana ve ruh küresinde çırpınan 10,000i aşkın kinci ruha çevrilen gözleriyse kocaman kesilmişti. Soluğu kesilerek Bai Xiaochun’a baktığında da kafasının karışık olduğu anlaşılıyordu.

 

Chen Yueshan ve grubun diğer fertlerinin de kalp atışları hızlanmış, akıllarına Bai Xiaochun’un mavi sınavdaki eylemleri gelmişti.

 

Anlık bir sessizliğin ardından duvardaki Deri Yüzücüler bir kaosa sürüklendi ve Bai Xiaochun’a çevrilen gözleri şaşkınlıkla ışıldamaya başladı.

 

“Cennetler! Ne yaşandı öyle!?”

 

“O… o nasıl bir büyülü nesne fırlattı!?!?”

 

“Hiç duyulmadık bir şeydi! Buna inanamıyorum! Daha önce kinci ruhlara karşı bu kadar iyi iş gören bir şey gördüğümü sanmıyorum!!”

 

“Kim bu herif!?!?”

 

Hem hapının gayet iyi işe yaradığını hem de bir hayli ilgi çektiğini gören Bai Xiaochun anında canlanmıştı. Bu yüzden koca bir öbek Ruh Yaklaştırma Hapı daha çıkartarak kudretli bir bağırışla duvarın ardına fırlattı ve yeni bir büyü gerçekleştirdi.

 

Savaş alanında patlamalar gerçekleşirken uçsuz bucaksız bir kinci ruh sürüsü ıstırap çığlıkları atmaktaydı. İmparator ruhlardan biri bile yakalanmış, sonu ruh küresine çekilmek olmuştu…

 

Duvarın üzerindeki yetişimci topluluğu sersemlemiş bir şekilde sessizliğe gömülmüştü.

 

Bai Xiaochun ise bu gelişme karşısında iyice heyecanlanmıştı. Ardından boğazını temizledi, çenesini mutlu mesut bir şekilde kaldırdı ve kolunu salladı.

 

“Kim demiş korktuğumu? Parmağımı tek şaklatışımla Ben, Bai Xiaochun, tüm o ruhları küle çevirdim! Onlardan korktuğumu mu sanıyorsunuz?”

 

#Bu defa bizimki ve hapları diyorum, başka da bir şey demiyorum  
Ben susuyorum, sıradaki bölümler konuşsun. Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44226 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr