Bölüm 453 : Ne Dersen Yapacağım, Xiaochun!

avatar
4104 16

A Will Eternal - Bölüm 453 : Ne Dersen Yapacağım, Xiaochun!


Çevirmen : Clumsy 

 

Zhao Tianjiao’nun odadan çıktığı saniyede Chen Yueshan’ın da kapısı açıldı ve kız, tıpatıp dünkü kıyafetleriyle dışarı çıktı.

 

Kapıdan çıkar çıkmaz da istemsizce Zhao Tianjiao’ya döndü…

 

Zhao Tianjiao bugün pembe giymiyordu. Bu defa üzerinde uzun beyaz bir cüppe ve bir bilim insanı şapkası vardı, eskisine nazaran bambaşka bir görünüme bürünmüştü.

 

Kibar, eğitimli, bilge bir adam, soğuk yerine adil bir kişi gibi görünüyordu ve kocaman gülümsüyordu. Gülümseyişi birazcık eğreti dursa da olağan benliğine kıyasla çok daha samimiydi.

 

En hayret verici olansa gözlerinde titreşen derin duygulardı ki bu duyguları sergilemek için Bai Xiaochun’un yardımına ihtiyaç duymamıştı.

 

Kamara kapısının dışında sınavlara girmeye giden genç bir öğrenci gibiydi. Kafasını Chen Yueshan’a çevirir çevirmez kız da onu görmüş ve bakışları buluşmuştu.

 

O noktada Chen Yueshan’ın ağzı açık kaldı ve soluğu kesildi. Hiç düşünmeden birkaç adım gerileyen kız koridorda aceleyle ilerlemenin eşiğindeydi. Fakat durumun garipliğinden ötürü arkasını dönerek kamarasına girdi ve kapıyı ardından kapattı.

 

Nefesini kontrol etmek için elinden geleni yapan Zhao Tianjiao da çabucak kamarasına döndü. Telaşı önceki güne nazaran çok daha az olsa da kendine sürekli sakin kalması gerektiğini hatırlatıyordu.

 

“Çapkınları sevmiyor, bilim insanlarını da sevmiyor. Xiaochun haklıydı. Gerçekten pek çok açıyı denemem lazım…”

 

Üçüncü günün sabahında kamarasından çıkan Chen Yueshan elinde olmadan Zhao Tianjiao’nun kamarasına baktı ve karşısına orada dikilen genç adam takıldı…

 

Bu defa tam set bir zırh giymiş, arkasına da bir kılıç asmıştı. Yaydığı öldürücü aura onu eşsiz bir kahraman, savaşa dalmaya hazır bir general gibi gösteriyordu.

 

Chen Yueshan bir kez daha tamamen afallamıştı. Fakat bu defa kafa karışıklığından ziyade olanlar karşısında meraklanmış, hatta gidip neler döndüğünü Zhao Tianjiao’ya sormayı bile düşünmüştü. Ama durumun garipliği karşısında biraz utandığı için anlık bir tereddüt sonrasnda yeniden odasına döndü.

 

“Sıkı çalışmaya devam, Büyük Kardeş Zhao!” dedi Bai Xiaochun ses iletimi aracılığıyla. “Yakında başaracaksın. Büyük Kız Kardeş Yueshan güverteye çıkmaktan vazgeçmiş gibi görünüyor. Bu da ilgisini çektiğine işaret!”

 

Zhao Tianjiao da heyecanlanmış ve kendisiyle Chen Yueshan arasındaki işlerin bir nebze değiştiğini hissetmişti. Bai Xiaochun’a yönelik güveni iyice yükselerek bir an önce ertesi günün kıyafetlerini hazırlamaya koyuldu.

 

Chen Yueshan dördüncü günde kamarasının kapısının önünde bir müddet tereddüt etti fakat en sonunda her zamanki saatinde dışarı çıkmakta karar kıldı. Bu defa kapıyı açarkenki niyeti ana güverteye gitmek değil, Zhao Tianjiao’nun hangi çılgın kılıkla ortaya çıkacağını görmekti.

 

Dışarı çıkar çıkmaz, henüz kamarasına bakmaya fırsat dahi bulamamışken koridorun göz kamaştırıcı inci ve altın ışıltılarıyla sarılmış olduğunu gördü.  Zhao Tianjiao bu defa zengin ve güçlü bir adam kılığındaydı.

 

İki elinin parmaklarındaki en az üçer yüzük dahil olmak üzere türlü türlü ruh incisi ve hazineyle kuşanmıştı, sayıları otuzu aşıyordu. Kolları da tamamen bileklik doluydu.

 

Kibirli, gururlu bir havası vardı, dünyanın en zengin insanı gibiydi. Chen Yueshan’ın gözleri bunu görür görmez irileşmiş, Zhao Tianjiao’da bir terslik olduğuna ikna olmuştu.

 

Ardından kaşlarını çatarak aceleyle odasına döndü, gözleri biraz ışıldayarak ve kalbi bilinmedik bir nedenden ötürü küt küt atarak önceki birkaç günün olaylarını düşündü.

 

Morali bozulan Zhao Tianjiao ise odasında ileri geri yürümeye başlamıştı. “Bittim ben, Xiaochun. Bittim! Sana Küçük Kız Kardeş Yueshan’ın kırolardan hoşlanmadığını söylemiştim. Ben… ben asla böyle giyinmemeliydim.”

 

“Sakin ol.” dedi Bai Xiaochun sert bir şekilde. “Chen Yueshan’ın kendi kuyusunu kazmasına izin verdik. Yarınki mükemmel kılık karşısında etkilenmesi ve tamamen sarsılması yalnızca bu şekilde mümkün olabilirdi. Endişelenme, ben ne yapacağına çoktan karar verdim. Kozunu sergileme zamanı!!”

 

“Koz mu?” Ürperen Zhao Tianjiao gözleri ışıldayarak bakır aynaya bakmaktaydı.

 

“Evet. Son birkaç gündeki gözlemlerime dayanarak Ben, Aşk Azizi Bai Xiaochun, yıllara dayanan tecrübemle Büyük Kız Kardeş Yueshan’ın defansını çözdüm!” Bu sözler eşliğinde kuvvetli bir kahkaha attı. Fakat içten içe özgüveni sarsılmaya başlamış, planı bugüne dek pek de beklediği gibi ilerlememişti.

 

İlk varsayımına göre dört günlük giyim kuşam Chen Yueshan’ın beğenilerini teşhis etmeye yetecekti. Fakat kızı hiçbir şekilde çözememişti.

 

“Kız hem hepsini sevmiş hem de hiçbirini sevmemiş gibi görünüyor…” Biraz daha düşündükten sonra öldürücü darbeyi indirme zamanının geldiğinde karar kıldı.

 

Gece çabucak geçti. Zhao Tianjiao meditasyon yapamayacak kadar gergindi ve sağa sola yürüyüp göğsüne vura vura dolanmıştı. Sözleştikleri vakit geldiğindeyse Bai Xiaochun ve Dao koruyucularının dikkatli gözlemleri eşliğinde mağarasından çıkmıştı.

 

Dışarı çıktığında ayağını yere vurarak kıyafetlerini çıkarmaya başladı.

 

Her defasında bir parçayı yere düşürerek tamamıyla çıplak kaldı ve güçlü kaslı bedenini gözler önüne serdi. Hatta Bai Xiaochun’un sağladığı bir tıbbi yağı bedenine yayarak daha da atletik göründü, şok edici bir güç salmanın eşiğinde gibiydi.

 

Mükemmele yakın bir fiziği, dört bir yanındaki şişkin, sıkı kaslarıyla adeta erkeksi çekiciliğin nihai temsilcisiydi…

 

İşte Bai Xiaochun’un Zhao Tianjiao için hazırladığı koz buydu!

 

Zhao Tianjiao doğru düzgün düşünemiyordu, aksi takdirde böyle bir şeyi yapmayı asla kabul etmezdi. Fakat şu ana dek plana uymuşken bu noktada geri dönüş yapamazdı. Bu yüzden dişlerini sıkmış ve tüm ümitlerini Bai Xiaochun’un planına adamıştı.

 

Hatta Bai Xiaochun’un öğrettiği birkaç pozu sergilemeye başlamıştı.

 

Bu sırada Chen Yueshan’ın kapısı açıldı ve kız hafiften korkmuş, temkinli bir şekilde dışarı adımını attı. Ardından Zhao Tianjiao’nun kamarasına doğru döndü ve çırılçıplak bir şekilde pozdan poza giren adamı gördü. Zihni bulanmaya başlamış, iliklerine dek sarsılmıştı.

 

Zhao Tianjiao’nun son günlerdeki tuhaf dönüşümlerini gördükten sonra kendisini daha fazla tutamayacaktı. En sonunda merakına yenik düşerek şöyle dedi: “Büyük... Büyük Kardeş Zhao, sen... ne yapıyorsun...?”

 

Sesini işitmek neredeyse Tianjiao’nun kaldırabileceğinden fazla gelmişti. Neyse ki sakin kalma konusunda pratiğini yapmıştı, bu sayede plana bağlı kaldı. Ve verdiği pozu sürdürüp kafasını çevirerek Chen Yueshan’ın gözlerine anlamlı bir şekilde baktı.

 

Gözlerindeki alevler kızın kalbinin küt küt atmaya başlamasına yol açmış, suratına bir kırmızılık getirmişti. Sonra da heyecanlı bir şekilde, aceleyle odasına koşturdu.

 

Bunu gören Zhao Tianjiao kendisini kontrol edemeyecek derecede heyecanlanmıştı.

 

“Başardım, Xiaochun! Hahaha! Gördün mü? Benimle konuşmakla da kalmadı, bana baştan aşağı birkaç kez baktı! Ve kızardı!”

 

Kamarasındaki Bai Xiaochun kendi uyluğuna vurarak karşılık verdi: “İşte bunu beğendim! Demek ki Büyük Kız Kardeş Yueshan senin güçlü ve kışkırtıcı görünümünden hoşlanıyor!”

 

Tasarladığı ve icra ettiği planın en sonunda bir ilerleme kaydetmesi onu çok heyecanlandırmıştı.

 

Kamarasına dönen Zhao Tianjiao heyecanlı bir şekilde ileri geri yürümekteydi, gözleriyse ışıl ışıldı. “Küçük Kardeş Yueshan’ın öyle göründüğümde benden hoşlandığını nasıl fark etmemişim ki? Harikasın, Xiaochun! Hahaha!”

 

“Evet, biliyorum.” dedi Bai Xiaochun. “Dediğim gibi, bu Aşk Azizi Bai Xiaochun’un tasarladığı kozdu!” Boğazını temizleyerek ciddi bir tonla devam etti. “Fakat heyecanlanmak için çok erken. Bu daha ilk adımdı. Büyük Kardeş Yueshan’ın ilgisini tamamen çektin ama şimdi işleri sağlamlaştırma zamanı. Senden iyice etkileneceğinden ve yüzünün kalbinin derinliklerine işleyeceğinden emin olmalıyız!”

 

Zhao Tianjiao hemen başıyla onay verdi ve son derece ciddi bir şekilde şöyle dedi: “Ne yapmamı istiyorsun?!”

 

Bai Xiaochun burnunun ucunu ovuşturarak düşüncelere daldı. Uzun bir sürenin sonundaysa başını kaldırdı, gözleri iyice ışıldamaya başlamıştı.

 

“Büyük Kardeş Zhao, sıradaki hamlemizi geciktiremeyiz. Yarın işe koyulacağız…

 

“Büyük Kız Kardeş Yueshan ana güverteye çıkmayalı birkaç gün oldu. Eğer yarın seni koridorda görmezse büyük ihtimalle dışarı çıkacaktır. Bu yüzden onu orada, pek çok dalganın geminin yanına çarptığı noktada beklemelisin!

 

“Unutma, gerçekten ince kıyafetler giyeceksin! Ve Büyük Kız Kardeş Yueshan görününce Cennetkarışı Denizi dalgalarının seni sırılsıklam edeceğinden emin olacaksın. Bu sayede güçlü kaslı bedenin yeniden ifşa olacak. Bu da onun cazibene iyice kapılmasını sağlayacak!” Yan taraftaki Usta Tanrı-Kahin, Song Que ve Chen Manyao tuhaf surat ifadeleriyle bu sohbeti dinlemekteydi.

 

Zhao Tianjiao da bir anlık sessizlikten sonra karşılık verdi: “Ne dersen yapacağım, Xiaochun!”

 

#Off, gerçekten bu kılıklar ve bu saçma sapan pozlardan sonra şu kız şu adama nasıl aşık olacak çok merak ediyorum... Gerçi her gün bir enteresanlıkla aklına girdiği kesin ama bu işin sonu nerelere bağlanacak diye düşündükçe ürpermiyor değilim... 
O zaman bakalım nerelere varacakmış, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr