Bölüm 443 : Yolculuk Başlıyor

avatar
4579 19

A Will Eternal - Bölüm 443 : Yolculuk Başlıyor


Çevirmen : Clumsy 

 

Acı bir ses tonuyla, “O konuda seçim şansım yoktu.” diyen kız kafasını salladı.

 

Gülümseyişindeki acıyı görmek Bai Xiaochun’un kalbini bir nebze yumuşatmıştı. Sesini alçaltarak şöyle dedi: “Tam olarak kimin nesisin? Ve nereden geliyorsun?”

 

Kız uzun bir sessizlik sonrasında derin bir nefes alarak cevap verdi: “Cennetkarışı Denizinden geliyorum ve söyleyebileceklerim bundan ibaret. Bu konuda daha fazla soru sorma…”

 

Sarsılan Bai Xiaochun sessizliğini korudu.

 

Dışarıda güneş batıyor, gök kararmaya başlıyordu. Ölümsüz mağarasındaysa yalnızca nefeslerinin işitildiği bir sessizlik mevcuttu.

 

En nihayetinde mağara tamamen karardı ve Bai Xiaochun çoktandır kalbini kemiren, cevabını almayı çok istediği bir soruyu sormakta karar kıldı.

 

“Luochen Dağlarında döktüğün gözyaşları gerçek miydi, yoksa yalnızca şov mu?”

 

Kız bu soruyu doğrudan yanıtlamadı. Bunun yerine içinde menekşe bir alev beliren sağ elini uzattı. Yanan alevler Bai Xiaochun’un deva gücü elde ettiği yaprağı aşan, şok edici bir enerji yaymaktaydı. Bu da yanlarında bir devanın bulunduğu izlenimi veriyordu. Üstelik o menekşe alevlerin içerisinde… bir ruh mevcuttu!!

 

Xiaochun’a bakan kız mırıldanma denebilecek bir sesle şöyle dedi: “Sence bu deva ruhu gerçek mi yoksa yalnızca şovdan mı ibaret?”

 

Du Lingfei’nin bir deva ruhu tuttuğunu görmek Bai Xiaochun’u iliklerine dek sarsmıştı. Kendisi de Başpapaz Frijit Tarikatın verdiği odun tipi bir ruha sahipti. Deva ruhlarının ne kadar değerli olduğunu öğrenince şok olmuş olsa da o zamanlar gerçek değerlerine yabancıydı.

 

Şimdiyse Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatının ruh avlama seferine sayısız çırak göndermesinin eşiğindeyken deva ruhlarının değerini hiç olmadığı kadar iyi anlamaya başlamıştı.

 

Cennet-Daosu Ruhun Başlangıcına sahip olmak isteyen kişinin her biri farklı tiplerde beş deva ruhuna ihtiyacı olurdu. Deva yaratığı ruhlarına gelince… herhangi bir deva ruhu beşlik bir setle değiştirilebilirdi!

 

Tek başına bu bile bir deva ruhunun nasıl bir değerde olduğunu anlamak için yeterliydi!

 

Du Lingfei henüz sözlerine tepki bulamamış olan Bai Xiaochun’a bu ateş tipi ruhu gönderdi. Ve bu esnada bedeni yavaşça silinmeye başladı.

 

Tüm bu süreçte Bai Xiaochun’a dönük yumuşacık bakışlarına pişmanlık ve hassasiyet yerleşmişti.

 

“Yaban Araziler tehlikelidir. Şey… riskli bir şey yapmayacağından emin olmalısın. Geri dönünce bu deva ruhunu bir set deva yaratığı ruhuyla takas et… O zaman sana her şeyi açıklayacağım!” dedikten sonra ortadan kayboldu.

 

Bai Xiaochun öylece kalakalmış, hiçbir şey söylememişti. Kızın gidişinin ardındansa gözlerini bir süreliğine kapattı, tekrar açtı ve ateş tipi deva ruhuna uzandı. Ardından bağdaş kurdu ve ne düşüneceğinden pek emin olamasa da düşünmeye koyuldu.

 

Vakit geçti. Yarım ay geride kalmış ve sınav zamanı iyice yaklaşmıştı. Hiçbir şansı olmayan Bai Xioachun da en nihayetinde ayaklanıp hazırlanmaya başlamıştı. Hap üretimi, ruh güçlendirme ve daha pek çok şeyle formunun zirvesine ulaşmaya çalışmakla çok meşguldü.

 

Sınava bir gün kala mağarasından çıkarak vedalaşmak adına İblis Katledenler Salonuna, Büyük Şişman Zhang’ın yanına gitti. Büyük Şişman Zhang henüz uyanmamış olsa da hatırı sayılır derecede toparlanmıştı. Aurası istikrarlı bir hal almıştı ve yetişim basamağı güçlenmekteydi. İki üç ay içerisinde başarıyla Öz Formasyona ulaşacaktı.

 

Büyük Şişman Zhang’ın önüne oturan Bai Xiaochun gitmek konusunda hiç olmadığı kadar isteksiz hale gelmişti. “En Büyük Kadeş… seni bir daha on yıl sonra görebileceğim. Keşke gitmek zorunda olmasaydım.”

 

Kalbinden gelen daha pek çok şeyi söyledikten sonra güneşin batmaya başladığını fark etti. Büyük Şişman Zhang’ın Öz Formasyonunu rahatsız edeceği endişesiyle de daha fazla durmayarak tapınaktan ayrıldı, Feng Yeoude’nin yanına gitti. Kollarını kavuşturarak yaptığı yardımdan ötürü içten teşekkürlerini sundu.

 

“Kalbini ferah tut, yapabileceğin en iyi şey bu.” dedi Feng Youde. “Bana olan borcunu ödemek istiyorsan bir Ruhun Başlangıç Aşaması yetişimcisi olarak geri dön. En Büyük Kardeşine göz kulak olacağımı da garanti ederim, endişe etme.”

 

Kollarını kavuşturarak bir kez daha eğilen Bai Xiaochun minnettarlığını tekrarladı. Tabii ki Xu Baocai onunla gelmeyecekti, bu yüzden onu da ziyaret ederek bazı talimatlar verdi. En sonunda da dişlerini sıkarak mağarasına döndü ve geceyi meditasyonla geçirdi.

 

Gece boyunca hiçbir vukuat gerçekleşmedi ve güneş, bulutsuz bir güne doğdu. Sınav günü gelmişti.

 

Tüm tarikat gök gürültüsünü andıran seslerle kuşatılmış, tüm yetişimciler açığa çıkarak beklenti dolmuştu.

 

Bai Xiaochun da çantalarını toplamış ve son derece mutsuz bir şekilde mağarasından çıkmıştı ve tir tir titreyerek dikilmekteydi.

 

Hemen hemen aynı saniyede aşağıdaki deniz yönünden yoğun gümbürdemeler yükselmeye başladı. Bir devin kükreyişi gibi gelen sesle birlikte denizin yüzeyinde kocaman dalgalar belirdi ve antik savaş gemisi gücünü gösterdi.

 

Geminin güçlenişiyle içerisindeki gizemli, hayaletvari varlıklar bağırıp çığlıklar atarak dehşet içerisinde kaçmaya başladı. Görünen o ki geminin iradesi uyanıyor, enerjisi tarikatı oluşturan gökkuşaklarını bile sarsacak derecede yükseliyordu.

 

Bai Xiaochun devasa savaş gemisine bakarak derin bir nefes aldı. Tam 300,000 metre uzunluktaki kapkara gemi çok kötü durumdaydı. İnanılmayacak kadar antik görünüyor ve hiç kimsenin yaklaşmaya dahi cüret edemeyeceği gaddar bir hava taşıyordu. Geminin burnunda çürümüş devasa bir yaratık bulunuyordu, öylesine şekilsizleşmişti ki zamanında ne olduğunu çıkartmak imkansızdı. Fakat görüldüğü üzere insansıydı ve zamanında 30,000 metre uzunluktaydı.

 

Geminin yüzeyi her biri siyah ışıltılar taşıyan sayısız sivri uçla kaplıydı. O uçlardan salınan güçlü büyü tekniklerinin yeri göğü sarsacağı kesindi!

 

Ayrıca bazı kısımları büyülü mühürlerle kapatılmış beş güverte mevcuttu.

 

Bai Xiaochun’un incelemekle meşgul olduğu savaş gemisi kımıldamaya başlamış, saldığı patlayıcı güçle altın Cennetkarışı Denizi yüzeyinde devasa dalgalar yaratmıştı.

 

Gemi harekete geçerken deva gökkuşağından da yaşlı bir adam alçaldı. Süzülen beyaz saçlarıyla üstün bir varlığı andırıyordu. Ayrıca alnında son derece kışkırtıcı bir görünüm taşıyan üçüncü bir göze sahipti.

 

“Ben Chen Hetian ve sizlere ruh avlama seferinin yapılacağı mevkide liderlik edeceğim. Denizdeki yolculuğumuz uzun olacak, yarım yılı geçecek. Hepiniz… hemen gemiye binin ve yolculuk için hazırlanın!” Üç gözlü yaşlı adamın son sözleri dinleyicilerin kalplerinde yıldırım etkisi doğurmuştu.

 

İlk 1,000 süperstar aceleyle dört gökkuşağı alanından tam hızla gemiye doğru uçmaya başladı.

 

Bai Xiaochun da dişlerini sıktı ve akışa uymaktan başka bir şansı olmadığında karar kılıp avazı çıktığınca bağırarak gemiye ilerleyen kalabalığa katıldı.

 

Uçmaya başlar başlamaz da Cennetkarışı Denizinden kendisine bir kasırga misali çarpan yoğunluktaki ruhsal enerjiyi hissetti.

 

Bir Öz Formasyon yetişimcisi olmasına rağmen direnilmesi zor bir tahripti. Gemiye doğru uçan herkes bir anlığına istikrarsız bir şekilde titremiş, ardından yeniden ivmelenmişti.

 

Herkes birbiriyle boy ölçüşüyor, kendisinin daha iyi olduğunu kanıtlamak için ruhsal enerji taarruzu altında olabildiğince hızlı ilerliyordu.

 

İçlerinden biri, açık ara önü çekerek bir ateş topu misali ilerleyen genç bir kadın olan Chen Yueshan’dı. Gemiye adım atmasına ramak kalmışken ise soğuk bir homurdanmayla Tanrıtanımaz ortaya çıktı. Ve ışınlanmış gibi görünerek tek bir adımla Chen Yueshan’ı aşarak gemiye adımını atan ilk kişi oldu!

 

Tanrıtanımazın ışınlanma ilahi kabiliyeti gibi görünen yeteneğini kullanışı diğer yetişimcileri şok ederken Chen Yueshan’ın gözlerinde bir ışık titreşti.

 

Bai Xiaochun’un bile soluğu kesilmişti. O da frijit gölgeleri aracılığıyla ufak çaplı ışınlanmalar gerçekleştirebiliyordu fakat Tanrıtanımazın yaptığı bambaşka bir şeydi!

 

Bai Xiaochun’un yakınındaki bazı kişiler gördükleri bu şeyi tanımış ve hayret nidaları atmaya başlamıştı.

 

“Rüzgâr Atılımı!”

 

“Rüzgâr Atılımı mı?” diye mırıldanan Bai Xiaochun afallamıştı. Bu esnada yeni yetişimciler de gemiye ulaşmaktaydı. Bai Xiaochun ise fazla hızlı gitmedi ve gemiye hemen hemen yüzüncü kişi olarak adımını attı.

 

Gemiye inen yetişimciler anında birbirlerinden uzaklaşıyordu. Mücadele ve rekabetin şimdiden güçlü olduğu ortadaydı, Yabani Arazilere adım atıldığında nasıl yoğunlaşacağını hayal etmek de zor olmasa gerekti.

 

Bai Xiaochun’a kalırsa bu insanların hepsi canavar gibi davranıyordu, bu yüzden kendine çabucak kalabalıktan uzak, boş bir köşe buldu.

 

“Tüm bu dövüşlerin ve cinayetlerin ne anlamı var ki?” diye düşünüyordu. “Bu insanlar… benim gibi basit ve saf olamaz mı?” Etrafına bakarken gözü Song Que, Usta-Tanrı Kahin ve Chen Manyao takılınca kendisini biraz daha iyi hissetti. Fakat şu anda onlara yaklaşması uygun kaçmazdı.

 

Sonra da uzaklardaki Gongsun Wan’er’i fark etti fakat tuhaflığını anımsayınca kafasını eğerek bakışlarını kaçırdı.

 

#Gemimize binmiş bulunuyoruz. Yarım yıl civarı sürecek bu yolculuğun olaysız geçmesine hiç ihtimal vermiyorum doğrusu ama on yıllık bir süreç söz konusu olduğu için belki de bu kısmı hızlı atlarız. Neyse yaşayıp göreceğiz... 
Ve tabii ki Du Lingfei hiçbir şey açıklamadı. Ama ardında bir deva ruhu bırakarak gitti, bu da bizimkine verdiği değerin bir göstergesiydi. Böylelikle iki deva ruhumuz oldu, belki de sahiden bu sayıyı beşe çıkartmak mümkündür. O zaman ben susayım bölümler konuşsun, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44238 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr