Bölüm 409 : Göreve Gidiyor...

avatar
5144 18

A Will Eternal - Bölüm 409 : Göreve Gidiyor...


Çevirmen : Clumsy 

 

“Zhao Ke, sen şeytani yetişimci Zhou Wu’yu öldürmek için Dokuz Gölge Kıtasına gideceksin. Geçen ay bir cinayet işledi ve hatta şeytani bir büyülü silah üretme noktasına bile vardı. Ortadan kaldırılması gerekiyor!

 

“Lu Peng, senin görevin Yunchen Klanından Chen Fan’ı öldürmek. Öz Formasyon başlarında ama aldığımız son bilgilere göre yakın zamanda ağır derecede yaralanmış, yani pek karşılık veremeyecek olmalı. Kellesini istiyorum!

 

“Han Ping, senin hedefin Kutsal Sahip Kıtası. Liumin Klanından bir temsilcinin eşliğinde yıllık haraçlarını teslim alacaksın!”

 

Usta Bulut-Daosunun dağıttığı görevlerin bazıları biraz daha tehlikeli olsa da hepsi aşağı yukarı aynı düzeydeydi. Sonuçta bu grup İblis Katledenler Salonuna daha yeni dahil olmuştu ve Usta Bulut-Daosu da onlar için işleri zorlaştırma niyetinde değildi. Görevlerden alacakları erdem puanlarıysa en düşüğü 20,000, en büyüğüyse onun birkaç katı şeklindeydi.

 

Doğrusu yarışın sonuncusu olan yetişimcinin görevi de kulağa pek zor gelmemişti. Tek yapması gereken Ulu Orman Dağı denen bir yere bir mesaj teslim etmekti.

 

Yetişimcilerin çoğu görevlerini işittiğinde rahatlamıştı. Bai Xiaochun ise Usta Bulut-Daosunun ismini söyleyip görevini açıklaması için hala gergince bekliyordu.

 

“Bai Xiaochun, sen Ebedi Akış Kıtasındaki Beyaz Koru Falezine gidip Kuruluş Kadrosu sonundaki bir yetişimci olan ünlü seks suçlusu Zuo Hengfeng’i öldüreceksin. Ödülün 30,000 erdem puanı olacak.” Bu sözler eşliğinde Xiaochun’a bir yeşim kâğıt göndererek yeni görevlerini atadı. Herkesin görevleri dağıtıldığında da gruba bakarak gülümsedi.

 

“Yoldaş Daoistler, ilk görevleriniz pek zor olmamalı ve umudum hepsinin rahat geçmesi yönünde. Fakat İblis Katledenler Salonunun yaptığı düzenlemelere saygısızlık edeniniz olursa alacağınız ceza akıl dahi edemeyeceğiniz seviyede olur. Peki, gitmeden önce hazırlanmak için iki saatiniz var!” Usta Bulut-Daosu bu sözlerin ardından kollarını sıvayarak ayrıldı. O sırada yan tarafta beklemekte olan İblis Katledenler Salonu üyeleri aceleyle koşturarak çaylaklara üniforma ve kimlik madalyonlarını dağıtmaya başladı.

 

Herkes huzursuz bakışlar atmakla meşguldü, hiç kimse sohbet edecek havada değildi, bu yüzden kalabalık görevlere hazırlanmak adına hızlıca dağıldı.

 

Bai Xiaochun da aynı şeyi yaparak aceleyle mağarasına döndü. Yol boyunca göreve gitmeyi nasıl da istemediğini düşünmeden edememişti. Ne yazık ki burası Nehre meydan Okuyan Tarikat değildi ve gitmemek için sunabileceği bir sebep yoktu.

 

“Ünlü seks suçlusu Zuo Hengfeng’i öldürmek mi? Gerçekten Kuruluş Kadrosu sonunda mı ki? Öyleyse bu görev hiç de zor olmamalı!” Fakat durumun genelinde şüpheli bir şeyler vardı. Chen Manyao işleri ayarlamaya çalışmış ama Xiaochun, buna rağmen kendisini İblis Katledenler Salonunda bulmuştu. Li Yuansheng’in bunu nasıl başardığını bilemese de ilk görevinin çok tehlikeli olacağı hissini silkinip atamıyordu.

 

Mağarasına vardığında gergin bir şekilde oturarak herkesin dönmesini bekledi. İlk gelen Büyük Şişman Zhang oldu, ardından Usta Tanrı-Kahin geldi ve son olarak da anında özür ve açıklamalarını sunan Chen Manyao…

 

“İkincil Başpapaz, ben gerçekten elimden geleni yaptım. Şüphelerim vardı ve sonrasında planlarımı baltalayan kişinin Li Yuansheng olduğunu teyit ettim…”

 

Büyük Şişman Zhang ve Usta Tanrı-Kahin çok sinirliydi. Onlar istedikleri salonlara yerleşmiş olsalar da Bai Xiaochun’un en tehlikeli salon olan İblis Katledenler Salonuna girmesi tepelerini attırmıştı.

 

Bai Xiaochun iç çekti. Bu noktada İblis Katledenler Salonuna nasıl yerleştiğini dert etmeyi bırakmış, bu görevin tam olarak ne kadar tehlikeli olacağı konusunda endişelenmeye başlamıştı.

 

Ağlamasına ramak kalmış bir şekilde şöyle dedi: “Bakın, bu konuyu bir kenara bırakabiliriz. Acele edin de benim şu görevime bir göz atın. Bu görevin nesi tehlikeli? Bir saat içerisinde ayrılmam lazım.”

 

Böylece görev hakkında bildiği her şeyi açıklamaya başladı.

 

Dao Koruyucuları da ciddi şekilde başlarını sallayarak dinledi ve meseleyi konuşup vakit harcamak yerine bir bilgi bulabilir miyiz düşüncesiyle apar topar dağıldı.

 

Fakat elde çok az vakit vardı. Bai Xiaochun ihtiyaç duyacağı şeyleri hızlıca toplayarak yeşim kağıdında akan zamanı izledi. Sadece bir tütsülük süre kaldığındaysa bir hayli yıkık görünerek mağarasından ayrıldı.

 

Bu esnada Büyük Şişman Zhang ve Chen Manyao bilgi toplamaya çalışıyor, Usta Tanrı-Kahin ise yetişiminin tüm gücüyle bir kehanet gerçekleştiriyordu.

 

“Endişelenme İkincil Başpapaz,” dedi ciddiyetle. “benim kehanetlerim daima isabetlidir. Bu yolculukta bazı tehlikeler ve talihsizliklerle karşılaşacak olsan da neticede çok yüksek rütbeli biri yardımına koşacak!” Doğrusu Usta Tanrı-Kahin gerçek bir tahminde mi bulunuyor yoksa sadece Bai Xiaochun’u mu avutuyor emin değildi.

 

Bai Xiaochun uzunca bir iç çekti ve tam bir şeyler söyleyecekken görev yeşim kâğıdı yoğun ışıklar yayarak bir an önce tarikattan ayrılıp görevine başlaması gerektiğini anlattı.

 

Bai Xiaochun dişlerini sıktı, gözlerindeki bakış tedbiri elden bırakmaya hazır olduğunu gösteriyordu. Bu şekilde Ebedi Akış Kıtasına açılan ışınlanma portalına ilerledi.

 

Ebedi Akış Kıtası Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı sınırlarındaki 97 kıtadan biriydi. Pek ıssız sayılmasa da tarikatla aralarındaki mesafe çoktu.

 

Tarikatın ışınlanma menzilinde olmasına rağmen portalın kıtanın kıyısında olması da Beyaz Koru Faleziyle arada mesafe olmasına yol açıyordu.

 

Şu anda yazdı ve orman hem çok sıcak hem de çok nemliydi. Arazide dağlar zikzak şeklinde ilerliyordu ve portal yakınlarında bile insan yaşamına ait bir işaret bulunmuyordu.

 

Çok geniş bir vadide yer alan portalın etrafı kısıtlayıcı büyüler ve diğer defans alanlarıyla çevriliydi, yani Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı yetişimcileri dışında biri tarafından kullanılması imkansızdı.

 

Işınlanma ışıklarının sonlanışının ardından Xiaochun açığa çıkmıştı ve moralinin bozuk olduğu ortadaydı.

 

“Umarım görev sorunsuz ilerler…” diye mırıldandı kendi kendine. Luochen Dağları görevini düşündüğünde işlerin başta nasıl da sorunsuz olduğunu unutamıyordu. Son ana dek her şey gayet güvenli gelmişti.

 

“Bunu düşünmemem lazım. Elimden gelen her şeyi yapacak ve zavallı küçük canımı yitirmeyeceğimden emin olacağım. Görevi yapamazsam da vazgeçerim olur biter.” Dedikten sonra dişlerini sıkarak büyülü nesnelerini tekrar kontrol etti. Hain Ejder Boynuzu, Antik İblis Derisi ve Dokuz Eyalet Manzarasının yanında olduğundan emin oldu. Bu üç kıymetli hazine yanındayken özgüveni biraz olsun artıyordu.

 

“Sen geri dönmemi bekle de gör, Li Yuansheng. Aramızdaki mevzu sona ermiş değil!” Dişlerini sıkarak iç çekti ve Gök Şehrindeki harika hayatından gökkuşağı alanına geçişinin Sarı Baharların derinliklerine düşmek gibi olduğunu düşündü.

 

Görev yeşim kağıdında bir harita bulunuyordu. Mevcut konumunu teyit ettikten sonra Beyaz Koru Falezi yönünde uçmaya başladı.

 

Aşağıda uzun, devasa ağaçlarla kaplı yoğun bir orman uzanıyordu. Yol boyunca ormanda herhangi birine rastlamamıştı. Zeminde gördüğü tek şeyse kim bilir kaç yıldır orada yatan kalın yaprak örtüsüydü. Yapraklar çoğu alanda çürüyerek çöpe dönmüştü.

 

Hava an itibariyle kapalıydı ve yağmur yağmıyor olsa da gök gürültülerinin boğuk sesleri işitilebiliyordu.

 

Tüm mekân çok ıssız görünüyor ve Bai Xiaochun kendisini çok ama çok yalnız hissediyordu. Art arda iç çekmeden edemiyordu.

 

“En iyisi yerli yetişimcileri bulup Beyaz Koru Falezi ve Zuo Hengfeng hakkında bir bilgi edinebilir miyim diye bakayım.” Dedikten sonra sarı cüppelerini çıkartarak sıradan bir kıyafet giydi ve yerlileri aramaya koyuldu.

 

Fakat gerçekten yoldan çıkmış, kaybolmuş gibiydi. Tam on günü aramakla geçirmesine rağmen ormanda tek bir yetişimci dahi bulamamış, gördüğü tek şey arada bir denk geldiği vahşi yaratıklar olmuştu.

 

Bunların biri 300 metre uzunlukta bir anakondaydı, bir noktadaysa öldürücü auraları yayılan, kafaları insan şeklinde olan bir kuş sürüsüne denk gelmişti. O kuşları fark eder etmez de ağaçlardan birinde bir ağız açılmış ve ağız kuşu öylece yutuvermişti. Tabii bu manzara Bai Xiaochun’un kafatasını uyuşturmuş ve uçarken iyice yükselmesine yol açmıştı.

 

“Burada sahiden bir tuhaflık var. Bu Ebedi Akış Kıtası tamamen ıssız olamaz herhalde?” Ormanın derinliklerine ilerledikçe aşağıda gördüğü yaratık sayısı artıyordu. Kimileri Öz Formasyon gücüne denkti. Bai Xiaochun bir noktada hareketi kesti.

 

“Kuruluş Kadrosu sonlarında biri böyle bir yere nasıl yerleşmiş olabilir ki?!?!”

 

Bu meseleye kafa yorarken ormandan sıçrayan kocaman bir kertenkelenin bulutlara yöneldiğini fark etti. Hızlandıkça boyutu da artıyordu ve Bai Xiaochun’un gözlerini delice büyütecek şekilde bir noktada bir ejderhaya dönüşmüştü!!

 

O bulutlarda korkunç baskısıyla dolanmakla meşgulken Bai Xiaochun soluk soluğa kalarak gerilemeye başladı.

 

“Bu görevi yapamam! İmkânı yok. Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı beni öldürtmeye mi çalışıyor!?” Gözleri kan çanağı şeklinde dişlerini sıktı, yerinde döndü ve doğruca portalın olduğu noktaya yöneldi.

 

 #Herkes ilk görevlerini aldı, bizimki de birini öldürmesi için balta girmemiş orman görünümünde bir yere geldi. Tuhaf tuhaf yaratıklardan başka da hiç kimse yok gibi görünüyor. Peki dönmeyi kafaya koymuş olsa da öyle kolayca dönmesi mümkün olacak mı? Ve dönerse bu dönüşün sonuçları ne olacak? Bu soruların cevapları için okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44339 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr