Bölüm 395 : ***

avatar
4417 23

A Will Eternal - Bölüm 395 : ***


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun’un gerginliği bu sözler karşısında ansızın silinmiş ve bir oh çekmişti. Bir yandan da daha önce bu sözlerle defalarca ödünü kopartmış olan Ruh ve Kan Akımı Tarikatı Kıdemlilerine içten içe teşekkür etmekteydi.

 

Bu sözler zihnine ulaşır ulaşmaz başının belada olmadığına nispeten emin olmuştu. Çünkü kıdemli nesil üyelerinin bu sözleri sarf edişi bir ödül vermeden önce savurdukları sopadan farksız olurdu.  

 

Bunu fark eden Bai Xiaochun ne yapacağını gayet iyi biliyordu. İç çekerek suratına üzüntü, öfke ve muhalefet karışımı bir ifade yerleştirdi. Aynı zamanda Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatına derin bir saygı beslermiş, içlerinde yükselmek istermiş ama bir yandan da Nehre Meydan Okuyan Tarikatı özlermiş gibi bir havaya büründü. Bunların her birini suratında sergilerken bir rehinenin sunması gereken mükemmel karmaşayı yansıtmıştı.

 

Orada sessizce dikilerek kollarını kavuşturup uzunca eğilirken aklından geçen binlerce kelime olsa da susuyor, olacakları görmek için beklemekle yetiniyordu.

 

Kendisi hiçbir şey söylemese de ifadesi onun yerine konuşuyordu.

 

Bai Xiaochun Kan Akımı Tarikatındayken suçlamaları haklı bir öfkeyle karşılama konusunda uzmanlaşmış ve bunu daima oldukça etkili bulmuştu.

 

Tabii Bai Xiaochun’un suratındaki ifadeyi gören soğuk suratlı genç kadının ağzı açık kalmıştı.

 

Bu sırada dağın zirvesinden gelen ses anlık bir sessizlikten sonra devam etti: “İyi, bu meseleyi bir kenara bırakalım. Sonuçta Gök Çeyreğine bağlı önemli bir tarikat olan Nehre Meydan Okuyan Tarikatın rehinesisin. Bana Fantezi Hapı formülünü ver. Bazı kusurları olsa da işe yarayabilir.”

 

Bai Xiaochun tereddüt etti ve uzun süreli bir sessizlik doğurdu. Ardından kadim ses yedi renkli ışıkların içerisinden bir kez daha yükseldi: “Seni formülü bedava vermen için zorlamayacağım. Sana 1,000,000 erdem puanı ödeyecek ve seni anında sarı cüppeye terfi ettireceğim. Bundan böyle Gök Şehrinde ikamet etmeyeceksin!”

 

Bunu işiten kadın çırağın gözleri irileşti ve şaşkınlık dolu bakışları tapınağa çevrildi.

 

Bai Xiaochun ise halinden son derece memnun olsa da bunu suratına yansıtmadı. Aslında birazcık da küçümseme duyuyordu. Sonuçta bir sürü erdem puanı vardı ve isteseydi gökkuşağına çoktan geçmiş olabilirdi. Genellikle tek bir öğüne bile on binlerce erdem puanı harcıyordu, tabii başında bekleyen kukla hizmetlilerden bahsetmeye gerek dahi yoktu.  

 

Ayrıca ilgilenmesi gereken bir sürü astı vardı. Neticede muhtemelen aylık harcamaları 1,000,000 erdem puanının üstündeydi.

 

“Sadece tam bir aptal buraya gelir.” diye düşünüyordu. “Gök Şehrinde hayat bir harika! Süper güçlüyüm, yetişimim çok hızlı ilerliyor ve hiç kimse bana problem çıkartamıyor!” Bai Xiaochun gökkuşağına terfi etmek istemediği konusunda çoktan karar vermiş ve bu gezi de bu kararın doğruluğunu kanıtlamıştı. Buradaki herkes soğuktu ve hiç de eğlenceli bir yere benzemiyordu.

 

Bu yüzden tepe lordunun teklifi karşısında derin bir nefes aldı, kollarını kavuşturdu, iyice eğildi ve hiç olmadığı kadar ciddi bir ifadeye büründü.

 

Ardından engin bir haklılıkla, kuvvetli bir sesle lafa girdi: “Tepe Lordu, çırağınız tabii ki formülü vermeye razı. Erdem puanlarınıysa istemem. Bu şekilde sarı cüppeli olmaya yönelik bir arzum yok. Bu benim tarzım değil. Bai Xiaochun yalnızca kendi elleriyle kazandığı erdem puanlarıyla sarı cüppeli olabilir!”

 

Soğuk görünümlü kız bu sözlerden sonra bir kez daha Bai Xiaochun’a döndü. Az önceki teklif onu tamamen hayrete düşürmüştü. Onca yıllık çıraklığında ustasının böyle cömert davrandığına hiç tanık olmamıştı. Ama Bai Xiaochun’un reddi daha da büyük bir şok yaratmıştı!

 

Soluğunun kesilişine engel olamıyordu. Böyle büyük bir teklifin reddedildiğini ne görmüş ne işitmişti; 1,000,000 erdem puanı her yetişimci için muazzam bir meblağdı. Çoğu insan bu birikimi altmış yıllık bir döngüde ancak biriktirebilirdi.

 

Bai Xiaochun’un Gök Şehrindeki maskaralıklarını bilmese tepe lordu da bu cevap karşısında şok olabilirdi. Sonuçta lordluk yaptığı onca yılda sarı cüppeli olma fırsatını tepen hiçbir çırağa denk gelmemişti.

 

Bu sırada tapınakta tuhaf bir surat ifadesiyle oturan adamın yanında beyaz cüppeli genç bir kadının belli belirsiz imgesi durmaktaydı. Bai Xiaochun’a dönük bu kızın suratındaysa melankoli ve benzeri karmaşık duygular mevcuttu.

 

Maddesel ve illüzyon arasında bir noktada var olur gibi görünen kızı tam olarak çıkartmak zordu. Fakat etrafındaki havanın çarpıklaşışı ve yırtıklarla doluşu ya şok edici bir yetişime ya da akıl almaz güçte bir kıymetli hazineye sahip olduğunu göstermekteydi!

 

Genç kadın Bai Xiaochun’un ifadesine tepki vermezken Gök Çeyreği tepe lordunun öfkesi yükselmişti. Doğrusu formülü ne istiyordu ne de ona ihtiyaç duyuyordu. Fakat kışkırtmaya cüret edemeyeceği biri onu Bai Xiaochun’a göz kulak olmakla görevlendirmişti ve bu yüzden ona bolca erdem puanı vermek için bir fırsat kolluyordu.

 

Ama iyi bir bahanesi olmadıkça nasıl sıradan bir Öz Formasyon yetişimcisine yardımcı olabilirdi ki? Sonuçta kendisi Gök Çeyreği tepe lorduydu ve bir deva olmasa da o aleme bir adım uzaklıktaydı ve bir rehineyle kesinlikle ilgilenmemesi gerekirdi.

 

Ve işte Bai Xiaochun tutmuş, teklifini reddetmişti.

 

Tepe lordunun canı iyice sıkılmaktaydı. Sonuçta kışkırtmaya cüret edemeyeceği ve taleplerini sunan o kişi yanı başında oturan beyaz cüppeli kızdan başkası değildi!

 

“Saçmalığı kes!” dedi. “Bu statüyle senden öylece, karşılıksız bir şey alacağımı mı sanıyorsun? Ne istediğini söyle, gücüm elverdiğince taleplerini karşılayacağım!”

 

Bu cümleler karşısında bakakalan tek kişi Bai Xiaochun değildi. Soğuk suratlı kızın da soluğu kesilmişti; an itibariyle Ustasına olan bakışı değişmişti. Belli ki Bai Xiaochun’la pazarlık yapmaya bile yeltenmiyor, işleri onun eline bırakıyordu…

 

“Bu Bai Xiaochun’un arkasında nasıl biri var!?” diye düşünen kız irileşen gözleriyle ona bakıyor, kalbi küt küt atıyordu.

 

Şok olan Bai Xiaochun ise gözlerini zirvedeki ışıl ışıl tapınağa çevirmiş ve ansızın bir nebze gerilmişti. Bu durumda bir tuhaflık vardı, tepe lordu onu eli boş göndermeyecekmiş gibiydi. Hatta teklifi reddetmesi adamı öfkelendirmiş gibi görünüyordu.

 

O tereddüt etmekle meşgulken tepe lordu bir kez daha acele edip teklifi kabul etmesini talep etti.

 

Bai Xiaochun dişlerini sıktı. Ve ışıl ışıl gözleriyle tapınağa bakarak şöyle dedi: “Tepe Lordu, çırağınız iyi niyetiniz karşısında son derece minnettar. Eğer gerçekten bana bir şey vermek istiyorsanız, Kıdemlim, şey… Gök Şehrinde her şey kiralık. Gerçekten kendimi evimde hissedemiyorum. Buraya bir başıma geldikten sonra, efendim, gerçekten kendime ait bir araziye, benim olan bir şeye sahip olmak istedim. Buna ne dersiniz?

 

“Doğru konumu bulduğumda kendime ufak bir köşk inşa edeyim...” dedikten sonra suratına yazılı bir beklentiyle zirveye bakmaya başladı.

 

Talebini yaparken biraz tereddütlü olsa da şaşırtıcı bir şekilde tapınaktan yedi renkli bir ışık huzmesinin alçaldığını ve tam önünde durarak yedi renkli bir bayrak şekli aldığını fark etti.

 

“Doğu, güney ve merkez doldu. Ama batı veya kuzeyden herhangi bir boş araziyi seçebilirsin. Bayrağı oraya dikersen 5 kilometrelik alan senin şahsi mülkün olur!” Gök Çeyreği tepe lordu bu sözlerin ardından rahat bir nefes aldı ve yedi renkli bir ışıkla birlikte hem Bai Xiaochun’u hem de soğuk suratlı kızı uzaklaştırdı.

 

Kız tamamıyla afallamış ve gözlerini Bai Xiaochun’un yedi renkli bayrağına dikmeden edememişti. Kendisi tepe lordunun şahsi çırağı olarak bile asla böyle bir muamele görmemişti, gözlerinin ışıltısına engel olamıyordu. Ustasının Bai Xiaochun’a şahsi bir mülk hediye edeceğini nereden bilebilirdi ki!?

 

Gök Şehrinde 5 kilometrelik bir şahsi mülk öylesine pahalıydı ki hayal etmek bile imkansızdı ama Ustası bunu hiç duraksamadan teslim etmişti. Genç kadına kalırsa Bai Xiaochun’un çok güçlü bir destekçisi olmalıydı.

 

“Gerçekten öylece verdi mi?” Bai Xiaochun iç çekerek bunu düşünürken elinde sıktığı bayrakla dağdan 300 metre kadar uzaklaştırılmıştı. Omzunun ardından baktığındaysa yedi renkli tapınağın kapısında belli belirsiz bir kız imgesini görür gibi oldu. Tam olarak neye benzediğini görmesi imkânsızdı ve kız, gözleri ona değer değmez ortadan kaybolmuştu.

 

Xiaochun bu şekilde arkasını döndü ve şüpheleriyle birlikte oradan ayrıldı. Bir an sonraysa az önce ortadan kaybolan kız suratında bir peçeyle yeniden maddeleşti.

 

“Görüşmeyeli çok oldu, Xiaochun…” diye mırıldandı. Ardından esen rüzgarla peçesi bir anlığına kalktı ve göz kamaştırıcı güzellikte bir surat gözler önüne serildi.

 

Bai Xiaochun’un görmesi mümkün olsaydı bu genç kadını anında tanırdı. Du Lingfei’ymiş gibi görünüyordu!

 

Ve o genç kadının suratına bir gülümseme yayılmaktaydı, önemli biriyle karşılaştığında görülen, sıcaklık ve beklenti dolu bir gülümseme…

 

#Bu defa gerçekten Du Lingfei ile karşı karşıyayız herhalde. Kimin nesi yahu bu kız! Bu tarikattaki bir tepe lorduna bile emir verebiliyor. Gerçekten bu meseleyi çözmeden başımıza bir iş gelmez inşallah  Neyse ki seri sonlandı, kazasız belasız sonuna gelirsek öğreneceğimiz kesin 
O zaman kendine ait bir mülk fırsatı edinen kahramanımız ne yapacakmış ona bir bakalım, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr