Bölüm 367 : Yaşayan Dağ Büyüsü

avatar
4580 24

A Will Eternal - Bölüm 367 : Yaşayan Dağ Büyüsü


Çevirmen : Clumsy 

 

Öylesine parlaktı ki var olan tek ışıkmış gibiydi ve bakmak acı vericiydi. Diğer üç tarikatın ışıklarının birleşimi bile onun yanında eziliyordu.

 

“N-ne… neler oluyor!?!?”

 

“Sakın bana tüm mühürlerin Nehre Meydan Okuyan Tarikattaki tek kişi tarafından alındığını söylemeyin?!”

 

“İmkânsız!!”

 

“Cennetler, geçen sefer Dao Nehir Kortu birinciliği aldığında bile ışıklar böylesine parlamamıştı. Kaç… tam olarak kaç mühür söz konusu?” Üç tarikatın Ruhun Başlangıç Aşaması uzmanları da şoktaydı. Yıldızlı Nehir Kortunun kırmızı saçlı yaşlı adamıysa fiziksel olarak titriyordu, yüzüne tam bir şüphe yerleşmişti.

 

“Belki de halka bir şekilde bozulmuştur?” diye mırıldandı. Polarite Nehir Kortunun Ruhun Başlangıç Aşaması Daoist Efendisi de soluk soluğaydı ve gözlerine eşsiz bir stres yerleşmişti.

 

Başlangıçta bilhassa Yıldızlı Nehir Kortunun desteklerini kazanmak için ödediği bedel sayesinde kaynakların yeniden dağıtılacak olması Polarite Nehir Kortu için çok önem teşkil etmemişti. Ama böyle giderse bu bedel doğacak kayıplarını bile telafi etmeye yetmeyecekti.

 

Bu gerginlik anında Yıldızlı Nehir Kortuna yönelik öfkeleri büyümekteydi.

 

Polarite Nehir Kortu bile böyle bir tepki verirken Dao Nehir Kortunun Ruhun Başlangıç Aşaması uzmanlarından bahsetmeye gerek yoktu. Hepsi tir tir titriyordu ve gözlerinde çaresizlik titreşiyordu. Önceki müsabakadakileri aşan bir kaynak elde edemedikleri takdirde Yıldızlı Nehir Kortunun küçük planına katılma kararları tarifsiz bir kayıpla sonuçlanacaktı.

 

Ayrıca tarikatın deva başpapazının öfkeleneceği de kesindi.

 

Olası sonuçları düşünen başka bir Yıldızlı Nehir Kortu Ruhun Başlangıç Aşaması yetişimcisi şöyle dedi: “İmkânsız. Kesinlikle bir hata olmalı…”

 

Fakat bu sözler boş bir avuntudan ibaretti. Taş formasyonun dışındaki alana ölümcül bir sessizlik çökmüştü. Tüm Ruhun Başlangıç Aşaması Daoist efendilerinin gözleri parlak halkalardaydı ve Nehre Meydan Okuyan Tarikat halkasının giderek daha parlak bir hal aldığı gün gibi ortadaydı…

 

Diğer tarikatların halkalarıysa azıcık bile değişmiyordu… Frijit Tarikat, Kızılruh ve Usta Tanrırüzgarı serseme dönmüştü.

 

Onların bile miras alanında neler döndüğüne dair hiçbir fikri yoktu…

 

“Bai Xiaochun… orada… ne yapıyor?” diye mırıldanan Kızılruh kafası karışık bir şekilde Usta Tanrırüzgarı ve Frijit Tarikata dönmüştü.

 

Bu esnada miras alanındaki üç tarikatın çırakları öfkeden kudurmaktaydı. Bai Xiaochun 12,000 metreye ulaşmıştı ve Miras Mühürleri Dağına giderek yaklaşıyordu.

 

Artık herkesin kalbinde derin bir çaresizlik kök salmıştı…

 

Miras alanının antik çağlarda açılışından bu yana tek bir Öz Formasyon yetişimcisi bile dağa ayak basmamıştı. Hatta oradaki tehlikeleri veya biri oraya eriştiğinde ne olacağını bilen yoktu.

 

Ama şu anda herkes, o lanet olasıca ve utanmaz Bai Xiaochun’un yaptığı hileyle bir mucize gerçekleştirişini çaresizce izliyordu.

 

“Bu hiç adil değil…”

 

“Böyle bir hileyle sistemi alt edebildiğine inanamıyorum!”

 

“Oh cennetler, sizin gözünüz yok mu? Şu aşağılık Bai Xiaochun’a cezasını verecek bir yıldırım gönderin!!” Gözlerde yaşlar birikirken Bai Xiaochun 15,000 metreye ulaşmıştı. Artık Miras Mühürleri Dağının dibindeydi!

 

Oraya ulaştığı andaysa ağzı açık kalmıştı. Az önce sudan bir alanı aşmış gibi hissetmiş ve istemsizce hareketi kesmişti. Ardından dikkatlice kaplumbağa tavanın ucunu kaldırdı ve ortalıkta hiçbir yıldırım, siyah rüzgâr veya büyü olmadığını fark etti.

 

“Eee?” Meraklı bir şekilde birkaç metre gerilediğinde yıldırımın ve diğer büyülerin kaplumbağa kabuğunu dövdüğünü hissetti. Ama tekrar birkaç metre ilerlediğinde o hissiyat silindi.

 

Üç tarikat kalabalığının çaresiz bakışları altında aynı şeyi birkaç kez yineledikten sonraysa dağın dibindeki dokuz metrelik alanın her türlü defansif büyüden muaf olduğunu fark etti.

 

Heyecandan tir tir titreyerek yavaşça kabuğu itti ve ayaklandı, çatırdama sesleri eşliğinde normal ebadına döndü. Sonra da ellerini arkasında kavuşturdu, kollarını sıvadı ve çenesini kaldırdı. Küçümseyici bir şekilde üç tarikatın yetişimcilerine dönerek şöyle dedi: “Hmmmmmph! Benimle dövüşmek isteyen var mı? Kim buraya gelip Bai Xiaochun’la ölümüne bir düello yapmaya cesaret eder!?”

 

Yanıt veren yoktu ama bakışlarla öldürmek mümkün olsaydı üzerine çevrili gözler Bai Xiaochun’u kıymaya çevirebilirdi…

 

Hiç kimsenin bir şey söylemeyeceğini fark eden Bai Xiaochun yalnız bir kahraman gibi iç çekmeden edemedi. Ardından önüne dönerek zirvesini dahi göremeyeceği uzunluktaki Miras Mühürleri Dağına baktı.

 

“Acaba dokunmak nasıl hissettirir?” diye düşündü. Bir müddet değerlendirdikten sonraysa muhtemelen çok tehlikeli değildir diyerek temkinli bir şekilde elini uzattı, parmağının ucuyla dağın yüzeyine dokundu.

 

Hiçbir şey olmayınca rahat bir nefes aldı. O sırada diğer tarikatların yetişimcileri kocaman gözlerle bakakalmış haldeydi…

 

“Sanırım endişelenmemi gerektirecek bir şey yok.” Elini sert bir şekilde dağa yerleştirerek biraz böbürlenmeye hazırlandı.

 

Fakat elinin dağa değişiyle gümbürdeme sesleri yankılanmaya başladı.

 

Zemin sarsılıyor, gök titrerken dağda kalan düzinelerce mühür ışıklar saçarak havalanıyordu!

 

Her birinin rengarenk, ışıl ışıl oluşu göz kamaştırıcı bir manzara sunuyordu.

 

Diğer yetişimciler bunca mührün aynı anda uçuşu karşısında tamamen şok olmuş ve pek çoğu onları yakalamak için büyülerini salmıştı.

 

Şok olan Bai Xiaochun elini dağdan uzaklaştıracakken tüm mühürler ansızın ona doğru ivmelendi.

 

İstese de kaçınamazdı. Bir karadelik gibiydi ve tüm mühürler ona uçmuş, bedenine işlemiş ve halihazırda topladığı mühürlerle kaynaşmıştı.

 

Onların birleşimiyle de Bai Xiaochun’un zihninde bir hatırlatıcı belirmiş, bir ilahi kabiliyet şekillenmişti!

 

Tamamlanmamış olduğu için net bir çıkarım yapamıyordu. Fakat tam da o anda mühür elde etmiş olan diğer yetişimcilerin çığlıkları yükselmeye başladı. Aynı saniyede bedenleri çarpıklaşırken özümsemiş oldukları mühürler içlerinden çıktı.

 

“Böyle bir şey nasıl olabilir?!”

 

“Hayır! O benim miras mührüm!!” Şok ve alarm çığlıkları eşliğinde o miras mühürleri de Bai Xiaochun’a ilerledi ve onunla kaynaştı. An itibariyle Bai Xiaochun… yüz miras mührüne sahipti!

 

O yüz mührün her biri içerisinde birbiriyle bütünleşmekteydi!

 

İlahi kabiliyetse artık tamamlanmış ve rahatlıkla görülebilir olmuştu!

 

“Yaşayan Dağ Büyüsü!” Bai Xiaochun’un zihni bulanırken ilahi kabiliyet beynine işlenmekteydi. Daha süreç tamamlanmamış olsa da bu kabiliyetin tamamen şok edici bir şey olduğunu söyleyebiliyordu!

 

Ansızın zihninde antik bir ses işitti: “Dağla bütünleş, yaşayan bir dağ ol. Dağın önünde dur ve bir ölümsüz olarak çağrıl!”

 

Sesi bir fısıltı olarak başlamış ama sonlara doğru kelimeleri bir gök gürültüsü misali yankılanmıştı.

 

Bu bilhassa son kelime olan ölümsüz için geçerliydi, yeri göğü parçalayacak bir sesle söylenmişti!

 

Bu sırada miras mührünün dışındaki Nehre Meydan Okuyan Tarikat halkası yoğun ışıklarla patlama yapmaktaydı. Hatta ışık öylesine parlaktı ki bir sütun oluşmuş ve göğe yükselmişti!

 

Yeri göğü sarsıcı gümbürdemeler eşliğinde ışık huzmesi bilinmezliğe yükseldi. Bunu gören üç tarikatın Ruhun Başlangıç Aşaması yetişimcilerinin zihinleri uyuşmaktaydı.

 

Hepsi bununla kalsaydı çok da büyük bir mesele olmyabilirdi. Ama Nehre Meydan Okuyan Tarikatın ışığı güçlendikçe Dao, Polarite ve Yıldızlı Nehir Kortunun ışıkları sönükleşmeye başlamış ve en sonunda başlangıçtaki görünümlerine dönmüştü. Nehre Meydan Okuyan Tarikatın ışığı… diğer üç tarikatın ışığını çalmıştı!

 

“Bu imkânsız!”

 

“Kesinlikle bir terslik var. Büyük bir terslik!!”

 

“Antik zamanlardan bu yana halihazırda özümsenmiş bir mührün çalındığı olmadı!!” Ruhun Başlangıç Aşaması yetişimcilerinin suratlarına emsalsiz bir şok yerleşmiş, kan çanağına dönen gözleri Nehre Meydan Okuyan Tarikat başpapazlarına çevrilmişti.

 

Frijit Tarikat, Kızılruh ve Usta Tanrırüzgarı da kocaman gözlere kavuşmuştu. Onların da içerde neler döndüğü hakkında en ufak bir fikri yoktu ama kesin olan bir şey vardı; Bai Xiaochun’a büyük bir saygı beslemeden edemiyorlardı!

 

#Bizimki istemsizce eski mühürleri de toparladı ve tam yüz mühre kavuştu. Yani teknik olarak Nehre Meydan Okuyan Tarikatın tek başına tüm kaynakları alması lazım. Ama buna izin verilir mi ya da onlar stratejik düşünerek bunu kabul eder mi bilmem... 
Ve kaplumbağamız yeni bir teknik öğrendi. Neyin nesiymiş, üzerinde uzmanlaşabilecek mi bilinmez ama içerisindeki 'ölümsüz' kelimesi gerçekten güçlü bir şey olduğunu düşündürüyor.
Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44348 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr