Bölüm 366 : Utanmaz! Hilebaz!

avatar
4473 22

A Will Eternal - Bölüm 366 : Utanmaz! Hilebaz!


Çevirmen : Clumsy 

 

Üç tarikatın yetişimcileri deliye dönüyordu. Tabii ki Bai Xiaochun’u durduracak bir şeyler yapmak istiyorlardı ama o girmeye dahi cesaret edemeyecekleri fazlasıyla tehlikeli bir alandaydı…

 

Yapabildikleri tek şey iki kaplumbağanın defansif büyülerin arasında ilerleyişini iri gözlerle izlemekti. 3,900 metre. 4,800 metre… Bai Xiaochun çok geçmeden 6,000 metreye, diğer tarikatların erişmeye asla teşebbüs edemeyeceği bir mesafeye ulaşmıştı.

 

“6,000... 6,000 metre mi!?!?”

 

“Lanet olsun! Bu herif 6,000 metreye nasıl ulaşabilir? Bu… bu Dao Nehir Kortunu aşıp miras mühürlerini alma konusunda ilk şansı elde edeceği anlamına gelmiyor mu?!?!”

 

Yetişimciler olanları fark ettikçe hayret ve kıskançlık nidaları yükselmeye başlamıştı.

 

6,000 metrede büyü öylesine yoğunlaşmıştı ki yağmur gibi hissettiriyordu. Bai Xiaochun bu noktada bir anlığına duraksayarak kaplumbağa tavanın kenarını yavaşça kaldırdı ve beklenti dolu bir şekilde etrafına bakındı.

 

Arkasından gelen hayret nidalarını işitebiliyor ve bu onu hiç olmadığı kadar mutlu ediyordu. O gurur dolmakla meşgulken Miras Mühürleri Dağı titreşmeye başladı ve bir miras mührü havalandı. Mühür daireler çizerek Bai Xiaochun’a yaklaşmaktaydı.

 

“Hahaha! Artık kimse onu benden çalmayı aklına bile getiremez. Hey, küçük mühür, buraya gel!” Kocaman bir sırıtış eşliğinde sağ eliyle bir büyü hareketi gerçekleştirerek parmağını yaklaşmakta olan mühre doğru salladı.

 

Mühre en yakın kişinin avantajlı olacağı barizdi ve an itibariyle hiç kimse bu konuda Bai Xiaochun’la yarışamazdı. Mühür olduğu yerde titreşerek Bai Xiaochun’a doğru atılmış ve kaplumbağa kabuğunun içerisinde gözden silinmişti.

 

“Birini aldım bile!” diye heyecanla bağıran Xiaochun mührü özümsedi.

 

Olanları gören üç tarikat yetişimcilerinin gözleri tavşanlarınki kadar kırmızılaşmıştı. Bu bilhassa Dao Nehir Kortu üyeleri için geçerliydi. Tüm güçlerini birleştirerek devi ilerletmeyi denediler lakin onlar bunu yaparken başka bir miras mührü daha havalanarak Bai Xiaochun tarafından yakalandı. Yetişimcilerin öfkesi iyice alevlenmişti.

 

“Canına mı susadın, Bai Xiaochun!?!?"

 

“Bu hiç adil değil!!”

 

“Fazla ileri gittin, Bai Xiaochun!!”

 

Bai Xiaochun bu sözler karşılığında mırıldanma tonunu biraz daha arttırmakla yetinmişti. Kabuğun altında biraz dinlendikten sonraysa üçüncü mührü gördü ve çabucak kabuğun içine çekti.

 

“Sanırım sadece burada bekleyecek ve gelenleri çekeceğim. Hmph!” Halinden hiç olmadığı kadar memnun olan ve kendini iyice harika hisseden Xiaochun’un aklına sahtekâr Karamahzenin bulunduğu aynayı çıkartıp harikalığı hakkında sorular sormak gelmişti.

 

Fakat o an için iyi bir fikir gibi görünmediği için bu arzuyu bastırdı.

 

Kabuğun altında keyfi gayet yerindeydi, mühürleri rahatlıkla yakalıyordu. Fakat üç tarikatın yetişimcileri tam bir deliliğin eşiğindeydi.

 

Böyle devam ederse Bai Xiaochun’un bir mucize gerçekleştirmesi, onlara yıllardır tatmadıkları bir aşağılanma tattırması mümkündü!

 

Bu özellikle de Dao Nehir Kortunun Öz Formasyon Seçilmişleri için geçerliydi. Üzerlerindeki baskı fazlasıyla yoğundu. Tüm grup varını yoğunu ortaya koymuş, illüzyon dev daha cismani bir hale getirilmiş ve çılgın bir atakla 1,500 metre kadar ilerletilmişti.

 

Polarite ve Yıldızlı Nehir Kortları da benzer riskler alarak dişlerini sıkmış ve bir kez daha harekete geçmişti.

 

Üç tarikat da ulu bir şekilde ilerliyor, yetişimciler her türlü büyülü nesne, teknik ve ilahi kabiliyeti kullanıyordu. Tehlike alanında iyice ilerlemek adına kullanmadıkları bir şey yoktu.

 

Arkasında yükselen enerjiyi hisseden ve üç tarikatın yaklaşmaya çalıştığını gören Bai Xiaochun’un öfkesiyse alevlenmişti.

 

“Burası benim mekânım! Sizin yine hakkımı benden çalmaya çalıştığınıza inanamıyorum. Tam bir zorbalık!!” Bu şekilde dişlerini sıkarak kabuğun içerisinde eğildi ve yeniden emekleyerek ilerlemeye başladı.

 

Küçük kaplumbağa da keyif dolu kahkahalar eşliğinde peşine takıldı.

 

Vakit gelip geçti. Bai Xiaochun emeklerken bir yandan da uçan mühürleri yakalamaya devam ediyordu. En nihayetinde Dao Nehir Kortu 6,000 metreye ulaşmıştı. Polarite Nehir Kortu hemen arkalarındaydı ve Yıldızlı Nehir Kortu bile 3,600 metreye ulaşabilmişti. Üç tarikat da gerçek anlamıyla limitlerine erişmişti. Ama onlara tam bir hayal kırıklığı yaratacak şekilde Bai Xiaochun çoktan 9,000 metreye dek emeklemişti.

 

Ve ilerlemeye devam ediyordu. Çok geçmeden 10,500 metreye ulaştı. Sonra da 12,000e....

 

Açılan fark Dao Nehir Kortunu tam bir umutsuzluğa sokmuştu. Polarite Nehir Kortu acı dolmuş, Yıldızlı Nehir Kortuysa deliye dönmüştü. Mühürler ardı ardına Bai Xiaochun tarafından yakalanıyordu. Tüm yetişimciler tarifsiz bir güçsüzlük hissetmeye başlamıştı.

 

“12,000… 12,000 metre…”

 

“Bu gerçekten yaşanıyor olamaz…” An itibariyle Yıldızlı Nehir Kortu iki mühre, Polarite Nehir Kortu onlardan bir fazlasına, Dao Nehir Kortuysa beş mühre sahipti.

 

Diğer tüm mühürlerse Bai Xiaochun’a gidiyordu…

 

Bai Xiaochun da işleri daha kötü kılacak şekilde topladığı miktarı sesli bir şekilde ilan ediyordu.

 

“Otuz bir!”

 

“Otuz yedi!”

 

“Kırk üç!”

 

Miras Mühürleri Dağı şiddetle sarsılıyordu. Antik zamanlardan bu yana böyle bir şey yaşanmamıştı. Hiç kimse dağa bu kadar yaklaşamamış ve bu kadar miras mührü toplayamamıştı.

 

Bai Xiaochun keyiften dört köşeydi. Arkasındaki yetişimcilere bakmaya da vakit ayırmış ve kendisini hiç olmadığı kadar harika hissetmişti. Ardından biraz daha emekleyebileceğinde karar kıldı.

 

“Kırk yedi!”

 

“Elli üç!”

 

“Elli yedi!”

 

Bai Xiaochun’un sesi Miras Mühürleri Dağına yaklaştıkça çınlamayı sürdürüyordu. Diğer üç tarikatın yetişimcileriyse kalplerinin vahşi yaratıklar tarafından çiğnendiğini hissediyordu. Bai Xiaochun’u izledikçe gözleri delilik ve öldürme güdüsüyle yanıyordu. Görünüşe bakılırsa ellerinden geldiği takdirde kuralları hiçe sayıp onu öldürmeleri mümkündü.

 

“Kapa çeneni!!”

 

“Lanet olsun. Tam bir utanmazsın! Hilebaz!!”

 

“Seni öldüreceğim!!!”

 

Bai Xiaochun arkasını dönüp kaplumbağa tavanın ucunu küçümseyici bir şekilde kaldırarak üç tarikata göz attı. Ardından olabildiğince kuvvetli bir sesle şöyle dedi: “Buraya gelmeye cesaretiniz var mı!? Epik bir mücadele verebiliriz. Size meydan okuyorum! Hadisenize! Sizi tam da burada bekliyorum!”

 

Bu sözleri sarf etmek yangına körükle gitmek gibiydi. Üç tarikat da öfke patlaması yaşamış, özellikle Chen Yunshan’ın suratı hiddetten seğirmişti.

 

Bir an sonra Bai Xiaochun iç çekerek devam etti: “Neden hiçbiriniz gelmiyorsunuz? Peki ya… hep beraber gelmeye ne dersiniz?! Hepinizi tek sefer halledebilirim! Ne dersiniz? Lord Bai beklemekten sıkılıyor ama… Ai, kahramanlar da hep yalnız oluyor. Buradaki manzara bir harika, kimsenin gelip bana eşlik etmeye cesaret edememesi çok yazık.”

 

Bu sözler eşliğinde bir mühür daha yakaladı.

 

Ve sayılarını haykırmaya alıştığı için bir kez daha bağırdı: “Bu da elli dokuzdu!”

 

Biraz düşündükten sonraysa dağa biraz daha yaklaşırsa ne olacağını merak ederek ilerlemeye koyuldu.

 

Bu sırada diğer yetişimciler şu anki yerlerinde güvenli bir şekilde kalamayacaklarını fark etmiş ve aksi istikamette ilerlemeye başlamıştı.

 

Tabii ki miras alanının dışında da benzer bir delilik söz konusuydu…

 

Kısa bir süre önce Nehre Meydan Okuyan Tarikatın parlak ekrandaki halkası ansızın aydınlanmıştı.

 

Frijit Tarikat, Kızılruh ve Usta Tanrırüzgarı anında keyiflenmişti. Sonuçta o ışık tarikatlarının onurunu temsil ediyordu. O parlaklığın diğer tarikatlarınkine kıyaslanışıysa Bai Xiaochun’un henüz tek bir mühür aldığını tahmin etmelerini sağlamıştı.

 

“Bir tane alırsa bile tüm bu yaşananlara değer!” diye düşünen Kızılruh yumruklarını sıkmıştı. Pek uzaklarda olmayan kırmızı saçlı, yaşlı Yıldızlı Nehir Kortu üyesininse kalbi ansızın ürpermişti. Hatta kaşları çatılmış lakin yalnızca bir an sonra toparlanmıştı.

 

“Tebrikler Nehre Meydan Okuyan Tarikat.” dedi sahte bir gülümseme eşliğinde. “Şansınız yaver gitti ve bir mühür alabildiniz. Ama şans sizi ancak belli bir ye-” Konuşmasını bitiremeden önce Nehre Meydan Okuyan Tarikatın halkası ansızın bir nebze daha parlaklaştı. Bir an sonraysa biraz daha… Çok geçmeden parlaklığı Yıldızlı Nehir Kortunun halkasını aştı.

 

Başta Yıldızlı Nehir Kortu olmak üzere üç tarikatın Ruhun Başlangıç Aşaması uzmanları da şoktaydı.

 

“Bu nasıl mümkün olabilir?!”

 

Nehre Meydan Okuyan Tarikatın üç başpapazı da hayrete düşmüş, birbirlerine kuşku dolu bakışlar atmıştı.

 

Kırmızı saçlı yaşlı adamın ifadesiyse inanılmaz nahoştu ve gözlerinde titreşen öfkeyi görmek mümkündü. Ansızın miras alanına gönderdiği çırakların hiçbir işe yaramadığını hissetti. Ve o pişmanlığıyla boğuşurken Nehre Meydan Okuyan Tarikatın halkası daha da parlak bir hal aldı!

 

Bir gümbürdeme sesi olmasa da herkes yıldırım çarpmışa dönmüştü. Nehre Meydan Okuyan Tarikatın halkası tarifsiz bir hızla ışıltısını arttırıyordu. Bir an sonra Polarite Nehir Kortunu da aşmıştı!

 

Polarite Nehir Kortunun uzmanları ifadelerindeki değişimin önüne geçemiyordu.

 

Bir an sonraysa Nehre Meydan Okuyan Tarikat Dao Nehir Kortunu da geride bıraktı. Bu noktada beyaz saçlı yaşlı adam bir adım öne çıkarak ışıldayan halkaları daha yakından izlemeye koyuldu. Herkesin yüzlerine bir delilik ifadesi yerleşmişti.

 

Nehre Meydan Okuyan Tarikat halkasının parlaklığı oradaki herkesin hayal gücünün ötesinde bir hızla artmaktaydı!

 

#Kahramanlar da hep yalnız oluyor  
Bu çocuğun tripleri diyorum, başka da bir şey demiyorum. Bakalım mühür meselesi nasıl sonuçlanacak, üç tarikatın çıraklarının tepesini attıran 'yalnız kahramanımızın' başına neler gelecek... Okumaya devam!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr