Bölüm 365 : O Da Ne?

avatar
4445 19

A Will Eternal - Bölüm 365 : O Da Ne?


Çevirmen : Clumsy 

 

“Sadece iki mühürden bahsediyoruz.” dedi kırmızı saçlı yaşlı adam, soğuk bir sesle. “Nehre Meydan Okuyan Tarikat gerçekten iki tanecik mühür konusunda bile kendisine güvenemiyor mu?” Ardından gözlerini kıstı.

 

Usta Tanrırüzgarı ve Başpapaz Kızılruh sessizliğini korurken bakışları Frijit Tarikata çevrildi. Nehre Meydan Okuyan Tarikat bu bahsi kazanırsa tarikatları için büyük bir kazanç olurdu. Bir Yıldızlı Meteor almak miras müsabakasındaki kayıplarının bir kısmını telafi ederdi.

 

Fakat kaybettikleri ve bir Cennetkarışı Savaş Gemisini teslim ettikleri takdirde Nehre Meydan Okuyan Tarikatın toplam savaş gücü hatırı sayılır ölçüde düşerdi.

 

Neticede Cennetkarışı Savaş Gemisi Ruh Akımı grubuna aitti ve Frijit Tarikat Bai Xiaochun’u diğer iki başpapaza nazaran daha iyi tanıyordu. Bu yüzden son karar onun olacaktı.

 

Frijit Tarikat Nehre Meydan Okuyan Tarikatı temsil eden karanlık halkaya bakarak Bai Xiaochun’un bugüne dek başardığı tüm mucizevi şeyleri düşündü. Bahsi kazanırlarsa tarikatın morali ve özgüveni bir hayli artacaktı. Kaybedelerse… Ehh, bahsi reddetmek bile diğer üç tarikata yenildikleri anlamına gelecekti.

 

Bahse girilen şeyler kıymetli olsa da Nehre Meydan Okuyan Tarikatın kaybedecek pek bir şeyi olmadığı doğruydu.

 

“Anlaştık!” dedi Frijit Tarikat sıkılı dişlerinin ardından. Kırmızı saçlı adamsa içten bir kahkaha attı. Gerçek şu ki miras alanına girmeden önce çıraklarına bazı emirler vermişti.

 

Görevleri yalnızca olabildiğince çok mühür toplamak değildi, aynı zamanda Nehre Meydan Okuyan Tarikatın tek bir mühür dahi alması engellenmeliydi!

 

“Bir düşününce,” diye geçirmişti aklından, “teorik olarak kaza eseri tek bir mühür elde etmesi mümkün. Ama kesinlikle iki tane elde edemez!” İçten içe soğuk kahkahalar atıyordu. Onu iyice kendine güvenli kılan şeyse olağan sınav zamanı olmadığı için Miras Mühürleri Dağının dışındaki defansif alanı aşmanın iyice zorlaşacağını bilmesiydi. Bu yüzden Bai Xiaochun’un tek başına dağa yaklaşması imkânsız gibi bir şeydi.

 

Dao ve Polarite Nehir Kortları olup bitenleri dikkatle izliyordu. Yıldızlı Nehir Kortunun ne yapmaya çalıştığı ortadaydı, niyetleri hem Gök Nehir Kortuna ait kaynakları güvence altına almak hem de Nehre Meydan Okuyan Tarikatı güçsüzleştirmekti. İleride kendilerini güçlendirmek için açgözlü bir şekilde Nehre Meydan Okuyan Tarikatı sömüreceklerini hayal etmek kolaydı!

 

Neticede Yıldızlı Nehir Kortu Nehre Meydan Okuyan Tarikatla sınır komşusuydu!

 

Gök Nehir Kortu geçmişte Yıldızlı Nehir Kortuna tam bir üstünlük taslamış ve Yıldızlı Nehir Kortu pek çok durumda harekete geçmeden önce Gök Nehir Kortunun ne yapacağını beklemek zorunda kalmıştı. Ama artık Gök Nehir Kortu yoktu ve Yıldızlı Nehir Kortu yeni bir komşu edinmişti!

 

Dışarıda bahis meselesi dönerken içerideki Dao Nehir Kortu güçleri 3,600 metreye ulaşmıştı. Belli ki bu onların limitiydi. Güçlü dev bile yok edilmeden daha fazla ilerleyemezdi.

 

Polarite Nehir Kortu Dao Nehir Kortu kadar ilerleyememiş, 2,700 metreye ulaşmıştı. Fakat Dao Nehir Kortu tüm mühürleri kapamayacağı için Polarite Nehir Kortu yine de iyi bir oran elde edebilecekti.

 

En güçsüzleri olan Yıldızlı Nehir Kortuysa yalnızca 1,500 metre kadar gidebilmişti. Polarite ve Dao Nehir Kortunun arkasında olmalarına rağmen onlar da mühürlerin bir kısmını elde edebilecek, bir yandan da Nehre Meydan Okuyan Tarikatı mühürlerden mahrum edecekti.

 

Bu sırada Miras Mühürleri Dağından yaklaşık on mühür havalandı.

 

Bai Xiaochun ise Karayağızı üç tarikattan belli bir uzaklığa götürmüştü, yine de görüş menzilinden çıkmış değillerdi.

 

Cennetkarışı Dharma Gözü sayesinde mükemmel konumu tespit etmişti. Bu alandaki baskı diğer üç tarikatın girdiği yerdekinden çok daha fazlaydı.

 

“Karayağız, küçülmene ihtiyacım var.” dedi soğuk bir sesle. “Baban seni biraz eğlendirecek!”

 

Karayağız şaşkın görünse de bir an sonra ürpererek boyutunu küçültmeye başladı. Çok geçmeden Xiaochun’un cüppesine sığacak boyuta gelmişti. Bai Xiaochun ise derin bir nefes sonrasında bedenini titretti.

 

Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği ve Cennet-Daosu Altın Özünün gücüyle o da ufaldı. Kemikleri ve eti küçülürken ufak bir çocuk ebadına ulaşmıştı.

 

Kıyafetleri çok büyük kaldığı için öylece kayıp gitti. Ardından parmağını salladı ve siyah bir ışıkla birlikte kaplumbağa tavasını çıkarttı!

 

“Beni elimi göstermeye zorluyorsunuz!” dedi sıkılı dişlerinin ardından. “Hile yapmak istemiyordum!” Bai Xiaochun tavasını toplum içinde kullanmaktan hoşlanmıyor olsa da şu anda başka çaresi yoktu. Derin bir nefes alarak yere yattı ve kaplumbağa tavayı üstüne çekti.

 

Ufaldığı için tavanın altına rahatlıkla sığmış ve yerde gerçek bir kaplumbağanın uzandığı izlenimini doğurmuştu.

 

Hemen hemen aynı saniyede çantanın içerisinden keyifli bir ses yükseldi.

 

“Hahaha! Kesinlikle benim evcil hayvanım olmayı hak ediyorsun! İyi iş, Küçük Bai. Efendin bunu beğendi!” Bu sesin sahibi kafasını çıkartıp Bai Xiaochun’un yanına inen küçük kaplumbağadan başkası değildi.

 

“Kapa çeneni!” diye bağıran Bai Xiaochun küçük kaplumbağayı görmezden gelerek tavanın ucunu kaldırdı ve önündeki 15,000 metrelik tehlikeli alana bakarak emeklemeye başladı.

 

Küçük kaplumbağa da kahkahalar ata ata peşine takıldı. Belli bir mesafeden irili ufaklı iki kaplumbağa gibi görünüyor, kısıtlayıcı büyülerle dolu alanda yavaşça ilerliyorlardı.

 

Neredeyse girdikleri saniyede az öncekinden çok daha büyük yıldırımlar düşmeye ve kaplumbağa tavaya çarpmaya başlamıştı. Fakat tava hiçbir zarar görmüyor denilebilirdi, kaç yıldırım olursa olsun fayda etmezdi. Bai Xiaochun titreşimleri hissetse de olup bitenler bundan ibaretti. Kaplumbağa tavanın korumasına bir de Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği ve Cennet-Daosu Altın Özü eklenince hiçbir zarar görmeyeceği garanti altına alınıyordu.

 

Üç tarikatın mühürler için mücadele etmekte olan yetişimcileriyse ansızın Bai Xiaochun’la ilgili bir tuhaflık sezmişti. Bakışları çevrilen yetişimciler çok geçmeden iki kaplumbağayı fark etti…

 

“O da ne?”

 

“Bir kaplumbağa kabuğu!”

 

“Nehre Meydan Okuyan Tarikat herifinin defansif alana girmek için böyle bir yöntem seçtiğine inanamıyorum! Hahaha! Bai Xiaochun gerçekten ortalıktan bir kaplumbağa kabuğu bulup korunmak için onu mu kullanmış?”

 

“Durun bir dakika, sadece bir kaplumbağa değil. Baksanıza! İlkinin arkasında daha küçük bir kaplumbağa daha var. Ne gülünç!”

 

Üç tarikattan da kahkahalar yükseliyordu. Dao Nehir Kortu üyeleri bile küçümseyişlerini gizleyememişti. Tabii en kuvvetli kahkahalar başta Chen Yunshan olmak üzere Yıldızlı Nehir Kortundan yükseliyordu.

 

“Bai Xiaochun,” diye bağırdı kahkahalarının arasından, “sen Nehre Meydan Okuyan Tarikatın ikincil başpapazı değil misin? Birkaç miras mührü için bir kaplumbağa olmaya razı geldiğine inanamıyorum. Hadi, gel. Önümde birkaç kez secde edersen sana mühür veririm. Ne dersin?”

 

Bai Xiaochun üç tarikatın alaylarını işitip öfkeli bir şekilde homurdanmadan edememişti. “Bekleyin de neler olacağını görün!” diye düşünüyordu.

 

O ileri doğru emeklerken siyah rüzgarlar esiyor, alev denizleri saldırıyordu. Buz bıçakları atılıyor, onlara sayısız büyü eşlik ediyordu. Fakat hiçbiri Xiaochun’u durduramıyordu.

 

Sırtında kaplumbağa tavasıyla 300 metre ilerleyene dek dur durak bilmeden emeklemişti.

 

Bu noktada üç tarikattan gelen alaylar azalmaya başladı. Hatta pek çoğunun gözleri irileşmiş, iç çekişler işitilmişti.

 

“Ne biçim bir kaplumbağa kabuğu o!?!?”

 

“Bu… bu nasıl mümkün olabilir? Bai Xiaochun’un girdiği alan bizimkinden çok ama çok daha tehlikeli.”

 

“Yıldırım, ateş, rüzgâr… hiçbiri o kaplumbağa kabuğuna etki etmiyor! Oha! Baksanıza, hızlanıyor!!”

 

Ağızlar açık kalırken alana alışmış görünen kaplumbağa iyice hızlanmaya başlamıştı.

 

600 metre. 900 metre. 1,200 metre. Gümbürdemeler yankılanırken kabuğa büyüler çarpıyor ama hiçbir şey ivmesini durduramıyordu. Çok geçmeden 1,500 metreye ulaşılmıştı.

 

“İmkânsız!!” diye bağırdı Chen Yunshan. Gördüklerine inanamıyor ve sonuç olarak nefesi kesiliyordu. Bu tepkisinde yalnız da değildi. Polarite Nehir Kortunun her ferdinin gözlerine aynı inanamaz ifade yerleşmişti.

 

Bu noktada kaplumbağa kabuğunu vuran yıldırım sayısı yüzü aşmıştı fakat kaplumbağa giderek hızlanmayı sürdürmekteydi.

 

Tabii ki Bai Xiaochun o kabuğun altında saklı olsa da herkes suratına ne çeşit bir ifade yerleştiğini gayet iyi biliyordu. Mutlak bir gurur…

 

“Hmmmph! Lord Bai harekete geçtiğinde kendisini bile korkutuyor. Bana zorbalık etmeye cüret ettiğinize inanamıyorum!” Kendinden son derece hoşnut olan Xiaochun elleri ve dizlerinin üzerinde emeklemeyi sürdürüyordu. Çok geçmeden 1,800 metreye ulaştı. Ardından 2,100 ve sonra da 3,000!

 

Dao Nehir Kortu yetişimcileri bile öylesi bir alana girmeye cesaret edemezken Bai Xiaochun hiç de endişelenmiş görünmüyordu. Hatta üç tarikat da Bai Xiaochun’un hafif bir tonda mırıldandığını işitebiliyordu.

 

Alandaki tehlikeli büyülerin bir tanesi bile kaplumbağa kabuğu üzerinde ufacık bir etki doğuramıyordu.

 

“Bu... bu... bu…” Herkes tam anlamıyla sersemlemişti.

 

#Ahahahah! Bu çocuğun kurnazlığı beni öldürecek... 
Bu arada şu kaplumbağa sayesinde bugüne dek kaç olaydan kurtuldu, neler neler elde etti hatırlıyor musunuz? Herhalde serideki en büyük şansı o diyeceğim ama o kadar şanslı ki emin de olamıyorum.
Hadi biz de kaplumbağayla birlikte ilerleyelim ve neler olacağını görelim, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr