Bölüm 361 : Sadece Bir Mi?

avatar
5135 19

A Will Eternal - Bölüm 361 : Sadece Bir Mi?


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun’un Nehre Başkaldıran Dağa çıkışını izleyen bir sürü çırak mevcuttu. Herkes diğer üç Orta Saha tarikatının geçen ayki ziyaret sebebini biliyordu ve bu yüzden tepeleri atıktı. Ayrıca Bai Xiaochun’un Nehre Meydan Okuyan Tarikatı temsilen cep aleminde dövüşeceğinden de haberdarlardı!

 

Koca tarikatta bu dövüşe katılabilen tek kişinin Bai Xiaochun olmasıysa pek çok yetişimciyi endişelendirmişti.

 

Nehre Meydan Okuyan Tarikat Orta Sahalarda yeniydi ve haliyle bulundukları yetişim dünyasına yabancıydılar.

 

Bu yabancı çevrede etkileyici görünseler de bir Deva uzmanı elde edene dek pozisyonları sallantıda olacak ve rahatlıkla yerleri doldurulabilecekti.

 

Bırakın sıradan çırakları, başpapazların bile kalplerinde bir tedirginlik ve tehdit hissi mevcuttu. Neyse ki Kan Atası, Uğursuz Gök İncir Ağacı ve şok edici gerçek ruh da diğer üç tarikatı tedirgin etmeye kafiydi.

 

Zaten Nehre Meydan Okuyan Tarikata bir nebze istikrar sağlayan şeyler de bunlardan ibaretti.

 

Bai Xiaochun bunun fazlasıyla bilincindeydi. Bu yüzden cep alemine gitmek istememesine ve diğer üç tarikatta tanık olduğu gaddarlığa rağmen anlaşmasına uymaya karar vermişti. An itibariyle dişlerini sıkıp korkudan tir tir titreyerek Karayağızla birlikte yavaşça dağda yükselmekteydi.  

 

Usta Tanrırüzgarı, Frijit Tarikat ve Kızılruh ise orada bekliyordu. Üç Ruhun Başlangıç Aşaması Daoist efendisi Xiaochun’a cep alemi yolunda eşlik edecekti.

 

Herkes sessizce izlerken Bai Xiaochun dağın zirvesine doğru ilerliyordu. Bu sırada Hayalet Diş mağarasından çıkmıştı ve gözlerindeki dalgınlıkla Ruh Akımı Tarikatındaki dövüşlerini düşünüyordu.

 

O gün hayatında ilk defa kendisiyle aynı nesilden birine karşı kaybetmişti ve hiç etkilenmemiş gibi görünse de içerisinde Xiaochun’u aşmaya yönelik güçlü bir arzu doğmuştu.

 

Ancak bir noktada Bai Xiaochun’un ilerleyişinin neredeyse inanılmaz raddede olduğunu anlamıştı. Şimdiden öylesine ilerlemişti ki ona yetişmek imkânsız görünüyordu.

 

Bir de Kan Akımı grubu dağlarından birinde ellerini sıkıca yumruk yapmış Song Que vardı. Onun aklındaysa Düşmüş Kılıç Dünyası, Cennet-Daosu ve ardından yaşananlar vardı. Gözleri isyankarlıkla alevlenmişti!

 

“Bir gün mutlaka seni geçeceğim!”

 

Aynı şekilde Kan Akımının kan efendileri ve diğer Seçilmişleri de tedirgindi. Tarikatlarını düşündüklerinde kendilerini Bai Xiaochun’la kıyaslamadan edemiyorlardı. Hiçbirinin cep alemine gitmeye yetkili olmaması sinir bozucuydu.

 

Zhou Xinqi nefes alışını kontrol etmekte zorlanıyordu, Dokuz-Adanın gözleri kan çanağına dönmüştü. Usta Tanrı-Kahin ve Jia Lie tedirgindi. Geçmişin göz kamaştırıcı bir Seçilmişiyse şu anda bir yetişim dönemecinde sıkışıp kalmıştı. Bu kişi vaktinin çoğunu bir başına geçiren ve dışarı çıkmayı reddeden Lu Tianlei idi. Şimdiyse mağarasından çıkmış ve Nehre Başkaldıran Dağa yükselen figürü izlemeye koyulmuştu.

 

Chen Manyao ve Gongsun Wan’er de açığa çıkmıştı. Gongsun Wan’er’in ifadesi her zamanki gibiydi, dudakları belli belirsiz bir gülümsemeyle kıvrılmıştı. Ancak az önce bahsedilen tüm bu kişilere kıyasla en karmaşık hissiyatlı ve delirmeye en yakın kişi Shangguan Tianyou’ydu!

 

Dimdik duruyor ve her zamanki gibi göz kamaştırıcı bir yakışıklılık sunuyordu. Bai Xiaochun’a bakmaya bile niyeti yoktu ve bu yüzden mağarasından çıkmayı reddetmişti. Bai Xiaochun’u göremiyor olsa da kalbi en zehirli yılanlar tarafından ısırılmış gibi hissediyordu, acısını kelimelere dökmek çok zordu.

 

Kan çanağı gözlerle yumruklarını sıkarak şöyle dedi: “Ne ailesi ne de eğitimi olan basit bir piçin tekisin. Ben Shangguan Tianyou! Seni kesinlikle ayaklarımın altına alacağım!”

 

Kıskanan veya öfkelenenlerin yanı sıra Bai Xiaochun’a iyi dileklerini sunanlar da vardı. Büyük Şişman Zhang, Hou Yunfei, Xu Baocai, Üçüncü Şişman Hei ve Li Qinghou oradaydı. Tabii Hou Xiaomei ve Song Junwan da son derece gergin olmalarına rağmen iyi dileklerini sunuyordu.

 

Sayısız gözün hedefi olan Bai Xiaochun dağda yükselmekteydi. Çok geçmeden Karayağızın Öz Formasyona ulaştığı sunağın önüne geldi.

 

Üç başpapaz orada kendisini bekliyordu. Onu ve hazırlıklarını görmek ağızlarını açık bırakmış, birbirlerine garip bakışlar atmalarına yol açmıştı. En sonunda Frijit Tarikat kuru bir öksürük eşliğinde elini salladı.

 

Ansızın gökten gümüş bir ışık huzmesi alçaldı. Bu giderek irileşen ve 3,000 metreyi bulan Cennetboynuz Kılıcıydı!

 

“Tamamdır, Xiaochun, gitme zamanı!” dedi ve bulanıklaşarak Cennetboynuz Kılıcıne atıldı. Kızılruh ve Usta Tanrırüzgarı da onu takip ederek kılıcın üzerine yerleşti, her biri tek sıra halinde bağdaş kurdu. Bai Xiaochun da dişlerini sıkarak onlara ayak uydurdu. Son olarak arkasındaki Karayağız başını arkaya atıp kükreyerek gruba katıldı.

 

Karayağızın gözleri beklenti ve heyecan doluydu. İlk defa Bai Xiaochun’la bir sınava katılacaktı ve böyle bir etkinlikte onun yanında olmak fazlasıyla heyecan vericiydi.

 

“Hadi gidelim!” diyen Frijit Tarikatın sesi gök gürültüsü misali yankılandı. Ve göz kamaştırıcı seslerle ışıldayan kılıç gümbürdemeler eşliğinde inanılmaz bir hızla yola koyuldu. Göz açıp kapayıncaya dek de ortadan kayboldu ve ardında sadece sonik patlamalarla uzun, gümüş bir ışık izi bıraktı.

 

Bai Xiaochun’un gidişiyle Nehre Meydan Okuyan Tarikat halkı yeniden konuşabilir hale gelmişti. Ardından Dokuz-Ada, Song Que, Hayalet Diş ve diğer Seçilmişler ilerleme kararlılığıyla inzivaya çekildi. Her biri olabildiğince hızlı şekilde Öz Formasyona geçmeye kararlıydı.

 

Büyük Şişman Zhang bile dişlerini sıkarak inzivaya çekilmişti.

 

Bai Xiaochun’la aynı nesildeki hemen hemen herkesin aynı şeyi yaptığını söylemek mümkündü.

 

**

 

Orta Sahalar yetişim dünyası öylesine büyüktü ki kıtalara ayırarak tarif etmek mümkün değildi. Bunun yerine ‘mülk’ kelimesi kullanılırdı. Nehre Meydan Okuyan Tarikatın bulunduğu alanın adı son zamanlarda Gök Mülkünden Meydan Okuyan Mülke çevrilmişti.

 

Cep alemiyse Dao Mülkündeki Meydan Okuyan Mülkten bir hayli uzakta, uçsuz bucaksız görünen bir çölün yanındaydı. Çölün Cennetkarışı Nehrine olan uzaklığından ötürü oradaki yer ve göğün ruhsal enerjisi oldukça silikti.

 

Seyrek ruhsal enerjili alanda var olan cep alemi uzaklığına rağmen kısmetsiz bir yer olarak tarif edilemezdi.

 

Çölde insanların hatırlayabileceğinden çok daha uzun süredir var olan fazlasıyla antik bir tapınak bulunuyordu. İşte miras mühürleri ve cep aleminin girişi o konumdaydı!

 

Tapınağın etrafı çöl kumlarından çıkan her biri 300 metreyi aşkın yüzün üzerinde taşla çevriliydi.

 

Taşların görünümü bir hayli garipti ve ilk bakışta rastgele yerleşmiş görünüyorlardı. Fakat yakından bakıldığında görünüyordu ki alandaki yer ve göğün durumunu başkalaştıran özel bir sistemleri vardı. Şok edici bir şekilde o taşlar aslında güçlü bir büyü formasyonuydu!

 

Formasyondan Ruhun Başlangıç Aşaması yetişimcilerinin bile çekinmesine yol açan kuvvetli dalgalanmalar yayılıyordu. Belli ki bu formasyonu oluşturan kişi yalnızca bir deva olabilirdi!

 

Yıldızlı Nehir ve Polarite Nehir Kortlarının üyeleri çoktan gelerek taşların üzerinde bağdaş kurmuştu. İki tarikat da ilk altmış yıllık döngüsünde yirminin üzerinde üyeye sahipti. Sakin ifadeli kadınlar ve erkekler mevcuttu. Fakat gözlerindeki kibir ortadaydı; hepsi tarikatlarının en iyi Seçilmişleriydi.

 

Gerçek şu ki kibirli olmaya da hakları vardı. Tek bakışta sıradan yetişimcilerden ne kadar farklı oldukları görünebiliyordu.

 

İki tarikat temel taşları olan bu Seçilmişleri yetiştirmek için akıl almaz kaynaklar harcamıştı. Bu kişilerden biri de Chen Yunshan’dı.

 

Birbirinden ayrı oturan tarikatların auraları bariz bir şekilde farklıydı. Yıldızlı Nehir Kortunun yetişimcileri sayısız yıldızı andıran loş bir parlaklık ile engin bir aura yayıyordu.

 

Polarite Nehir Kortuysa onlara taban tabana zıttı. Onlar öldürücü, pis auralara sahipti ve bakışları rakiplerinin kalpleriyle zihinlerine işleyebilecek gibiydi. Bir çırpıda insan öldürebilecek gibi görünen bu kişiler siyah bir sisle çevriliydi. Sisin içerisinde başıboş dolaşan şeytani ruhların dış hatlarıysa belli belirsiz göze çarpıyordu.

 

Sergilenen enerji Aşağı Sahalardaki hiçbir tarikatın harcı olamazdı. Sadece Orta Sahaların büyük tarikatları böyle bir şey sunabilirdi!

 

İki tarikatın güçleri bu şekilde oturup beklerken yetişimcilerin gözleri yukarı çevrildi, uzaklardan gelen belirgin dalgalanmaları hissetmişlerdi.

 

Bir an sonraysa gümüş bir ışık çizgisi göründü, yani Cennetboynuz Kılıcı… Kılıç havayı delip geçerken her yana on katlı ruh güçlendirmenin dalgalanmaları yayılıyordu. Nehre Meydan Okuyan Tarikatın güzel bir şov sergilemeye çalıştığı ortadaydı. Kılıç göz açıp kapayıncaya dek formasyona yaklaşmış ve üzerindeki figürler Yıldızlı ve Polarite Nehir Kortları tarafından görünür hale gelmişti.

 

Tüm bakışlar üç başpapazı es geçerek Bai Xiaochun’a çevrilmişti.

 

Kimin söylediğini fark etmek zordu fakat bu cümleyi kuran kişinin sesindeki şaşkınlık ve alay daha bariz olamazdı: “Sadece bir kişi mi?!”

 

#Sizin sadece bir kişi mi dediğiniz o kişi bugüne dek kendisini küçümseyen kimleri perişan etti bir bilseniz... Eminim bir süre sonra pek çoğu bizim baş belasından dersini alacaktır. Hele bir de yanında Karayağız varken neler olur kim bilir! 
O zaman bakalım bizimkileri ve rakiplerini neler bekliyormuş, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr