Bölüm 357 : Kötü Niyetler

avatar
5038 20

A Will Eternal - Bölüm 357 : Kötü Niyetler


Çevirmen : Clumsy 

 

Kaotik bir mücadele başlamak üzereydi. Nehre Meydan Okuyan Tarikatın Ruhun Başlangıç Aşaması yetişimcileri arttıkça yeni gölgemsi figürler de ortama dahil oluyordu.

 

Tüm bu figürler Nehre Meydan Okuyan Tarikatın kimliklerini teşhis etmemesi adına auralarını gizliyordu. Üstelik gelenler tek bir gruptan ibaret değildi; tam dört gruplardı!

 

Mücadele başlamak üzereyken Kan Atasının gözleri açıldı ve Bai Xiaochun’un deliye dönmüş bakışları açığa çıktı. Karayağız onun evladıydı ve bir baba olarak ona zorbalık edenleri görmek tepesini attırmıştı. O insanların Karayağızın Menekşe Özünü çalmaya çalışmasına kayıtsız kalamazdı!

 

Kan Atasının ağzından, “Cehennem olup gidin!!” diye kükredi. Ve göğün en yükseklerinde yankılanan gümbürdemelerle birlikte Kan Atasının sağ eli bir yumruk saldırısı gerçekleştirdi.

 

Bu saldırı Bai Xiaochun’un yetişim gücünün tamamını arkasına almıştı; Cennet-Daosu Altın Özüyle Ölmeyen Cennetsel Kral Özü salınmış ve patlayıcı bir güç elde edilmişti. Kan Atasının devasa yumruğu koca bir kıta misali havada ilerliyor, göğü dağıtarak muazzam şok dalgaları doğuruyordu.

 

Karşılığında suratları asılan casuslar yoldan kaçışmaya çalıştı. Fazla yavaş kalanlarsa anında kan kusmaya başladı.

 

Uçan yılan da aldığı doğrudan yumruk darbesiyle çığlıklar atarak geriye uçuruldu.

 

Ansızın her şey sessizleşti. Herkes suratlarına kazılı bir şokla, herhangi bir güçsüzlüğünü tespit etmeye çalışarak devasa Kan Atasına bakıyordu.

 

Bu sırada Usta Tanrırüzgarı ve Frijit Tarikat birbirine bakmaktaydı. Aslında niyetleri mücadeleyi biraz daha uzatıp daha fazla casus çekmekti. Ama Bai Xiaochun Kan Atasının kontrolünü ele geçirmişken işleri geciktirmenin onu öfkelendirmek anlamına geleceğini biliyorlardı. Bu yüzden bir an sonra ikisi de birbirine onay verdi.

 

“İşleri sonlandırma zamanı.” diye mırıldandı Frijit Tarikat. “Henüz yüzünü göstermemiş olanlar bile bu gördüklerinden sonra hamle yapamayacak kadar korkacaktır!” Elini sallayarak gökte siyah bir güneş belirtti, bir an sonraysa buna beyaz bir güneş eşlik etti. Onların üst üste binişiyle içlerindeki kuzgunlar da birleşti ve şekillenen yeni kuzgun gözlerini açarak sağır edici bir çığlık koyuverdi.

 

Ardından... kuzgun havalandı. Aynı anda bir kahkahayla birlikte korkuluk da havadaki yerini aldı. Onu da altın bir ışık huzmesi şeklinde Frijit Tarikata uçan Cennetboynuz Kılıcı takip etti.

 

İşler bunlarla sona ermiş değildi. Kurulan büyü formasyonları miatları dolmuş görünmelerine rağmen bir anda eskisinin üç katı parlak şekilde ışıldamaya başladı. Ve açığa çıkan üç devasa parlak kılıç yollarına çıkan her şeyi yok etmeye koyuldu.

 

Yer ve gök delice sarsılırken tüm casuslar canlarını kurtarmak için kaçmaya çalışıyordu. Ne yazık ki uzaklaşabilenlerin sayısı pek azdı. Cennetboynuz Kılıcı birini ikiye doğramış, korkuluksa bir diğerinin önüne geçerek canlı canlı derisini yüzmüştü! Bir an sonra kurbanın bir yansıma olduğu ortaya çıksa da korkuluğun saldırısı yine de tüyler ürperticiydi!

 

Siyah ve beyaz güneşlerin ışıkları casusların saklanmasını imkânsız kılıyor, siyah beyaz kuzgunsa onları katletmeyi sürdürüyordu.

 

Fakat hiçbiri büyü formasyonlarının parlak kılıçları kadar etkileyici olamıyordu. Kılıçlar çabucak üç ağ doğurmuş ve her biri 100,000 kılıçtan oluşan ağlar düşmanları parça parça etmeye başlamıştı.

 

Bu sırada kaçmanın eşiğinde olan uçan yılanın peşine soğuk bir şekilde homurdanan Li Zimo takıldı.

 

Nehre Meydan Okuyan Tarikat belli bir mesafeden göz kamaştırıcı bir manzara sunmaktaydı. Kılıçtan çiçekler açıyormuş gibiydi…

 

Garip bir şekilde ölenlerin pek çoğundan kan dökülmüyor ve bedenleri yere düşer düşmez öylece ortadan kayboluyordu. Geriye kalan gerçek beden sayısı azdı.

 

Belli ki arkalarında ceset bırakmayanlar gerçek benlikleriyle değil, klon formlarıyla gelmişti. Onlar için bir klonu yitirmek ziyan olsa da gerçek bir zarar söz konusu olmayacaktı.

 

Klonlar ortadan kaybolur ve çiçekten kılıçlar silinmeye başlarken Menekşe Öz de güvenle Karayağızın ağzına ulaşmıştı. Özü yutan Karayağızın aurası anında yükselmeye başladı.

 

Bu arada Kan Atasının içerisindeki Bai Xiaochun’un beti benzi solmuş, bitkin düşmüştü. Çifte özüne rağmen Kan Atasını kontrol etmek tüketici oluyordu.

 

Başpapazlara dönük gözlerindeki kin de barizdi.

 

Başpapazlarsa garip bakışlar paylaşmaktaydı. Doğrusu Karayağızın Öz Formasyonu uzun vadeli planlarının bir parçası olmamıştı; esas niyetleri bu olayı casusları açığa çıkarmak için kullanmaktı. Buna rağmen Bai Xiaochun’un olanları yanlış anlamasından endişelendiler ve bir açıklama yapması adına Frijit Tarikat öne çıkarıldı.

 

Nihayetinde Bai Xiaochun soğuk bir homurdanma ve Karayağız adına bulunduğu pek çok talep sonucunda meseleyi bir kenara bırakmayı kabul etti.

 

“Ah bu ihtiyarlar…” diye kendi kendine söylendi. “Hepsi de kurnaz yaşlı tilkiler!” Ardından Karayağızın enerjisinin yükselmeye devam ettiğini gördü ve heyecana kapılarak başpapazları şimdilik affetmekte karar kıldı.

 

Yaratık kralların Öz Formasyona ulaştıktan sonra dinlenip toparlanması gerekirdi ve başpapazlar kendilerini bu süreçte Karayağızın Dharma koruyucuları olarak ilan etti. Bai Xiaochun da onlara katılıp Karayağızın tamamen iyileşmesini beklemeye başladı.

 

Fakat beklemek çok sıkıcıydı. Çok geçmeden aklına gerçek ruh olan kız bebek ve Nehre Meydan Okuyan Hap geldi. Zaman geçtikçe de hapı nasıl yaratacağı üzerine düşüncelere kapıldı.

 

“Hapı kendi içimde üretemeyeceğim… Bunun için bolca yaşam gücüm olması gerekirdi ama yok… Hapı bedenin dışında yapmak mümkün ama o da çok zor.” Bu sırada afallamış bir şekilde kaşlarını çatmıştı.

 

“Gerçek ruhtan bir damla kan işimi biraz kolaylaştırır… ama yine de ilaçların Daosunda yeterli yeteneğe sahip olduğumu sanmıyorum.” Bai Xiaochun’un morali çok bozuktu. Ne yapman gerektiğini bilip bunu yapamamak can sıkıcıydı.

 

“En basiti kendi içimde üretmek olur… Ama yaşam gücüm eksik… Yaşam gücü… hey, dur bir saniye!” Ansızın gözleri ışıldadı ve bakışları çantasına çevrildi.

 

“Küçük kaplumbağa... ebedi dayanıklılık kalıntısı. Onun yaşam gücü yeterli olmalı… değil mi?” Bu meseleleri değerlendirdikçe Bai Xiaochun’un heyecanı büyüyordu. Fakat küçük kaplumbağaya işittirmemek için fikirlerini dile getirmeye cesareti yoktu.

 

“Küçük kaplumbağa çok hain. Bana yaşam gücü vermeye razı gelmesi için bir yol bulmam lazım…” Küçük kaplumbağanın bilinçsiz olduğu o eski güzel günleri düşündükçe başının ağrımasına engel olamıyordu. Ansızın kalbi küt küt atmaya başladı.

 

“Bilinçsiz…” Gözlerine kurnaz bir ışıltı yerleşirken yapılacak en iyi şeyin güçlü bir bilinç yitirme ilacı olacağını fark etmişti!

 

Yedi gün sonra erken saatlerde Karayağızın gözleri ansızın açıldı ve dudaklarından uzun bir çığlık yükseldi. Bu sırada etrafında menekşe rengi ışıklar ve Öz Formasyon dalgalanmaları yayıldı.

 

Aynı anda Nehre Meydan Okuyan Tarikatın tüm savaş yaratıkları da bağırmaya başladı. Dharma koruyuculuğu görevini tamamlamış olan başpapazların suratlarınaysa gülümsemeler yerleşmişti.

 

Karayağızın keyfi yerindeydi. Sonraki birkaç günü Bai Xiaochun’la geçirdi ve en nihayetinde sıkılarak biraz eğlenmek için uzaklaşmaya başladı. Tabii bu defa Nehre Meydan Okuyan Tarikattan ayrılmadı. Bunun yerine diğer savaş yaratıklarıyla vakit öldürmeyi ve hoşlandığı kadın çıraklarla takılmayı tercih etti.

 

Bai Xiaochun da onun gönlünce takılmasına müsaade etti. An itibariyle bilinç yitirme ilacına tamamen odaklanmış haldeydi. Bu yüzden mağarasında kalarak zihninde var olan sayısız ilaç formülünü gözden geçirmeye koyuldu.

 

Vakit geçti. İki ay geride kalmıştı.

 

Bai Xiaochun bir plan bulmuştu ve yeni ilaç formülü konusunda mütemadiyen ilerleme kaydetmekteydi. Birkaç seferde küçük kaplumbağa çantadan kafasını uzatmıştı. Zihin okuma gücü yoktu, haliyle Bai Xiaochun’un tam olarak ne düşündüğünü bilemiyordu. Ama gözlerindeki çılgın bakış içinde kötü bir his doğuruyordu.

 

Tabii ki Bai Xiaochun yetişimden vazgeçmiş değildi. Formüle kafa yormanın yanı sıra Ölmeyen Tendonlar ve Frijit Okulu İrade Gelişim Büyüsü üzerinde çalışmayı da sürdürüyordu.

 

Bir sabah şafakta tıbbi formülle ilgili düşüncelerini sonlandırdı. Ve ansızın çantasındaki yeşim kâğıdın titreşmekte olduğunu fark etti. Ardından zihnine Frijit Tarikatın sesi doldu.

 

“Xiaochun, Nehre Başkaldıran Dağ büyük salonuna gel. Orta Sahaların diğer üç büyük tarikatı ziyarete geldi.”

 

Bai Xiaochun biraz afallamıştı. Başpapazlarla yaptığı son konuşmada başpapazlar, casusların bir kısmının başıboş yetişimciler, bir kısmınınsa diğer üç tarikata ait kişiler olduğunu tahmin ettiklerini söylemişti.

 

Sonuçta Nehre Meydan Okuyan Tarikat daha yeniydi ve üç tarikatın onları dışlayacağı barizdi.

 

İşlerin gidişatını düşünen Bai Xiaochun soğuk bir şekilde homurdanmadan edemeyerek ayaklandı. İkincil başpapaz cüppesini kuşandıktan sonraysa yüzüne buz soğukluğunda bir ifade yerleştirerek büyük salona yöneldi.

 

Yol boyunca salona giden diğer Nehre Meydan Okuyan Tarikat yetişimcileriyle karşılaştı, hepsinin suratlarına sert ifadeler yerleşmişti.

 

Gözleri titreşen Bai Xiaochun aceleyle ilerleyişini sürdürdü ve en sounda gözüne üç grup yetişimci takıldı, hepsi de salon girişini tutan Nehre Meydan Okuyan Tarikat çıraklarını küçümseyen ifadelere bürünmüştü.

 

#Bizimki hap üretimi için küçük kaplumbağayı kullanmanın bir yolunu arıyor. Umarım bilinç yitirme hapı derken yine saçma sapan bir şey üretip başına bela almaz  Küçük kaplumbağanın bu süreçte neler yapabileceğini düşünmekse başımı ağrıtıyor vallahi... 
Bu arada casusların bir kısmının diğer tarikatlara ait olması çok normal. Acaba şu anda gelme sebepleri ne? O zaman bakalım küçümseyici çıraklarımız neden gelmiş, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44253 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr