Çevirmen : Clumsy 

Bai Xiaochun’un gelen yetişimcileri gönderişini izleyen yaşlı adam sonunda rahat bir nefes alabilmişti. Xiaochun’un ilgisini çekebildiğini ve sonunda gerçek bir iletişim kurabileceklerini biliyordu.

“Sana her şeyi söyleyebileceğimi garanti edemem. Ama Yaban Arazilerde bilmediğimiz çok az şey var. Cennetkarışı arazilerinin her noktasında ajanlarımız bulunuyor. Ve bununla Aşağı Sahaları, Orta Sahaları, hatta nehir kaynaklarını kastediyorum! Adamlarımız her yerde!” Yaşlı adam Bai Xiaochun’un sorusu karşısında biraz tereddüt etmişti. Fakat dikkatlice düşündükten sonra en iyi seçimin doğruyu söylemek olacağında karar kıldı. Sesinde belli bir gurur gizliydi. Sonuçta istihbarat konusunda kendisine çok güveniyordu.

Bai Xiaochun anlık bir sessizlikten sonra şöyle dedi: “Peki. Biri hakkında bilgi almak istiyorum!”

“Yetişim basamağı ne?” dedi yaşlı adam çabucak.

Bai Xiaochun bir an düşündükten sonra yanıtladı: “Kuruluş Kadrosunda olmalı!”

“Kuruluş Kadrosu mu? O iş kolay. Bu ilk çalışmamız olduğuna göre sana bedavaya bilgi sağlamama ne dersin? Hiçbir karşılığa gerek yok. Sadece o kişinin ismini ve tam olarak ne öğrenmek istediğini söylemen yeterli.” Yaşlı adam anında rahatlamıştı. Kuruluş Kadrosunda pek çok yetişimci olsa da Yaban Arazilerin onlar hakkında bilgi alması çocuk oyuncağıydı. Üstelik bu iş hiçbir risk de barındırmazdı.

Bai Xiaochun başlangıçta biraz tereddütlüydü fakat adamın özgüvenini görmek kalbinde bir umut ışığı doğurmuştu.

“İsmi Du Lingfei. En azından o… Ruh Akımı Tarikatında bu ismi kullandı. Sonra da Kan Akımı Tarikatının kan efendiliği sınavında karşıma çıktı. Onun aslında kim olduğunu öğrenmek istiyorum!!”

“Gerçek kimliğini öğrenmek mi? Bilgilerin bundan ibaret olsa bile kimliğini deşifre etmemize yetecektir. Lütfen bir dakika bekle!” diyen yaşlı adam özgüvenli bir şekilde gülümsedikten sonra Yaban Arazilere dönüp araştırmayı yürütmek adına ortadan kayboldu.

Bu sırada Chen Manyao bağdaş kurmuş şekilde ve kapalı gözlerle oturmaktaydı. Belli ki yaşlı adam onu kullanırken ruhunun bir zarar görmesini engellemek adına kızı bir çeşit transa sokmuştu.

Bai Xiaochun derin bir nefes alarak sessizce beklemeye başladı. Vakit geçti. Bir saat geride kalmıştı. Yaşlı adamın hala dönmemiş olmasıysa Bai Xiaochun’u germekteydi.

Yarım tütsülük süre daha geçti. Ve ansızın Chen Manyao’yu bir titreme teslim aldı, alnından çıkan siyah sicimlerle birlikte yeniden yaşlı adamın imgesi kendisini gösterdi.

Fakat bu defa beti benzi atık gibiydi. Bai Xiaochun’a dönük gözlerindeyse garip bir ifade ve kafa karışıklığı mevcuttu.

“Ee?” dedi Bai Xiaochun çabucak. “Ne öğrendin?!”

Yaşlı adam kısa bir tereddüt sonrasında cevap verdi: “Neden başka birini sorgulamıyorsun?”

“Ha?” diyen Bai Xiaochun hem şaşırmış hem de öfkelenmişti. “O iş kolay dememiş miydin? Sadece biri hakkında bilgi alacaktın. Ne oldu? Onu bulamadın mı?”

Yaşlı adam buruk bir şekilde gülümsedi. Gözlerindeki karmaşaya bir dehşet ışıltısı da yerleşmişti. Bir müddet sonra başını salladı. “Gerçekten hiçbir bilgi bulamadık.”

Bai Xiaochun’un gözleri irileşti. Ve yaşlı adama bir müddet baktıktan sonra bir anda çantasını çıkartarak yere fırlattı.

“Küçük kaplumbağa içerde. Onu bulamıyorum ama orada olduğunu biliyorum, yani siz onu çıkartabilirsiniz. Çantayı al ve bana Du Lingfei’nin kim olduğunu söyle!”

Yaşlı adam Bai Xiaochun’a uzun uzun baktıktan sonra gülümsedi ve hiçbir şeyi gizli tutmamakta karar kıldı. “Sahiden neden başka birini sorgulamıyorsun? Bu Du Lingfei hakkında hiçbir bilgi alamadım. Az önce araştırmaları için insanlar göndermemle birlikte bütün şehir sallanmaya başladı. Yerde ve gökte alametler görüldü! En korkuncuysa dünya çapındaki ajanlarımın büyük çoğunluğunun bir anda ölmesiydi!

“Sence araştırmaya devam edebilir miyim? Bu kişi her kimse ya fazlasıyla gizemli ya da tarifi imkânsız güçte biri tarafından destekleniyor. Sana onu kışkırtmamanı ve bir daha ona denk gelmemek için elinden gelenin en iyisini yapmanı öneririm.”

Adamın söylediği her şey doğruydu. Az önce emrini verdiği araştırma dehşet verici bir şekilde sonuçlanmıştı. Bai Xiaochun’un basit bir sorusunun böyle bir şeye yol açtığına neredeyse inanamayacaktı. Ayrıca Bai Xiaochun’un sırları konusunda merakı daha da uyanmıştı.

Bai Xiaochun bir anlığına sessizce kalakaldı, zihni ve kalbinde devasa şok dalgaları doğmuştu. Adamın yalan söylemediğinin farkındaydı. Bir süre sonraysa şöyle dedi: “Ufacık bir kanıt bile bulamadınız mı?”

Bai Xiaochun’un ne derece kararlı olduğunu gören yaşlı adam tereddüt etti. Ve uzun vadeli bir ilişki kurma arzusunu düşünüp dişlerini sıkarak cevap verdi: “Tek bir kanıt var. Ölen ajanlarımın çoğu Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatındaydı! Bundan ne sonuç çıkaracağınsa sana kalmış!”

Yaşlı adam bu sözlerden sonra kollarını kavuşturarak eğildi.

“Benimle arzuladığın her an maske aracılığıyla iletişim kurabilirsin. Maskeyi kullanmak istemezsen Yao’er’i de kullanabilirsin. Benim ajanım olsa da Nehre Meydan Okuyan Tarikata yönelik kötü bir niyeti yok. Umarım ona nezaket gösterebilirsin…” dedikten sonra sayısız siyah sicime dönüşerek Chen Manyao’nun alnına ulaştı.

Ardından Chen Manyao ürpererek gözlerini açtı. Bai Xiaochun’u karşısında dikilir halde bulunca bir şey söylemek ister gibi ağzını açtı. Fakat bir an sonra nazik bir şekilde eğilerek mağarasına dönmeyi tercih etti.

Bai Xiaochun ise havada süzülerek yıldızlı göğe ve aya bakmaya başladı. Aklında pek çok düşünce dönüp duruyordu.

“Ajanların çoğu Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatında öldüğüne göre orada Du Lingfei hakkında daha çok kanıt bulabilecek olmalıyım.

“Sen kimin nesisin Du Lingfei?

“Seni bu şekilde takip etmeye çalışmak gerçekten çok yorucu…” Bu düşüncelerle yavaşça başını salladı. Onun mazide kaldığına inanalı çok olmuştu. Fakat kalbinde aşamadığı sorular mevcuttu.

Böylece arkasını dönerek Nehre Başkaldıran Dağa yöneldi. Fakat mağarasına ulaşmak yerine Tarikat Lideri Zheng Yuandong’a bir ziyaret gerçekleştirmeyi tercih etti.

Artık tarikattan bunca sır gizleyemeyeceğini biliyordu. Bu yüzden onunla Chen Manyao, Yaban Araziler ve maske hakkındaki bilgilerini paylaştı.

Şafak vakti geldiğinde Büyük Kardeşi Tarikat Liderine her şeyi anlatmış olarak oradan ayrıldı, şimdi ne olacağınıysa düşünmek dahi istemiyordu. Fakat tarikat bu durumu nasıl çözmek isterse istesin kararlarını destekleyecekti.

Tabii ki Zheng Yuandong böyle bir şeyin ağırlığını tek başına üstlenemezdi, verilecek karar konusunda dört grubun başpapazlarına danışmalıydı. Böylece başpapazlar Chen Manyao’yu çağırdı ve en nihayetinde pek bir değişiklik gerçekleşmeden her şey normale döndü.

Chen Manyao hala Nehre Meydan Okuyan Tarikatın bir üyesi, erkek çırakların tanrıçasıydı. Bir Seçilmiş olmayı sürdürüyordu ve gerçek kimliğini bilenler Bai Xiaochun, Zheng Yuandong ve başpapazlardan ibaretti. Belli ki bir nevi anlaşmaya varılmıştı…

Bu meselenin çözümlenişiyle Bai Xiaochun yeniden yetişimine odaklandı. Frijit Okulu İrade Gelişim Büyüsünde de Ölmeyen Tendonlarda da ilerleme kaydediyordu. Artık Orta Sahalarda, dört büyük tarikattan birindeydi. Yer ve gökteki ruhsal gücün yoğunluğuysa Aşağı Sahalardakinden çok daha fazlaydı. Bu yüzden ilerleme hızı yükselmişti.

Tabii ki bu faydaları gören tek kişi o değildi. Zhou Xinqi ve diğer Seçilmişler de inzivaya çekilmiş, Kuruluş Kadrosunun büyük çemberine doğru büyük ilerlemeler gerçekleştirmişti.

Ardından Öz Formasyon gelecekti. Tabii hiçbiri Bai Xiaochun’un yaptığını yapmaya cesaret edemez, bir anda Öz Formasyona geçemezdi. Pek çoğu bu kritik ilerlemeye teşebbüs etmek için en az yarım altmış yıllık döngü boyunca hazırlanacaktı.

Beklenildiği üzere içlerinde ilk önce kimin Öz Formasyona ulaşacağı konusunda bir yarış başlamıştı. Ayrıca herkes birbiriyle iyi anlaşamıyordu, haliyle farklılıklarını konuşturmak için Öz Formasyona geçene dek beklemeleri gerekliydi.

Sadece Song Junwan gibi uzun süredir büyük çemberde olanlar birkaç yıllık hazırlık sonrasında Öz Formasyona adım atabilecekti.

Büyük Şişman Zhang, Xu Baocai, Hou Xiaomei, Üçüncü Şişman Hei gibiler de Orta Sahalardaki ruhsal enerji bolluğundan fayda görüyordu. Bu bilhassa en ürpertici gelişimi sergileyen Büyük Şişman Zhang için geçerliydi. Çoktan Kuruluş Kadrosu ortalarına erişmişti.

Nehre Meydan Okuyan Tarikattaki herkes gelişiyordu. Hatta Qi Yoğunlaşmanın ilk dalga çırakları çoktan Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosu sınavlarına gönderilmişti.  

Orta Sahaların sınavları Aşağı Sahalarınkiyle hayatta kıyaslanamazdı.

Tarikat böyle gelişmelerle canlanırken Karayağız sonunda geri dönebilmişti. Bir anda ortaya çıkmış ve kapıda belirir belirmez Bai Xiaochun tarafından mağarasında karşılanmıştı.

Yara bereyle kaplıydı ve kesiklerinin bir kısmı oldukça derin görünüyordu.

Ancak buna rağmen keyfi son derece yerinde ve gözleri ışıl ışıldı. Beklenmedik bir şekilde üzerine, gelişme kaydetmek üzere olduğunu gösteren bir aura yerleşmişti!

Karayağız neredeyse karargah çalışmaları başladı başlayalı ortada yoktu. Bai Xiaochun onun yaşadığını hissedebildiği için dişi yaratıkların peşine takılıp vakit geçirdiğini farz etmişti. Tahminlerinde yanıldığınıysa ancak şimdi görebiliyordu.

Bai Xiaochun, gözleri Karayağızla buluşur buluşmaz bu kayboluşun altında yatan sebebin ölümcül bir eğitim olduğunu anlamıştı.

Karayağız kendisini biraz faydasız görmüştü; çünkü Bai Xiaochun’un ölümle burun buruna geldiği pek çok olayda ona yardım etmekte başarısız olmuştu!

 #Öncelikle bizimkinin Du Lingfei'nin kim olduğunu öğrenmek için küçük kaplumbağayı bile feda etmeye razı gelmesi iyiydi. Sahiden ben de o kızın olayını çok merak ediyorum. Ama hiç değilse gerçekten güçlü birileri tarafından desteklendiğini gördük, isminin sorgulanmasıyla başta Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı olmak üzere pek çok ajan ölmüş. Demek ki kimliğinin ortaya çıkmaması çok önemli. Bakalım bizimki bu konuda yakın zamanda bir ilerleme kaydedebilecek mi... 
Ve son olarak Karayağız! Biricik efendisine yeterince yardım edemeyince kendisini güçsüz hissetmiş ve gelişmek için yollara düşmüş. Böyle bir canlıyı sevmeyeceksin de ne yapacaksın arkadaş! 
O zaman ben gözümde kalplerle sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!