Çevirmen : Clumsy 

Chen Manyao’nun yüzündeki kırmızılık iyice yoğunlaşmıştı. An itibariyle adeta Bai Xiaochun’un önünde çıplak kalmış gibi hissediyordu. Bir adım gerileyerek öfkeyle seslendi: “Büyük Kardeş Bai…”

Bai Xiaochun başını salladı, gözleri kışkırtıcı bir şekilde parlamaktaydı. “Çok gülünç. Ne yazık ki oyunculuk yeteneğin yeterli değil, Chen Manyao. Bana sebepsiz yere mendilini verdin! Ve beni hiçbir açıklama yapmadan gece vakti davet ettin!

“Oturduğum koca bir ay boyunca bana tek bir mesaj dahi göndermedin… Chen Manyao, gerçekten tarikatın ikincil başpapazının üç yaşında bir çocuk zekasına sahip olduğunu mu sanıyorsun? Ya da beni güzel bir kadın görünce kendinden geçen o aptallardan biri gibi mi görüyorsun?! Tüm bu aşk mektubu olayını kaos esnasında gizli bir saldırı gerçekleştirme şansı bulmak için mi ayarladın?!”

Bai Xiaochun’un her kelimesi buz soğukluğundaydı ve konuşurken Cennet-Daosu Altın Özü yetişiminin gücünü salarak yoğun bir baskı doğurmuştu. Alanda kuvvetli bir rüzgâr esiyor, Chen Manyao’nun suratı asılıyor ve dizleri titriyordu.

 Neticede yalnızca Kuruluş Kadrosundaydı!

Bai Xiaochun kollarını ardında kavuşturarak çenesini kaldırdı. Ve hiç olmadığı kadar sert bir görünüme büründü, güçlü öldürücü aurasına kılıç keskinliğinde bakışlar ekledi. “Aslında buraya gelmeme gerek yoktu ama ikincil başpapaz olarak tüm kanıtları fark etmemem mümkün olabilir miydi? Doğal olarak gelip gerçek amacını görmekten başka şansım yoktu!”

Chen Manyao gerilemeye başlamıştı. “Büyük Kardeş Bai, ben…”

Fakat o devam edemeden önce Bai Xiaochun gözlerinde soğuk ışıklar titreşerek elini salladı, hançer şekilli bir boynuz uçurarak kıymetli bir hazinenin baskısını doğurdu. Bunun Cennet-Daosu Altın Öz yetişim dalgalanmalarıyla birleşimi sonucunda Chen Manyao öldürücü bir hava altında boğulmaya başlamıştı.

Bu hançer şekilli boynuz Bai Xiaochun’un Hain Ejder Boynuzuydu!

“Kılını bile kıpırdatma.” dedi Xiaochun. “Kendini ifade etmek için üç şansın var ve az önce söylediklerinle birini kullandın. Unutma, ikincil başpapaz olarak istediğim çırağı idam etme hakkına sahibim.”

Sıradan bir konuşma yapar gibi olsa da sol ayağının başparmağını ileri itmişti ve patlayıcı bir güç sergilemeye hazırdı. Herhangi bir şey olursa burayı anında terk edecekti.

Dokuz Eyalet Manzarası da her an kullanılabilecek durumdaydı.

Chen Manyao kımıldamayı keserek Bai Xiaochun’a derince bir bakış attı. Bai Xiaochun’un hazırladığı formasyonun tam ucunda durduğunu fark etmişti, belli ki hazırlıklı gelmişti.

İlk defa Bai Xiaochun korkusu kalbini esir almaya başlamıştı. En sonunda kıs kıs gülerek önceki o utangaç rolünden sıyrıldı. Artık gözlerinde gizemli bir ışıltı mevcuttu.

Gülümseyerek şöyle dedi: “O ihtiyarların seni bu kadar önemsemesine şaşmamalı… Bai Xiaochun, kötü bir niyet taşımıyorum, bu konuda sana yemin edebilirim. Seni buraya çağırma sebebim biriyle tanışmanı istememdi!”

“Tek bir şansın kaldı!” dedi Bai Xiaochun soğukkanlı bir şekilde. Üzerinde süzülen Hain Ejder Boynuzu soğuk bir ışık yaymaya başlamıştı.

Chen Manyao’nun yüzü seğirdi. Ve bir anlık sessizlikten sonra dişlerini sıkarak şöyle dedi: “Karamahzen. Maske. Bai Xiaochun. Gizemli grup. Casus. Ebedi dayanıklılık kalıntısı!”

Bu sözlerle Bai Xiaochun’un suratını kasvetli bir ifade esir aldı ve gözleri irileşti. Zihni ürperirken Hain Ejder Boynuzunu Chen Manyao’ya göndermekte bir an olsun tereddüt etmedi. Aynı zamanda ayak başparmağını da itip gümbürdeme sesleri yaydı ve bir yandan da Dokuz Eyalet Manzarasını çağırdı.

Kalbi küt küt atıyordu. Chen Manyao ile ilgili şüpheli bir şeyler olduğunu fark etmişti ama çoktandır temas halinde olduğu gizemli grupla çalışıyor olabileceğini hiç hayal edememişti!

Onun harekete geçtiği saniyede Chen Manyao’nun alnında siyah bir anafor belirdi ve içerisinden çıkan siyah enerji huzmeleri Hain Ejder Boynuzunu kuşattı. Silah Xiaochun’un Altın Öz gücüyle desteklenmiş olmasına rağmen anında duraksamıştı.

Aynı anda siyahlığın içerisinden antik bir ses yankılandı.

“Yoldaş Daoist, lütfen bana bir kez olsun güven. İletişim kurmak için bu yöntemi seçmekten başka şansım yoktu. Çırağım Yao’er’in gizli kimliğini bile açığa çıkarttım. Seninle konuşma şansı için onun canını riske atıyorum. Lütfen bana güvenebilir misin artık!?!?

“Dilediğin zaman ayrılmakta özgürsün. Sadece birkaç şey söylememe izin ver. Duyduklarını beğenmezsen buradan gitmene engel olmayacağım!!” Bu sözler yankılanırken siyah huzmeler birleşerek belli belirsiz, yaşlı bir adam imgesi oluşturdu. Yaşlı adamın gözlerinde karmaşık duygular, engin sırlar ve daha da şaşırtıcı şekilde Bai Xiaochun’a yönelik bir saygı ve ciddiyet vardı!

Bai Xiaochun nefesini kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Bu noktada havaya yükselmişti. Alanda yayılan dalgalanmalar da Nehre Meydan Okuyan Tarikatın bazı üyeleri tarafından fark edilmiş, hatta biri Öz Formasyonda olmak üzere yakınlardaki yetişimciler oraya gelmişti.

“İkincil Başpapaz, sorun nedir?”

“Ne oldu?!” Gelen yetişimciler şüpheli bir şekilde etrafa bakıyor ama tuhaf bir şekilde hiçbiri siyah enerjilerden oluşan yaşlı adamı fark ediyor gibi görünmüyordu. Görebildikleri tek şey havada yetişim basamağı dalgalanmalarıyla süzülmekte olan Bai Xiaochun’du.

Onun altındaki her şey görünmezdi.

Yaşlı adam çabucak şöyle dedi: “Birinin beni görebilmesi veya tespit edebilmesinin tek yolu Nehre Meydan Okuyan Tarikatta bir Deva Alemi uzmanı olmasıydı. Fakat sen örtülü alanda değilsin, bu yüzden seni görebilirler!”

Tabii ki bu sözleri işiten tek kişi Bai Xiaochun’du.

Bai Xiaochun ciddi bir surat ifadesiyle önce yaklaşmış bulunan şüpheli yetişimcilere, sonra da yaşlı adamın imgesine baktı.

Bai Xiaochun’un suskunluğunu gören yaşlı adam telaşla devam etti: “Cennetkarışı arazileri uçsuz bucaksızdır. Cennetkarışı Denizinin ortasından dört büyük nehir yayılır. Bu dört konum da doğu, batı, kuzey ve güney yetişim dünyalarıdır!”

“Her dört büyük nehir dalı da kendisinden küçük dört nehre ayrılır ve akımlar doğar. Bu akımların ötesinde hayal gücünün yetmeyeceği sayıda delta uzanır. Cennetkarışı Nehrinin ruhsal enerjisi sonsuz görünse de Cennetkarışı arazileri bir bütün olarak değerlendirildiğinde enerji ihmal edilebilir boyuttadır. Hatta bu alemin yarısını bile doldurmaya yetmez!

“Cennetkarışı nehri ruhsal enerjisinin dokunmadığı araziler Yaban Araziler olarak bilinir!” Bai Xiaochun’un zihni adamın açıklamaları karşısında ürpermişti.

Geçmişte kendisi de bu konuyu merak etmişti. Kendisine yapılan ilk açıklama ise nehir aurası olmayan arazilerin yetişimcilerin hayatta kalamayacağı kısıtlı alanlar olduğu şeklindeydi!

İşittiği kelimeler zihninde bir yıldırım etkisi doğurmuştu. Ona kalırsa yaşlı adam yalan söylüyor gibi görünmüyordu.

Yaşlı adam ciddi bir ses tonuyla devam etti: “Cennetkarışı Nehrinin ruhsal enerjili alanları, dört büyük nehri, nehir kenarı tarikatları da illüstrasyon yoluyla ölümlü dünyada yer alan ülkeler gibi oluyor. Yaban Arazilerde yaşayan insanlar olarak bizler sığınmacı, hatta isyancı sayılırız!

“Ben Yaban Arazilerden geliyorum, aynı şekilde Kan Akımı Tarikatı Kan Atasının kökeni de Yaban Arazilerdi!

“Kan Atasının cesedinin Cennetkarışı Nehrinde kalmasınıysa Karmanın eşsiz yolları sağladı!”

Bai Xiaochun’un gözbebekleri kısılmıştı. Gizemli organizasyonun Kan Atasının bulunduğu alandaki ebedi dayanıklılık kalıntısıyla neden bu kadar ilgilendiğini çoktandır merak ediyordu. Yaşlı adamın açıklamalarından sonra her şey daha mantıklı gelmişti.

“Aslında ebedi dayanıklılık kalıntısına ihtiyacımız yok. İstiyorsan onu kullanmaya devam edebilirsin. Tavrımdaki değişikliğin ve sana bunca şeyi anlatmamın sebebi Kan Atası mirası sayesinde ikinci nesil Kan Atası olmuş olman!

“Bizlerle birlikte Yaban Araziler için Karma tohumları attın!” Yaşlı adam sakinleşmeye başlamıştı. Bai Xiaochun anında oradan ayrılmadığı sürece ona bir şeyler açıklama, hatta belki de meseleleri tartışma şansı bulacaktı.

En büyük korkusu Bai Xiaochun’un yine aynı şeyi yaparak kendisini dinlemeyi reddetmesiydi.

“Seninle maske aracılığıyla iletişim kurmaya çalıştım ama çok temkinliydin. Bu yüzden büyük bir risk alıp hatırı sayılır kaynaklar harcadım ve seni çekecek bir plan yapması adına Yao’er’i görevlendirdim!

“Yaban Arazilerdeki şehirlerin birliğini temsil ediyorum ve umudumuz seninle uzun vadeli bir iletişim kurmak yönünde. Böyle bir iletişim senin için de faydalı olacaktır, çünkü dört büyük nehirdeki hemen hemen tüm tarikatlarda ajanlara sahibiz. Sana pek çok konuda yardımcı olabilir ve seni dünyadaki tüm önemli şeylerle ilgili bilgilendirebiliriz!

“Fakat senin de bizler için bir şeyler yapman gerekecek…” diyen yaşlı adam kollarını kavuşturarak Bai Xiaochun’un karşısında saygıyla eğildi.

Bai Xiaochun tamamıyla sarsılmış haldeydi ve oradan ayrılmanın eşiğindeydi. Fakat yaşlı adamın söylediklerinde bir terslik bulamıyordu, hatta pek çok sorusu yanıtlanmıştı. Chen Manyao’nun gizli kimliğinin açıklanması da bir iyi niyet göstergesiydi.

Aşk mektubu meselesinin onların işi olduğunu itiraf etmesiyse tüm sorularını yanıtlamaya gönüllü olduğunu gözler önüne sermekteydi.

Düşüncelerinde bu noktaya varan Bai Xiaochun ilgisini alana gelerek şüpheli bir şey bulamayan ve tereddütlü bir şekilde kendisine dönen yetişimcilere çevirdi.

“Hepiniz,” dedi, “dağılabilirsiniz. Az önce kötü bir an yaşadım. Sizi yorduğum için üzgünüm.” Bu sözlerle kollarını kavuşturarak karşılarında eğildi.

Altın Öz kıdemlisi bir anlığına Bai Xiaochun’a derin bakışlar attı lakin herhangi bir soru yöneltmedi ve başını sallayarak adamlarıyla birlikte oradan ayrıldı.

Göz açıp kapayıncaya dek her şey sessizleşmişti.

“Peki,” dedi Bai Xiaochun ansızın, “her sorumu yanıtlayabilecek misin?”

#Sonunda bu gizemli grubun neyin nesi olduğunu öğreniyoruz. Bu kızın da sıradan olmadığı belliydi, altından bir şey çıkmasını bekliyordum, beni şaşırtmadılar.
Peki bu yaban araziler neyin nesiymiş, bizimkinden ne isteyeceklermiş ve bizimki onlara ne cevap verecek... Hepsinin cevabı için okumaya devam!