Bölüm 346 : Gizemli Güç Yeniden Beliriyor

avatar
5095 21

A Will Eternal - Bölüm 346 : Gizemli Güç Yeniden Beliriyor


Çevirmen : Clumsy 

 

Birkaç günün sonunda tarikat karargahlarının işleri devam etmekteydi. Başka bir vukuat gerçekleşmemişti ve Bai Xiaochun kâğıt tılsımlardan bir yığınla ortaya çıkmasa diğerleri de yaşananları çabucak unutabilirdi.

 

Xu Baocai ve bazı dostları olanları çok merak etmişti. Bu yüzden Bai Xiaochun’un içi onları habersiz bırakmaya elvermedi ve belli belirsiz bir şekilde Nehre Meydan Okuyan Tarikata bir hayalet dadandığı haberini yaydı.

 

Xu Baocai ve diğerleri çok korkmuştu, böylece onlar da Xiaochun’u örnek alarak kötü ruhlardan koruma sağlayacak türlü türlü tılsımlara başvurmaya başladı. Tabii ki onlar sayılarını o kadar abartmadı…  

 

Bai Xiaochun’un tılsımları yüzü hariç bedeninin her santimini kaplıyordu…

 

Gittiği her yerde ağızların açık kalmasına, gözlerin irileşmesine yol açıyordu.

 

Zhou Xinqi, Hayalet Diş, Song Que, Dokuz-Ada ve benzerleri de bu manzara karşısında afallamıştı. Bai Xiaochun tılsımlarıyla kuşatılmış bir şekilde attığı bir akşam turundaysa Gongsun Wan’er’e rastladı.

 

O bile Bai Xiaochun’un görünüşü karşısında şok olmuştu. Ağzı açık kalarak şu kelimeleri geveledi: “Büyük Kardeş Xiaochun, sen ne…”

 

“Oo, bu bizim Küçük Kız Kardeş Gongsun değil mi!” diyen Bai Xiaochun kızı baştan ayağa inceleyip etrafa kaçamak bakışlar attıktan sonra biraz yakınına giderek fısıldadı: “Bak, sana saklaman gereken bir sır vereceğim. Nehre Meydan Okuyan Tarikata hayalet dadandı! Bu yüzden tüm bu tılsımları kuşandım, kötü ruhları uzak tutmak için.”

 

Gongsun Wan’er’in gözleri irileşmişti. Bir an sonraysa Xiaochun’u şaka yollu inceleyerek tılsımlarının bir kısmını ovuşturdu. En sonunda yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi ve hiç kimseye söylemeyeceğine söz vererek oradan ayrıldı.

 

Bai Xiaochun ise kendinden son derece memnun şekilde yoluna devam etti.

 

En nihayetinde herkes tarikata dadanan hayaleti konuşur olmuştu. Başpapazlar olup bitenlerin farkına vardığındaysa söylentilerin önüne geçmek için çok geçti. Bai Xiaochun’un göze çarpan görünümü tarafından hüsrana uğramak ve başlarını buruk bir şekilde sallamaktan başka şansları kalmamıştı.

 

“Altın Öze ulaştı ama hala hayaletlerden korkuyor…”

 

“Ayrıca o hayalet öyle korkunç bir güçte ki kuşandığı kâğıt tılsımların en ufak bir faydası dokunmaz.”

 

Kuru bir şekilde öksüren başpapazlar bu meseleyi görmezden gelmekte karar kılmıştı. Birkaç günün daha geride kalışı ve yeni bir vukuat yaşanmayışıylaysa Bai Xiaochun da biraz rahatlamaya başladı.

 

Duygusal bir şekilde iç çekerek şöyle dedi: “Hangi şeytan, iblis veya hayalet gelirse gelsin özel anti-kötü kıyafetimle hepsi küle döner! Ai. Yine tarikatı kurtardım. Hiç kimse benim, Nehre Meydan Okuyan Tarikat ikincil başpapazının, yoldaşlarına nasıl bir yardımda bulunduğunu bilmiyor!” Gece geç saatlere ulaşılmıştı ve Xiaochun mağarasının dışında oturmuş meditasyon yapmaktaydı.

 

Ancak bu sözler ağzından çıkar çıkmaz zeminde dalgalanmalar yayılmaya başladı. Bu garip dalgalanmalar mekanı dış dünyadan ayırıyor ve onlara bir buz soğuğu eşlik ediyordu.

 

Bu ani gelişme Bai Xiaochun’un gözlerini irileştirdi ve dudaklarından tiz bir çığlık kaçtı. Hemen sıçrayıp çantasını tokatlayarak kötülük savıcı tılsımlarından koca bir yığın çıkarttı.

 

“Git buradan! Uzak dur! Tehlikeliyim ben! Yüzlerce kötülük savıcı tılsımım var!!” O tir tir titreyerek gerilerken çantasından kırmızı bir ışık huzmesi fırladı; bu huzme Karamahzen olduğu vakitlerde giydiği maskenin ta kendisiydi.

 

Maske titreşiyor, dalgalanmalar yayıyordu ve çok geçmeden içerisinden yaşlı bir adamın sesi yükselmeye başlamıştı.

 

“Sen--”

 

“‘Sen de kimsin?!” Bai Xiaochun attığı çığlıkla birlikte hiç tereddüt etmeden tüm tılsım zulasını maskeye fırlattı, sonra da Cennet-Daosu Altın Özünün tüm gücünü kullandı. Mühürleme, ezme ve koruma güçleriyle dolu bu tılsım zulası o güçle buluştuğu anda patladı.

 

Havayı gümbürdemeler doldurmuş ve sayısız tılsım tarafından vurulan maske titremeye başlamıştı. Böylece zeminle olan bağlantısı kopan maske yere düştü. Aynı saniyede dalgalanmalar silindi ve her şey normale döndü.

 

Bai Xiaochun’un alnı terlerle kaplanmıştı. Anın sıcaklığıyla bile konuşan kişinin korktuğu hayalet değil de maskenin ardındaki gizemli grup olduğunu anlamıştı…

 

Bir müddet sonra sahtekâr Karamahzen ruhu korkudan tir tir titreyerek maskeden fırladı. Ve Bai Xiaochun’a bakarak çığlık attı: “Geldiler! Gerçekten geldiler…

 

“İşimiz bitti, Bai Xiaochun, bittik biz! Ebedi dayanıklılık kalıntısını aldın ve gizemli güç peşimize düştü!

 

“Öleceğimiz kesin… Hainlere merhamet etmelerine imkân yok. Muhtemelen diri diri derimizi yüzüp bizi gübre yapacaklar…”

 

“Kapa çeneni!” diye bağıran Bai Xiaochun aynı anda hem rahatsız olmuş hem de şaşırmıştı. Bir yandan da suçluluk hissediyordu. Sonuçta gerçekten de o küçük kaplumbağayı çalmıştı.

 

“Lanet olsun. Maskeyi takmıyorum bile! Beni nasıl takip ettiler ki!?” Maskeyi fırlatıp atmayı düşünmüş ama öyle kıymetli bir şeyden kurtulmaya içi elvermemişti. Hem sahtekâr Karamahzenin ruhu hala içerideydi, yani maskeden kurtulursa onun da işini bitirmiş olurdu.

 

“Ne… ne yapacağız, Bai Xiaochun?” Sahtekâr Karamahzen bir ruh olmasaydı kesinlikle gözyaşlarına boğulmuş olurdu.

 

Bai Xiaochun ona tedirgin bir bakış attıktan sonra bir müddet durumu değerlendirdi. Fakat ne kadar düşünürse düşünsün maskeyi başpapazlara teslim etmekten başka bir çözüm bulamadı.

 

“Görünüşünü değiştirebilen bir hazineden vazgeçme ihtimalimin olması ne kötü...” Bai Xiaochun ne yapacağından emin değildi. Fakat yarım ayın geride kalışı ve maskeyle ilgili yeni bir vukuat yaşanmayışıyla sakinleşmeye başladı.

 

**

 

Karargah işleri nihayete ermek üzereydi.

 

Başpapazlar Aşağı Sahalardaki durumun nasıl halledileceği ve Nehre Meydan Okuyan Tarikat sınırlarıyla nasıl ilgilenileceği konusunda da tartışmalarını sonlandırmak üzereydi.

 

En önemlisi resmi tarikat kuralları da belirlenmiş sayılırdı.

 

Yeni ayarlamalara göre her iki yüz yılda bir dört gruptan biri tarikatın resmi sorumlusu olacak, iki yüz yılın sonunda sıra bir sonraki gruba geçecekti. Tarikat lideri de aynı ayarlamayla belirlenecekti. Liderliği üstlenen ilk grup Ruh Akımı olacaktı. Yani Zheng Yuandong artık yalnızca Ruh Akımı grubunun değil, tüm Nehre Meydan Okuyan Tarikatın efendisi olacaktı!

 

Yetişim basamağı biraz düşük olsa da sorumlulukları halletme hususunda fazlasıyla yeterliydi!

 

Hatta başpapazların yardımı ve kararıyla gelecek potansiyelini feda ederek bir an önce Öz Formasyona geçme kararı almıştı. Ayrıca yüz yıl sonra ikinci tarikat liderinin Li Qinghou olmasında karar kılınmıştı.

 

Ruh Akımının iki yüz yıllık liderliğinden sonraysa sıra Kan Akımına geçecekti. Ardından Engin Akım ve Hap Akımı…

 

Hiçbir başpapaz bu ayarlamaya karşı çıkmamıştı.

 

Çok geçmeden karargahlar hazırlandı. Kan Atası ve Uğursuz Gök İncir Ağacı dimdik duruyor, dört dağ sırası her yönden uzanıyordu. Son adımsa ulu büyü formasyonunu aktive etmekti, ardından her şey tamamlanacaktı!

 

Sağır edici tezahüratlar yükselmekteydi. Bir ay önce üç Cennetkarışı Savaş Gemisi Aşağı Sahalara gönderilmiş, çeşitli sebeplerden ötürü savaşa katılamayan çıraklar da getirilmişti.

 

Tüm çırakların varışıyla Nehre Meydan Okuyan Tarikat 1,000,000 üyeyi aşmıştı. Her yer tıklım tıklım doluydu.

 

Kutlamalar için büyük bir tören gerçekleştirildi ve Orta Sahaların üç büyük tarikatıyla belli başlı antik yetişim klanlarına davetiyeler gönderildi.

 

Yedi gün süren formaliteler sonunda Yıldızlı Nehir Kortu, Dao Nehir Kortu ve Polarite Nehir Kortundan resmi selamlamalar gönderildi. Yetişim klanları arasında da temsilci göndermeyen tek bir tane bile olmamıştı.

 

Aşağı Sahalarda yükselen dört yeni büyük tarikat da temsilcileriyle birlikte selamlarını ve hediyelerini göndermişti. Bu yedi günlük süreçte Nehre Meydan Okuyan Tarikat tüm Orta Sahaların sohbet konusu olmuştu.

 

Tabii Bai Xiaochun ikincil başpapaz olarak çok önemli bir yere sahipti ve bolca ilgi çekmişti. Her gün halkın arasına karışıyor, seremoni kıyafetlerini giyip kuşanıyor ve çelik damarlarını sergiliyordu. Daha büyük bir ihtişam sahibi olması mümkün değildi, bu role çabucak aşık olmuştu. Fakat başpapazlar ve Li Qinghou giderek daha çok geriliyor, Xiaochun gerçek doğasını onca insanın içinde belli edecek diye ödleri kopuyordu.

 

Neyse ki hiç kimse fark etmiyordu. Bai Xiaochun insanlarla nükteli sohbetler gerçekleştiriyor ve kesinlikle ilgi odağı oluyordu. Kasten öldürücü aurasını saldığındaysa alandaki herkesi şok ediyordu.

 

Başpapazlar bu performanstan son derece memnundu, Bai Xiaochun da kendisiyle gurur duyuyordu. Onun için bu rolleri kesmek gayet kolaydı. Yedi günün sonundaysa törenler sona ermiş, ziyaretçiler ayrılmış ve tarikat sessizleşmişti.

 

An itibariyle Nehre Meydan Okuyan Tarikatın son ve büyük bir problemi vardı...

 

O da hiçbir Deva Alemi yetişimcilerinin olmayışıydı!

 

Orta Sahalardaki diğer üç büyük tarikatın da tarikatlarına göz kulak olacak birer Deva Alemi başpapazları vardı. Gerçekten büyük bir tarikat olmanın tek yolu buydu ve haliyle bu, Nehre Meydan Okuyan Tarikat için ölümcül bir zayıflıktı!

 

#Sahtekar Karamahzen ruhunun ne yaptığını merak ediyordum, bu bölümde cevabını almış olduk. Şu gizemli tarikat neyin nesi, bizimkinin başına bela olacaklar mı soruları da merak konusu. Tabii benim en çok merak ettiğim konu hala o konuşan tavşan 
Bir de bizim tarikatın ilk deva alemi yetişimcisi kim olacak onu da merak ediyorum.
O zaman meraklarımı da alarak ilerliyorum, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44322 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr