Bölüm 339 : ***

avatar
4825 21

A Will Eternal - Bölüm 339 : ***


Çevirmen : Clumsy 

 

Dokuzuncu altın yıldırım havada alçalırken yoğun gümbürdemeler işitiliyordu. Bu yıldırım öncekilerden çok daha büyüktü ve Bai Xiaochun’un üç metrelik Altın Özüne hızla alçalırken tüm göğü altın rengine çeviriyordu.

 

Yıldırımın ezici baskısı şu ana kadarkilerin en güçlüsü ve aynı zamanda sonuncusuydu!

 

Bai Xiaochun uzun bir çığlık eşliğinde yetişim basamağının tüm gücünü saldı. Ölmeyen teknikleri tamamıyla etkiliydi ve ruhu, iradesi, geri kalan her şeyiyle odaklanmış haldeydi. O an için dünyada başka hiçbir şey yoktu. Zihni bir kaosa sürüklenmiş olsa da baki kalan tek bir şey vardı…

 

“Bu Altın Özü şekillendirmek zorundayım! Sonsuza dek yaşamak istiyorum!!” diyerek ne yaptığının farkında bile olmadan başını arkaya atıp kükredi, Altın Özüne doğru atıldı.

 

GÜÜÜÜÜÜÜMMMMMM!

 

Belli bir mesafeden Altın Öze yıldırımla tamı tamına aynı anda ulaştığını görmek mümkün olmuştu!

 

İşte o anda yer ve gök bulanıklaştı, gökyüzü sarsıldı ve araziler yerinden oynamaya başladı!

 

Altın renk öylesine yoğundu ki dünyayı dolduran tek renk halini almıştı!

 

Bai Xiaochun’u yıldırımdan ayırt etmek neredeyse imkansızdı, ikisi de Altın Özle kaynaşmıştı!

 

An itibariyle savaş alanındaki herkes yukarıda sergilenenlere bütünüyle odaklanmış durumdaydı!

 

Artık görünürde ne yıldırım vardı ne de Bai Xiaochun. Altın Öz bile yoktu.

 

Görülebilen tek şey uçsuz bucaksız bir altın rengiydi!

 

Haliyle hiç kimse Bai Xiaochun’un başarılı olup olamadığını göremiyordu. Antik kayıtlar böylesi bir senaryo hakkında detaylı bir bilgi içermiyordu. Yalnızca genel hatlar bilindiği için de olanları yorumlayabilecek biri bulunmuyordu.

 

Yapılabilecek tek şey beklemekti!

 

Bu sırada Cennet-Daosu baskısı dağılmaya, altın ışık da yavaşça silinmeye başlamıştı…

 

Herkes tedirgin bir şekilde göğe bakıyor, zihinlerde sayısız düşünce dolaşıyordu. Fakat her birinin fark ettiği üzere muhtemelen bu, birinin Cennet-Daosu Altın Özüne erişme çabalarını izledikleri ilk ve son seferdi!

 

Aynı şey Nehre Meydan Okuyan Tarikat için de Gök Nehir Kortu için de geçerliydi.

 

Bai Xiaochun’la dövüşmekte olan genç adam ise tamamen sarsılmış vaziyetteydi. Bai Xiaochun’un Cennet-Daosu Altın Özüne erişmiş olma ihtimali içini hayal dahi edemeyeceği bir korkuyla dolduruyordu.

 

“Başarmasına imkân yok!" diye öfkeden çarpıklaşmış bir ifadeyle, kendi kendine bağırıyordu. “İmkânı yok!!”

 

Fakat o kendi kendine bağırırken altın ışıkların ortadan kalkışıyla Bai Xiaochun gözler önüne serilmişti!

 

Orada gözleri kapalı, kolları iki yana açık ve saçları savruk şekilde süzülüyordu. Yaydığı altın ışıklarla göksel bir varlık gibi görünüyordu. Herkesi tamamıyla sarsmıştı.

 

Ve o anda gözleri ansızın açıldı!

 

Gök gürültüsünü andıran sesler dört bir yanı sararken korkunç yetişim basamağı dalgalanmaları yükselmeye başladı.

 

Bu bir Kuruluş Kadrosu yetişimcisinin harcı değildi. Yalnızca bir Altın Öz gücüyle başarılabilirdi!!

 

“İmkânsız!” diye bağıran gencin zihni bulanıyordu. Aynı anda Gök Nehir Kortundan alarm çığlıkları, Nehre Meydan Okuyan Tarikattansa tezahüratlar yükselmeye başlamıştı.

 

“İşe yaradı mı!?!?”

 

“İkincil başpapaz!!”

 

“Xiaochun!!”

 

Bai Xiaochun bu tezahüratlar eşliğinde sersemlemiş bir şekilde süzülmekteydi. Yetişim basamağı gücünün kabarışını ve yaralarının iyileşişini hissedebiliyordu. Tecrübe ettiği güç yalnızca fiziksel bedeninden kaynaklanmıyordu; elinin tersiyle etrafındaki her şeyi yok edebilecekmişçesine kapsamlı bir gücün varlığını hissediyordu.

 

“Demek Altın Öz bu, ha...?” diye mırıldandı. Alenen hissettiği üzere içindeki dokuz ruhsal deniz ortadan kaybolmuş, yerlerini hareketli bir Altın Öz almıştı!

 

Gerçek Cennet-Daosu Altın Özü!

 

Altın Öz her dönüşünde daha da çok güç salıyor ve yetişim gücünün kabarışıyla Xiaochun’un bedeni yeri göğü sarsıcı bir dönüşüm geçiriyordu.

 

Bu yalnızca bir ömür artışndan ibaret değildi; daha yüksek bir yaşam formuna geçiyordu. Etrafındaki her şey gözüne farklı görünmeye başlamıştı.

 

Daha çok renk vardı, her şey daha detaylıydı ve kendisi her varlığa daha yakın gibiydi!!

 

Üstelik bedeninden Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosundaki günlerinin çok daha ötesinde bir Cennet-Daosu aurası yayılıyordu. Bu sayede cennetsel bir yıldırımı çağıracak güce sahipmiş gibi bir cennet-dünya bağlantısı hissediyordu!

 

İçinde var olan tarifsiz bir his daha mevcuttu, Kan Atası dünyasında tattığı tecrübeye benziyordu. Yer ve gök tarafından delicesine seviliyormuş gibi hissediyordu; göğe baktığında garip bir aşinalık duyuyordu.

 

“Altın Öz!!” Ellerini yumruk yaparak başını arkaya atmış ve uzunca bir çığlık koyuvermişti. Etrafındaki her şey sarsılıyordu ve Nehre Meydan Okuyan Tarikat yetişimcilerinin tezahüratları iyice kuvvetlenmişti.

 

“Sanırım devam edebilirim!” diye düşündü. Derin bir nefes alarak Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniğini harekete geçirdi. Şok edici bir şekilde arkasında ilk asurası, sonra ikinci, üçüncü ve sonra da dördüncü belirdi…

 

Art arda beliren asuralar sayesinde enerjisi tavan yapmıştı. Bu noktada sıradan Öz Formasyon başlangıcının çok daha ötesine geçmişti. Başta Seçilmişler olmak üzere herkes şoktaydı.

 

“O... o devam mı edecek?”

 

“Bu nasıl mümkün olabilir?!?!”

 

“Bu fiziksel beden gücü. Sakın bana bir Altın Öz bedeni oluşturacağını söylemeyin?!?!” Sayısız gözlemci şaşkınlık çığlıkları atmaya başlamıştı.

 

Savaşın ortasında Öz Formasyona geçmek zaten başlı başına şok ediciydi. Ama Bai Xiaochun Cennet-Daosu Altın Özüne ulaşmış, bir de üzerine beden gücünü arttırmaya devam etmişti. Haliyle hem Nehre Meydan Okuyan Tarikat hem de Gök Nehir Kortu yetişimcileri sersemleyecek derecede şaşkına dönmüştü.

 

Herkes sessizliğe boğulurken beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci ve son olarak dokuzuncu asura da arkasındaki yerini almıştı. Gümbürdeme sesleri yeri göğü dolduruyor, dokuz asuranın enerjisi her şeyi delice sarsıyordu.

 

Evet, Bai Xiaochun’un ilerleyişi yetişim basamağıyla sınırlı kalmamıştı; Ölmeyen Asura Bedeni de gelişiyordu!

 

Dokuz asura dokuz Dharma İdolü gibiydi ve her biri Bai Xiaochun’u kuşatıp onun gibi göklere uluyordu.

 

Gök gürültüsünü aşan ses herkesi iliklerine dek sarsıyordu. Ormandaki bitkiler bile titremeye başlamıştı, Qi Yoğunlaşma, Kuruluş Kadrosu ve sıradan Öz Formasyon yetişimcilerinin her biri istikrarsız hale gelmişti.

 

Dört bir yanda şaşkınlık çığlıkları ve iç çekişler işitiliyordu!

 

Ancak işler sona ermemişti, dokuzuncunun ardından onuncu asura da Xiaochun’u titreterek açığa çıkmaktaydı.

 

İşte o anda bedenindeki prangayı hissetmeye başladı!

 

“Beş pranga…” diye mırıldandı kendi kendine. Ölmeyen Tende ustalaştığında ilk prangayı aşmıştı. Şimdiyse ikinci prangayla karşı karşıyaydı!

 

Onu şu anda aşamayacak olsa da hiç değilse temas etmeyi başarabilmişti!

 

Üzerine dört devasa dağın çöktüğünü hissetmekteydi. Bu daha önce tespit edemediği bir şeydi ama hislerinin kuvvetlenişiyle bu hisler daha net olamazdı. Ansızın o dağları tuzla buz edip özgür kalma ve gerçek anlamda yükselme isteğine kapılmıştı!

 

“Ölmeyen Cennetsel Kral Bedenine ulaşmak üzereyim. Bunu yaptığımda bir Ölmeyen Cennetsel Kral Özü oluşturabilirim!” Ölmeme Kodeksinin ikinci kısmının detaylarını düşündüğünde gözleri beklentiyle ışıldamış, kalbi heyecanla atmıştı. Bu noktada gözleri az önce savaştığı, gözleri dehşetle titreyen genç adama çevrildi.

 

Bakışlarının buluştuğu saniyede Cennet-Daosu aurası silindi ve baskı ortadan kalktı.

 

Genç adam tüyleri diken diken olarak gerilemeye başladı. Pes etmekten başka şansı yoktu; an itibariyle Bai Xiaochun içini tarifsiz bir dehşetle dolduruyordu.

 

Onun doğruca kendisine bakıyor oluşu kalbinin deliler gibi atmasına yol açıyordu. O bakışlar iki keskin kılıç misali kalbine ve zihnine saplanıyor, Dünya Özünü sarsıyordu.

 

Genç adamın kaçmaya yeltendiği esnada birkaç ilahi his ve bir grup Gök Nehir Kortu yetişimcisi genci kurtarmak adına harekete geçmişti. Lakin Bai Xiaochun gence onlardan çok daha yakındı ve Kuruluş Kadrosundayken bile harika olan hızı Cennet-Daosu Altın Öze erişmesiyle iyice artmıştı!

 

“Kaçamayacaksın!” dedi buz soğukluğunda bir sesle. Genç adam onu tehlikeli ve ölüm potansiyeli taşıyan bir şekilde Öz Formasyona geçmeye zorlamıştı. Sonuç olarak Bai Xiaochun’un öldürme güdüsü tam bir yoğunlukla patlak vermişti.

 

İleri doğru bir adım atarak kanatlarını açtı. Dağ Sarsan Darbe ile patlayıcı bir hıza erişti ve ardında ardışık imgelerle sonik patlamalar bırakarak harekete geçti. Göz açıp kapayıncaya dek genç Öz Formasyon yetişimcisine ulaşmıştı!

 

“Az önce bana bir tokat attın. Şimdiyse sıra bende!” derken sesi bir kış rüzgarı misali yankılandı ve avcu genç adama doğru havalandı.

 

Bölüm 339 : İkinci Prangaya Temas Etme

#Bizimkini riskli bir işe iten ve biricik küçük canından olma ihtimali doğuran gencin hayatta kalmasına imkan yok tabii ki. Çünkü canımız çok kıymetli biliyorsunuz 
Kaplumbağamız bu bölümde de ikinci prangasına temas etmiş bulunuyor. O zaman o adım adım yükselmeye devam ederken biz de okumaya devam edelim!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr