Bölüm 334 : Tamamıyla Ezip Geçmek!

avatar
4724 20

A Will Eternal - Bölüm 334 : Tamamıyla Ezip Geçmek!


Çevirmen : Clumsy 

 

“Canına mı susadın!?!?” diyerek öfkeli bir kahkaha atan kadının gözlerindeki öldürme güdüsü alev alevdi. Kuruluş Kadrosunun büyük çemberindeydi ve oldukça tecrübeli bir katildi. Zaten büyük çemberdeki birkaç yetişimciyi daha canından etmişti. Özel bir görevi olmasa ve Bai Xiaochun’u sıra dışı bulmasaydı asla kaçmayacağı kesindi.

 

Ama Xiaochun işte burada, kendisi için neyin iyi olduğunu bilmiyormuşçasına önünü kesiyordu!

 

Bai Xiaochun’un ifadesi sakindi. Lakin gözleri kanlıydı ve etrafındaki güçlü öldürücü aura Kanlı İmha Dünyasını çarpıklaştırmaktaydı. En ufak bir tereddüt etmeden parmağını Yaşlı Zhou’nun cesedine doğru sallamıştı.

 

O anda Yaşlı Zhou’nun tüm dökük kanı birleşip havada süzülerek kan rengi bir kılıca çevrildi!

 

Ve Bai Xiaochun kadına gözlerini dikerek şöyle dedi: “Tedirgin olma… Seni bu kılıçla kesmem tek saniyemi alacak!”

 

Karşılığında kadının kahkahası kuvvetlendi. Fakat nedense, belki de Bai Xiaochun’un surat ifadesi yüzünden, içinde bir tedirginlik doğmaya başlamıştı.

 

“Madem ölmek istiyorsun,” dedi kadın, “sanırım bu arzunu yerine getireceğim!” Gözleri öldürme güdüsüyle titreşerek iki elli bir büyü hareketi gerçekleştirdi. O saniyede bedeni bulanıklaştı, dokuz siyah sis huzmesi çıkarttı ve alandaki ruhsal enerjiyi yiyip yutmaya başladı. Göz açıp kapayıncaya dek ise dokuz huzme dokuz koca dalgaya dönüşmüş ve farklı yönlerden Bai Xiaochun’a doğru harekete geçmişti.

 

Bu dokuz dalganın birleştiği takdirde şok edici bir güçle patlayacağı barizdi!

 

Tüm bunları tarif etmek zaman almış olsa da genç kadın cerrahi bir hassasiyet ve çabuklukla harekete geçmişti. Bir kıvılcım çıkacak sürede dokuz dalgayı Bai Xiaochun’a kilitlemişti ve dalgalar bir hayli yaklaşmış haldeydi.

 

Bai Xiaochun’un gözleri soğuk ışıklarla titreşiyor, kalbi acının alevleriyle doluyordu. Yaşlı Zhou’nun ölümü ve anka kuşunun ıstırabı ona savaş ve yetişim hakkında daha net bir fikir vermişti. Gözlerinde bariz bir acıyla öldürme güdüsünü yoğunlaştırdı. Ve dalgalardan kaçınmak yerine sağ elini kaldırarak önünde salladı.

 

Karşılığında bir menekşe qi akımı doğdu ve havada 300 metre genişlikte kocaman, koruyucu bir menekşe kazan belirdi.

 

BOOM!

 

Dokuz dalga ve kazan sağır edici bir patlama eşliğinde buluşmuştu.

 

Kazan titremeye başladı; etkili olan her dalganın kuvveti bir öncekinden daha büyüktü ve görünüşe bakılırsa kazan dağılmak üzereydi.

 

“Geber!” dedi genç kadın uzaklarda süzülerek. Aynı anda sağ elini kaldırarak işaret parmağını ileriye uzattı.

 

Karşılığında dokuz dalga sayısız siyah yaprağa dönüştü. Yapraklar kazanın etrafında dönüyor ve onu keskin bıçaklar misali auralarla kesiyordu.

 

Gümbürdemeler yankılanırken kazan daha da sertçe titremeye başlamıştı. En sonundaysa yaprak kesikleri kazanı parçalamayı başardı ve yaprakların sıradaki hedefi Bai Xiaochun oldu.

 

Bai Xiaochun tüm yaşananları yorumsuzca izledi. Kadının büyü teknikleri garipti ve büyü dövüşlerine yabancı olmadığı da ortadaydı. Fakat bunların hiçbiri Xiaochun’un umurunda değildi. Derin bir nefes alarak çantasını tokatladı ve siyah bir şemsiye çıkarttı.

 

O şemsiye Ebedi Şemsiyenin ta kendisiydi!

 

Hiç tereddüt etmeden şemsiyeye başının üzerine kaldırarak açtı!

 

Ve yetişim basamağı kristalize dokuz ruhsal denizin gücüyle patlak verdi. Ayrıca onu dünya ve cennete bağlar gibi görünen Cennet-Daosu aurası da ortaya çıktı. Hatta gökyüzünde garip dalgalanmalar da belirdi.

 

Koca siyah şemsiye adeta gecenin kendisi gibi yayılıyor ve Bai Xiaochun’u çevreliyordu. Aynı zamanda yetişim basamağının gücüyle de dolduğu için ortalığı siyah ışıltılar kuşatıyordu.

 

Gece karanlığının ışıltıları!

 

Bu sırada genç kadının suratını titretecek güçte, hayret uyandırıcı bir yerçekimsel kuvvet de patlak verdi. Kadının bedeni alarm çığlıkları eşliğinde titremeye ve giderek kurumaya başlamıştı. Gözlerinden, kulaklarından, burnundan ve ağzından beyaz sis huzmeleri çıkıyor ve mütemadiyen şemsiyeye çekiliyordu.

 

O huzmeler kadının yaşam gücüydü!!

 

“Bu şey de neyin nesi!?” diye çığlık atan kadın tir tir titriyordu. Gerilemeye çalışsa da olduğu yere takılıp kalmıştı, ne kadar mücadele ederse etsin yaşam gücünün çekilişine engel olamıyordu. Saçları bile beyazlamaya başlamıştı. Ansızın dilini ısırarak imha gücünü saldı!

 

Sağ gözünün patlayışıyla dört bir yana kan sıçradı. Fakat patlamanın gücü yerçekimsel güçten kurtulmasını sağlamış ve kadını yirmi otuz metre kadar geriletmişti. Biraz daha kan kusarken Bai Xiaochun’a çevirdiği gözlerine zehirli bir nefretin yanı sıra korku da yerleşmişti. Tabii ki bu korkunun sebebi büyük oranda Ebedi Şemsiyeydi.

 

Hemen hemen aynı saniyede bedenini transparan bir hale getirerek havada kaybolmaya ve kaçmaya hazırlandı. Artık tek arzusu Kanlı İmha Dünyasından kurtulup burayı terk edebilmekti.

 

Bai Xiaochun hiç tereddüt etmeden Ebedi Şemsiyeyi kaldırarak tam hızla kadının peşine takıldı. Planı istediği gibi işlemediği için içten içe yakınıyordu. Kadını bilerek öfkelendirmiş ve Ebedi Şemsiyeyle gücünü çekebilmek için kendisine saldırmasını sağlamayı umut etmişti.

 

Fakat bu kadın Altın Öze erişmesine ramak kalmış bir Gök Nehir Kortu Seçilmişiydi. Hem sıradan bir yetişimci değildi hem de Bai Xiaochun için şu anki yetişimiyle şemsiyeyi kontrol etmek kolay sayılmazdı. Bu sayede kadın şemsiyeden kurtulmayı başarabilmişti.

 

Bai Xiaochun tarafından yıldırım hızıyla kovalanan kadın gözden silinmeye başlamış, az önce bulunduğu noktada yalnızca dalgalanmalar kalmıştı.

 

Xiaochun, varlığının farkında dahi olmadığı kara kış soğukluğunda bir ses tonuyla, “Hiçbir yere gitmiyorsun!” dedi. Ve o soğukluk yayılırken Cennetkarışı Dharma Gözünü açtı.

 

Üçüncü gözüyle etrafına bakar bakmaz da yumruğunu tereddütsüzce sıkarak soluna savurdu.

 

Önce bir patlama işitildi, sonra da hava çarpıklaştı. Genç kadın bir anda görünür olmuştu, ağzından kanlar sızıyor ve suratında bir dehşet yer alıyordu.

 

“Beni nasıl buldu!?!?” Genç kadının kalbi küt küt atmaya başlıyordu. Bir kez daha yaralanmış ve artık kaçamaz hale gelmişti. “Lanet olsun, Nehre Meydan Okuyan Tarikat nasıl böyle bir yetişimciye sahip olabilir? Ne yetişim basamağı güçsüz ne de fiziksel bedeni. Büyü teknikleri bir tuhaf ve bolca dövüş tecrübesi olduğu da ortada. Resmen beni köşeye sıkıştırmayı başardı!!” Bai Xiaochun’un garip teknikleri yüzünden kadın Kanlı İmha Dünyasından kaçamaz hale gelmişti. Sol gözü kanlanırken bu saatten sonra kaçmak yerine ölümüne bir dövüşle her şeyini ortaya koymak zorunda olduğunu fark etti!  

 

“Ters Kan Gök Ruhu!” diye bağırdı. Bedenindeki tüm kanlar tersine akmaya başlarken içerisinde yoğun bir güç doğdu. Aynı zamanda etrafa güçlü bir bitki aurası yayılmaya başladı.

 

Belli bir mesafeden harikulade, zümrüt yeşili ışıklarla kaplandığı görünmekteydi. Etrafında sayısız tipte bitki büyüyor, adeta ormanla bir oluyordu.  

 

Ardından o bitkiler çarpıklaşarak Bai Xiaochun’a doğru ilerlemeye başladı.

 

Artık Bai Xiaochun yalnızca bu genç kadınla değil de ormandaki tüm bitkilerle savaşıyormuş gibiydi!

 

“Bakalım bununla nasıl baş edeceksin!” diyen kadının öldürme güdüsü iyice yükselmişti. Sayısız yaprak, asma ve çiçek yüzlerce metre çapı bulmuştu. Onlar ilerledikçe Kanlı İmha Dünyasından çatlama sesleri çıkıyor ve teknik dağılmanın eşiğine geliyordu.

 

Bu sırada alandaki iki taraf yetişimcileri de olanları fark ederek şok olmuştu.

 

“Sana nasıl baş edilirmiş göstereceğim!” diye yanıtlayan Bai Xiaochun’un ifadesiyse daha da soğuklaşmıştı. Derin bir nefes alıp iki eliyle uzanarak bir büyü hareketi gerçekleştirdi. Ve bitkiler kendisine yaklaşırken ellerini havada sertçe savurarak üç kelime mırıldandı!  

 

“Büyülü Bitki... Cephaneliği!”

 

BZZZZZZ!

 

Saçları etrafında savrulurken enerjisi yükselmiş, yetişim basamağının büyük çemberinden çektiği güçle, ilaçların Daosundaki yeteneğiyle ve Cennet-Daosu aurasıyla Li Qinghou’nun kendisine sunduğu büyüye, Büyülü Bitki Cephaneliğine başvurmuştu!

 

Uğultu sesleriyle birlikte etrafındaki bitkiler ansızın hareketi keserek titremeye başladı. Artık o bitki yoğunluğunun içerisinde iki karşıt irade gücü mevcutmuş ve bitkilerin kontrolü üzerine savaşılıyormuş gibiydi!

 

“İmkânsız!!” diyen genç kadınınsa suratı düşmüş ve soluğu kesilmişti.

 

#Gerçekten güzel bir çarpışma oluyor. Yaşlı Zhou'nun ölümünün şokunu hala üstümden atamadım, bir an önce intikamı alınsın diye yanıp tutuşuyorum. Yalnız ona bile bu kadar üzülmüşken şu savaşta bizimkinin daha yakın olduğu biri ölürse ne yaparım bilmem. Sizin özellikle sevdiğiniz ve ölmesini istemediğiniz biri var mı? Ben en çok Büyük Şişmana, Li Amcaya ve Hou kardeşlere üzülürüm herhalde. Neyse şom ağzımı açmayayım 
Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr