Bölüm 329 : Gök Nehir Kortuna Saldırı!

avatar
5166 19

A Will Eternal - Bölüm 329 : Gök Nehir Kortuna Saldırı!


Çevirmen : Clumsy 

 

Kan Atası ve üç Cennetkarışı Savaş Gemisinin Gök Nehir Kortu karargahlarının önüne geldiği anda tüm Cennetkarışı Nehri sakinleşmişti.

 

Başlangıçta iki taraf da hiçbir şey söylemedi. Yalnızca birbirine dönük öldürme niyeti dolu ve alevli bakışlar söz konusuydu.

 

Gök Nehir Kortu da Nehre Meydan Okuyan Tarikat da haklı veya haksız sayılamazdı.

 

Sessizlik süregeldikçe havada adeta katı bir baskı oluşuyordu. Bu sırada Gök Nehir Kortu sınırlarındaki pek çok organizasyon da neler olup biteceğini görmek için bekliyordu.

 

Uzun bir müddet sonra Kan Akımı nihai başpapazının illüzyon versiyonu açığa çıktı, yüzünü Gök Nehir Kortuna çevirip kollarını kavuşturdu ve saygıyla eğildi. “Ben, Usta Tanrırüzgarı, yönetici tarikata selamlarımı sunarım!”

 

Ardından Ruh Akımı kurucu başpapazı geldi. “Ben, Frijit Tarikat, yönetici tarikata selamlarımı sunarım!”

 

Onu da Engin Akım ve Hap Akımı gruplarının en güçlü başpapazları takip etti. Kollarını kavuşturup resmi selamlarını sunarken takındıkları ifadeler efkarlıydı.

 

“Ben, Kızılruh, yönetici tarikata selamlarımı sunarım!”

 

“Ben, Hap-elek, yönetici tarikata selamlarımı sunarım!”

 

Gök Nehir Kortu başlangıçta sessizliğini korudu. Uğursuz Gök İncir Ağacından yayılan sayısız bakış karmaşık duygularla doluydu. Uzun bir süreden sonraysa boğuk bir ses yankılandı.

 

“Usta Tanrırüzgarı, Frijit Tarikat, Kızılruh, Hap-elek. Uzun zaman oldu Yoldaş Daoistler…” Sesin yankılanışıyla uzun boylu, yaşlı bir adam Gök Nehir Kortundan yükseldi. Uzun, beyaz saçları ve kötücül bir havası vardı. En korkuncuysa yüzünün sol tarafında yer alan bebek kafası büyüklüğündeki koca et öbeğiydi.

 

Arkasında sekiz kişi belirmişti ve şok edici bir şekilde her biri Ruhun Başlangıç Aşamasındaydı. En güçlüleri olan yaşlı adam büyük çemberdeydi, hatta bir nebze Cennet-Daosu aurası taşıyordu. Yeterli vakit bulduğu takdirde Deva Alemine ulaşması kuvvetle muhtemeldi.

 

Yaşlı adam acı bir şekilde gülümsedi. Ve derin bir antiklik taşıyan gözlerle şöyle dedi: “Bu mücadelenin uzun bir önsöze ihtiyacı yok. Bugün gelme sebebinizin yönetici tarikatımızın hükmü olduğunu biliyorum. Bu durumda doğru veya yanlış yok, hiç değilse bizim tarikatlarımız arasında…

 

“Ama emin olduğum bir şey var. O da şu ki…” Yaşlı adamın konuşması sırasında suratına karmaşık duygular yansıyordu. Sesi giderek kısılmış ve en sonunda Usta Tanrırüzgarı ve diğer başpapazlar onu duymakta zorlanmaya başlamıştı. Fakat bir anda yüzünün yan tarafındaki tümörde kan kırmızı bir göz belirdi ve o zehirli bir nefretle delilik saçarken yaşlı adam bağırdı: “... bugün hepiniz öleceksiniz!!”

 

Sözlerin ağzından çıktığı saniyede üç Cennetkarışı Savaş Gemisinin etrafındaki hava çarpıklaşmaya başladı ve on binlerce kişi maddeleşti. Her türde yetişimci mevcuttu. Her biri fazlasıyla hızlı ve uzaysal manipülasyon büyülerinde uzmandı. Göz açıp kapayıncaya dek gemilere saldırmaya başlamışlardı.

 

Aynı zamanda başpapazların etrafında da öldürücü auraları özellikle yoğun olan yeni figürler belirmekteydi!

 

Belli ki Gök Nehir Kortu, Nehre Meydan Okuyan Tarikatın hazırlıksız bir anını yakalayıp sinsi bir saldırıyla üstünlük taslamaya niyetlenmişti!

 

Fakat Gök Nehir Kortu yetişimcilerinin saldırdığı saniyede yankılanan gümbürdemeler eşliğinde devasa bir kılıç maddeleşti. Ve belirdiği anda on binlerce ufak kılıca dönüşerek Uğursuz Gök İncir Ağacına doğru havayı yarmaya başladı!

 

Bu Engin Akım grubunun kılıç formasyonuydu ve normal şartlarda hazırlanması belli bir zaman gerektirirdi. Ansızın belirmiş olmasıysa dört başpapazın az önceki kibarlığının bir şovdan ibaret olduğunun göstergesiydi!

 

Bu acımasız ve sert bir mücadeleydi! Bu iki tarikatın kaderini belirleyecek bir savaştı! Ve adalete veya ahlaka yer yoktu. Her türlü zayıflığın bedeli ağır olurdu!

 

Gümlemeler eşliğinde Cennetkarışı Savaş Gemilerinin etrafları ışık kalkanlarıyla çevrelenmiş ve Gök Nehir Kortu yetişimcilerinin saldırıları kesilmiş, gemilere ilerleyişleri engellenmişti. Eşzamanlı olarak Kan Atasından çıkan kan rengi ışık da başpapazları korumaktaydı.  

 

Gök Nehir Kortu tarafındaki Uğursuz Gök İncir Ağacı ise ışıldamaya başlamış, kan kılıcı formasyonunu engellemek için sayısız yaprak uçurmuştu. Yani iki tarafın sinsi saldırıları da sonuç vermemiş, herhangi bir taraf üstün gelememişti. İki tarikatın da bir diğerini dinleyecek veya durumu değerlendirecek vakti yoktu. Savaş başlamıştı!

 

Gök İncir Ağacından asmayı andıran sayısız dal kana susamış yılanlar misali gaddarca atılıyordu. Onlara eşlik eden pek çok yetişimciyse birer bulanıklık halinde Nehre Meydan Okuyan Tarikata doğru havalanmıştı.

 

Gök Nehir Kortu yetişimcileri uzaysal manipülasyon büyülerindeki yetenekleri gereği sıradan yetişimcilerden çok daha hızlıydı. Üstelik kendilerini gizlemek konusunda da bir hayli yetenekliydiler. Gerçek şu ki Orta Sahalar yetişim dünyasında herkesi her yerde öldürebilmeleriyle ünlüydüler!

 

Hatta Gök Nehir Kortunun suikastçıların tarikatı olduğunu söylemek bile mümkündü!

 

Göz açıp kapayıncaya dek on bini aşkın Gök Nehir Kortu yetişimcisi belirmiş ve ölümcül saldırılarını salmıştı. Işınlanırcasına ilerliyorlardı; adeta görünür oldukları saniyede başka bir mekânda tekrar beliriyorlardı.

 

Nehre Meydan Okuyan Tarikat ilk defa bu tarz bir teknikle karşılaşıyor ve bu da Gök Nehir Kortuna bariz bir avantaj sağlıyordu!

 

Bir de göz kamaştırıcı bir kuvvetle tiz sesler eşliğinde ilerleyen asmalar ve nehrin iki yakasından fırlayarak ayaklanan küçük gök incir ağaçları vardı. Onlar da Cennetkarışı Nehri üzerinden Nehre Meydan Okuyan Tarikata ilerlemekteydi.

 

Bu ağaçların kimi yirmi otuz metre, kimiyse yüzlerce metreydi. Her birinde Gök Nehir Kortu yetişimcileri görünüyor, oturup meditasyon yapan bu kişiler ağaçları şaşırtıcı şekilde kontrol edecek güçler salıyordu.

 

Gök Nehir Kortu kuvvetleri bu şekilde hücuma geçmişken Bai Xiaochun Kan Atasını havaya sıçrattı. Sonucunda Cennetkarışı Nehri sularında devasa dalgalar doğurdu. Pek çok Gök Nehir Kortu yetişimcisi dalgalardan kaçınmış ama yeterince hızlı olamayanlar acınası çığlıklar eşliğinde su tarafından eritilmişti.

 

Peki Gök Nehir Kortu Kan Atasının havaya sıçramış olduğunu nasıl göz ardı edebilirdi? Kan Atasının bu savaşın odak noktası olduğu bir gerçekti. Haliyle sayısız ağacın asmaları doğruca havalanarak Kan Atasını çevrelemeye başladı.

 

Şok edici kuvvetler yayan bu asmaların ardında bizzat Uğursuz Gök İncir Ağacının iradesi vardı.

 

Bai Xiaochun’un gözleri soğuk ışıklarla titreşti. Hiç tereddüt etmeden tüm kan qi’sini saldı ve sağ elini sertçe sallayarak tüm asmaları tokatladı. Bu savaştaki görevinin Uğursuz Gök İncir Ağacını etkisiz hale getirmek olduğunu gayet iyi biliyordu!

 

O ağaca doğru ilerledikçe yeni asmalar geliyor ve ağaç, bu ilerleyişi yavaşlatmak adına elinden geleni yapıyordu.

 

Bu sırada 300,000 metre uzunluktaki Cennetkarışı Savaş Gemisi de büyü formasyonları ışıltılarıyla ve güvertesindeki sayısız devle harekete geçmişti. Kükreyerek sıçrayan devlerin hedefi Gök Nehir Kortu yetişimcileriydi.

 

İkinci gemide de durum aynıydı. Bolca kukla Gök Nehir Kortuyla çarpışıyordu.

 

Gökyüzündeyse yeni kılıç formasyonları beliriyor, her yöne kılıç yağıyordu. Sırada Hap Akımı grubu vardı. Muazzam bir kazan havada maddeleşerek her şeyi yumuşak ışıklarla yıkamaya başlamıştı.

 

Bu ışıkta zehirli bir yön vardı ve ona dokunan tüm Gök Nehir Kortu yetişmcileri tir tir titriyordu. Tam aksine Nehre Meydan Okuyan Tarikat yetişimcileriyse ışığa dokundukça yetişim basamaklarının yükseldiğini, yaralarının iyileştiğini görüyordu.

 

Chen Manyao’nun Hap Akımı grubuna emir veren sesi yükseldikçe zehirli gaz düşmana doğru ilerliyordu.

 

Göz açıp kapayıncaya dek gökte akıl almaz sesler yükselmişti.

 

Çünkü dört grubun başpapazları Gök Nehir Kortunun Ruhun Başlangıç Aşaması yetişimcileriyle çarpışmaktaydı. Patlamalar yaşanıyordu. Şimdilik hangi tarafın üstün geldiği net değildi. Gök Nehir Kortu sayısal olarak dezavantajlı olsa da Deva Alemine ulaşmasına az kalmış olan yaşlı adam o tarafa bir avantaj sağlıyordu.

 

Nehre Meydan Okuyan Tarikatın baş kıdemlileri, miras kesimi yetişimcileri ve Altın öz uzmanları ordunun belkemiğiydi. Sayı üstünlükleri ve daimi saldırıları sayesinde Gök Nehir Kortunun Altın Öz yetişimcileri art arda yenilgiler alıyordu!

 

Hepsi bu kadarla kalsaydı mevzu büyük olmayabilirdi. Ama bir an sonra üç Cennetkarışı Savaş Gemisi de kör edici ışıklar saçmış ve 300 metre genişlikte yıkım huzmeleri göndermişti!

 

Huzmelerin gücü Deva Alemi yaratığının iskeletinden gelmekteydi. Işığın ilerleyişiyle göğü gümbürdemeler doldurdu ve ışığın yoluna çıkan tüm Gök Nehir Kortu yetişimcileri anında küle dönüştü.

 

Bu yıkıcı huzmelerin ana hedefiyse Uğursuz Gök İncir Ağacından başkası değildi!

 

#Ve savaş başladı! Aşağı Sahadaki çarpışmalarla dört tarikatın kalan üyelerini birleştirdikten sonra sırada bir Orta Saha tarikatıyla çarpışmak var. Bu defa düşman çok daha güçlü ve tecrübeli. Özellikle suikast konusunda uzman olmaları herkesi zorlayacak gibi. O zaman bakalım bizi nasıl mücadeleler bekliyor ve bu süreçte tanıdık kayıplar verilecek mi, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr