Bölüm 306 : Cennetboynuzun Kesiği

avatar
5444 17

A Will Eternal - Bölüm 306 : Cennetboynuzun Kesiği


Çevirmen : Clumsy 

 

Engin Akım Dağlarında şehri koruyan büyü formasyonu yavaşça çökmeye başlamıştı. Aldığı her darbede kendisini onarıyor olsa da mutlak bir yıkımın eşiğinde olduğu barizdi. Yeni dönen Engin Akım Tarikatı yetişimcileri ve teslim olup bağlayıcı büyülerle kısıtlanan Hap Akımı Tarikatı üyeleri formasyonu çalışabilmesi adına ruhsal güçleriyle durmaksızın besliyordu.

 

Yine de çoğu Engin Akım Tarikatı yetişimcisi sessizliğe gömülmüş, çeşitli düşüncelere dalmış haldeydi.

 

Hala dövüşebiliyor olmalarına ve savaşı biraz daha uzatma konusunda kendilerine güvenmelerine rağmen gelecek konusunda bir belirsizlik taşıyorlardı.

 

Savaşı uzatmanın ne faydası dokunacaktı ki?

 

Ruh ve Kan Akımı Tarikatlarının birleşimiyle arkadan saldıran Hap Akımı Tarikatı güçleri karşısında kendileri için hiçbir umut olmadığını biliyorlardı.

 

Mücadeleyi sürdürmelerinin sebebi ya tarikatlarına duydukları sadakat ya da yenildikleri vakit olacaklara yönelik korkularıydı…

 

Engin Akım Tarikatının tüm başpapazları ciddi derecede yaralanmış ve her biri, rakiplerinin asla pes etmeyeceği şeklindeki acı gerçeği kabullenmişti.

 

“Büyük bir fedakârlık edip bir şekilde Bai Xiaochun’u öldürsek bile toparlanamayız.”

 

“Bizi öylece yok edemezler. Ruh ve Kan Akımı Tarikatıları şimdilik birlikte hareket ediyor olabilir ama bu sonsuza dek sürmez. Sadece birazcık daha dayanmamız lazım… Bu sırada ya müttefiklikleri bozulur ya da Yıldızlı Gök Dao Polarite Tarikatı sabrını kaybedip Gök Nehir Kortunu almaya çalışmalarını engeller… Ümidimiz Bai Xiaochun’u öldürmekte yatıyor!”

 

Tüm Engin Akım Tarikatı başpapazları hemfikir değildi, savaşın gidişatı karşısında yapılması gerekenler konusunda farklı düşünceleri vardı. Al yanaklı ve kırmızı saçlı yaşlı bir adam ansızın soğuk bir homurdanmayla lafa girdi: “Şu anda bunları tartışmanın ne anlamı var ki? Sonucunda teslim olsak bile bu süreçte Ruh ve Kan Akımı Tarikat tarikatlarına zarar verebilir, hatta müttefikliklerini bozabiliriz. Bin-Surat ölmeden önce bize ziyan edemeyeceğimiz bir bilgi vermişti!”

 

Hiç kimse bu sözlere karşı çıkma cesaretinde bulunamadı. Çünkü konuşan kişi Engin Akım Tarikatı mevcut neslinin en güçlü başpapazı olan Başpapaz Kızılruhtu!

 

Gözlerinde soğuk ışıklar titreşen Başpapaz Kızılruh herhangi biri ağzını açamadan önce şehrin dışını göstererek devam etti: “Kıymetli hazinemizi salın. Cennet Yayını hazırlayın!”

 

Karşılığında şehrin dışındaki araziler sarsılmaya ve yarıklar açılmaya başladı ve giderek genişleyen yarıkların çapları 300 metre genişliğe erişti.

 

Arazi okyanus suyunu andırıyor, çılgınca dalgalanıyor, güvenliğe kavuşmak için çırpınan sayısız Ruh ve Kan Akımı Tarikatı yetişimcisini şok ediyordu. Hemen ardından yerin altından bir kükreyiş yükselmişti.

 

Bu kükreyiş öylesine hayret vericiydi ki işiten hiç kimse suratındaki şaşkınlığı gizleyememiş, hatta herkes gerilemeye başlamıştı. Kiminin gözleri, kulakları, burnu ve ağzı kanıyor, kükremeye en yakın olanlarınsa sese katlanamadıkları için kafaları patlıyordu.

 

Kükreme yeri ve göğü de parlak ışıklarla doldurmuştu!

 

Bu sırada Altın Öz yetişimcileri ve başpapazların şaşkın bakışları dahi korkunç bir gök gürültüsünü andıran sesin geldiği yöne çevrilmişti.

 

Araziler çöküyor, havaya toz ve taşlar savruluyordu. Yüzlerce metre genişlikte bir oyuk oluşmuş, yakınındaki tüm üyeler yeni bir kükremeyle sendelemişti.

 

ROARRR!

 

Ardından yüzeyden bir şey fırladı. Bu güçlü bir zırhı andıran bir kabuk ve uçlarında keskin kıskaçları olan uzun bir anten taşıyan kocaman kara bir böcekti. Ayrıca şok edici bir de ışıltı yayıyordu.

 

Böcek belirir belirmez ön saflara hücum etmiş ve sayısız Ruh ile Kan Akımı Tarikatı yetişimcisini çığlıklar eşliğinde dağıtmıştı. Böceğin gücü şaşırtıcı bir şekilde Ruhun Başlangıç Aşamasındaki başpapazlara denkti!

 

Hatta bir bağlamda onlardan güçlü olduğu bile söylenebilirdi. Üstelik bedeninden yayılan siyah sis de dokunduğu her şeyi eritecek kapasitedeydi.

 

Bai Xiaochun böceğin görünüşü karşısında şaşkına dönmüştü. Bugüne dek türlü türlü devasa yaratık görmüş fakat bu irilikte bir böceğe hiç denk gelmemişti.

 

Bu sırada Ruh ve Kan Akımı Tarikatının Altın Öz yetişimcileri arasından böceği tanıyanların şaşkınlık nidaları yükselmeye başlamıştı.

 

“Siyah zırhlı bir yıldız böceği!!”

 

“Engin Akım Tarikatının iki kıymetli hazinesinden biri! Sonunda siyah zırhlı yıldız böceğini saldılar!”

 

Ruh Akımı Tarikatınun kurucu başpapazı ise soğuk bir homurdanma eşliğinde sağ eliyle bir büyü hareketi gerçekleştirdi ve parmağını göğe kaldırarak şöyle dedi: “Ruh Akımı Tarikatının... Cennetboynuz Kılıcını çağırıyorum!”

 

Ansızın gökyüzü titremeye başladı ve bir çığlık sesi işitildi. Bu çığlık bir insandan çıkmıyor, daha ziyade bir şeyin inanılmaz bir hızla havayı delişinden kaynaklanıyordu!

 

Göz açıp kapayıncaya dek göz kamaştırıcı gümüş ışıklar alçalmış ve siyah bir kılıç ortaya çıkmıştı!!

 

Hafif kıvrımı dışında sıradan bir kılıca benziyordu. Mürekkep ejderhasının boynuzundan yapılan kılıç nispeten basit görünse de hiçbir sıradanlık taşımıyor, yüzeyinde şok edici on gümüş dizayn görünüyordu!!

 

Yani bu kılıç on kat ruh güçlendirmeden geçmişti! On kat güçlendirme geçiren bir demir parçası dahi nadir ve güçlü bir silah olarak adlandırılmaya değerdi. Cennetboynuz Kılıcıysa bundan çok daha fazlasını ifade ediyordu. Geçirdiği ruh güçlendirme ile kıymetli bir hazinenin ötesine geçmiş, bir ruh hazinesi olma yolunu yarılamıştı!

 

Söz konusu büyülü nesneler olduğunda üç seviye bulunurdu; büyülü hazineler, kıymetli hazineler ve ruh hazineleri. Kalite bağlamındaysa her seviye ölümlü, dünya ve cennet tanıtımlarını kullanırdı. Örneğin yalnızca cennet seviyesinde kıymetli hazineler koca bir tarikatı koruyacak cinste olabilirdi!

 

Ruh hazinelerinin en düşük düzeyleri olan ölümlü seviyeleri dahi bir tarikat için yedek güç olarak kullanılabilirdi. Ayrıca bu hazineler öyle rahatlıkla kullanılamazdı. Yalnızca tarikatın yıkımı yaklaştığında böyle şeylere bel bağlanabilirdi.

 

Cennetboynuz Kılıcının ortaya çıkışı savaş alanındaki Ruh Akımı Tarikatı yetişimcileri arasında büyük bir kargaşa doğurmuş, herkes kuvvetli tezahüratlara başlamıştı.

 

“Bu tarikatımızın Cennetboynuz Kılıcı!! Hahaha! Cennetboynuz Kılıcı ortaya çıktığında ormanları parçalayıp ayları yok edebilir!!”

 

“Cennetboynuz Kılıcı öyle güçlü ki dağları sarsıp nehirleri kurutabilir!!”

 

“On kat ruh güçlendirme geçirmiş. Hiçbir şey onunla kıyaslanamaz!!” Bu çığlıklar yükselirken kararan suratlar yalnızca Engin Akım Tarikatı üyelerine ait değildi. Kan Akımı Tarikatı çıraklarının suratlarına da nahoş ifadeler yerleşmişti; Ruh Akımı Tarikatının sahne ışıklarını üzerine çekmesi pek hoşlarına gitmemişti.

 

Kan Akımı Tarikatı başpapazları arasında hafif homurdanmalar yükselmekteydi. Onlar bile Cennetboynuz Kılıcı ve on şok edici gümüş dizaynı karşısında afallamıştı. Ruh Akımı Tarikatının kıymetli hazineleri hakkında pek çok araştırma yapmış fakat kılıcın bu süreçte yok olmadan nasıl on kat ruh güçlendirme geçirdiğini, bu inanılmaz şansa nasıl sahip olduklarını bulamamışlardı.

 

Nihai başpapaz iç çekti. “Muhtemelen tüm doğu Aşağı Sahalarda on kat ruh güçlendirme geçiren tek nesne odur.”

 

Bai Xiaochun ise gözlerini heyecanlı bir şekilde Cennetboynuz Kılıcına, özellikle de üzerindeki on gümüş dizayna çevirmişti. O dizaynlar kendisine kaplumbağa tavasını anımsatmaktaydı.

 

Tavasını düzenli olarak kullanamıyor olsa da onun kendisinin en önemli sırrı olduğunu biliyordu. Hala yüz kat ruh güçlendirme geçiren bir nesneye sahip olmanın hayalini kuruyor, bunu başarırsa insanların ne kadar şaşıracağını düşünüp heyecanlanmadan da edemiyordu.

 

“Bir gün bunu mutlaka başaracağım!” Bai Xiaochun’un kalbi bu heyecanla pırpır ederken savaş alanının başka bir noktasındaki Karayağızın bedenini bir titreme teslim almış, bakışları Cennetboynuz Kılıcına değil siyah böceğe çevrilmişti. Gözlerinde bir arzu titreşiyor ve o böceği bir an önce yemeye çalışma dürtüsünü zar zor bastırıyordu. Neticede aralarındaki uçsuz bucaksız güç farkını gayet iyi biliyordu.

 

Bir müddet düşündükten sonra siyah böceğe yaklaşmanın bir yolunu bulmaya girişti.

 

Bu sırada Cennetboynuz Kılıcı titreşen ışıklarla, gümüş işli siyah bir yıldırım misali alçalmıştı. Ardından böceğin kükreyişinin gücünü tereyağıyla buluşan bıçak gibi kesti ve göz kamaştırıcı bir ışık yayıyla yüzlerce metre uzunlukta gümüş bir gökkuşağı doğurdu!

 

Siyah zırhlı yıldız böceği bu hamle karşısında ürpererek başını kaldırdı ve güçlü bir rakiple yüzleştiğinin bilinciyle kükredi, bedeninden siyah sisler yayarak daha da irileşmeye başladı!

 

3,000 metre uzunluğa erişmişti ve tamamıyla katı bir görünüm taşımasa da giderek şekil almaktaydı. Yaydığı enerjiyse herkesin nefesini kesiyordu. Kükreyen böceğin hedefi doğrudan Cennetboynuz Kılıcıydı!

 

Çıkan gümbürdemeler tüm dünyayı sarsıyordu ve Cennetboynuz Kılıcının yaydığı ışıklar savaş alanının en göz kamaştırıcı şeyine dönüşmüştü.

 

Fakat Cennetboynuz Kılıcı böceğe dokunmakla yetindi. Dokunduğu anda yüzeyindeki gümüş hatlar yankılandı ve siyah zırhlı yıldız böceğinden kan dondurucu bir çığlık yükseldi. Bedeninin dış katmanının çöküşüyle gerçek formu gözler önüne serildi. Suratında bir dehşet mevcuttu ve tam bu şekilde kaçmak üzereyken tüm izleyicileri şok edecek şekilde bedeni iki parçaya ayrıldı!

 

İkiye ayrılan bedenden kanlar fışkırırken böceğin içerisinde tuhaf, siyah bir kristal taşıyan kuklamsı bir varlık olduğu ortaya çıktı!

 

Ona öldürücü darbeyi vuran şeyse kılıcın kendisi değil, on kat ruh güçlendirme dizaynlarının gücüydü!

 

#Meşhur kılıcımız gücünü gösterdi! On kat güçlendirme bile dizaynlarıyla böyle bir şey yapabiliyorsa acaba bizim kaplumbağanın yüz kat hayali gerçekleşirse nasıl bir güç doğar? Yüz kat mümkün olabilir mi ki 
Bu merakları bırakıp bizi neler beklediğini görsek daha iyi olacak, o zaman okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44346 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr