Bölüm 295 : Şunları Al Da Eğlen!

avatar
5409 23

A Will Eternal - Bölüm 295 : Şunları Al Da Eğlen!


Çevirmen : Clumsy 

 

Xu Xiaoshan önündeki gruptakileri çıkartamayacak kadar uzaktaydı. Fakat kan kılıcını görebilmiş ve Kan Akımı Tarikatı yetişimcilerinin eşsiz kan auralarını sezebilmişti. Haliyle hiç tereddüt etmeden topluluğa yöneldi.

 

Bai Xiaochun’u gördüğündeyse mutluluktan ağlamak üzereydi.

 

“Bai Xiaochun!!” diye bağırdı.

 

Hemen hemen aynı saniyede Dokuz-Ada da Bai Xiaochun’u fark etti. Gözleri ilk anda irileşmiş ama bir an sonra neşeyle ışıldamaya başlamıştı!

 

“Bai Xiaochun’un burada olduğuna inanamıyorum!! Bugün Xu Xiaoshan’ı yakalarım diyordum ama kim Bai Xiaochun’a da denk geleceğimizi tahmin edebilirdi ki?! Öldün sen!” Dokuz-Ada kuvvetli bir kahkaha eşliğinde 200 küsür kişilik grubuyla ilerlemeye devam etmekteydi. Karşılarında elit bir Ruh ve Kan Akımı Tarikatı birliği olsaydı farklı bir seçim yapabilirdi. Fakat Bai Xiaochun’un grubunun bambaşka seviyelerde yetişimcilerle dolu olduğunu görmüştü. Beihan Lie, Usta Tanrı-Kahin ve Jia Lie dışındakiler kayda değer kişiler değildi.

 

Bu yüzden Dokuz-Ada bu grubu yok edebileceğinden tamamen emindi. Güçlü kahkahasını sürdürerek Xu Xiaoshan’ı takip ediyor ve Bai Xiaochun’a yaklaşıyordu.

 

Dokuz-Adanın grubundaki pek çok yetişimci de Bai Xiaochun’u tanımıştı ve şaşkınlıklarına rağmen öldürme arzuları alev alevdi.

 

Herkes bunun tarikatlar arasındaki yok edici bir savaş olduğunun ve Ruh ile Kan Akımı Tarikatı iş birliği altında yatan ana sebebin Bai Xiaochun olduğunun bilincindeydi!

 

Xu Xiaoshan da bunun farkındaydı ve bu yüzden bir anlığına tereddüt etmişti fakat başka şansı yoktu. Bai Xiaochun’a katılmazsa ölürdü. Gözlerinde titreşen kararsızlıkla kendisini soktuğu duruma lanetler savuruyordu. Ama Bai Xiaochun’un ifadesinin hiç değişmediğini, yanındaki grubun da hiç korkmuş görünmediğini fark etmişti. Hatta pek çok kişi Dokuz-Ada ve grubuna aşağılamayla bakmaktaydı.

 

“Ha?” diye mırıldanan Xu Xiaoshan’ın kafası karışmıştı.

 

Bai Xiaochun kollarını ardında kavuşturup son derece gururlu bir şekilde şöyle dedi: “Korkma, Xiaoshan! Kan Lordun seni kurtaracak!”

 

Ardından boğazını temizleyerek etrafını kuşatan yetişimcilere döndü ve elini dışa doğru salladı. Xu Xiaoshan’ı şok edecek şekilde bu hareketi takiben Bai Xiaochun’un takımındaki tüm yetişimciler parlak küreler çıkartmaya başladı.

 

“Saldırın!” diye kükredi Bai Xiaochun. Ve iki tarikatın yetişimcileri buna cevaben kükreyerek kürelerini fırlatmaya koyuldu. Göz açıp kapayıncaya dek yüzlerce küre yıldızlar misali havaya yayılmıştı.

 

Dokuz-Adanın ağzı açık kalmış, ardındaki grupsa anlık bir tereddüde düşmüştü. Gruptaki bazı üyeler küreleri durdurmak için saldırı gerçekleştiriyor ama küreler saldırılardan etkilenmiyordu. Patlıyor ve çıkardıkları bolca duman Dokuz-Adayla etrafındakileri kuşatıyordu.

 

Duman alanın görünürlüğünü anında düşürmüş olsa da acınası çığlıkların yankılanması engellenemiyordu.

 

“Midem…”

 

“Cennetler! Ölümsüz olmuşum!”

 

“Herkes geri çekilsin! Benden uzak durun! Burası neresi?!”

 

Xu Xiaoshan da ifadesi titreşerek bağırmıştı: “Ceset Tepesi Felaket Dumanı!!”

 

Görünür şekilde titremiş ve çığlıklar atıp tüm gücüyle dumandan kaçmıştı, yüzüyse kağıt beyazlığındaydı. Dumana herkesten daha aşinaydı ve tecrübeleri unutulacak gibi değildi.

 

Dumanın doğurduğu sahneler ömrü boyunca onu takip edecek bir kabus gibiydi. Bu sahnelerin tekrarlanışını görmekse kalbini dehşetle dolduruyordu.

 

O dumandan kaçarken hava temizlenmeye başlamıştı. Açığa çıkan 200 Engin Akım Tarikatı çırağı tuhaf bir sahne sunuyordu. Kimi kollarını sallıyor, kimi sarhoş kimi ölü gibi görünüyor, kimileriyse zehirli gazlarla kuşatılıyordu.

 

Birbirine sarılanlar da vardı. Dokuz-Ada ise kendisini bir şekilde dumandan koruyan dalgalı bir ışık kalkanıyla havada titreyerek süzülüyordu. Gördüklerine inanamıyor gibiydi.

 

“Ne ilahi kabiliyeti bu? İmkânsız! Olamaz! Böyle bir büyü nasıl olabilir ki!?!?” Kalbinde derin bir Bai Xiaochun korkusu doğmuştu. Aklına Düşmüş Kılıç Uçurumunun gelişiyle boğuk bir çığlık attı. Ve Bai Xiaochun saldırıya geçmeden önce yeşim bir kolye çıkartarak aktive etti.

 

Yedi renkli bir ışık çatlama sesleriyle birlikte yayılmaya başladı ve doğan ışınlanma gücü Dokuz-Adayı oradan uzaklaştırdı.

 

Bai Xiaochun’un gözbebekleri kısılmıştı. Kuruluş Kadrosu yetişimcilerini ışınlayabilen yeşim kolyelerin tüm tarikatlar için son derece değerli olduğunun bilincindeydi. Eşsiz oldukları söylenebilirdi. Çabucak Cennetkarışı Dharma Gözünü açarak uzaklaşan Dokuz-Adayı bulmak adına altın ışıklarını gönderdi.

 

Altın huzme tarafından vurulan Dokuz-Ada kan dondurucu bir çığlık koyuverdi. Işınlanmakta olmasına rağmen Bai Xiaochun’un Cennetkarışı Dharma Gözü tarafından kolu kavranmış ve omzundan kopartılmıştı.

 

Dokuz-Ada bu şekilde gözden kaybolurken Bai Xiaochun’un takipçileri de geride kalan diğer yetişimcilere saldırmaktaydı.

 

Beihan Lie’nin gözleri midesini sıkan ve zehirli bir gaz tarafından çevrelenen bir Kuruluş Kadrosu yetişimcisine çevrilmişti. “Seni hatırlıyorum! Ön saflarda bana karşı birlik olanlardan biriydin!”

 

Ve gaddar sırıtışıyla öldürmek adına öne çıktı.

 

Jia Lie ve Usta Tanrı-Kahin de öldürme niyetiyle büyü tekniklerini saldı.

 

Aynı şey tüm yetişimciler için geçerliydi, iş birlikleri sayesinde kendi gruplarından hiç kimsenin yaralanmamasını garantiye alıyorlardı.

 

Bai Xiaochun’un takımı savaşma işine bir hayli aşina hale gelmişti. Haliyle çok geçmeden acınası çığlıklar alandan silindi ve mücadele sona erdi.

 

Bai Xiaochun’un tek pişmanlığı Dokuz-Adanın kaçmış olmasıydı. Xu Xiaoshan ise öylesine sarsılmıştı ki gördüklerinden sonra nefes almayı dahi unutmuş haldeydi. İki tarikatın iş birliği yaptığını, Beihan Lie ve Usta Tanrı-Kahinin aynı düşmana karşı birlik olduğunu görmüştü.

 

“Bu nasıl mümkün olabilir?” diye iç çekiyor, gördükleri karşısında gözlerini ovuşturuyordu.

 

Bir saatin sonunda savaş ganimetleri toplanmış ve grup yeniden yola koyulmuştu. Xu Xiaoshan da onlara katılıp Bai Xiaochun’un yanına geçmiş ve sayısız övgü sıralamaya başlamıştı.

 

“Kan Lordu Karamahzen? İkincil Başpapaz Bai Xiaochun? Tarikat Amcası Bai? Umm, şu herkesin kullandığı parlak kürelerden bana da vermeye ne dersin?”

 

Bai Xiaochun halinden son derece memnundu. Takımının birlik olarak bu derece sıkı bir mücadele gerçekleştirebilmesi onu gururlandırıyordu.

 

“Ne büyük bir hizmet gerçekleştiriyorum…” diye düşünerek kendi kendine iç çekiyordu. Hemen Xu Xiaoshan’a bakarak elini salladı ve hemen birkaç parlak küre gönderdi.

 

“Şunları al da eğlen bakalım!”

 

Xu Xiaoshan, kalbi beklentiyle küt küt atarak temkinli bir şekilde küreleri yakaladı. Engin Akım Tarikatından birilerine denk gelip küreleri kullanmayı iple çekiyordu. O Engin Akım Tarikatı yetişimcilerine Felaketşeytanının zehirli gazının ne kadar harika olduğunu gösterecekti!

 

Vakit uçarcasına geçip gitmiş ve iki ay daha geride kalmıştı. Savaş şimdiden altı ayını tamamlamış lakin girilen çıkmaz sona ermemişti. Cennet Zanaatı Kıtasında gerçekleşen ufak çaplı mücadeleler giderek artıyor, grupların çoğu düzineler veya yüzlerle sınırlı oluyordu.

 

Bai Xiaochun ismiyse her geçen gün yayılıyordu. Onun katıldığı her mücadele galibiyetle sonuçlanıyordu. En nihayetinde küreleri de ünlenmiş, ön saflardaki herkes korkunç Felaketşeytanını duymuştu.

 

Aynı şekilde Beihan Lie, Usta Tanrı-Kahin ve Jia Lie üçlüsü ihtişama kavuşmuştu. Xu Xiaoshan da gruba geç katılmasına rağmen ünleniyordu. Bai Xiaochun’un kürelerine adeta aşıktı ve onları, özellikle de halüsinasyon doğuranları herkesten daha şevkli bir şekilde kullanıyordu…

 

Tabii son karargahta toplanmış olan Engin Akım Tarikatı başpapazları ve liderleri de kürelerin namını işitmişti. Fakat yapabilecekleri tek şey dişlerini sıkıp beklemekti; kimsenin dışarı çıkıp dövüşmeye cesareti yoktu.

 

Engin Akım Tarikatı baş kıdemlileri ve miras kesimi yetişimcileri bile Ruh ve Kan Akımı Tarikatına yönelik korkularını silkinip atamıyordu. Herkes yüzünü göstermek adına belirleyici son çarpışmayı bekliyordu.

 

Her şey kaynama noktasındaydı. Bai Xiaochun’un ünü artmış, takipçileri Engin Akım Tarikatı gruplarını öldürdükçe daha da şevkli hale gelmişti. Ruh Akımı Tarikatı ve Kan Akımı Tarikatı üyeleriyse işlerin bu ilerleyişi karşısında son derece şaşkındı.

 

#Bizim grup için savaşlar çok hızlı ilerliyor, pek bir detay alamıyoruz. Umarım hiç değilse şu beklenen son çarpışmada biraz aksiyon yaşarız. Bu savaşın sonunu getirdikten sonraysa gidilmesi gereken orta sahalarımız, yapılacak bolca işimiz var. O zaman okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr