Bölüm 256 : Sen ***

avatar
5165 21

A Will Eternal - Bölüm 256 : Sen ***


Çevirmen : Clumsy 

 

Boğaz Ezici Kavrayış Bai Xiaochun’a Qi Yoğunlaşmadan Kuruluş Kadrosuna dek eşlik etmişti. Luochen Dağları ve Düşmüş Kılıç Dünyasında kullandığı tekniği en iyi şekilde mükemmelliğe taşımış haldeydi. Bu teknik Ölmeme Kodeksinin ilk kısmından gelen bir ilahi kabiliyet olmasına rağmen Ölmeyen Cennetsel Kral yetişimindeki ilerleyişiyle daha da çarpıcı bir hal almıştı.

 

Onu kullanmaktan kaçınmak için bir hayli efor sarf etmişti. Kan Yabanındayken gözlemci sayısı çok fazlaydı ve haliyle en kritik anlarda bile onu, Menekşe Qi Kazanı Çağırma veya İnsan Kontrolü Ulu Büyüsü gibi teknikleri kullanma dürtüsünü bastırmıştı.

 

Sonuçta herkes Ruh Akımı Tarikatının kontrol büyülerinde uzmanlaştığını bilirdi ve bu teknikleri kullandığı takdirde kimliğinin açığa çıkması mümkündü. Aynı şey şu ana dek kapalı tuttuğu Cennetkarışı Dharma Gözü için de geçerliydi.

 

Başka şeyler de vardı… Mesela kaplumbağa tavası, ahşap kılıcı ve üç kat ruh güçlendirme gerçekleştirdiği tüm büyülü nesnelerini gizlemişti. Ama artık… sabrı tükenmişti.

 

Bağırarak Boğaz Ezici Kavrayışı gerçekleştirdiğinde gerçekten kan dondurucu bir aura da saçmıştı. Cennetsel Şeytan Bedeniyle Boğaz Ezici Kavrayışın güçlerinin birleşimi yeri göğü sarsacak seviyedeydi.

 

Gümbürdeme sesleri eşliğinde sağ elini Xiao Qing’in önünde belirterek adamın iki parmaklı kan kılıcı saldırısının gerçekleşmesine müsaade etti. Ansızın beliren yerçekimsel güç ise Xiao Qing’in yüzünü düşürmüştü.

 

Kendisini yanılıyor olduğuna ikna etse de nedense Karamahzen ansızın bambaşka birine dönüşmüş gibi hissediyordu.

 

Karamahzenin pençeyi andıran sağ elinin yaydığı korkunç aura kalbini korkuyla doldurmuştu. Ölümcül kriz hissiyatıyla soluğu kesilerek geriledi ve kan kılıcının yönünü Bai Xiaochun’un eline çevirdi. Saldırıdan kaçınmak için de bedenini tuhaf bir şekilde büktü.

 

O sırada iki parmaktan şekillenen kan kılıcı Bai Xiaochun’un Boğaz Ezici Kavrayışıyla temas etti. Metalin metale sürtmesini andıran bir sesle birlikte Bai Xiaochun’un eli Xiao Qing’in parmaklarını sımsıkı tutmuştu.

 

ÇAT!

 

Bir şok dalgası yayılırken Xiao Qing boğuk bir şekilde homurdandı. Dönerek gerilerken tüm sağ kolu titremiş, iki parmağıysa varlığını yitirecek derecede ezilmişti!

 

Xiao Qing yüzü titreşerek bağırdı: “Karamahzende bir tuhaflık var! Yang Hongwu, Zhang Yunshan, güçlerinizi birleştirip onu öldürün!”

 

Yang Hongwu ve Zhang Yunshan derin nefesler alarak dişlerini sıktı ve yanan bir tütsünün dumanı bir kılıç şekli aldı! Aynı anda bir pervane de ejderi temsil eden patlayıcı bir rüzgâr doğurdu!

 

Bu sırada Bai Xiaochun bir an olsun duraksamamıştı. Vahşi bir yaratık misali kükrerken Xiao Qing’e hücum etmişti, sağ eli bir yumruk şeklinde sıkılıydı. O yumruğunu savururken cennetsel şeytanı da kendini gösterdi ve gök gürültüsünü andıran bir gümbürdeme etrafı kapladı.

 

Aynı anda Bai Xiaochun’un sol eli bir büyü hareketiyle titreşirken parmağı Yang Hongwu’ya doğru sallandı. Ansızın bir düzinenin üzerinde uçan kılıç çantasından fırlamıştı. Farklı renklere boyanmış olsalar da yüzeylerindeki üçer gümüş dizaynı görmek mümkündü.

 

Hepsi de Kuruluş Kadrosu aşamasındayken üç kat ruh güçlendirme gerçekleştirdiği kılıçlardı ve onları Menekşe Qi Cennetkarışı Büyüsüyle kontrol etmekteydi. Ortaya çıktıkları anda Yang Hongwu’nun ifadesi değişmişti.

 

Bai Xiaochun ise gümbürdeme sesleri eşliğinde hiç duraksamadan başını çevirerek ağzından tek bir kelime çıkartmaktaydı!

 

“Kazan!”

 

Bu komutla birlikte Zhang Yunshan’ın önünde menekşe bir kazan belirdi. Büyü sembolleriyle kaplı, menekşe ışıltılı ve görkemli auralı kazan, cennetleri dahi sarsabilecek kapasitede görünüyordu!

 

GÜÜÜÜMMMMMMM!!

 

Bai Xiaochun patlamalar eşliğinde tek başına üç rakiple dövüşmekteydi.  Xiao Qing’in suratı asılırken Yang Hongwu’nun dumanı uçan kılıçlar tarafından dağıtılmış, kendisi de kan dondurucu bir çığlık ve sayısız yaradan akan kanlar eşliğinde geri uçurulmuştu.

 

Şok edici bir şekilde o gerilerken Bai Xiaochun da ilerlemeye başlamıştı. Öldürmeyi planladığı ilk kişinin Yang Hongwu olduğu barizdi. Ardında açtığı Protomanyetik Kanatlarla öncekini fazlasıyla aşan bir hıza kavuşarak ilerlemiş, ışınlanmayı andıran bir şekilde doğruca Yang Hongwu’nun önünde belirmişti. Ardından elini yıldırım hızıyla uzatıp Boğaz Ezici Kavrayışıyla Yang Hongwu’nun boğazını hedefledi.

 

Çığlıklar atan Yang Hongwu kendini savunabilmek adına her şeyi denemekteydi ama şansını yitirmişti. Önce uçan kılıçlar, sonra hız patlaması, son olarak da Boğaz Ezici Kavrayış gelmişti. Zihni tam bir kaos içerisindeydi ve büyülü dövüşlerdeki tüm tecrübesine rağmen yaşadığı şoktan sıyrılamıyordu.

 

Bai Xiaochun’un baş ve işaret parmakları bir çatırdama sesi eşliğinde Yang Hongwu’nun boğazıyla buluşup onu ezmekteydi!

 

Yang Hongwu’nun çığlığı kısa kesilmiş ve gözleri tam bir inanmazlıkla dolarken ölümle buluşmuştu…

 

Bu sırada yan taraftaki Zhang Yunshan’ın çığlığı işitildi: “Menekşe Qi Kazanı Çağırma. Sen… sen Karamahzen değilsin!!”

 

Şüphe dolu bir suratla izlediği Bai Xiaochun, Yang Hongwu’nun tütsüsünü yakalamış ve kendisine dönmüştü.

 

Xiao Qing ise titreşen ifadesiyle yetişim basamağını kullanarak Bai Xiaochun’u engellemeye hazırlanmaktaydı. Fakat o anda önünde iri bir tava belirmişti. Ve nasıl bir saldırı gerçekleştirmeye çalışırsa çalışsın tava tarafından engelleniyor, yarım adım dahi ilerleyemiyordu.

 

İşte bu kısa süreç Zhang Yunshan için kritik bir tehlike taşıyordu. Bai Xiaochun kendisini açık etmişken geride bir tanık bırakabilir miydi? Hemen bir adım öne çıkarak Protomanyetik Kanatlarını çırptı ve yeni bir hız patlaması gerçekleştirdi. Dağ Sarsan Darbeden aldığı ekstra ivmeyle de bedensel gücüne patlama yaptırdı.

 

Artık hem inanılmaz bir hız hem de akıl almaz bir güç sahibiydi. Hepsi bununla kalsa çok da sorun olmayabilirdi fakat… Boğaz Ezici Kavrayışını da yeniden kullanmak üzereydi!

 

Ölmeme Kodeksinin iki ilahi kabiliyetini birlikte kullanarak doğurduğu gücün korkunçluğunu kelimelere dökmek zordu. Havayı delip geçerken baş ve işaret parmaklarını birbirine çarptırmıştı. Zhang Yunshan’ınsa ne kaçınacak ne de tepki verecek zamanı vardı. Bai Xiaochun bir saniye önce uzaklardayken bir saniye sonra tam önünde belirmiş ve parmaklarını boynuna yaklaştırmıştı.

 

O parmakları sertçe ezmesine gerek bile yoktu. Zhang Yunshan’ın boynuna dokunduğu anda ivmesi ve kuvvetiyle onu Antik Kan Yolunun duvarına fırlatabilmişti.

 

BOOOOOOOOOMMM!

 

Bu hamleyle tüm yol titrerken Bai Xiaochun’un eliyle boynu ezilen Zhang Yunshan’ın bedeni doğruca duvara çarpıp her yöne yayılan çatlaklar doğurmuştu. Zhang Yunshan’ın cesedi sonsuza dek o duvara kazılı kalacaktı!

 

Bu noktada Xiao Qing de darmadağın saçlar ve delilik yayan gözlerle olaya dahil olmuştu.

 

“Sen Bai Xiaochun’un, değil mi?!”

 

Bu tekniklerle Bai Xiaochun’u tanıyamamış olsaydı bu kadar uzun yaşamış olmanın hakkını veremezdi. Kan Akımı Tarikatı Bai Xiaochun hakkında derinlemesine araştırmalar gerçekleştirmiş ve en nihayetinde tüm Kuruluş Kadrosu yetişimcileri onunla ilgili hikayeleri işitmişti.

 

Herkes Bai Xiaochun’un kendine has büyü tekniklerinden haberdardı… Tabii ki… Xiao Qing Boğaz Ezici Kavrayışla parçaları birleştirememiş olsa da Bai Xiaochun onunla birlikte Menekşe Qi Kazanı Çağırmayı kullanmış ve işleri iyice bariz kılmıştı!

 

“Seni öldürmek tarikat adına büyük bir hizmet olacak!!” Xiao Qing Karamahzenin Bai Xiaochun olduğunu öğrenmişti fakat kanıtı olmadıkça bu meseleyi rapor etmek anlamsız olurdu. Xuemei ve Song Junwan’ı uyarmaya çalışmak da işe yaramazdı. Bu yüzden bu ölümcül kriz anında son ruhsal denizini kristalize etmeye başlamak konusunda tereddüt etmedi. Şok edici bir şekilde yaptığı şey… tam da burada ve şu anda Öz Formasyona ulaşmaya çalışmaktı! Eğer başarılı olursa Bai Xiaochun’u elinin tersiyle rahatça öldürebilirdi.

 

Belli riskler söz konusu olsa da harcayacak vakit yoktu. Bai Xiaochun içini mutlak bir kriz hissiyle doldurmuştu. Sonuçta az önce Zhang Yunshan’a karşı kullandığı teknikleri kendi üzerinde kullanırsa hayatta kalma şansı yalnızca yüzde kırk civarıydı!

 

Fakat tam da ruhsal denizini kristalize etmeye başladığı anda Bai Xiaochun’un Cennet-Daosu aurası patlak verdi ki bu aura tüm Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosu tiplerini bastırabilme kabiliyetine sahipti. Bai Xiaochun sadece orta seviyede olsa ve Xiao Qing’in ruhsal denizini kristalize etmesini tamamen engelleyemeyecek olsa da Öz Formasyon enerjisini yüzde otuz kadar azaltabilirdi!

 

Xiao Qing’in yükselen enerjisini baskılarken alnında üçüncü bir göz açılmaya başlamıştı. Bu, Cennetkarışı Dharma Gözünün ta kendisiydi.

 

Menekşe göz açılışıyla tarifsiz bir güç saçmaya başlamıştı. Adeta… en görkemli cennetlerden en derin cehennemlere dek her şey böcekten farksız kılınmıştı!

 

An itibariyle Bai Xiaochun’un Cennetkarışı Dharma Gözü üzerindeki yıllar süren çabaları… karşısında durulamayacak bir şeye dönüşmekteydi!

 

Xiao Qing ansızın Song Junwan ve Xuemei’ye seslenmek, onlara Bai Xiaochun’dan bahsetmek ister olmuştu. Fakat Cennetkarışı Dharma Gözü tüm bu umutlarını suya düşürmek üzereydi!

 

GÜÜÜÜMMMMMMM!

 

Xiao Qing zihninin yıldırımlarla çarpıldığını hissetti. Görünür şekilde titriyor, ifadesi çarpılıyor, dili ağzından fışkırıyordu. Çıkan boğuk homurtu eşliğinde yüzünde ve boynunda mavi damarlar şişiyordu. Ve şok edici bir şekilde sağ eli tamamen kontrolü dışında hareket etmeye başlamıştı. Gözleri dehşetle ışıldarken eli havalanmış ve roket hızıyla kendi başının tepesine alçalmıştı!

 

“Hayıııırr!”

 

Çat!

 

Avcunun kendi kafasını ezişiyle her yöne kan ve beyin parçaları sıçramaya başladı. Tabii anında ölen Xiao Qing’in kısmen kristalize olan ruhsal denizi de aynı hızla çöktü.

 

İçini bir titreme teslim alan Bai Xiaochun ise bir ağız dolusu kan kustu. Kanlar sızan üçüncü gözü kapanmaya başlamıştı. Bedenini bir bitkinlik teslim alıyor, kendisini bir tuhaf hissediyordu. Soluk soluğa bir şekilde elini duvardan ve Zhang Yunshan’ın cesedinden uzaklaştırmıştı.

 

Bu hamleyle gözlerinde boş bir bakış kalan Zhang Yunshan’ın başı bedeninden ayrılarak yere yığıldı!

 

Bai Xiaochun yalnızca birkaç düzine nefeslik sürede üç rakibinin de işini bitirmişti.

 

Fakat bu ona da ağır bir yük bindirmişti. Yüzü küle dönmüştü ama neyse ki iyileşmek için kullanabileceği tıbbi haplara sahipti. Onları çabucak tüketse de oturup meditasyon yapacak vakit yoktu. Kaplumbağa tavasını ve cesetlerin çantalarını toplayarak bakışlarını yolun sonuna çevirdi. Sonra da kanatlarını çırparak, arkasında ardışık görüntüler ve sonik patlamalardan başka bir şey bırakmayarak yola koyuldu.

 

Bölüm 256 : Sen Bai Xiaochun'sun!

#Bizimkinin bu delirişlerini ve ani güçlenişlerini çok seviyorum. Uzun zamandır görmediğimiz tekniklerle savaşması da iyi oldu, özlemişim.
Üç rakibin işi bitti, geride yalnızca Song Junwan-Xuemei ikilisinin mücadelesi kaldı. Bakalım bizimki bu konuda yardımcı olabilecek mi ve kan efendiliği kimin olacak... Okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr