Bölüm 241 : Kan İblisi&Kan Lordu

avatar
5844 20

A Will Eternal - Bölüm 241 : Kan İblisi&Kan Lordu


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun Song Junwan’ın gelişinden önceki bir iki gününü kadının talebi hakkında ne yapacağını düşünüp taşınarak geçirmişti. Onun inzivadan çıkar çıkmaz kendisini arayacağını ve kan efendiliği sınavında yardım isteyeceğini biliyordu. Fakat kadın günlerce gelmemişti.

 

Tam acaba inisiyatif alarak ben mi onu görmeye gitsem diye düşünürken ise kadının sesini işitmişti. Bu noktada gözleri ışıldayan Xiaochun boğazını temizledi ve hemen kapıyı açmak yerine kıymetini arttırmak adına onu biraz dışarıda bekletme avantajını kullanmayı seçti.

 

Doğrusu hangi kararın doğru olacağından emin değildi. Sonuçta kadına eşlik etmezse onun yokluğunda mağarasına sızıp ebedi dayanıklılık kalıntısını arayabilirdi. Başarılı olursa da herhangi bir sınava katılmasına gerek kalmazdı.

 

Ama bu seçenek öyle tehlikeliydi ki sınava katılmaktan daha iyi olup olmadığı konusunda kararsız kalmıştı.

 

Fakat o oturup düşünedururken mağarasının kapısı sessizce açıldı ve Song Junwan içeriye adımını attı.

 

“Sen!!” Bai Xiaochun afallayarak ayağa sıçramış ve bir iki adım gerilemişti. Mağarası defansif bir büyü formasyonuyla korunuyordu ama Song Junwan her nasılsa buna rağmen içeri girmeyi başarabilmişti.

 

Muammalı bir gülümsemeyle Bai Xiaochun’u baştan aşağı süzen kadın, bakışlarıyla kalbini delip geçecek gibiydi. “Ben Orta Tepenin ulu kıdemlisiyim ve şu anda da kan efendiliğinin peşindeyim. Her çimi ve her taşı kontrol edebilirim. Bir mağaraya girmek istersem hiç kimse beni durduramaz.

 

“Hem Küçük Kardeş Karamahzen neden beni mağarasına almak istemesin ki? Bu konuda konuşmak yerine inisiyatif alayım dedim.” Bu sözlerle taş bir sandalyeye oturarak elini çenesine yerleştirmişti.

 

Bakışları baştan çıkarıcı olmasa da bir kışkırtıcılık taşıyor, bu da Bai Xiaochun’un kalbini şok edici bir şekilde etkiliyordu. İfadesini hemen ciddileştiren Xiaochun homurdanarak şöyle dedi: “Kan efendisi olmak senin için bu kadar önemli mi gerçekten?”

 

Song Junwan bir müddet sessizce baktıktan sonra başıyla onay verdi.

 

“Song Klanı yıllardır Orta Tepenin yönetimini elinde tutar ve kan efendileri nesillerdir bizim klanımızın Seçilmişlerinden oluşurdu. Fakat bu defa işler değişti.

 

“Başpapazımız Başpapaz Limitsizle bir anlaşma yaptı, şartlardan biri de o Xuemei sürtüğünün kan efendiliği için yarışma şansı olmasıydı. Karşılığında biz de Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosu hakkında bilgi aldık.

 

“Ne yazık ki Song Que beklentileri yerine getirip Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosuna erişemedi. Daha da kötüsü Xuemei sürtüğü beklenmedik bir şekilde dokuz Gelgit Akışına ulaştı. Artık Que’er onun dengi değil. Bu yüzden kan efendisi olma şansı taşıyan tek kişi benim!

 

“Ve bu yüzden yardımına ihtiyacım var. Dharma koruyucularımdan biri olursan bu işi başarma şansım olacağını düşünüyorum!” Song Junwan bu sözlerden sonra Bai Xiaochun’un yanıtını beklemeye başladı.

 

Bai Xiaochun ise hiçbir şey söylemedi. Xuemei’nin olaya dahil oluşunun detaylarını dinlemek her şeyi daha anlamlı kılmıştı. Fakat hala böyle bir müsabakanın çok tehlikeli olacağı inancındaydı. Uzun bir süre geçince Song Junwan konuşmaya devam etme gereği duydu: “Sana da faydası dokunmayacak olsa yardımını istemezdim. Halihazırda bir kan yolu kıdemlisi olduğuna göre ben kan efendisi olduğum takdirde senin yeni ulu kıdemli olmanı şiddetle tavsiye edeceğim!”

 

Her nedense bu noktada hafifçe kızarmış, gözlerindeki baştan çıkarıcılık yoğunlaşmıştı. Cadalozumsu pençelerini Bai Xiaochun’a takmak ister gibi bir hava çizmişti.

 

Bai Xiaochun hafif bir öksürükle bakışlarını kaçırdı, içten içe hala en iyi seçeneği düşünmekteydi. Sınava katılmadığı takdirde kalıntıyı gizli gizli arayabilirdi. Evet, bu büyük bir risk olurdu ama sınava katılmanın da eşit oranda riskli olduğu belliydi.

 

Bir senaryoda yaşanacaklar üzerinde hiçbir kontrolü olmayacaktı. Diğerindeyse az da olsa kontrol sahibi olacaktı. Birinde tehlikeye rağmen başarılı olma şansı yüksekti. Diğerindeyse başarı şansı o kadar yüksek olmasa da fena değildi.

 

Biraz uzun sürse de kararını vermişti. Dişlerini sıkarak Song Junwan’a döndü ve şöyle dedi: “Madem kan efendisi olmak istiyorsun, tabii ki sana yardım ederim. Ama sınav hakkında biraz bilgi edinmek isterim. Süreç tam olarak nasıl işliyor? Nasıl kan efendisi olunuyor?”

 

Çoktan kararını vermişti, Song Junwan’a yardım etmeye teşebbüs etse de önceliği kendi güvenliği olacaktı. Belki dikkatli olursa tehlike faktörlerini daha aza indirgeyebilirdi.

 

Song Junwan heyecandan ışık saçmaya başlamıştı. Işıl ışıl gözlerle Bai Xiaochun’a bakarken yüzünde büyüyen gülümsemeyi eliyle örttü ve yumuşayan bir ifadeyle şöyle dedi: “Sınavın detayları pek çok kişi için büyük bir sırdır. Ama ben senden hiçbir şey gizlemeyeceğim. İlk başta da şu konuda net olmam gerekli: bu sınavlarda ölümler yaygındır.” Bai Xiaochun bu tarz bir habere hazırlıklı olsa da kalp atışlarının hızlanışının önüne geçememişti. ‘Ölüm’ kelimesini ne zaman işitse gerginleşirdi.

 

“Bunun bir sebebi sınavın dış dünyada değil de ayaklarımızın altındaki dünyada gerçekleşiyor olması…” Sessiz konuşuyor olsa da bu kelimeler Bai Xiaochun’da yıldırım etkisi doğurmuştu.

 

“Ayaklarımızın altında mı?” Sersemleyen Bai Xiaochun bakışlarını zemine kaydırdı. Kast edilen şeyi anladığındaysa gözleri irileşti ve soluğu kesildi.

 

Song Junwan bu tepki karşısında gülümsedi. “Kan Akımı Tarikatına ilk gelişinde tarikatın kocaman bir eli temsil ettiğini fark etmiştin, değil mi?

 

“Kan Akımı Tarikatı gerçekten de bir elin üzerinde kurulu. O el de Cennetkarışı Nehrinin altında yer alan bir deve ait. Yıllar içerisinde o el çalışılarak pek çok teknik elde edildi.

 

“O deve Kan Atamız diyoruz!” Song Junwan’ın gözlerinde dünyanın en önemli şeyinden bahsedermiş gibi tutkulu, saygı dolu bir ifade belirmişti. Bu meseleye bu şekilde yaklaşan tek kişi o da değildi; Kan Akımı Tarikatının hemen hemen her üyesi aynı şekildeydi.

 

Bai Xiaochun gözlerini kırpıştırmış, herhangi bir karşılık vermemişti.

 

“Kan Atası bir dev ama bizler gibi ete, kana, iskelete, beş yin ve altı yang organına sahip…

 

“Kan efendisi olmak isteyen kişi Kan Atasının takdirini kazanmalıdır. Bu takdir de Kan Atasının organlarında gelişen kristaller formunda gelir. Orta Tepenin Kan Efendisi Tapınağında Orta Tepenin içine açılan bir geçit bulunur. Yani parmağın içerisindeki kan damarları aracılığıyla Kan Atasının bedenine girebiliyoruz.

 

“Her dağ tepesi beş yin organından birine karşılık geliyor, Orta Tepeyse kalple bağlantılı. Hedefimiz oradaki kan kristalleri. Kan kristalini ilk alan kişi Orta Tepenin onayını alarak tüm tepedeki kan qi’sini çağırma gücüne sahip olacak. Oradaki tüm yetişimcilerin yetişim basamaklarını bastırma ve daha da etkileyicisi tüm yetişimcilerin savaş gücünü arttırma kabiliyeti de kazanacak! İşte kan efendiliği böyle bir şey!”

 

Bai Xiaochun derin bir nefes aldı, öğrendikleriyle hiç olmadığı kadar şaşkına dönmüştü. Kan efendiliği işini bir nebze anlamıştı ama ne kadar sağlam bir pozisyon olduğunu yeni idrak ediyordu.

 

Kan efendili bir tepeyle kan efendisiz bir tepe arasındaki fark kelimelere dökülemeyecek kadar büyüktü!

 

“Bir hikaye işitmiştim…” dedi Bai Xiaochun.

 

“Kan İblisi efsanesini mi kastediyorsun?” Song Junwan çabucak bu yanıtı vererek gülümsemiş, Bai Xiaochun ise başıyla onay vermişti.

 

“O efsane başpapazların nesiller süren araştırmalarının sonuçlarından türedi. Hepsi Kan Atasının bedeninin bir noktasında bir miras kan kristali olduğuna inanıyor!

 

“O mirası alan kan efendisi değil Kan İblisi olur ki bu da kan efendilerinden, hatta başpapazlardan bile üstün bir pozisyondur. Kan Akımı Tarikatı ruh kanı yetişimi yaptığı için bir Kan İblisinin belirdiği takdirde tek bir düşüncesiyle Dış Kesiminden başpapazına dek tüm tarikatın yetişim basamağını yüzde elli kadar düşürebileceği tahmin ediliyor!

 

“Yine tek bir düşüncesiyle tarikatın savaş gücünü yüzde otuz arttırabilir de! Böyle birini Kan İblisi olarak tarif etmek yetersiz kalır, bu yüzden tarikatta çok az kişinin bildiği bir terim daha bulunur. Hatta bunu yalnızca tarikatın en iyi klanlarının başpapazları bilir…  

 

“Kan Lordu!” Yumuşak bir edayla söylediği bu sözler büyük bir güç içeriyordu.

 

“Ama efsaneler böyledir işte. Sadece efsane. Yıllar boyunca nesillerce başpapaz Kan Atasının bedenini araştırdı. Çoğu alan incelense de herhangi bir miras bulunamadı.

 

“Umarım ömrüm süresince bir Kan Lordunun yükselişine tanık olabiliirm. Başpapazlar bile bir Kan Lordunun yükselişiyle Kan Akımı Tarikatının ya işitilmemiş bir ihtişama ya da mahvoluşa sürükleneceğinin farkında… Bu yüzden bazıları asla bir Kan Lordu gelmemesini umuyor. Benim Song Klanı başpapazımsa o gruba dahil değil.”

 

Song Junwan gülümsedi. “Ama efsanelerden bu kadar bahsetmek yeter. Hadi biraz sınava dönelim.

 

“Senin esas amacın kan kristalini almama yardım etmek olacak. En önemli faktör de savaş gücü ve hız. Diğer Dharma koruyucularıyla birlikte beni korumalı ve Xuemei’yi kalp boşluğuna dek yenmeme yardımcı olmalısınız!

 

“Kalp boşluğuna önce ben ulaştığım sürece kan kristali benim olacaktır!” Song Junwan’ın gözleri özgüvenle ışıldamaktaydı.

 

“Kaç Dharma koruyucusu olacak?” diye sordu Bai Xiaochun.

 

“Xuemei de ben de yirmi Dharma koruyucusuna dek çıkabiliriz.” diye yanıtladı Song Junwan usulca.

 

“O kadar çok mu!?” diyen Bai Xiaochun biraz şaşırmıştı. “Ya o Dharma koruyucularından biri senden önce kalp boşluğuna ulaşırsa?”

 

“Teorik olarak herhangi bir Dharma koruyucusu da kan efendisi olabilir. Yapmaları gereken tek şey boşluğa ulaşıp kan kristalini alarak özümsemek.”

 

Bai Xiaochun gözlerini kırpıştırdı. Song Junwan’ın söyledikleri doğruysa böyle bir senaryonun yaşanmasını nasıl engelleyecekti ki? Seçtiği Dharma koruyucuları üzerinde kontrol sağlamak adına bir çeşit yöntemi olsa gerekti.

 

Song Junwan hafifçe gülse de bu konuda detaylı bir açıklama yapmadı. Bai Xiaochun’un şüpheleriyse Song Junwan ve Xuemei’nin başpapazları tarafından özel birer komuta madalyonu aldığı şeklindeydi.

 

Yalnızca komuta madalyonuna sahip kişi kalp boşluğuna girebilecek olabilirdi.

 

Bai Xiaochun bir süre daha düşüncelere daldıktan sonra dişlerini sıkarak zemine baktı. Kan efendiliği unvanı uğruna savaşmak ilgisini çekmiyordu. Sonuçta gerçek bir Kan Akımı Tarikatı çırağı bile değildi.

 

Tek istediği ulu kıdemlinin mağarasına ulaşmaktı. Bu yüzden Song Junwan’ın kan efendisi olmasına yardım edip ulu kıdemli olmalıydı. Bu tüm problemleri mükemmel şekilde çözerdi.

 

Yıllardır Kan Akımı Tarikatındaydı ve hedefi sonunda görüş alanına girmişti!

 

Bu düşünceyle başını yeniden kaldırarak şöyle dedi: “Yarın sabah Kan Efendisi Tapınağında olacağım!”

 

Song Junwan ise derin bir nefes alıp ışıldayan gözlerle Bai Xiaochun’a baktı. Gülümsemesini eliyle örttü, bir adım öne çıktı ve eğilerek dudakları neredeyse Xiaochun’un kulaklarına değecek şekilde, ılık nefesiyle yüzünü okşayarak şöyle dedi: “Eğer ulu kıdemli olursan aramızda pek çok şey yaşanabilir…”

 

Bu sözlerden sonra yüzü ansızın kızardı, neden bu sözleri söylediğinden emin değil gibiydi. Ve attığı son delici bakışla ortamı terk etti.

 

#Aah ah bu kadın çok fena  Karşısında normal bir insan olsa sıkıntı büyüktü ama neyse ki bizimki hiçbir şekilde normal değil 
Bu arada Kan İblisi-Lordu denilen şahsın kabiliyeti bayağı iyiymiş. Bizimki öyle bir pozisyona ulaşabilse Ruh Akımı Tarikatının savaşı kazanmasını sağlayabilirdi aslında. Devle de bağlantısı var esasında, acaba mümkün olabilir mi? Herhalde bu kadar büyük bir şey de elde edemez diyor ve sıradaki bölüme geçiyorum, orada görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44353 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr