Bölüm 216 : Her Şeyi Biliyor!

avatar
5733 24

A Will Eternal - Bölüm 216 : Her Şeyi Biliyor!


Çevirmen : Clumsy 

 

Karamahzene göz kulak olma görevi verilmiş olan Beihan Lie ve Lu Tianlei’nin gözbebekleri kehanet büyüsü karşısında duydukları saf şokla kısılmıştı.

 

Alana ölümcül bir sessizlik çökmüştü ve tüm gözler Bai Xiaochun’un üzerindeydi. O ise çenesini gururla kaldırmıştı.

 

Usta Tanrı-Kahin şaşkınlığından ölecek gibiydi ve yığılmanın eşiğine gelerek tir tir titremekte, onun bu rahatsızlığı ve şüphesiyse Bai Xiaochun’a müzik gibi gelmekteydi.

 

“Ne cüretle benimle kapışmaya çalışırsın seni değersiz Usta Homurdananhomurtu!” diye düşünüyordu. “Hmph! Başka bir tarikat olsa imkansızdı ama Ruh Akımı Tarikatı benim yuvam! Bana yeni kehanetler deneyeceğini söylemeyeceksin herhalde? Burada gözlerim kapalı yürüsem bile kaybolmam!” Bai Xiaochun kendisini hiç olmadığı kadar harika hissediyordu. İlgi odağı olmak şeklindeki hayali sonunda gerçek olmuştu.

 

Bai Xiaochun bu düşüncelerle zafer anıtından inmeye hazırlanırken Usta Tanrı-Kahin çarpılan suratını meşum bir ifadeye çevirerek bağırdı: “Durun bir saniye! Az önce Karamahzenin şansı yaver gitti! Bu mağaradan yükselen menekşe qi’sinin sıradan olmadığını herkes görebilir. Bunu kehanetle bulduğuna inanmayı reddediyorum!” Bu sözler Song Junwan’ın kaşlarının çatılmasına ve Ruh Akımı Tarikatı grubunun tereddüt ederek acaba sahiden bir kehanet gerçekleşti mi diye düşünmeye başlamasına yol açmıştı.

 

Bai Xiaochun ise ansızın duraksayarak sert bakışlarını Usta Tanrı-Kahine çevirmişti.

 

“Bana inanmıyorsun, ha? Peki! Demek ki seni ikna etmem gerekecek!” diyerek soğuk bir şekilde homurdandı ve gözlerini kapattı. Bu defa süreci daha uzun tuttu ve tam herkesin şüpheleri derinleşirken acayip ışıklarla dolup taşan gözlerini geri açtı. İfadesi son derece ciddiydi ve bedeninden ölümcül, kasvetli bir aura yayılmaktaydı.

 

Bakışlarını yakınlardaki bir mağaraya kilitleyip parmağını uzatarak şöyle dedi: “O mağaraya zamanında yıldırım düşmüş!”

 

Zhou Xinqi’nin gözbebekleri kısılmıştı; işaret edilen mağara İç Kesimdeyken Bai Xiaochun’un yıldırımı yüzünden yok olan kendi mağarasıydı.

 

Bunu fark eden tek kişi o değildi. Olayı anımsayan tüm Kokulu Bulut Tepesi sakinlerinin ifadeleri titreşmiş, Kan Akımı Tarikatı üyeleriyse yeniden şoka girmişti. Alanda hiçbir yıldırım izi yoktu fakat Ruh Akımı Tarikatı yetişimcilerinin sessizliği gerçeği kanıtlıyordu. Karamahzen şaşırtıcı bir şekilde başarılı bir kehanet daha gerçekleştirmişti.

 

Usta Tanrı-Kahin dişlerini sıkarak karşılık vermeye yeltendi lakin Bai Xiaochun’un işi bitmemişti. İfadesi garip bir ışıkla titreşerek mağaraya daha yakından bakmış ve derin bir nefes almıştı.

 

“Kalıcı bir makyaj kokusu alıyorum! Kehanetlerim doğruysa yıldırım düşen bu mağara bir kadına ait olmalı!”

 

Bu noktada kollarını gururla sıvadı ve şaşırtıcı bir şekilde sağ eliyle bir büyü hareketi gerçekleştirerek devam etti: “Üstelik kehanetlerime göre bu kadın tarikatın üst düzey güzelliklerinden olmalı! Durun bir saniye. İsmini de bulayım! O… o Zhou soyadlı bir kadın!” Ansızın dönmüş ve şok haldeki Zhou Xinqi’ye bakmıştı. Onu yakından inceledikten sonraysa parmağını uzattı.

 

“O sensin! Bu senin mağaranmış!”

 

Ruh Akımı Tarikatı yetişimcileri şok ve şüphe dolu çığlıklar atmıştı. Beihan Lie ve Lu Tianlei’nin soluğu kesilmiş, Büyük Şişman Zhang daha da çok titremeye başlamıştı.

 

Xu Meixiang’ın gözleriyse soğuk ışıklarla titreşiyor, bu Kan Akımı Tarikatı yetişimcisi kehanet mi gerçekleştiriyor yoksa içeriden bilgi mi almış şeklinde bir şüphe taşıyordu. İki seçenek de başlı başına şok ediciydi ve içerisinde Karamahzene yönelik bir öldürme güdüsü doğmuştu.

 

Anlık bir sessizlikten sonra Zhou Xinqi, soğuk bakışlarıyla onay verdi.

 

Bu onay Kan Akımı Tarikatı yetişimcilerinin gözlerini iyice irileştirmiş, Usta Tanrı-Kahininse yıldırım çarpmışa dönmesine, ne diyeceğini bilememesine yol açmıştı.

 

“Bu nasıl mümkün olabilir?” diye düşünürken bedeni titriyor, zihni bulanıyordu. Gördüklerinin gerçek olduğuna inanamıyordu. Sonuçta en ufak bir kehanet izi bile sezmemiş ama Karamahzenin bilgileri doğru çıkmıştı.

 

Song Junwan ise iyice canlanmıştı. Karamahzen hakkında yapmış olduğu araştırmalar İç Kesim çırağıyken bazı kehanetler gerçekleştirdiğini göstermişti fakat Usta Tanrı-Kahinden bile güçlü çıkması beklenmedik bir durumdu.

 

Tabii Bai Xiaochun da aldığı tepkilerle gururlanıyor ve canlanıyor, gruba öncülük ederek Kokulu Bulut Tepesinde ilerleme inisiyatifi alıyordu. Aslında bu rolün Xu Meixiang veya Zhou Xinqi’ye ait olması gerekirdi ama Bai Xiaochun gözlerini kapatıp bir iki adım atıyor ve yeniden açarak anlattığı şeylerle Ruh Akımı Tarikatını şok ediyordu. Tabii ki sadece uygun bilgiler vermeye, gizli konulara bulaşmamaya da dikkat ediyordu.

 

Bir noktada yakınlardaki bir kayaya yaklaştı ve ifadesi ciddileşerek şöyle dedi: “Ve burada da... Eee!? Bu kayadaki çatlaklar tuhaf görünüyor. Durun bir kehanet gerçekleştireyim. Hmm, evet. Görünen o ki bu kayadan yılanlar fışkırmış. Hem de bir sürü! Hatta tonla!

 

“Ayrıca burası da yıldırım çekmiş. Cennetler! Kokulu Bulut Tepesinde kaç noktaya yıldırım düştü yahu!?” Bu tarz cümlelerle gruba öncülük ediyor, arada bir de duraklıyordu.

 

En nihayetinde 10,000 İlaç Tesisine ulaşmış ve hayranlık ile nihai saygı dolu bir iç çekişle şöyle demişti: “Burada güçlü bir aura seziyorum. Zamanında bu noktada muazzam güçte biri belirip tüm yaratıma tepeden bakmış! O kişi bitkiler konusunda bir numara olmalı!”

 

Çok geçmeden Görev Ofisine de gelindi ve Bai Xiaochun şaşkınlıkla ağzını açtı: “Aha! Burası Görev Ofisi olmalı. Yakın geçmişte dominant bir birey buradaki tüm görevleri silip süpürmüş!

 

“Eee? Burada bir kuş aurası seziyorum. Şöyle iri bir kuş!

 

“Burada da ciddi bir tuhaflık söz konusu. Kehanetlerime göre bu konumda pek çok tavuk kaybolmuş!!”

 

Kokulu Bulut Tepesi yollarında grubu bu bilgilerle aydınlatıyor, Ruh Akımı Tarikatı üyelerini giderek daha da sersemletiyordu. Söylediği her şey eksiksiz şekilde doğruydu. Adeta bir zamanlar Ruh Akımı Tarikatında yaşamış gibiydi.

 

Zhou Xinqi soluk soluğaydı. Lu Tianlei ve Beihan Lie kızın suratındaki bu ifade karşısında iyice şaşkına dönmüştü. Xu Meixiang’ın gözlerindeki soğukluksa gittikçe yoğunlaşmaktaydı.

 

Tabii Süsen Yaprağı Tepesinin yaşı kadını da eşit oranda sarılmıştı. Karamahzen önemsiz şeylerden bahsediyordu fakat yine de bunca şeyi bilmesi şok ediciydi. İnsanlar bunu nasıl yaptığı konusunda tahminler yürütmeye başlamıştı, hatta bir noktada Ruh Akımı Tarikatına sızmış olduğunu düşünenler vardı.

 

Fakat Kan Akımı Tarikatı yetişimcileri Karamahzenin Ruh Akımı Tarikatına hiç gitmediğini biliyor ki bu da hepsini sersemletiyordu. Usta Tanrı-Kahin ise yıldırımlara boğulmuş gibi hissediyordu. Ruh Akımı Tarikatının ulu büyüsünün aktive olduğunun farkındaydı, bu da en ufak bir kehanet büyüsünü dahi engelliyordu. Kendisi azıcık bir deney yaptığında boğulur gibi olmuştu. Ama Karamahzen tüm yol boyunca kehanet savurabilecek güçteydi. Üstelik Usta Tanrı-Kahinin tespit dahi edemediği bir yöntem kullanmaktaydı. Bunu yapışındaki rahatlıksa tamamıyla şok ediciydi.

 

Artık kendi kabiliyetlerinden şüphe eder olmuştu. Kan Akımı Tarikatı halkı içinse bu durumun tek bir açıklaması vardı: Karamahzen cenneti ve dünyayı sarsacak bir kehanet yeteneğine sahipti.

 

Kokulu Bulut Tepesini enine boyuna dolanan Bai Xiaochun hiç olmadığı kadar tatminkardı. Geri kalanlarsa sersemlemiş ve huzursuz… Bu noktada Büyük Şişman Zhang Xu Meixiang’a bakmış ve kadının gözlerindeki belli bir bakışı görerek tereddütsüzce öne çıkıp Bai Xiaochun’u işaret etmişti.

 

Ardından, “Kıdemli Karamahzen.” diye lafa girdi. “Madem kehanette bu kadar iyisiniz, neden benim hakkımda da biraz bilgi vermiyorsunuz!?”

 

Bu noktada her şey sessizleşti. Kan Akımı Tarikatı yetişimcilerinin gözleri Bai Xiaochun’a çevrilirken Usta Tanrı-Kahininkiler ışıldamaya başladı.

 

“Cansız şeyler hakkında kehanette bulunmak kolaydır.” diye düşünen Usta Tanrı-Kahin içinden kıs kıs gülüyordu. “İnsanlar hakkındaki kehanet ise çok daha zordur. Karamahzenin bu konuda da saçma sapan bir güçte olabileceğine inanmayı reddediyorum!”

 

Bai Xiaochun suratında garip bir ifadeyle Büyük Şişman Zhang’a döndü, bu noktada geri adım atamayacağının bilincindeydi. Bu yüzden gözlerini kapattı ve ciddi bir tavır takındı.

 

Doğrusu Büyük Şişman Zhang içten içe son derece gergindi. Fakat Xu Meixiang’ın Karamahzenin test edilmesini ima ettiği belliydi.

 

On nefeslik sürenin sonunda Bai Xiaochun gözlerini açıp Büyük Şişman Zhang’a çevirerek sakin bir tonla şöyle dedi: “İyi bir hayata sahipsin genç adam. Zengin bir aileden gelmişsin ve ileride de inanılmaz bir servete sahip olacaksın.”

 

Büyük Şişman Zhang bir nebze afallamıştı. Bai Xiaochun pek bir şey söylememişti ve doğrusu bu sözlerde inkar edilecek bir kısım da yoktu. Bu yüzden tedirgin bir şekilde Xu Meixiang’a döndü.

 

Xu Meixiang görünürde gülümsüyordu fakat Karamahzen hakkındaki temkinliliği iyice artmıştı. Ruh Akımı Tarikatı yetişimcilerinin suratlarında da türlü türlü ifade mevcuttu. Karamahzenin sözleri kulağa hoş gelmişti ve eleştirmek mümkün değildi.

 

Dişlerini sıkan Büyük Şişman Zhang bu noktada lafa girdi: “Kehanetin--”

 

“Eskiden şişmanmışsın.” diyen Bai Xiaochun ise lafını kesti. “Çok şişman. Fırınlarda başlayıp şans eseri Dış Kesim çırağı olmuşsun. Hmmm… Biraz daha kehanette bulunayım. Evet… Yol boyunca pek çok sapma ve dönüş gerçekleşmiş ve kar içeren bir meseleden ötürü Dış Kesim çırağı olmuşsun!”

 

Büyük Şişman Zhang soluksuz kalmış, tüyleri diken diken olmuştu. Hemen hemen tüm sırları Karamahzen tarafından açığa vurulmuştu.

 

Kalan Ruh Akımı Tarikatı üyeleri de şaşkınlık dolu bir sessizliğe gömülmüştü.

 

Bu noktada Song Junwan, Karamahzenin tek başına tüm Ruh Akımı Tarikatı yetişimcilerini büyülediğini görerek ağzını kapattığı etkileyici bir kahkaha savurdu.

 

“Herkes Ruh Akımı Tarikatının Bai Xiaochun’unun Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosuna girişiyle nefes kesici ve emsalsiz olduğunu söylüyor.” dedi. “Ama gördüğüm kadarıyla Kan Akımı Tarikatının Karamahzeni de sadece Ölümlü-Daoda olmasına rağmen ona denk olabiliyor. Zekası, yetişimi, içsel yeteneği bir yana o da Bai Xiaochun kadar göz kamaştırıcı. Bai Xiaochun’un inzivada oluşu pek kötü oldu, aksi takdirde hangisinin daha büyüleyici olduğunu görmek için birazcık münakaşa ettirebilirdik.”

 

Bai Xiaochun’un kalbi bu düşünceyle küt küt atmaya başlamıştı. Kendisiyle nasıl münakaşa edebilirdi ki? Sol eliyle sağ elini falan mı dövecekti?

 

Bu düşünceyle bakışlarını ellerine indirdi ve gözlerini birkaç kez kırpıştırdı…

 

#Ruh Akımı Tarikatındakilerden biri olsam bu konuşma şeklinden ve bildiği şeylerden ötürü karşımdaki Xiaochun olabilir mi diye işkillenirdim herhalde. Ama adamlar öyle bir maskenin varlığından haberdar değil, e Karamahzen de başpapazla ulu kıdemliyle falan gelmiş. Kolay kolay ihtimal verilecek bir şey değil herhalde, haklarını yemeyeyim 
Acaba buradan sonra kuzey yakayı da gezerler mi ve de Karayağıza rastlarlar mı? O da merak uyandırıcı.
O zaman cevapları alalım, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44355 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr