Bölüm 193 : Araklama...

avatar
5805 26

A Will Eternal - Bölüm 193 : Araklama...


Çevirmen : Clumsy 

 

Tüm gözler derinliklerde kaybolan hap şişesine kilitlenmişti. Ve yine tüm grup, hiç tereddüt etmeden ışık huzmelerine çevrilerek şişenin peşine düşmeye başladı.

 

“Kesinlikle Kuruluş Kadrosuna erişeceğim!”

 

“Bir defa başarısız oldum ama ikincisi yaşanmayacak! Kuruluş Kadrosuna erişeceğim!”

 

“Bu zorlu sınavda birbirimizi öldürme iznimiz var, o yüzden Kuruluş Kadrosuna ulaşmamı engelleyen herkesi ölüm bekliyor!”

 

GÜÜÜÜÜÜMMMMMMM!

 

Göz açıp kapayıncaya dek tüm çıraklar çukurun deliklerinde kanlı gözler ve savaşmaya hazır birer ruhla yitmişti.

 

Bai Xiaochun’un gözleri de düşmekte olan şişeye odaklıydı. Çukura girer girmez kan qi’sini canlandırdı ve hızlandı. Hemen hemen aynı saniyede grubun başındaki üç çırağa yetişti. Bir an sonraysa şişenin konumuna ulaşmasına ramak kalmıştı.

 

Tabii ki henüz Kuruluş Kadrosu yetişim basamağını kullanamazdı, bunu yapabiliyor olsaydı bir düşüncesiyle dahi yoluna çıkan herkesi ezip geçebilirdi. Ama Kan Akımı Tarikatında olabildiğince temkinli davranmayı öğrenmiş, bu yüzden sadece Qi Yoğunlaşma gücü kullanmayı seçmişti. Ayrıca kimliği ifşa olmasın diye herhangi bir büyü tekniği kullanmaktan da kaçınacaktı.

 

Zaten Ölmeyen Cennetsel Kral yetişimi sayesinde biriktirdiği bolca kan qi’si onu diğer çıraklardan farksız kılmıştı.

 

Bai Xiaochun kükreyerek sağ elini uzattı ve her yöne yayılan güçlü bir kan qi’si saldı. Kendisini savunmak zorunda kalan diğer üç çırak ise ister istemez hatırı sayılır ölçüde yavaşladı.

 

“Karamahzen!!”

 

“Kuruluş Kadrosu Kutsal Arazisinde bir şeyler edindin ve bunu bizden sakladın, değil mi?! Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosuna erişmemiş olabilirsin ama gücün onuncu seviye Qi Yoğunlaşmayı aşıyor!”

 

Karamahzenin hiç yavaşlamadığını gören üçlü, anında güçlerini birleştirip saldırıya geçmişti. Bunun yaşanmasını beklemeyen diğer çıraklar ise buna rağmen pek de şaşkın sayılmazdı.

 

Gözleri ışıldayan Zhao Wuchang da aynı fikirdeydi, Karamahzenin bir çeşit fırsat sayesinde eskisinden daha sağlam bir güce eriştiğini düşünüyordu.

 

Bai Xiaochun hap şişesine doğru hızlanırken ağzından zorla kan çıkartarak yaralandığı imajını doğurdu. Aynı anda yüzüne de deli bir ifade yerleştirdi ve son bir patlama ile mesafeyi kapatıp hap şişesini kaptı. Bu durumda diğer çıraklar olsa şişeyi açar, bir iki hap alır ve kalanları dikkat dağıtmak adına diğer çıraklara fırlatırdı.

 

An itibariyle tüm çırakların olacağını varsaydığı şey de buydu.

 

Sonlanmayan Kan Uçurumundaki ulu kıdemliler de aynı şeyi bekliyordu. Hiçbiri Bai Xiaochun’un sürünün önüne geçip şişeyi kapışı karşısında şaşırmamıştı. Neticede Kan Akımı Tarikatı çıraklarının çoğunun gizli kozları olurdu ki ani hızlanış da beklenmedik bir şey değildi.

 

Karamahzen ile önceden tanışmış olan Ceset Tepesi ulu kıdemlisinin gözleriyse takdirle parlamaktaydı. Tabii ki birkaç ay önceki olaylar olmasa Bai Xiaochun bu kadar dikkatini çekmezdi.

 

Ancak bir an sonra olanlar tüm ulu kıdemlileri şok etmeye yetmişti.

 

Çünkü Bai Xiaochun hap şişesini açmak yerine hızlanıp çukurun derinliklerinde ilerlemeyi seçmişti.

 

“Ne yapıyorsun, Karamahzen?!?!”

 

“Lanet olsun! Bunu yaptığına inanamıyorum!!”

 

“Karamahzen, canına mı susadın sen?!?!” İşitilen gümbürdeme sesleri ile birlikte öfkeli kalabalık da Bai Xiaochun’u derinliklere doğru kovalamaya başlamıştı.

 

Çırakların öldürme güdüleri patlak verirken Sonlanmayan Kan Uçurumundaki dört ulu kıdemlinin şaşkın bakışları birbirine çevrilmişti. Ardından gözlerine samimi bir ilgi yerleşti.

 

“Hapları mı araklıyor?” diyen iriyarı Küçük Bataklık Tepesi ulu kıdemlisinin sesi patlayıcıydı. İfadesi gaddar olsa da gözleri takdirle ışıldamaktaydı. “Ne cesurca! İşte Kan Akımı Tarikatı çırağı dediğin böyle olmalı. Daha önce bu velede hiç dikkat etmemiştim. Dünya Sicimi Kuruluş Kadrosuna erişmemesi yazık olmuş, aksi takdirde büyük bir Seçilmiş olabilirdi!”

 

Song Junwan ağzını kapatarak bir kahkaha koyuverdi, Karamahzenle daha da yakından ilgilenmeye başlamıştı. “Çok ilginç. Otuz küsür kişilik grupta hapları araklamak isteyen başkaları da olabilirdi ama bunu deneyip başaran ilk kişi o oldu!”

 

İsimsiz Tepenin cüce ulu kıdemlisi ise kıs kıs güldü. “İsmi Karamahzendi, değil mi? Ne güzel bir isim, ne sağlam bir potansiyel. Eğer sahiden diğerlerinin Kuruluş Kadrosu yolunu kesmeyi başarırsa onu İsimsiz Tepeme isterim.”

 

Ceset Tepesi ulu kıdemlisi de içten bir kahkaha attı. “Bu çocuğu hatırlıyorum. Ceset arıtımı konusunda da saf bir deha!”

 

Bai Xiaochun’un eylemleri tamamen onaylanmıştı.

 

Çıraklar uçurumun derinliklerinde kaybolurken ulu kıdemliler de uzaklaşmaya başladı.

 

“O araklayıcı Karamahzen bir ay sonra hayatta olacak mı merak ediyorum doğrusu.”

 

“Hey, Kuruluş Kadrosuna erişirse onu İsimsiz Tepeme isterim demiştim, ona göre!” Böylece güle oynaya sohbet eden ulu kıdemliler ortamı terk etti.

 

Bu sırada uçurumun derinliklerindeki Bai Xiaochun, son hızla kaçıyor ve yaralı olduğu imajını doğurmak adına ağzından kan çıkartmayı sürdürüyordu. Ancak en ufak bir şekilde yavaşlamıyordu. Çok geçmeden uçurumun dibine yaklaşmış ve buranın ufacık bir dünya olduğunu öğrenmişti. Her yönde kan renkli bitkilerle dolu dağlar yükselmekteydi.

 

Uzaklardaysa yoğun ısı ve güçlü sesler yayan volkanlar mevcuttu.

 

Ayrıca her yandan patlak veren sayısız tehlikeli ve gaddar auranın yükselişini de hissedebiliyordu.

 

Bai Xiaochun kendisiyle gurur duyarak süzülmekle meşgulken diğer çıraklar da öldürücü auralarla ona yaklaşmaya başlamıştı.

 

“Kuruluş Kadrosu Hapları için benimle savaşmak istiyorsunuz, öyle mi?” diye bağırdı. “Rüyanızda görürsünüz!”

 

“Karamahzen, bu kadar kötü olmaya hakkın yok! Bizim Kuruluş Kadrosu yolumuzu kesemezsin!”

 

“Ne cüretle böyle bir şey yaparsın! Öldün sen!”

 

“Humph! Bu kadar insanı gücendirerek ölüm fermanını imzaladın! Bir yerlere saklanıp Kuruluş Kadrosuna erişmeyi de bekleme! Burası ufak bir yer ve burada daha önce de bulundum, yani seni rahatlıkla avlayabilirim!”

 

Bai Xiaochun kendisiyle konuşanlara bakmıyordu bile. Ardından gelen sayısız büyü tekniğine rağmen volkanlara doğru ilerliyordu. Sonlanmayan Kan Uçurumu yalnızca Kuruluş Kadrosu zorlu sınavı için kullanılan bir mekân değildi. Buraya dört yapraklı yonca toplama görevi için gelen çıraklar da olurdu.

 

Ancak tarikat, bu görevler esnasında alanın çok tehlikeli olmadığını garantiye alırdı. Kişi dikkatli olduğu sürece ölümcül bir tehlikeyle karşılaşmazdı. Hatta sahtekâr Karamahzen bile buraya gelmiş ve nispeten aşina olmuştu.

 

“Dört yapraklı yoncalar volkan alanında...” derken gözleri ışıldayan Bai Xiaochun, en yakın volkana doğru hızlanarak bir tünelin içerisinde gözden kayboldu.

 

O bunu yaparken diğer çıraklar da öldürücü auralarla dolup taşarak takibi sürdürmekteydi.

 

Bai Xiaochun iyice hızlanarak sayısız geçit ve tünelden ilerlemiş, volkan alanının altında mesafe kaydetmişti. Burası koca bir labirenti andırıyordu.

 

Haliyle hiç kimse onun tam olarak nerede olduğunu bilemiyor, bu da tepelerini iyice attırıyordu.

 

#Araklayıcı kahramanımız söz verdiği üzere hiç kimseyi Kuruluş Kadrosuna sokmayacak gibi görünüyor. Hazır gelmişken bolca yonca da toplar diye düşünüyorum. Eh dört yapraklı yoncanın olayı şanstır, bizimkinin ne kadar şanslı olduğunu da hepimiz biliyoruz herhalde. 
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44353 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr