Bölüm 181 : Yenilmez...

avatar
6994 26

A Will Eternal - Bölüm 181 : Yenilmez...


Çevirmen : Clumsy 

 

Meseleyi bir süre daha düşünen Bai Xiaochun en sonunda iç çekerek şöyle dedi: “Yok yaa, düşünmeye bile değmez. Ruh Akımı Tarikatında işler çok iyi gidiyor...” Bu düşünceyle kalbindeki acıyı bastırıp tıbbi hapı çantasına attı.

 

Giderse Ruh Akımı Tarikatını çok özlerdi. Artık bir Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosu yetişimcisiydi ve bu sayede başpapazından hizmetlisine herkesten aile sıcaklığı görmekteydi.

 

En önemlisi, henüz onu yeterince tanımayan bir sürü Dış Kesim çırağı mevcuttu. Hem kuzey yakada da yeterince vakit geçirmemişti. Şu an tarikattan ayrılırsa kaçıracağı çok şey olurdu.

 

Bai Xiaochun sonraki günlerini yetişim pratiğiyle geçirdi. Yetişim yapmadığı zamanlardaysa kollarını arkasında kavuşturup kuzey ve güney yakalarda volta atıyor, Kıdemli neslin bir ferdi gibi gülümsüyordu.

 

Tabii sık sık da Dış Kesim çıraklarının toplandığı alanlarda beliriveriyordu. Başta heyecan çığlıkları işitiliyor ama çok geçmeden Dış Kesim çıraklarının suratlarına garip ifadeler yerleşiyordu. Artık Bai Xiaochun’u görme sıklıkları günde onlarca seferi geçmişti.

 

Ne yaptıklarının da bir önemi yoktu, Bai Xiaochun ne olursa olsun yüzünde övgü dolu bir gülümsemeyle orada dikiliyordu. Bu da en nihayetinde çırakların uyuşmasına ve garip ifadelerin sıklaşmasına yol açıyordu.

 

Bu tecrübe yalnızca Dış Kesim çıraklarına mahsus değildi. İç Kesim çırakları ve hatta kıdemliler bile Bai Xiaochun’un önemli meselelerle ilgilenmek yerine Tarikat Amcası Bai lafını işitmek için boş boş dolandığına bolca tanık oluyordu. İşler yıllar öncesine dönmüş gibiydi.

 

Neyse ki Bai Xiaochun eskisinden çok daha usluydu. İlgi odağı olmanın tadını bir kez daha aldıktan sonra ölümsüz mağarasına dönüp ilaç yapımına odaklanmaya karar vermişti.

 

“Ölmeyen Cennetsel Kralın yetişimini yapmak için yaşamsal enerjiye ihtiyacım var. Bunun için de 4. Kademe tıbbi haplar üretmeliyim!” Bai Xiaochun’un usta simyacı olma yönündeki büyük tutkusu onun ilaç yapımına odaklanmasını sağlıyordu.

 

Ayrıca Li Qinghou’nun zamanında söylediklerini de unutmamıştı, Kuruluş Kadrosu sonrasında Yıldırım Detoksu Ulu Büyüsünü mükemmelleştirmeyi bir kez daha deneyebilecekti. Sonraki günlerde Dao Tohumu Dağı yıldırımlara ve gök gürültüsüne aşina hale gelmişti ki bu da Kuruluş Kadrosu yetişimcileri için pek şaşırtıcıydı.

 

Tabii düşen sayısız yıldırımı görmek diğer tepelerin çıraklarını da şok etmişti. İnsanlar durumu soruşturmaya başlamış ve çok geçmeden Bai Xiaochun’un eski vukuatları yeniden yayılır olmuştu. Artık herkes nefes nefese ve şaşkın ifadelerle bunu konuşmaktaydı.

 

“Tarikat Amcası Bai böyle bir şey mi yapmış? İnanmam!”

 

“Cennetler, bu gerçekten yaşandı mı?”

 

Bai Xiaochun’a aşina olmayan çırakların çoğu duyduklarına inanmakta zorlanıyordu. Ancak yıldırımların düşme sıklığı azıcık olsun azalmıyordu. Hatta artıyordu. Aynı zamanda Bai Xiaochun’un ölümsüz mağarasından siyah sisler de yükselmeye başlamış ve çok geçmeden efsanevi asit yağmuru kendisini göstermişti.

 

Yeni asit yağmuru Dao Tohumu Dağının neredeyse yarısında bir dere halinde yolunu bulmuştu. Tabii ki Bai Xiaochun 3. Kademe ile kıyaslanması dahi mümkün olmayan 4. Kademe hapları üretmekteydi. Bu yüzden asit yağmurunun etki alanının genişlemesi çok sürmemiş, etkiler kuzey ve güney yakalara da yayılmıştı. En sonunda yedi tepe de bu durumdan nasibini almıştı.

 

Kabus yeniden ortaya çıkmıştı. Sayısız çırak yavaşça eriyip giden kıyafetlerine şaşkınlıkla bakmaktaydı.

 

“Bai Xiaochun yine hap yapıyor!!”

 

“İnsanlara azıcık huzur veremez mi cidden!?!?!?” Güney yaka bu durumu daha önce de yaşamıştı, haliyle asit yağmuru biraz kargaşa doğursa da pek dramatik bir senaryo gerçekleşmemişti.

 

Ancak böyle bir şeyi ilk defa tecrübe eden kuzey yakada öfke dolu bağırışlar yükselmiş ve herkes delirmeye başlamıştı.

 

“Ne oluyor!? Ne yaşanıyor!?”

 

“Cennetler! Asit yağmuru yağdığına inanamıyorum! Dur bir dakika, ben yakın zamanda asit yağmuruyla ilgili bir hikâye dinlememiş miydim?”

 

Çığlıklar ve kükreyişler kuzey yakayı doldururken herkes kafayı yemekteydi. Aynı şekilde tepesi atan dört tepe lordu ve kıdemlilerinse suçlunun Bai Xiaochun’un ta kendisi olduğunu öğrenmesi çok sürmemişti!

 

Bu durum Bai Xiaochun’un Kuruluş Kadrosuna ulaşışından önce olsa sağlam bir taş yağmuruyla karşılaşacağı kesindi.

 

Ama şu anda çırakların ellerinden gelen tek şey korkutucu bakışlar atmaktı. Ne kadar öfkelenseler de Bai Xiaochun o eski Bai Xiaochun değildi. Artık bir Cennet-Daosu Kuruluş Kadrosu uzmanı, bir Miras Kesimi adayı ve bir Kuruluş Kadrosu kıdemlisiydi. Sıradan çırakların kışkırtabileceği biri olmaktan çıkmıştı. Kıdemliler bile hüsran içerisinde oturmaktan öteye gidemezdi. Baş kıdemlilerin Bai Xiaochun’a ne kadar değer verdiğini iyi bilen tepe lordları içinse yapılabilecek tek şey tarikat liderine gidip ondan medet ummaktı.

 

Şikayetleri işiten Zheng Yuandong buruk bir şekilde gülümsemişti. Neticede bir miras kesimi adayı fazlasıyla önem atfediyordu. Ne yazık ki Li Qinghou da inzivadaydı, aksi takdirde o, Bai Xiaochun’u yola getirmeyi bilirdi.

 

Zheng Yuandong, Bai Xiaochun’u yetişim dışında da bir hayat olduğu konusunda ikna etmeye ve hayatın tadını alması için birazcık tarikat dışına çıkmaya ikna etmeye çalıştı. Sonuçta ölümsüz bir çelik dahi gerekli işlemi görmeden ölümsüz bir kılıca dönüşemezdi.

 

Hatta Doğu Korusu Kıtasında kaldığı sürece başının derde girmeyeceğini, tecrübe edineceğini de açıklamayı ihmal etmemişti.

 

Ancak Bai Xiaochun, tarikattaki hayatından gerçekten keyif aldığını söyleyip bu teklifi reddetmişti.

 

Böylece yeniden araştırmalarına kapıldı ve kuzey yakada başlattığı deliliğin tüm tarikata yayılması çok sürmedi. Ancak işler patlama noktasına geldiğinde ansızın hap yapma işini kesti.

 

Orada, ölümsüz mağarasında oturup iç çekiyordu. 4. Kademe tıbbi haplar üzerindeki tüm çabaları nafileydi. Ne kadar ısrarcı olursa olsun daima yeni problemler patlak veriyordu.

 

“Belki de ilaçların Daosundaki yeteneğim çok düşüktür. Bu meseleyi zorlamak işe yaramayacak. Eğer 4. Kademe hap üretmek istiyorsam ilaçların Daosundaki yeteneğimi arttırmam lazım!” Aydınlanmış hissederek Li Qinghou’yu bulmaya gitti lakin Altın Öze ulaşmak için inzivada olan Li Qinghou’nun onunla ilgilenmesi imkânsızdı.

 

Bai Xiaochun bu noktada Frijit Okulu İlaç El Kitabını çıkarttı ancak ne kadar incelerse incelesin metni anlamlandıramadı. Karakterleri anlıyor gibiydi ama kelimeler ve cümleler tamamen anlamsız geliyordu.

 

“İlaçların Daosundaki yeteneğim düşük seviye ise Frijit Okulu İlaç El Kitabınınki yüksek seviye olmalı. İlaçların Daosu yönünde temel bir anlayış eksikliğim var.” Bai Xiaochun mutsuz olsa da kuzey ile güney yakanın çırakları, tepe lordları ve Dao Tohumu Dağının Kuruluş Kadrosu kıdemlileri rahat birer nefes almıştı.

 

Tabii her zamanki gibi Bai Xiaochun’u hafife alıyorlardı...

 

Evet, şimdilik 4. Kademe ruh ilaçları üzerinde çalışamıyor olabilirdi ama bu, Menekşe Qi Cennetkarışı Büyüsü üzerinde çalışamayacağı anlamına gelmezdi. Üstelik bir noktada yerçekimi ve tepkinin protomanyetik güçlerinin birleşimi olan Menekşe Qi Cennetkarışı Büyüsü, hayallerindeki teknikle ilgili tam bir ilham kaynağıydı: İnsan Kontrolü Ulu Büyüsü.

 

“Tam bir aptalım!

 

“İnsan Kontrolü Ulu Büyüsü için doğruca rakibi kontrol etmeye gerek yok ki! Kıyafetlerini kontrol etmenin yolunu bulursam bedeninin hareketlerini de kontrol edebilirim!

 

“Üstelik saf kontrol gücü yerine yerçekimi ve tepkinin protomanyetik güçlerine de bel bağlayabilirim!” Düşündükçe daha da heyecanlanıyordu. Gözleri ışıl ışıl bir şekilde mağarasından dışarı koşturdu.

 

Yolda pek çok kişiye rastladı ancak hiçbiri bu teoriyi test etmeye uygun değildi. En nihayetinde Dao Tohumu Dağından ayrılarak Yeşil Sorguç Tepesine yöneldi ve tanıdık bir simayla karşılaştı.

 

“Chen Fei?” derken gözleri parlıyordu.

 

**

 

Chen Fei Yeşil Sorguç Tepesi yolunda gururla ilerlemekteydi ve arkasında da ona iltifatlar yağdıran iki iriyarı adam mevcuttu.

 

“İç Kesim zorlu sınavındaki başarından ötürü tebrikler Büyük Kardeş Chen! Sonunda bir İç Kesim çırağı olacaksın!”

 

“Hahaha! Bundan böyle, Sen, Büyük Kardeş Chen, Yeşil Sorguç Tepesinin İç Kesim çırağısın! Tüm dünya parmaklarının ucunda! Sıradaki adımsa cennetler!”

 

Chen Fei, bu sözler karşısında çenesini kaldırıyor ve gururunu sergileyerek ilerliyordu. Geçen onca yılın sonunda Dış Kesimden İç Kesime geçmeyi başarmıştı. Kendini beğenmiş bir edayla yürüyüp arkasındaki iki kişiyi yanıtlamak üzereyken ise adının seslenildiğini işitmişti.

 

Kalbi bir hoşnutsuzlukla dolarken soğukça homurdandı ve kafasını çevirerek şöyle dedi: “Yeşil Sorguç Tepesindeki herkes bana Büyük Kardeş Chen diye seslenir! Hangi kendini bilmez ahmak, tam adımı kullanarak bana saygısızlık etmeye cüret etti!?”

 

Yakınlarda hiç kimseyi göremediğindeyse içgüdüsel olarak başını yukarı kaldırdı ve kendisine doğru uçmakta olan Bai Xiaochun’u gördü.

 

“Bu Bai Xiaochun!! Tarikat Amcası Bai!!” Chen Fei’nin kafatası öylesine karıncalanıyordu ki her an patlayabilirmiş gibiydi. Ağzından delici bir çığlık kaçırırken tüm özgüveni ve kibri ortadan kaybolmuştu. Arkasındaki iriyarı adamlar da tedirgin ve ürkek bir şekilde titremeye başlamıştı.

 

Arkadaki ikili, yıllar önce Chen Fei ile birlikte Bai Xiaochun’a pusu kuran ve dersini güzelce alan iki gençten başkası değildi. Tabii ki Bai Xiaochun’un tarikattaki statüsü artınca ona yönelik korkuları da giderek artmıştı.

 

Qian Dajin’in ansızın tehlikeli bir göreve gönderilmiş olması da bu korkuyu pekiştirmişti. Genç adam görevden geri dönmemiş ve tarikat dışında öldüğüne dair söylentiler alıp yürümüştü. Tabii ki bunun arkasında Bai Xiaochun olduğu tahmin ediliyor ki bu da üçlü grubu iyice dehşete düşürüyordu.

 

En sonunda Bai Xiaochun’un kendilerini unuttuğuna kanaat getirmişlerdi. Böylece yavaşça rahatlamış ve artık bir terslik yaşanmayacağına ikna olmuşlardı. Bai Xiaochun’un şu anda onları bulmuş olmasıysa kalplerinin dehşetle atmaya başlaması için yeterliydi.

 

Tir tir titreyen Chen Fei çabucak kollarını kavuşturarak saygıyla eğildi. “Çırak Chen Fei selamlarını sunar, Tarikat Amcası Bai. Tarikat Amcası Bai, sen tarikatın en güçlü ismisin, efsanesi nesillerce aktarılacak bir yetişimcisin, cennetler kadar uzun yaşayacaksın ve dünya çapında yenilmezsin!”

 

İriyarı ikili de kart seslerle benzer sözleri sıralamaya başlamıştı.

 

Bai Xiaochun ise Chen Fei’nin konuşmadaki başarısı karşısında gerçekten şaşkındı. Son derece ciddi bir tavır takınarak şöyle dedi: “Saçmalamayı kesin! Bai Xiaochun’u dalkavukluğu seven biri mi sandınız siz!?”

 

Ancak ağzından dökülen sözlere rağmen gözleri, onaylayıcı ve hatta bu sözlerin devamı konusunda cesaretlendirici bir ışıkla parlamaktaydı.

 

#Zavallı Ruh Akımı Tarikatı! Bir gün herkes Bai Xiaochun'un gazabından nasibini alacak 
Bu arada günün talihlileri Chen Fei ve yaverleri... Bakalım bizimki kurbanlarına neler yapacak, bir sonraki bölümde görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr