Bölüm 110 : 10,000 Yılan Vadisine Sürgün

avatar
6978 28

A Will Eternal - Bölüm 110 : 10,000 Yılan Vadisine Sürgün


Çevirmen : Clumsy 

 

Hiç kimsenin farkında olmadığı bir şey yaşanmış ve muson rüzgârları siyah dumanın bir kısmını Menekşe Kazanı Tepesinde bırakmış, kalanı ise Yeşil Sorguç Tepesine taşınmıştı.

 

Eğer taşınan miktar küçük olsaydı eninde sonunda etkisizce silinip giderdi. Ancak günlük birikim hesaba katıldığında Menekşe Kazanı Tepesinde başlayan yağmurun etkilerinin eninde sonunda Yeşil Sorguç Tepesine de sıçrayacağı sürpriz olmasa gerekti…

 

Yeşil Sorguç Tepesinin çırakları, o ana dek Kokulu Bulut Tepesi ve Menekşe Kazanı Tepesinin vukuatlarını şaşkın bir şekilde, diğerlerinin talihsizliklerine sinsi sinsi gülerek izlemekle yetinmişti. Üstelik Bai Xiaochun’un Yeşil Sorguç Tepesine adım atmaması için tüm önlemler de alınmıştı.

 

Üçüncü Şişman Hei de arkadaşları tarafından Bai Xiaochun’u içeri almaması için uyarılmıştı.

 

Ama her şeye rağmen yağmur damlaları düşmeye başlamış ve şaşkın suratlar Yeşil Sorguç Tepesinin kara bulutlarla kaplı göğüne çevrilmişti.

 

Buranın bulutları Menekşe Kazanı Tepesininki kadar yoğun olmasa da asit yağmurlarının başlayışı alarm çığlıklarını yükseltmiş, çırakların kıyafetlerini eritmeye başlamıştı.

 

Çığlıklar yoğunlaştıkça sayısız kılıç ışığı parlıyor, Yeşil Sorguç Tepesinden Menekşe Kazanı Tepesine yönelen çıraklar Bai Xiaochun kovalamacasına katılıyordu.

 

“Bai Xiaochun!!”

 

“Lanet olsun! Sakın bana Bai Xiaochun’un gizlice Yeşil Sorguç Tepesine geldiğini söylemeyin!”

 

“Gelmiş olmalı! Ah o rezil yaratık! Kesin ilaç yaratmak için buraya sızmıştır!!”

 

Yeşil Sorguç Tepesi çırakları deliriyordu. Pek çoğu tüm kıyafetlerini yitirmenin eşiğindeydi. Yeni kıyafetler giymek de fayda etmiyordu. Yeşil Sorguç Tepesi bir kaosa sürüklenmişti ve çıraklar Bai Xiaochun’u yakalama arzusuyla Menekşe Kazanı Tepesi çıraklarıyla müttefik olmaktaydı.

 

Shangguan Tianyou da bu topluluğun arasındaydı. Onun cüppesi hala tek parça olsa da öldürücü öfkesi alev alevdi. En sonunda Vahşi Ot Dağlarında yaşananların intikamını alabilecekti.

 

Havayı gümbürdeme sesleri ve Bai Xiaochun’un çığlıkları doldurmaktaydı. Menekşe Kazanı Tepesi çırakları tarafından kovalanmak yeterince korkutucuyken bir de Yeşil Sorguç Tepesi dahil olmuştu.

 

Sonra Yeşil Sorguç Tepesi çıraklarının söylediklerini işitti ve hiç olmadığı kadar ağır bir iftiraya uğradığını hissetti.

 

“Yeşil Sorguç Tepesine hiç uğramadım. Vallahi!!”

 

Toplamda 10,000in üzerinde Yeşil Sorguç Tepesi çırağı uçan kılıçlarının üzerinde takipteydi. Ve Bai Xiaochun’un açıklamasını işitmek onları daha da öfkelendirmişti. “Yalancı!”

 

Başı kılıç ışıklarıyla dertte olan Bai Xiaochun, bir de Menekşe Kazanı Tepesi çıraklarının saldığı sayısız büyü tekniğiyle uğraşıyordu. Öyle korkmuştu ki avazı çıktığı kadar bağırıyordu.

 

“Ben bu tarikat için kanımı akıttım--”

 

BOOM! Menekşe Kazanı Tepesi çıraklarının saldırıları Bai Xiaochun’u deli etmek üzereydi.

 

“AIIIIEEEE! Ben Prestij Çırağıyım!!”

 

BOOOOOOM! Sayısız kılıç ışığı yaklaştıkça Bai Xiaochun’un kanatları çırpınıyor, yüzünden terler dökülüyordu.

 

“Ben Tarikat Liderinin Küçük Kardeşiyim!”

 

“Tarikat liderinin oğlu olsan bile seni eşek sudan gelene dek döveceğiz!!” İki tepenin çırakları öldürücü niyetlerle kovalamacayı sürdürüyordu.

 

“Siz insanlar... sizler çok mantıksız davranıyorsunuz! Beni öldürmeye çalışıyorlar! Beni öldürecekler!!” Bai Xiaochun’un kafatası tam anlamıyla uyuşmuştu. Birazcık hap üretmekten başka bir şey yapmamıştı ama bu insanlar tamamen deliye dönmüştü!

 

Ağlamak üzere gibi görünerek olabildiğince hızlı bir şekilde Kokulu Bulut Tepesine ilerliyordu. Şu anda oradaki çırakların çok daha dost canlısı olduğunu düşünüyordu. Sonuçta Kokulu Bulut Tepesi kendisinin yuvasıydı.

 

Kokulu Bulut Tepesine giden yolda koca bir sürü tarafından takip edilmekteydi. Kuyruğuna basılan bir fare gibiydi ve diğer çıraklar da sıkı takipteydi.

 

Tam diğer dağların çırakları da Kokulu Bulut Tepesine adım atacakken tüm dağdan yankılanan öfkeli, gök gürültüsünü andıran bir ses işitildi.  

 

“Hemen o kıçlarınızı geri döndürün!”

 

Ses tam bir gök gürültüsüydü. Ve Kokulu Bulut Tepesine hücum eden tüm çıraklar ağızlar dolusu kan kusarak sendelemişti. Koca bir kuvvet onları geriye itiyor, uzaklaştırıyordu. O anda yüzlerindeki şaşkınlıkla birbirlerine bakarak ne kadar da fevri davrandık diye düşünmeye başlamışlardı. Ve en sonunda başlarını eğip ellerini özür mahiyetinde birleştirerek geri çekildiler.

 

Kargaşa böyle hızlıca sona ermişti.

 

Bunu gören Bai Xiaochun derinden etkilendi. Kendisini dövüşürken dayak yiyen ama ebeveyninin öne çıkışıyla kurtarılan bir çocuk gibi hissetmişti.

 

“Yeah, işte böyle!” diye bağırıp el kol hareketleri yapmaya başladı. “Geri döndürün bakalım o kıçları! Özellikle de Yeşil Sorguç Tepesinden olanlar, siz--” Tam gerçekten Yeşil Sorguç Tepesine gitmediğini açıklamak üzereyken başının üzerinde Li Qinghou’nun maddeleşen baskısını hissetti. Kasvetli suratıyla kollarını sıvamış ve Bai Xiaochun’u kendisine doğru uçurmuştu. Ve Bai Xiaochun boynundan yakalanmış haldeydi.

 

“Li Amca, Be-be-ben gerçekten Yeşil Sorguç-- AIIIIIEEEE!!” Ne kadar hızlı konuştuğunun önemi yoktu, daha lafını bitiremeden önce Li Qinghou tarafından havaya uçurulmuştu.

 

Diğer iki tepenin çırakları bu manzarayı katıksız bir keyifle izlemekteydi. Kokulu Bulut Tepesi çırakları ise garip ifadeler takınıyor, uzun uzun iç çekiyordu.

 

“Bai Xiaochun bu kez çok bahtsız!”

 

“Tepe lordunu kızdırdı. Bu kez durum vahim.”

 

“Sadece tepe lordunu değil tüm güney yakayı delirtti.” Sayısız çırak neşe dolu havalara bürünürken Bai Xiaochun’un yüzündeki tüm kan çekilmişti. Çünkü Li Qinghou’nun yöneldiği yeri tanıyordu. Ve orası…  

 

“10,000... 10,000 Yılan Vadisi!!” Hemen çığlıklar atmaya başladı: “Özür dilerim Li Amca!”

 

Li Qinghou’nun sızlanan Bai Xiaochun’u Kokulu Bulut Tepesinin arkasındaki 10,000 Yılan Vadisine uçurması çok sürmemişti. İçeriye adım attıkları anda ise sayısız yılanın tıslayışı işitildi. Hatta dişlerinden sızan zehri görmek bile mümkündü.

 

Bai Xiaochun korkudan titremeye başlamıştı. En korkutucu şeyse Li Qinghou’nun vadinin ortasındaki mağaraya ilerliyor oluşuydu.

 

“Sadece ilaç yapmak istemiştim! Bilerek yapmadım ki... Li Amca beni dinlemen lazım! Sadece bana söylediğini yapıyordum. Kokulu Bulut Tepesinde ilaç yapmadım! Ben---”

 

Bu hummalı açıklama girişimlerinin tek etkisi Li Qinghou’nun yüz ifadesini daha da karanlıklaştırmaktı. Hatta mağaraya giderken bir miktar daha hızlandığı doğruydu.

 

İlk başta her yer karanlıktı ama çok geçmeden bir çift soğuk gözü diğerleri de takip etmeye, Bai Xiaochun ve Li Qinghou’ya dönmeye başladı. Bai Xiaochun’un yetişimi çok ilerlediği için artık yılanların auralarını çok daha net olarak seçebiliyordu.

 

Buranın önceden hayal ettiğinden çok, çok daha korkunç olduğunu fark edince kanı donmuştu.

 

Artık beş ruh yaratığı kısmında da uzmanlaştığı için mevzunun derinliğini daha iyi anlıyordu. Etrafları karanlık olsa da ruhsal gücünü hareketlendirdiğinde pek çok yılanı teşhis edebilmiş, onlarla ilgili bilgilerini anımsayabilmişti.

 

“Bir üç adım engereği!

 

“Bir sabah gözü anakondası!!

 

“Bu... bir altın-gümüş haşarat yılanı!” Bai Xiaochun şok edici bir şekilde, buradaki tüm yılanların zehirli olduğunu ve ruh yaratıkları bilgilerine dayanarak çok da güçlü olduklarını fark etmişti. Hatta Kuruluş Kadrosu yetişimcileri bile onlara yeterince hızlı müdahale edemezse ölebilirdi.

 

Li Qinghou, yarım tütsülük sürenin sonunda Bai Xiaochun’u derinliklere, tıslayan sayısız yılanla dolu koca bir yeraltı mağarasına sürükledi. Burada sekizinci seviye Qi Yoğunlaşmaya eşdeğer dokuz yılan mevcuttu. Parlak gözleri kıpkırmızıydı ve dişlerinden şok edici zehirler damlamaktaydı.

 

Mağaranın derinliklerindeyse taş bir kulübe mevcuttu. Ve bu kulübe, otuz metre çapta bir boşluk sağlayarak yılanları dışarıda tutan bir büyü formasyonuna sahipti. Etrafına yılanlar yığılmıştı. Kulübe ile aralarında belli bir mesafe olmasına rağmen Bai Xiaochun, ölümcül bir kriz hissiyatını açıkça sezebiliyordu.

 

Li Qinghou, bir güm sesi eşliğinde kolunu salladı ve Bai Xiaochun’u doğruca taş kulübenin önüne fırlattı.

 

“İlaç yapmak mı istiyorsun? Burada yap bakalım. Toprak alevi ve hap fırını mevcut. Ve bunu da al. En azından burada diğer çırakları rahatsız edemezsin!” Soğukça homurdanan Li Qinghou, Bai Xiaochun’a bir çanta fırlatmıştı. “İçinde bir sürü tıbbi bitki ve yiyecek bulabilirsin. Biraz düşünecek zamanın olduğunda gelip seni çıkartacağım.” Bai Xiaochun’a son bir bakış atıp büyü formasyonunun çalıştığını teyit ettikten sonra uçarak uzaklaştı. Başka bir şansı yoktu ve sonunda Bai Xiaochun’un yaramazlıklarını törpülemek için burayı bulmuştu.

 

Tabii ki içten içe ona değer veriyordu, bu yüzden büyü formasyonunun çalıştığından emin olmuştu. Bai Xiaochun’u tanıdığı kadarıyla formasyondan dışarı adımını atmayacağı kesindi.

 

Li Qinghou’nun gidişini izleyen Bai Xiaochun ise ağlamanın eşiğindeydi. Li Qinghou’nun baskısı uzaklaştığında yılanlar da sağda solda kıvrılmaya başlamıştı. Dişlerini gösteriyor, büyü formasyonu kalkanını aşmaya çalışıp her yere zehir sıçratıyorlardı.

 

Sekizinci seviye Qi Yoğunlaşmadaki yılanlarsa belli bir mesafeden soğuk bakışlar atıyor, Bai Xiaochun’u yutmayı diliyor gibi görünüyordu. Bai Xiaochun için nefes almak zorlaşmaya başlamıştı.

 

“Bunlar kan tanrısı kobraları! Sekizinci seviye Qi Yoğunlaşmada olduklarına inanamıyorum. Bir damla zehirleri on bin kişiyi öldürebilir!”

 

Kalbi korkuyla atarken dokuzuncu seviye Qi Yoğunlaşmadaki üç yılanı fark etti, hatta iki tanesi büyük çemberdeydi.

 

Onlardan kaynaklanan dalgalanmalar yetişimcilerinkine benzemiyordu. Onlar ölümcül zehirli yılanlardı!

 

Kalbini en yoğun çarptıran şey ise kalanların hepsinden güçlü görünen bir dalgalanmanın daha var oluşuydu. Ve tüm yılanlar kendisine bakıyor gibi görünüyordu.

 

Bir müddet sonra dışarıdaki gökyüzü kararmış ve Bai Xiaochun, acınası bir şekilde iç çekerek yere çökmüştü.

 

“Şimdi ne yapacağım?”

 

#Ee tüm tepelerin başına açtığı işlerden sonra sonunda yılan vadisine sürüleceği belliydi 
Kendisine koruyucu formasyonun arkasından tıslayıp duran sinir bozucu yılanlarla dolu bir ortamda aylarını geçirip ilaç yapmak zorunda. Peki sizce burada uslu duracak mı? 
Kahramanımızın 'şimdi ne yapacağım' sorusunun cevabını bulmak için yarın görüşmek üzere!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr