Bölüm 109 : Menekşe Kazanı Tepesinde Yağmur

avatar
6732 27

A Will Eternal - Bölüm 109 : Menekşe Kazanı Tepesinde Yağmur


Çevirmen : Clumsy 

 

Bai Xiaochun, Menekşe Kazanı Tepesindeki ilk ayını sessiz sakin çalışarak geçirdi. Çırakların hiçbiri varlığını fark etmemişti. Büyük Şişman Zhang da rahatlamaya başlamıştı. Başlarda sık sık Bai Xiaochun’u ziyaret ediyor ve onu çalışırken izliyordu ancak eninde sonunda bu sıklığı azalttı.

 

Sonra... bir ay daha geçti.

 

Bai Xiaochun, önündeki tıbbi haplara gözleri parıldayarak bakmaktaydı. Birkaç detaylı incelemeden sonra da gürültülü kahkahalar atmaya başladı. Bu ayki çalışmaları sırasında dört büyük çabayla kirlilikleri arındırmak için farklı bir metot geliştirmiş ve sonunda kendisine yeni bir yön çizmişti.

 

“Hapları yıldırım aracılığıyla, bir dış güçle arındırmaya çalışmak bir yöntem. Ama içten arındırmaya çalışmak da başka bir yöntem!

 

“Bai Xiaochun, sen cidden dâhisin. Hahaha! Ne yapacağımı adımı adımına biliyorum. Hap yaparken karşılıklı artırım ve bastırımın prensiplerini kullanarak kirlilikleri temizleyecek bir yakıcı güç yaratacağım. Kirlilikler zorla temizlenince de tıbbi hapım zehirli olmayacak!” İyice heyecanlandıktan sonra derin bir nefes alarak işe koyuldu.

 

Elindeki tüm tıbbi bitkileri organize ettikten sonra onları fırına atmaya, formülde olmayan yeni bitkiler de eklemeye başladı. Bir yandan da dikkatli bir şekilde yaptığı her şeyin kayıtlarını tutmaktaydı.

 

Dört gün sonra yeniden o delicesine odaklanmış haline erişti. Sürekli fırının etrafında dönüp sık sık toprak aleviyle ilgili ayarlamalar yapıyor, bazen farklı ruh ilaçları ekliyor, içgüdülerini dinleyerek karışımı güçlendiriyor veya hafifletiyordu.

 

Gece çöktüğünde fırından hafif kabarma sesleri çıkıyor, Bai Xiaochun'un heyecanı gittikçe artıyordu. Çok geçmeden fırın da titremeye, tehlikeli siyah dumanlar saçmaya başladı. Bai Xiaochun hızlıca kolunu sallayarak dumanı ölümsüz mağarasından çıkartıp havaya karıştırdı. Ve dumanın bir kısmı Menekşe Kazanı Tepesinin üzerindeki bulutlar tarafından çekilirken bir kısmı da rüzgârla Yeşil Sorguç Tepesi yönüne yöneldi.

 

Mağarasını dumandan temizlemiş olan Bai Xiaochun ise aceleyle fırınına gidip içine göz attı. İçeride bulunan tek hapı alarak inceledi. Hapın zehirli olduğu barizdi; ancak önceki versiyonu %100 kirli iken bu %98-99 civarı kirliydi.

 

Bu gelişme onu fazlasıyla mutlu etti ve doğru yolda olduğundan emin kıldı. Artık tek yapması gereken daha sıkı çalışıp elementlerin mükemmel kombinasyonunu bulmaktı.

 

“Hahaha! Bu yöntem çok daha az dikkat çekici. Yıldırım yok. Gök gürültüsü yok. Hiç kimseyi etkilemiyorum!” Çok mutluydu. Sonuçta gerçekten ilaç yapım çalışmaları yüzünden diğer çırakların öfke odağı olmak istemiyordu.

 

Bir hayli tatmin olmuş hissederek bağdaş kurdu ve bir müddet meditasyon yaptı. Günlük Ejder&Mamut Deniz Oluşumu, Ölmeden Sonsuza Dek Yaşama Tekniği ve Bataklık Krallığı çalışmalarını bitirdikten sonra da tekrar fırınına yönelerek ilaç yapım işlerine başladı.

 

Kendini tamamen işine adamıştı. Her gün dört veya beş kez deney yapıyor, her defasında siyah dumanlar yaratıyor ve bu dumanlar da pek çok kez mağaradan sızarak göğe ulaşıyordu.

 

On günün sonunda, her on deneyinin dördünün zehirli olduğunu, kirlilik oranının da kararlı bir şekilde azaldığını fark ederek keyiflendi. Son zamanlarda kirlilik %97e inmişti ve önceki %100e nazaran bir düşüş sağlandığı belliydi.

 

Kat ettiği tek yol bu da değildi. Başarıyla ürettiği hapların kirlilik oranı da daha düşük oluyordu. Eğer bu yolu izlemeye devam ederse mütemadiyen orta seviye 3. kademe ruh ilaçları yaratabilecekti.

 

Gözleri tutkuyla yanarak dış dünyayla tüm irtibatını kesip, deliler gibi ilaç yapımına odaklandı. İnzivaya çekilip meditasyona odaklanmış gibiydi. Dikkatli raporlar hazırlıyor, gerekli ayarlamaları ihmal etmiyordu. Bir müddet sonra üretkenliğini arttırmış, günlük 7-8 üretime çıkartmıştı. Siyah dumanlar neredeyse daimi bir şekilde göğe yükselmekteydi. Yarım ayın sonunda zehirli haplarındaki kirlilik oranı %95e kadar inmişti.

 

Bai Xiaochun Menekşe Kazanı Tepesine geleli iki ay olmuş ve bu süreçte Kokulu Bulut Tepesinin fertleri rahat nefesler almaya başlamıştı.  Bai Xiaochun’un tam olarak nereye gittiğini bilemiyorlardı ama sahip oldukları huzuru hissedebilmek mümkündü.

 

Büyük Şişman Zhang dışında hiçbir Menekşe Kazanı Tepesi ferdi Bai Xiaochun’un orada ilaç yaptığından haberdar değildi. Ancak Kokulu Bulut Tepesinde yaşanan vukuatlar kulaklarına ulaşmıştı. Bu hikâyelerin bir kısmını işiten Büyük Şişman Zhang da yavaş yavaş titremeye başlıyordu.

 

Bai Xiaochun’un Kokulu Bulut Tepesinde bu kadar olay yaratabileceğine hiç ihtimal vermemişti. Birazcık gerilmiş olsa da Bai Xiaochun bu sıralar çok sessizdi ve hiç dikkat çekmiyordu. Büyük Şişman Zhang bu düşünceyle tekrar rahatlamaya başlamıştı.

 

Zaman geçti. Bai Xiaochun aralıksız üç aydır ilaç yapımıyla uğraşmaktaydı. Siyah dumanlar da mütemadiyen ölümsüz mağarasından çıkıyordu ve artık yakınlardaki Menekşe Kazanı Tepesi çıraklarının dikkatini çekmeye başlamıştı. Ancak hiç kimse bu konu üzerine pek düşünmüyordu.

 

Büyük Şişman Zhang da hiç olmadığı kadar sakindi. Lakin son zamanlarda can sıkıcı bir şeyin farkına varmıştı, yani Menekşe Kazanı Tepesinde başlayan yağmurların. Oldukça garip bir yağmurdu, çünkü yalnızca Menekşe Kazanı Tepesinde yağıyordu.

 

Üstelik kirli bir yağmurdu; düştüğü yerde koyu izler bırakıyordu. Menekşe Kazanı Tepesinde bunu fark edip tam olarak neler olduğunu merak eden çırakların sayısı artmaya başlamıştı. Bai Xiaochun ise deliler gibi ilaç yapıyordu… Artık günde on beş parti üretime kadar çıkmıştı.

 

Neredeyse hiç ara vermiyordu, zayıflamış, benzi solmuştu. Bu sırada zehirli haplarının kirlilikleri de düşmeye devam ediyordu. Artık yaklaşık %92-93 civarıydılar.  

 

“Sadece birkaç ay sonra zehir seviyesini yüzde 90ın altına indireceğim. Böylece düşük seviye ruh ilacı sayılacaklar!” Bai Xiaochun, bu heyecan nidasıyla ilaç yapımına daha da odaklandı. Bu sırada dışarıda da bir hengâme yükselmekteydi.

 

Menekşe Kazanı Tepesi yollarında yürümekte olan Büyük Şişman Zhang, hiç olmadığı kadar sert bir yağmurla karşılaşmıştı. Aynı zamanda hava acı bir kokuyla dolmuştu. Bu sırada Büyük Şişman Zhang’ın gözleri irileşti, çünkü yağmur damlaları canını acıtıyordu. Üstelik kıyafetleri… erimeye başlamıştı.  

 

Büyük Şişman Zhang şaşkınlıktan nefes nefese kaldıktan sonra bir alarm çığlığı attı ve bir an içerisinde tüm kıyafetlerinin eridiğini fark etti. Sonra da hızlıca konutuna yöneldi.

 

Yol boyunca atılan alarm çığlıkları artıyor ve konutuna yönelen Büyük Şişman Zhang, kıyafetleri azalarak koşturan başka Menekşe Kazanı Tepesi çıraklarıyla karşılaşıyordu. Yağmur damlalarıyla ıslanan kumaşlar ortadan kayboluyordu. Ve tamamen çıplak bir hale gelen birkaç şanssız çırak da göze çarpıyordu.

 

“Cennetler! Ne... ne oluyor!?!?”

 

“Kıyafetlerim!!”

 

“Ne biçim bir yağmur bu? Hem kokuyor hem de acıtıyor! Resmen kıyafetlerim eriyor!!”

 

“Lanet olsun! Büyülü kalkanlar bile işe yaramıyor!” Menekşe Kazanı Tepesinde tam bir curcuna hakimdi. Yağmurdan nasibini alan herkes kıyafetlerinin eriyip gittiğini fark ediyordu.

 

Menekşe Kazanı Tepesindeki kaos büyümekteydi. Uzun süredir İç Kesim çırağı olanların bir kısmı kafayı yemek üzereydi. Hayatları boyunca hiç böyle bir şey yaşamamışlardı. Kadın çırakların çığlıkları özellikle korkunç oluyordu.

 

Menekşe Kazanı Tepesinin kıdemlileri de şaşkındı. Büyü teknikleri hakkında ders vermek için dışarıda olan bazı yaşlılar vardı. Tabii yağmur üzerlerine düştüğünde…  

 

Bu sırada pek çok kişi Bai Xiaochun’un öbek öbek siyah dumanlar çıkaran ölümsüz mağarasına dönmüştü. Dumanlar göğe yükseldikçe kokulu kara yağmur da sertleşiyordu.

 

Kıyafetlerini örtmek için elinden geleni yapan bir İç Kesim çırağı göze çarpıyordu. Kendisini doğruca bir siyah duman bulutunun içerisinde bulmuştu.

 

Ve kıyafetleri ansızın ortadan kayboldu… Bir çığlık koyuvererek yıldırım gücünü saldı ve elektrikle kaplandı. Ardından hemen yeni bir cüppeyle kuşandı ve onun da eridiğini fark etti.

 

“Neler oluyor? O ölümsüz mağarasında kim varsa hemen dışarı çıksın!” Bu İç Kesim çırağı... Lu Tianlei’den başkası değildi.

 

Problemin kaynağını fark eden diğer kişiler de öfke dolu nidalar savurmaya başlamıştı.

 

“Lanet olsun! Buradan geliyor! Bir şeylerin ters olduğunu biliyordum. Bu ölümsüz mağarası daha önce boştu ama birkaç aydır içinden siyah dumanlar yükseldiğini görüyordum!”

 

“Felakete sebep olan şey o kara duman! Aylardır yükselip havaya karışıyordu. İklimi etkiliyor! Bu yüzden asit yağmuru yağmaya başladı!!”

 

İnsanlar öfkeyle bağırmaya başlarken Büyük Şişman Zhang da konutuna kapanmış bir şekilde dışarıda olanları izliyordu. Yağmura ve yaşananlara boş boş bakarken zihni dönüyordu ve bir anda Kokulu Bulut Tepesi çıraklarının ne yaşadığını anlayıvermişti…

 

Dağın yukarısında oturmakta olan Menekşe Kazanı Tepesi Lordu Xu Meixiang, sersemlemiş bir şekilde etrafına bakmaktaydı. Köşkünden çıkmaya cesareti olmadan parmağını göğe doğru salladı ve Menekşe Kazanı Tepesinin büyü formasyonunu aktive etti. Beliren ışık kalkanı, dağa dökülen yağmuru geçici olarak duraklatmıştı.

 

Ancak kalkanın bu yıkıcı yağmur tarafından yenilmeye başladığı barizdi.

 

Menekşe Kazanı Tepesi çırakları da bu kısa süreyi yeni kıyafetler giyerek değerlendirdi. Yoğun, patlayıcı öldürme güdüleriyle yöneldikleri yer de Bai Xiaochun’un ölümsüz mağarası oldu.

 

Çok geçmeden Kokulu Bulut Tepesi çırakları da Menekşe Kazanı Tepesinin aktive ettiği büyü formasyonunu ve yağan yağmuru fark etti.  

 

“Menekşe Kazanı Tepesinde ne oluyor?”

 

Onlar mesele üzerine düşünüp taşınırken Menekşe Kazanı Tepesi yönünden cennetleri sarsan, dünyayı yıpratan öfke kükremeleri işitilmeye başlandı.

 

“Bai. Xiao. CHUN!!”

 

Her yönden yankılanmaya başlanan bu ses Menekşe Kazanı Tepesini sarsmıştı. Kokulu Bulut Tepesinin çırakları da sarsılmış bir şekilde etrafa bakınmaktaydı. O anda her birinin aklında belli bir birey belirdi ve olaylar anlaşılmaya başlandı.

 

“Bai Xiaochun ilaç yapmak için Menekşe Kazanı Tepesine gitmiş!”

 

“Kesin o yüzden olmuştur. Tepe lordu burada ilaç yapamayacağını söyleyince Menekşe Kazanı Tepesine gitmiş!!”

 

Menekşe Kazanı Tepesindeki çırakların kükreyişi Bai Xiaochun’un da dehşet dolu çığlıklar atmasına yol açtı. Tam heyecanlı bir şekilde yeni bir deneye girişecekken mağarasını sarsan sayısız büyü tekniğiyle karşılaşmış ve nefes nefese kalarak dışarıdaki öfkeli çırak sürüsünü fark etmişti. 

 

Lu Tianlei, çevresinde dans eden elektriklerle birlikte oradaydı, hücuma geçmek üzereydi.

 

Dehşete düşen Bai Xiaochun kanatlarını çıkarttı ve havalandı. Öfkeli bağırışları yankılanan Menekşe Kazanı Tepesi çırakları da onu takip etmeye başladı.

 

Belli bir mesafeden olup biteni izleyen Büyük Şişman Zhang ise yutkunuyor ve hiçbir şey görmemiş gibi davranıyordu. Bai Xiaochun’a o mağarayı ayarlayanın kendisi olduğu hiçbir şart altında bilinmemeliydi.

 

Menekşe Kazanı Tepesi çırakları Bai Xiaochun’u kovalarken bir anda...

 

Yeşil Sorguç Tepesi yönünden de alarm çığlıkları işitilmeye başlandı…

 

#Belliydi böyle olacağı  Acaba mağaraları yıkılan Kokulu Bulut Tepesi çırakları mı daha şanslı, yoksa yolda yürürken asit yağmuruyla çırılçıplak kalan Menekşe Kazanı Tepesi çırakları mı... Tabii Yeşil Sorguç Tepesi de yağmurun etkilerinden nasibini almış gibi görünüyor... 
Bakalım tüm güney yakayı kaosa sürükleyen kahramanımızın başına ne gelecek, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr