Bölüm 67 : Büyük Kardeş, Ustamız Nerede?

avatar
7334 35

A Will Eternal - Bölüm 67 : Büyük Kardeş, Ustamız Nerede?


Çevirmen : Clumsy 

 

Ruh Akımı Tarikatı sekiz dağ tepesine sahiptir. Bunların dördü kuzeyde, üçü güneyde ve bir tanesi de ortadadır. Ortadaki dağ Dao Tohumu Dağıdır ve tarikatın gücünü temsil eder. Tarikat lideri Zheng Yuandong, bizzat bu noktadan tarikattaki problemler ve ilişkilerle ilgilenir.

 

An itibariyle çalan ziller eşliğinde kuzey ve güneyin tepe Lordları, Dao Tohumu Dağının ana tapınak koridorunda toplanmış haldeydi. Tarikat lideri de hepsinin ortasında oturmaktaydı.  

 

Çok geçmeden Li Qinghou ve Ouyang Jie de Bai Xiaochun eşliğinde alana vardı. Bai Xiaochun’u dışarıda bırakarak orada beklemesini söyledikten sonra da içeriye girdiler.

 

Tapınağın dışarısında, Bai Xiaochun’u meraklı bakışlarla süzen dört koruma vardı.

 

Bai Xiaochun onlara dönerek gülümsedi. Buraya ilk gelişiydi; buradaki ruhsal enerji çok yoğundu ve havayı çeşitli bitki ve çiçeklerin kokusu dolduruyordu. Ortalıkta herhangi bir ses yoktu; her şey sessiz sakindi ve Kokulu Bulut Tepesinden bir hayli farklıydı.

 

Burası tarikat için çok önemli bir alandı ve normalde buraya gelen çıraklar bir hayli dikkatli ve saygılı davranırdı. Ancak Bai Xiaochun üzerinde hiçbir baskı hissetmiyor gibiydi, oldukça rahattı.  

 

Bunu gören dört çırak ise iç çekmeden edememiş ve Bai Xiaochun’un inanılmaz hizmetiyle tarikat için önemli bir birey haline gelmeyi hak ettiğini düşünmüşlerdi. Sonuçta sıradan insanlar böyle önemli yerlerde bu derece rahat davranamazdı.  

 

Bai Xiaochun ölümden çok korkuyor olsa da, verdiği büyük hizmet sonrasında burada öldürülmeyeceğini biliyordu. Bu yüzden korkmuyor oluşu çok normaldi. Göğsünü kabartıp nasıl bir ödül alacağım acaba diye beklemekle meşguldü.  

 

“Tarikata olan katkılarım düşünülürse bana ömrümü yüz yıl arttıracak bir hap vermeleri lazım. Büyük ihtimalle 1,000,000 erdem puanı ve bir ölümsüz mağarası da verirler. İç Kesime terfi edeceğime de hiç şüphem yok. Hahaha.” Düşündükçe daha da heyecanlanıyordu. Ancak uzun bir süre geçmesine rağmen tapınaktan ses çıktığı yoktu.

 

Bai Xiaochun biraz gerilmişti. Bir müddet daha bekledikten sonra, sonunda içeriden hevessiz bir ses geldi.

 

“Bai Xiaochun, içeri gel.”

 

Derin bir nefes alarak tarikatı için cehennemlerden ve derin sulardan geçen bir çırak pozuna büründü. Doğruca ana tapınağa girerek kollarını kavuşturdu ve eğildi.

 

“Kokulu Bulut Tepesi çırağı Bai Xiaochun hizmetinizdedir. Selamlar Tarikat Liderim ve diğer Kıdemlilerim.”

 

Resmi selamlayışını gerçekleştiren Bai Xiaochun, başını kaldırdı. Gözleri grubun en ortasındaki yaşlı adama takılmıştı. Uzun, beyaz cüppeli adam, sinirli olmamasına rağmen tehdit edici görünüyordu. Yetişim aşamasını okumaksa imkânsızdı.

 

Etrafı altı erkek, iki kadın tarafından çevrilmişti. Li Qinghou ve Ouyang Jie’nin de içlerinde bulunduğu topluluk, Bai Xiaochun’un sağ salim dönüşü üzerine tartışmış gibi görünüyordu.

 

Gözleri Bai Xiaochun’un kıyafetlerindeydi. Görüşlerinin kuvvetleri sayesinde Bai Xiaochun’un kıyafetlerini kasti olarak yırtmadığını, ölümcül bir mücadeleden çıktığını onaylayabiliyorlardı.  

 

Onun ne kadar saf ve dürüst göründüğünü de fark etmişlerdi. Konuşma şekli nazikti, ayrıca ne mütevazı ne de mağrurdu. Yüzünde de tamamen rahat bir ifade vardı.

 

Hiçbiri yüzlerine bir şey yansıtmıyor olsa da içten içe Bai Xiaochun hakkındaki intibaları değişmişti. Ancak hala olanlar hakkında şüpheli olan birkaç kişi de mevcuttu.

 

Li Qinghou, Bai Xiaochun’a bakarak yavaşça lafa girdi: “Bai Xiaochun, lütfen Luochen Klanı göreviyle ilgili her şeyi baştan sona anlat.”

 

Oldukça ciddi görünen Bai Xiaochun, sakin bir şekilde her şeyi anlatmaya başladı. Yalnızca siyah cüppeli adam kısmını atlamıştı; bu saklamak istediği bir sırdı.

 

Feng Yan’ın fedakârlığını ve yaşadığı zorlukları da araya işlemişti. Zeki bir insandı, bu yüzden kendi erdemli başarılarını anlatmamış, yalnızca Feng Yan, Du Lingfei ve Hou Yunfei’yi pohpohlamıştı.

 

“Hep benim işe yaramazlığım yüzünden.” dedi. “Büyük Kardeş Feng beni korumaya çalışırken öldü. Hepsi benim hatam...”

 

O anlatmayı sürdürdükçe tarikat lideri ve tepe lordlarının gözlerindeki onaylayıcı parıltılar artıyordu. Tabii ki bu insanlar yıllardır yetişim yapıyordu ve cin gibiydiler. Haliyle Bai Xiaochun bu kıyafetle gelmeyi seçtiği için onun nasıl bir insan olduğunu söyleyebilirlerdi. Buna rağmen ona yönelik takdirleri artıyordu işte.

 

“Bilincini yitirdikten sonra tamamen iyileşmiş halde mi uyandın?” diye düşünen tarikat lideri gülümsüyordu. Bai Xiaochun’un açıklama stilini umursamıyordu. Sonuçta çırakların daima saklamak istediği sırlar olurdu. Onların kendilerini tarikata bağlı hissetmesi gerekirdi, eğer tarikat hayatlarının her alanında mutlak kontrol sahibi olmak isterse bu yalnızca tam tersi etki doğururdu.  

 

Hikâye bittiğinde tarikat lideri lafa girdi: “Bai Xiaochun, ödülün daha önce zaten duyurulmuştu. Sen, Ruh Akımı Tarikatının... Prestij Çırağı oldun!”

 

Tarikat lideri ‘Prestij Çırağı’ dediğinde odadakilerin kalpleri garip hislerle dolmuştu. Sonuçta ilk defa canlı bir Prestij Çırağı olacaktı.

 

Meseleyi bu kadar uzun süre tartışmalarının sebebi de buydu. Prestij Çırağı pozisyonu oldukça önemliydi ve daha önce hep savaşta ölen kişilere armağan edilmişti. Ve işte Prestijli Bai Xiaochun, kanlı canlı bir şekilde önlerinde dikiliyordu...

 

Bu statü, verilen kişiden kolayca geri alınamazdı. Cenaze ve anma töreni gerçekleştirilmişti. Haliyle bunca şeyden sonra ne yapacaklarını bilemedikleri için Bai Xiaochun uzun süre dışarıda beklemek zorunda kalmıştı.

 

Bu uzun tartışmalar sonucunda ise topluma anons edilen şeyi değiştiremeyeceklerine karar vermişlerdi. Tarikat kurallarına göre Bai Xiaochun’u bu pozisyonda tutmayı sürdüreceklerdi.

 

“Prestij Çırağı mı?” diye soran Bai Xiaochun, şaşkın görünüyordu. Daha önce böyle bir unvanı hiç duymamıştı ve önündeki Tarikat Lideriyle Kıdemlilere boş boş bakmaktaydı. Hepsinin yüzleri garip ifadelerle kaplıydı ve başka bir ödülden bahseden yoktu.

 

Bai Xiaochun sormadan edemedi: “Ah... bu kadar mı?”

 

“Bu kadar.” diye gülümseyerek yanıtladı Tarikat Lideri.

 

Bai Xiaochun gerilmeye başladı ve yolculuğun ne kadar zor olduğunu, kaç kez ölümün eşiğine geldiğini anlatmaya hazırlandı. Ancak bunu yapma fırsatı bulamadan önce onu herkesten iyi tanıyan Li Qinghou, boğazını temizleyerek araya girdi: “Acele et ve Tarikat Liderine teşekkür et. Prestij Çırağı unvanı Ruh Akımı Tarikatı tarihi boyunca yalnızca on kez verildi. Ve binlerce yıldır bu onura erişen tek kişisin.

 

“Bir Prestij Çırağı olarak rütben İç Kesimden yüksek ve tüm Ruh Akımı Tarikatının en şanlı unvanına sahip oldun. Senin soyundan gelenler daima tarikat kaynaklarına özel erişim imkânına sahip olacak ve doğuştan İç Kesim çırağı olma hakkına erişecekler. Ruh Akımı Tarikatı senin soyunu sonsuza dek koruyacak!

 

“Şu anda Ruh Akımı Tarikatının parçası olan dokuz büyük klan var ve hepsi Prestijli kalanlar. Bu gerçekten onurlu ve ihtişamlı bir pozisyondur.”

 

Açıklamayı duyan Bai Xiaochun’un yüzünde üzgün bir ifade belirdi. Enerjisi düşerek, acınası bir şekilde önce Li Qinghou’ya, sonra da Tarikat Liderine döndü.

 

Ne diyeceğine emin değildi. Prestij Çırağı pozisyonu çok iyi görünüyordu ama bu, ölen insanların soyları için faydalıydı. Bai Xiaochun ise hayattaydı… Şu anda üzgün bir şekilde kendi gelecek neslini kıskanmakla meşguldü.

 

“Teşekkürler... Tarikat Lideri...” derken konuşacak enerjisi dahi kalmamıştı.

 

Tarikat Lideri Zheng Yuandong, garip bir şekilde boğazını temizledi. “Bugünden sonra bana Büyük Kardeş Tarikat Lideri diyebilirsin.”

 

Bai Xiaochun’un öldüğünü düşünerek onu kendi ustasının çırağı ilan etmişti. Ancak şimdi hayatta olması bu durumu oldukça acayip kılmıştı. Uzun yıllar yaşayan Tarikat Lideri, şimdi yirmi yaşında bir çocuktan kendisine Büyük Kardeş demesini istiyordu. İç çekmeden edemedi.  

 

“Gerçekten mi?” diye soran Bai Xiaochun’un gözleri büyümüştü. Bir anda kendisini çok daha iyi hissetti. Tapınağa büyük hayallerle gelmiş, hepsi zalimce suya düşürülmüştü. Bu onu berbat bir moda sokmuş olsa da şimdi işler değişmişti.  

 

“Sağladığın büyük hizmetler ve resmi bir Ustan olmaması nedeniyle seni Ustamın çırağı yapma konusunda sorumluluk üstlendim. Bu yüzden bugünden sonra bana Büyük Kardeş diyebilirsin.” Tarikat Lideri sahiden de kendisini daha garip hissedemezdi.

 

Bai Xiaochun derin bir nefes aldı, gözleri heyecan doluydu. Tarikatın ona iyi davrandığını düşünmeye başlamıştı. Tarikat Liderinin Ustası kesinlikle yüksek rütbeli biri olmalıydı, bu da Bai Xiaochun’u çok heyecanlandırıyordu.

 

“Bugünden sonra,” diye düşündü, “kimse bana zorbalık etmeye cüret edemeyecek, böyle mükemmel bir Ustam varken asla! Hahaha!!” Neşe dolu bir kalple, ellerini kavuşturarak eğildi.

 

“Çok teşekkürler Büyük Kardeş Tarikat Lideri.” dedi bahtiyar bir şekilde. “Büyük Kardeş Tarikat Lideri, Ustamız nerede? Ona saygılarımı sunmayı çok isterim.”

 

Tarikat Lideri, yüzünde tuhaf bir ifadeyle yavaşça karşılık verdi: “Bunun pek acelesi yok. Meditasyon yaparken göçmeden önce hazırlanmış bir portresi mevcut. Dağın arkasındaki kutsal bir alana yerleştirilmiş portreye götürülmen için hazırlıkları yapmış durumdayım.”

 

Bai Xiaochun yıldırım çarpmışa döndü. “Meditasyon yaparken göçmüş... Dağın arkasındaki kutsal alanda...”

 

Bu kelimeler zihninde yankılanıp duruyordu. Uzun bir süre sonra onları birleştirebilmeyi başardı… Az önce çırağı olduğu kişi… çoktan bu dünyadan ayrılmıştı.

 

“Ben...” Bai Xiaochun öfke doluydu, zihni uyuşmuştu. Kalbi acıdı, ağlamak istiyor ancak gözlerinden yaş gelmiyordu. Aptallaşmış bir şekilde dağın arkasına götürüldü, Ustasının portresine saygılarını sundu. Sonra da Dao Tohumu Dağından ayrılarak Kokulu Bulut Tepesine döndü.

 

Kokulu Bulut Tepesinde sayısız çırağın selamlayışıyla karşılaştı. Meraklı gözler sürekli üzerinde geziyordu ve birileri ona kendi mezar taşını gösterme nezaketinde bile bulunmuştu.

 

Mezar taşını gören Bai Xiaochun’un dünyası kararmıştı.

 

Eninde sonunda kendini avlusunda boş boş otururken buldu. “Ben... Ben bir portrenin çırağı oldum...”

 

Birkaç gün geçtiğinde hala aynı noktada acınası bir şekilde oturuyordu. Kendisini toparlaması için yarım ay daha geçmesi gerekti.

 

Yarım ayın sonunda, berbat bir şekilde iç çekerek Büyük Şişman Zhang’ın yanına gitmeye karar verdi. Ancak dışarı adımını attığı anda kendisine doğru saygıyla eğilen bir Dış Kesim çırağıyla karşılaştı.

 

“Selamlar, Tarikat Amcası Bai.”

 

Bai Xiaochun birkaç adım attıktan sonra parlayan gözleriyle arkasına dönerek Dış Kesim çırağını kendine çekti.

 

“Bana neden böyle seslendin?”

 

Dış Kesim çırağı, “Tarikat Amcası Bai!” diye seslendi yeniden. “Efendim, siz Tarikat Liderinin Küçük Kardeşisiniz. Çı-çırak tabii ki size Tarikat Amcası Bai diyecek!”

 

Bai Xiaochun yumruklarını gevşetti, gözleri artık daha parlaktı. Kalbi yeniden kuvvetle atmaya başlamıştı. Bu yeni statü hiç de fena görünmüyordu. Oldukça kıdemli bir hal almıştı.  

 

Dudaklarını yalayarak kahkaha atmaya başlaması Dış Kesim çırağını şok etmiş ve Bai Xiaochun ne çeşit bir deliliğe tutuldu acaba diye düşündürmeye başlamıştı.

 

Bai Xiaochun bir anda kahkaha atmayı kesti. Boğazını temizleyerek Dış Kesim çırağına doğru hafifçe başını salladı. Sonra da Büyük Şişman Zhang yerine Görev Ofisine yöneldi.

 

Çünkü... en çok insanı orada bulabilirdi.  

 

Bu esnada Li Qinghou da Kokulu Bulut Tepesine dönerek meditasyona başlamıştı. Bağdaş kurup bir müddet düşündükten sonraysa kollarını sıvadı.

 

“Xiaochun inatçı ve yaramaz bir genç. Onun için hayat kurtarıcı bir büyülü nesne hazırlamam lazım. Ne yazık ki ekipman dövme konusunda pek iyi değilim ama ona Hap Akımı Tarikatıyla değiş tokuş edebileceği Dokuz Nihai Hap yapabilirim... Bir Qi Yoğunlaşma çırağı için büyülü bir nesne hazırladığımı öğrenince beni kazıklayacakları kesin.” Li Qinghou başını salladı. Dokuz Nihai Hapı üretmek için kendi kalp kanından kullanması gerekecekti ama Bai Xiaochun’un ölüme ne kadar yaklaştığını hatırlayınca vakit kaybetmeden qisini düzenleyip zihnini temizleyerek ilaç yapımı hazırlıklarına girişti.

 

#Canım Li Qinghou 
Eveeet, seriyi ilk defa okuyan arkadaşlarımız sonunda 'Tarikat Amcası' lafının nereden geldiğini öğrenmiş oldu. Bir portrenin çırağı ve tarikat liderinin küçük kardeşi olan kaplumbağamız bundan sonraki hayatını birazcık daha farklı yaşamaya başlayabilir. Bakalım neler olacakmış, okumaya devam!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44543 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr