2. Sezon 18. Bölüm: Eğitim

avatar
1396 4

Yıldızlar Kralı - 2. Sezon 18. Bölüm: Eğitim



Aegnan’ın ricası konusunda Ersa ne yapması gerektiğini düşündü. Aegnan’a karşı izlenimi kötü değildi. İyi biri gibi görünüyordu. Takıma katılmanın artılarını ve eksilerini düşündü. Muhtemelen gelişimleri için birçok noktada yardımcı olacaktı. Arkalarında Aegnan gibi güçlü bir destek edineceklerdi. Karşılığında miras kalıntısından akademi için bir şeyler elde etmelerini isterdi. Mirasın ne olduğunu bilmediğinden kalıntıdan ne kazanabileceği konusunda hiçbir fikri yoktu. Javier’ın ne düşündüğünü merak etti.

Aegnan tereddüt etmelerini normal buldu. Gezgin olarak Aegnan’ın öneminin farkında değillerdi ve takıma katılmanın yararları konusunda bir fikirleri yoktu. Marble İmparatorluğuna karşı iyi hisleri de olmayabilirdi. Onların sadece yeteneği için takıma katılmalarını istemiyordu. Fans şehrinde hiç tanımadıkları ailelere yardım etmek için girdikleri riske şahit olmuştu. Böyle insanlar nadirdi. Onları eğitirse verdiği emeklerin boşa gitmeyeceğini biliyordu. Yetenekleri de kişiliklerinin yanında büyük bir artıydı.

“Kararınızı vermeden önce takımdan bahsetmeme izin verin. Takım akademinin en yetenekli öğrencilerini içerisinde barındırıyor. Onlarla arkadaşlık kurarak geleceğiniz için yatırım yapabilirsiniz. Kendinizle benzer yetenekteki insanlarla çalışarak çok daha hızlı gelişim gösterebilirsiniz. Benim yönetimim altına girdiğinizde sizleri kısıtlayacak değilim. Aksine sizleri özgür kılmış olacağım.”

Aegnan’ın sözleri Ersa ve Javier’ın ilgisini çekti. Şuana kadar söyledikleri takıma katılmak yönünde olumlu düşüncelerini arttırmıştı.

“Akademide rütbeler olduğundan rehber size bahsetmiş olmalı. Rütbelerin getirdiği bazı avantajlar var. Ben size rütbeye sahip olmadan avantajları tatmanıza izin vereceğim. Katkı puanı gereken hizmetlerden faydalanmanızı sağlayacağım. Ders konusunda elimden geldiğince yardımcı olacağım. Sizden ricam elinizden gelen her şeyi yapmanız ve olabildiğince kendinizi geliştirmeniz.”

Aegnan’ın teklifi çok iyiydi. Eğer söylediği şeyleri yaparsa gelişimleri muazzam bir oranda katlanırdı. Akademide hemen hemen her şey katkı puanı ile kısıtlanmıştı. Aegnan sayesinde bu kısıt ortadan kalkacaktı. Tüm bunların karşılığında bir takıma katılmak onlar için karlı bir iş gibi görünüyordu. Ersa tek başına karar veremeyeceğinden Javier’a sordu.

“Ne düşünüyorsun?”

“Kıdemli Aegnan söylediklerini yerine getirecekse katılmamızda bir sakınca görmüyorum, ama bir isteğimizi yerine getirmenizi istiyorum.”

Aegnan, Javier’ın ne isteyeceğini merak etti. “Elimden gelen bir şey olduğu sürece sorun değil.”

“Yolculuğumuz sırasında bazı güçlü insanları kışkırtmış olabiliriz. Eğer ileride yardımınıza ihtiyaç duyarsak bize yardım etmenizi istiyorum.”

Ilua köyüne yardım etmeleri, büyük bir gücün düşmanlığını beraberinde getirmişti. Dahası kimi kışkırttıklarını bile tam olarak bilmiyorlardı. Güçlerinin yetmeyeceği belliydi. En azından Aegnan gibi bir destek hayatlarını korumak için yararlı olurdu. Aegnan kendisinin korumasını gerektirecek kadar güçlü kimi kışkırttıklarını öğrenmek istedi. Yine de onları konuşturmaya çalışmadı.

“Takımıma katıldıktan sonra desteğime sahip olacaksınız.”

Javier başını salladı. “O zaman Ersa da onaylıyorsa takımınıza katılmayı kabul ediyorum.”

“Ben de kabul ediyorum.”

İki gencinde teklifini kabul etmesi Aegnan’ı memnun etmişti. “Takıma katılmanızla birlikte yurt odasında kalmanız uygun olmaz. Akademi içerisinde takım üyelerinin konaklaması için ayarladığımız bir alan var. Bugün işlerinizi halledersiniz. Yarın sizleri oraya yerleştireceğim. Böylece diğer takım üyeleriyle de tanışabilirsiniz. Yarın sabah aynı saatte burada buluşalım.”

Aegnan ayrıldıktan sonra Javier, Ersa’ya döndü. “Umarım takıma katılmakla hata etmiyoruzdur.” Javier kararından emin değildi. Ersa da o da insanları tanımakta o kadar iyi değildi.

“Umarım.”

Yarınki buluşmadan önce iki gençte rutin eğitimlerini sürdürdü. Ersa gece olana kadar evren enerji tekniğine çalıştı. Ertesi gün sabahtan ayrıldılar. Yurt odalarında yok denecek kadar az eşya vardı. Dünkü buluşma yerine geçtiklerinde Aegnan’ın onları beklediğini gördüler. Aegnan onları bir gülümseme ile karşıladı.

“Yeni yerleşim alanınıza geçmeye hazır mısınız?”

Ersa bu zamana kadar insanlarla pek iletişim kurmamıştı. Ilua köyünün halkıyla iç içe yaşamasıyla farklı insanlarla konuşmaya bir miktar alışmıştı. Tanıştığı insanların neredeyse tamamı iyi insanlardı. Akademide de aynı durum devam edecek mi diye merak etti. Javier’ın da ondan farklı bir yanı yoktu ama o karanlık ormanda kalırken birçok kez acımasız davranışlara maruz kalmıştı. Ersa gibi pozitif değildi ve insanlara karşı daha mesafeliydi.

“Gideceğimiz yerde başka kimler kalıyor?”

“Takımın toplamda beş üyesi var. Katılımınızla yedi kişi olacak. Gideceğimiz yer benim için tahsis edilmiş bir alan. Üyeler sürekli orada kalmıyorlar. Onlara sizin geleceğinizi haber verdim. Bu yüzden gittiğimizde tanışabilirsiniz.”

Ersa sormadan başka bir cümle daha ekledi. “Javier ile beraber kalacağını düşündüğümden ikinizin birlikte kalabileceği bir ev ayarladım.”

Ersa ve Javier, Aegnan’ın sözleriyle memnun oldular. Aynı yerde kalmaları onlar için daha iyiydi. Bir süre seyahat ettikten sonra yeşilliklerle donatılmış bir alana giriş yaptılar. Farklı renklerde çiçekler açmış onlarca ağaç alanı süslüyordu. Ağaçların arasında küçük bir göl vardı. Ersa evren enerjisinin normalde olduğundan çok daha yoğun olduğunu fark etti. Derin bir nefes aldı ve temiz havayı içine çekti.

“Burası bir düzenek ile desteklendiğinden enerji daha saf.”

Javier da enerjinin değişimi konusunda şaşırmıştı. Yeşilliklerin arasında birkaç tane ev vardı. Beyaz rengiyle bezenmiş, basit yapılı evlerdi. Her biri geniş bir bahçeye sahipti. Aegnan sol tarafta kalan bir evi işaret etti ve “Kalacağınız ev burası. Evi ve bahçeyi istediğiniz gibi düzenleyebilirsiniz. Öğrencilerle tanıştıktan sonra evi göstereceğim.”

“Eğitiminize ara verin!”

Aegnan’ın havada yayılan sesiyle evlerden öğrenciler çıkmaya başladı. Ardı ardına çıkan öğrenciler Ersa ve Javier’ı merakla süzdüler. İkisinin de maskeli olması nedeniyle yüzlerini göremiyorlardı. Ersa belirgin uzun saçlara sahipti. Varlığı üstün bir hava yayıyordu. Javier’ın saçı Ersa kadar uzun değildi. Kulak hizasını geçen simsiyah saçlarla karanlık bir hava yayıyordu.

Ersa ve Javier öğrencilerin arasında tanıdık yüzler görünce şaşırdı. Danza Haydut Birliği yolundan dönerken karşılaştıkları grubun iki üyesi buradaydı. Biri o zaman da maske takan Alina’ydı. Diğeri Ersa’ya saldırmaya çalışan Nigel’di.

Alina ve Nigel’in de onları tanıması zor olmadı. Maske takıyor olsalar da ikisi de belirgin özelliklere sahipti. Yaşadıkları son olaydan sonra akıllarında kalmışlardı. Özellikle Nigel için durum böyleydi. Javier nedeniyle neredeyse hayatını kaybediyordu.

Ersa diğer üç öğrenciyi inceledi. Üçü de kendilerinden büyük görünüyordu. Alina’nın yanında yirmili yaşların başında bir kız duruyordu. Kahverengi saçlı, kahverengi gözlü güzel bir kızdı. Diğer öğrenciler erkekti. Biri sarı saçlı, mavi gözlü yirmili yaşlarda bir erkekti. Farklı bir havaya sahipti. Son öğrenci ise aralarından en büyük görünen öğrenciydi. Siyah uzun saçlarını toplamıştı. Siyah gözlerini yeni gelen Ersa ve Javier’a dikmişti.

Aegnan ortamdaki tuhaf durumu fark etse de konuyu sonraya bıraktı. “Yanımdaki gencin adı Ersa. Aranızdaki en düşük seviye kişi o. Bu yüzden kendisine olabildiğince yardımcı olun.”

Aegnan’ın sözleriyle Ersa’nın seviyesini bilmeyen öğrenciler seviyesini kontrol etti. Usta evre dördüncü seviye olduğunu keşfettiklerinde şaşırmadan edemediler. Takımdaki en düşük seviyede kişi yeryüzü evresindeydi. O da yeryüzü evresinin sonlarıydı. Ersa ile aralarında büyük bir uçurum vardı. Aegnan’ın neden Ersa’yı takıma kattığını merak ettiler. Özel bir durumu olması gerektiğini düşündüler.

Alina ve Nigel ise Ersa’nın gelişimi karşısında şaşırdılar. Onunla karşılaştıklarında temel evredeydi. Sadece birkaç ayda usta evreye yükselmişti. Böyle kısa bir zamanda gelişim gösterebilecekken neden o zaman temel evrede olduğunu anlamadılar.

“Diğer üyemizin adı Javier.” Aegnan, Javier hakkında daha fazla bir şey söylemedi. Seviyesini tespit ettiklerinde ona kibirli yaklaşmayacaklarını düşünüyordu.

Aralarından en büyük görünen genç gülümseyerek öne çıktı. “Takımımıza hoş geldiniz. Adım Owen. Yardımıma ihtiyaç duyduğunuz bir konu olursa bana gelebilirsiniz.”

Sarı saçlı gençte aynı şekilde kendini tanıttı. “Adım Jordan. Tanıştığımıza memnun oldum.”

Alina’nın yanında duran kız da maskelerinin içini görmek ister gibi gözünü dikti. “Ben Aria. Sizinle birlikte maskeli üye sayımız da arttı.” Son sözleriyle gülümseyerek Alina’ya baktı.

Alina sözlerini görmezden geldi ve “Alina. Bir sorunuz olursa benden de yardım alabilirsiniz.” dedi.

En son sıra Nigel’e gelmişti. Nigel biraz kızgınlık barındırıyor olsa da yapabileceği bir şey yoktu. “Nigel.” dedi ve daha fazla bir şey söylemedi. Ersa ve Javier kendilerini tanıyor olsa da olayı açığa çıkarmadılar.

“Güzel daha sonra birbirinizi daha iyi tanıyabilirsiniz. Eğitime geri dönün.”

Takımın üyeleri ayrılınca Aegnan iki adet kart çıkardı. Kartlar beyaz rengindeydi. Üzerinde Ersa ve Javier’ın ismi yazıyordu. Ersa’nın dikkatini çeken rütbe kısmıydı. Rütbe olarak miras öğrencisi yazılmıştı.

“Bu kartta sizler için yeterli miktarda katkı puanı var. Kendinizi eğitmek için kullanabilirsiniz. Evinizin kapısı da bu kartla açılıyor. Kartınızı kaybetmeyin. Sizi ortama alışmanız için yalnız bırakacağım. Ayrılmadan önce sormak istediğiniz bir şey var mı?”

“Miras kalıntısına kadar ne kadar vaktimiz var?” Ersa ne kadar zamanı kaldığını merak ediyordu. Kısa süre sonra gitmemesi gerektiğini düşünüyordu. Yoksa seviyesiyle pekte işe yaramazdı.

“Aena Thuner öğrencilerin hazırlanması için bir yıl süre verdi. Geriye on bir ay kadar süre kaldı. Gideceğimiz yere ulaşmak için bir ay erken çıkacağız. Yani çalışmak için on ay süreye sahipsiniz.”

Ersa beklediğinden çok olan süreden memnun kaldı. Bu süre zarfında yeterince güçlenebileceğinden emindi. Aegnan ayrıldıktan sonra yeni evlerine girdiler. Bahçeye ekilen çiçeklerin hoş kukusunu duydular. Beyaz karttan birini okuttular ve evin içine girdiler. Ev birkaç odaya sahipti. İki kişi için gereğinden fazla büyüktü. Duş alabilecekleri oda, kalmaları için ayrı ayrı odalar ve yemek hazırlamak isterlerse onun için geniş bir mutfak bile hazırlamışlardı. Evin durumundan bir hayli memnun kaldılar. Ersa, Vinka’yı uyuduğu kumaşın içinden çıkarırken konuştu.

“Onlarında takımın içerisinde olmasını beklemiyordum.”

“Beklenmedik olsa da aynı takımdayken bir sorun çıkmayacağını düşünüyorum. Aramızdaki sorun eskide kaldı.”

“Nigel de aynı şekilde düşünüyorsa bir sorunumuz olmaz.”

“Nasıl davranırsa o şekilde karşılık alır.”

İkisi de bu konuda kin tutmayacaklardı. Aegnan’dan yardım alıyorlardı ve onu zor durumda bırakmak istemiyorlardı. Ortalığı karıştırmaya gerek yoktu. Ersa, Vinka’nın başını okşadı. Nazikçe kucağına koydu ve evren enerji tekniğine çalışmaya başladı. Javier da odalardan birini sahiplendi ve çalışmaya başladı.

Ersa evren enerjisini içsel enerjiye dönüştürürken hızının öncekine göre arttığını fark etti. Düzeneğin etkisinden dolayı olduğunu düşündü. Akşam olduğunda yemek yemek için ara verdi. Javier’ın öncülüğünde mutfaktaki malzemelerle bir şeyler hazırladılar. Yemek için yemekhaneye gitme zorunluluğu olmaması onlara rahatlık vermişti. Yemekten sonra odasına geçti. Yumuşak yatağına uzandı ve düşüncelere daldı.

Son zamanlarda olaylar çok hızlı gelişmişti. İleriye dönük ne yapmak istediğini belirlemeliydi. Önceliği kaybolan anılarını geri döndürmekti. Bunun için de olabildiğince çok güçlenmesi gerekiyordu. İnsan ırkına ait değilse ırkını bulması lazımdı. Güçlenmeden araştırma yapamazdı. Miras kalıntısına katılması için önünde on ay süre vardı. Bu süreçte tüm vaktini çalışmaya harcayacaktı.

Aegnan’ın verdiği yeni öğrenci kartı ile katkı puanı sıkıntısı yoktu. İstediği dersleri alabilirdi. Simya konusunda ikinci seviye hap yapımına geçebilirdi. Gelişimine yardımcı olacak akademinin hizmetlerini kullanmayı da planlıyordu. Neler yapabileceğini gözden geçirdi. Ertesi gün sabahın erken saatlerinde uyandı. Javier ile bir şeyler yedikten sonra evden ayrıldı. Dışarıda diğer öğrencileri görmedi.

Akademinin teknik satışı yaptığı binaya gitti. Simya için hap tarifi satın almayı planlıyordu. Görevli yaşı ilerlemiş bir kadındı. “İyi günler kıdemli. Simya tekniklerini nerede bulabilirim?”

“İkinci kat simya bölümü için ayrılmıştır.”

Ersa ikinci kata çıktı. Tariflerin cam tezgahların ardında sergilendiğini gördü. Sırasıyla incelemeye başladı. Baktığı tarifler ikinci sınıfa aitti. İkinci sınıf hap yapımı için ateş yolunu kullanması gerekiyordu. Tarif satın aldıktan sonra ateş yolunda yoğunlaşacaktı.

Tarifler arasında tıbbi haplardan ve dövüş sanatlarına yardımcı olan haplardan seçti. Hap tarifi olarak basit seviye de birkaç tanesini yapacaktı. Simya katındaki görevliye alacağı hap tariflerini söyledi ve fiyatlandırma yapıldıktan sonra beyaz kartı uzattı. Beyaz kartın görünümü görevliyi şaşırtmıştı. Kartta yazan unvanın miras öğrencisi olması Ersa’yı süzmesine neden oldu. Katkı puanını çekti ve kartı Ersa’ya teslim etti. “İyi günler dilerim.”

Ersa görevlinin uğurlamasıyla binadan ayrıldı. Artık ikinci sınıf hap tarifi konusunda endişelenmesi gerekmiyordu. Rahatlıkla çalışmalarını yürütebilirdi. Akademinin pazarına yöneldi ve hap tarifleri için gerekli olan malzemeleri satın aldı. Bugün gireceği birkaç derse katıldı.

Derslerden sonra yeni yaşam alanına döndü. Alina ve Aria’nın sohbet ettiğini gördü. Onlara doğru başıyla selam verdi ve eve girdi.

“Biraz soğuk biri.” Aria’nın sözleri Alina’yı düşündürmüştü. Ersa’nın kendisine karşı kin tutup tutmadığını merak etti.

Ersa odaya girdiğinde Javier’ın yetişim yaptığını gördü. Onu rahatsız etmedi ve odasına çekilerek çalışmaya başladı. Günlerini tamamen eğitimine odaklanarak geçiren Ersa hızla gelişiyordu. Gün içerisinde ateş yoluna ve kılıç yoluna vakit ayırıyordu. Geri kalan vaktini seviyesini arttırmak için evren enerji tekniğini kullanmaya ayırıyordu.

Yeni yaşam alanlarında her şey sessiz sakin ilerliyordu. Takımın diğer üyeleriyle pek etkileşimde bulunmamışlardı. Gördüklerinde uzaktan selam veriyorlardı, ama konuşmuşlukları yoktu.

Bir haftalık eğitimin ardından ateş yolunda iyi bir anlayış elde etmişti. Bu konuda katkı puanıyla satın aldığı bir derse de katılıyordu. Yakın zamanda ateş enerjisi oluşturabileceğini düşünüyordu. Dövüş sanatlarındaki ilerleyişi de yeni ortamda hızla ilerliyordu. Artık usta evre beşinci seviyenin zirvesine ulaşmıştı.

Karanlığın aydınlattığı gecenin birinde odasında ateş oluşturma denemesi yapma amacıyla oturdu. Avuç içi yukarı bakacak şekilde elini uzattı ve içsel enerjisini avucuna iletti. Ateş yolunda elde ettiği anlayışla enerjisini harekete geçirdi. İç enerjinin ateşin kendisine dönüştüğünü hayal etti. Yavaş ama emin adımlarla kırmızı enerji parçalarını ateş enerjisine dönüştürmeye başladı.

Ersa’nın çabaları sonucunda turuncu renginde parlaklıklar oluşuyordu ama bir nokta da yaptığı hatayla dönüşüm başarısız oluyordu. Tekrar tekrar enerji dönüşümünü denedi. Saatler birbirini kovaladı. Ersa’nın bu sürede uğraşları anlamsız olmadı. Her seferinde daha fazla ateş enerjisi oluşturabiliyordu. Heyecan dolu bir gülümsemeyi açığa çıkardı.

“Ne kadar muazzam bir şey. Enerjiler arasında dönüşüm yapılabiliyor.”

Hayranlıkla elinde oluşan küçük ateşi birikimini izledi. Yol konusundaki anlayışı bu olayla artmıştı. İçsel enerjisini farklı bir enerjiye dönüştürme olayı çok hoşuna gitmişti. Evrenin kanunlarını yönlendiriyor gibi hissediyordu.

Ertesi gün de Ersa’nın denemeleri devam etti. Her gün daha kaliteli ve yoğun bir ateş enerjisi oluşturabiliyordu. Başka bir haftayı geride bıraktığında avucunun içinde avucunu tamamen kaplayan boyutta ateş enerjisi duruyordu. Yanan ateşin görüntüsü Ersa’nın güzel gözlerine yansıyordu.

Oluşturduğu ateş enerjisini kontrol etti ve diğer eline aktarmaya çalıştı. Yeni enerji biçimini kontrol etmek içsel enerjisini kontrol etmek kadar kolay değildi. Sol avuna yerleştirmeye çalıştığı ateş büyük oranda sönmüştü. Umutsuzluğa kapılmadı ve denemeye devam etti. Birkaç gün sonra ateşi mükemmele yakın bir şekilde kontrol edebilmeye başladı. Sağ avucundan sol avucuna ateşin boyutunu koruyarak aktarabilecek aşamaya ulaşmıştı.

Artık ateş enerjisini kullanabildiği için simya çalışmalarına devam edebilecekti. Ersa’nın ateş yolundaki ilerlemesi kılıç yoluna da yansıdı. İçsel enerjisini yol enerjisine dönüştürürken çok daha rahat bir şekilde yapabiliyordu. Enerji kontrolü de başka bir boyuta yükselmişti.

Kılıç yolunda çalışmak için dışarı çıktı ve ağaçlarla çevrildiği sessiz bir ortama geçti. Yüzüğünden kırmızı kabzalı kılıcını çıkardı. Kılıcı her kullandığında hissettiği rahatlama hissi şaşırtıcıydı. İçsel enerjisini kılıç enerjisine dönüştürerek aktarmaya başladı. Kırmızı enerjilerin kılıç enerjisine dönüştürülerek kılıca aktarılmasıyla kılıcın yaydığı hissiyat tamamen değişti. Ersa gözlerini kapattı ve kılıç üzerinde akan enerjiyi hissetti. Enerjiyi kontrol etmeye başladı.

Ersa’nın yönlendirmesiyle enerjiler kılıç ile giderek birleşmeye devam etti. Ersa kılıcı havaya kaldırdı ve diklemesine savurdu. Kılıç saldırısı keskin bir sesi beraberinde getirdi. Kılıç yere indiğinde toprağı düz bir çizgide yardı.

Ersa saldırının çok güçlü olduğunu görse de bir şeylerin eksik olduğunu düşündü, ama sorunun ne olduğunu çözemedi. Kılıcını inceledi ve yüzeyinde kılcal boyutta çizikler olduğunu fark etti. Görüntü kaşlarını çatmasına sebep oldu. Tekrar kılıç yolunu kullandı ve basitçe kılıcı savurdu. Saldırıdan sonra kılıcını inceledi.

Kılıçta başka kılcal çiziklerin oluştuğunu gözlemledi. “Oluşturduğum kılıç enerjisini kontrolüm kötü olduğundan dolayı kılıca zarar veriyor olabilir miyim?”

Kılıç yolundaki çalışmalarına devam etti ve kılıç enerjisini olabildiğince dikkatli bir şekilde kılıçla birleştirdi. Kılıç enerjisinin kılıca zarar vermemesine özen gösterdi. Hassasiyetle enerji dönüşümünü sürdürdü. Her seferinde hatalarını süzdü ve üzerine bir şeyler kattı.

Yeni bir günde ikinci seviye hap yapımına başladı. Ateş enerjisini kontrol edeceği için heyecanlıydı. Kazanı yerleştirdi ve hap malzemelerini hazırladı. Sıradaki adımda içsel enerjisini ateş enerjisine dönüştürdü. Binlerce denemenin sonunda ateş enerjisini çok daha rahat bir şekilde oluşturabiliyordu. Elinin üstünü kaplayan ateşleri yönlendirdi ve kazanın altına aktardı.

Hap tarifinde anlatıldığı gibi ateşin şiddetini ayarladı. Aynı zamanda kazana malzemeleri yerleştirmeye başladı. Hem ateşi kontrol etmek hem de kazana atılan malzemeleri ayarlamak yorucu bir işti. Ateşin sıcaklığını bazı noktalarda kısa süreliğine arttırıyor, bazen kısıyordu. Bu sırada kazandaki karışımla ilgilenmesi gerekiyordu. Terletici bir denemenin ardından ortaya grimsi bir sıvı çıktı.

Ersa alnındaki teri sildi ve hap kalıbını ortaya çıkardı. Grimsi sıvıyı döktü ve içinde bekletti. Birkaç dakika sonra ortaya çıkan haplar parlak gri rengindeydi. Ersa ilgiyle hapları inceledi. Tarifin altında gösterilen renkle birebir aynı olmasa da kötü de görünmüyordu. Tabi hapı kullanma riskini almayacaktı. Birkaç hap demesi daha yaptı ve olayı daha iyi kavradı.

Hap yapımı denemelerinin ardından günün kalanında dövüş sanatlarına çalıştı. Ertesi gün sabahtan Aegnan evlerini ziyaret etti. Ne durumda olduklarını görmek istiyordu. Bu sırada Ersa ve Javier dışarı çıkıyorlardı. Aegnan ile karşılaşınca durdular ve selam verdiler. Aegnan yüzüne yerleşen bir gülümseme ile sordu.

“Yeni evinize alıştınız mı?”

“Evet bir sorun yaşamadık.”

Aegnan memnun bir ifadeyle kafasını salladı. “Yardıma ihtiyaç duyduğunuz herhangi bir konuda bana ulaşabilirsiniz. Beni bulamazsanız Alina’ya durumu iletirsiniz.”

“Anladım. Herhangi bir eğitime katılmamız gerekiyor mu?”

“Yakın zamanda sizleri eğitmek için bir araya getireceğim. Benim eğitimlerim dışında ne yaptığınıza karışmayacağım, ama olabildiğince kendinizi geliştirmeye çalışmanızı tavsiye ederim. Miras kalıntısı barış dolu bir yer olmayacak. Özellikle senin için Ersa.”

Ersa, Aegnan’ın neden kendisini vurguladığını anladı. Bulunduğu evrede miras kalıntısında başkaları için bir av olurdu. Bunu değiştirmek için en çok çalışanın kendisi olması gerekiyordu. Mevcut gücü usta evre 5. seviye olsa da savaş gücünün ne seviyede olduğunu da bilmiyordu. Savaş tecrübesi görmezden gelinebilecek kadar azdı. Bunun için akademinin olanaklarından olabildiğince faydalanmalıydı.

“Merak etmeyin kıdemli. Zamanımı eğitimim için harcayacağımdan şüpheniz olmasın.”

Aegnan ayrılacakken Ersa’nın sözleri onu durdurdu. “Sizden bir talepte bulunmak istiyorum.”

Aegnan meraklı gözlerle Ersa’nın ne diyeceğini bekledi. “Hangi yola uygun olduğumu bilmiyorum. Yol uygunluğumu öğrenmek için akademinin yaptığı teste girmek istiyorum.”

“Test basit bir iş. Yarın sabah seni test için alırım. Javier sen de teste girmek istiyor musun?”

Karum ırkına mensup olduğundan dolayı Javier’ın yol uygunluğu sadece karanlık olacaktı. Bu nedenle teste girmesinin hem bir anlamı yoktu hem de şüpheleri uyandırabilirdi. “Hayır benim ihtiyacım yok.”

“Öyleyse yarın Ersa’yı almak için geleceğim.”

Javier’da Ersa’nın hangi yola uygun olduğunu merak ediyordu. İkisi beraber birçok teori üretmiş olmalarına rağmen pek bir ilerleme kat edememişlerdi. Ersa odasına geçti ve yere oturdu. Derin bir nefes aldı. İkinci seviye hap yapımından sonra yüzüğündeki bitkilere daha çok merak duyuyordu.

Uzaysal yüzüğünün içerisinde kitaplarda daha önceden görmediği binlerce bitki vardı. İçlerinden bir tanesini eline aldı ve kokusunu içine çekti. İçini hoş bir koku sardı. Normal şartlar altında iyi korunmayan bitkiler uzun süre dayanmazdı ancak bu bitkilerde böyle bir sorun yok gibiydi. Bitkilerin arasında özellikle bir tanesi çok göze çarpıyordu. Rengarenk yapraklara sahip bir çiçekti. Ersa aklının bir köşesine bitkiyi araştırmayı not etti. Buna Ilua köyünde buldukları mor renkli madeni de dahil etti. Bu şeylerin önemleri konusunda bir fikri olmadığı için gidip doğrudan soracak değildi.

Aegnan’ın bu konuda bilgisi olabilirdi, ama bir kişinin içini bilemezdi. Henüz kendisine tam anlamıyla güvenmiyordu. Uzaysal yüzüğünde sırada incelediği şey silahlar oldu. Öncesinde bu silahlardan ayrı duran kırmızı kabzalı kılıcını kullanmaya başlamıştı. Kızıl Kanı da ilgi çekmemek için dışarı çıkarmıyordu. Şimdi ise kılıçların seviyelerini öğrenmişti. Simya derslerinde bunu net bir şekilde görmüştü.

Uzaysal yüzüğündeki kılıçlara göz attığında büyük bir şaşkınlık yaşadı. Kılıçların her biri rünlüydü. Seviyelerini ise tespit edebilecek kadar bilgisi yoktu. Kıtada bildiği kadarıyla en güçlü silah seviyesi cennet seviyeydi, ancak halkın bilmediği farklı seviyelerde olabilirdi. Kılıçlarda ateş, rüzgar, karanlık gibi rünler vardı. İçlerinden ateş rününe sahip olan kılıcı çıkardı ve eline aldı. Kılıcın kendisi antik bir görünüme sahipti. Rün, kitaplarda gördüğü herhangi bir rüne benzemiyordu.

Gözlerini kapattı ve kılıcın içerisindeki mevcut yolu hissetmeye çalıştı. Şaşkınlıkla gözlerini açtı. Akademinin pazarında ateş rününe sahip bir kılıç tutmuştu. Bu nedenle nasıl hissettirdiği hakkında bir fikri vardı ama elindeki kılıçtan hissettiği ateş enerjisi o kadar fazlaydı ki Ersa’nın şok olmasını sağladı. Pazardaki kılıçla hiçbir şekilde karşılaştırılamazdı. Yüzüğünün mevcut değerinin büyüklüğünün, kendisinin kıta tarafından avlanmasına sebep olacak kadar büyük olduğunu tahmin etti. Elindekileri güçlenmeden açığa çıkarması hayatını tehlikeye atardı.

Silahları savaş için kullanamayabilirdi ama eğitim yaptığı zamanlarda kullanabilirdi. Kendisi için muazzam bir gelişim sağlardı. Gözlerini kapattı ve zihnindeki karanlık alana girdi. Kitap ve Kızıl Kan orada bulunuyordu. Kızıl Kan alanı kızıl rengi ile aydınlatmaya başladı. Ersa ne istediğini anlamıştı.

“Üzgünüm. Seni şimdilik açığa çıkaramam.”

Karanlıkta asılı kitabı kendine çekti ve antik görüntüsünde bir süreliğine kayboldu. Kapağını açtıktan sonra öncekinden farklı okunabilir bir şeyler bulabilecek mi kontrol etti. Ne yazık ki kitapta herhangi bir değişim olmamıştı. Zihin alanından çıktı ve gözlerini açtı.

Eğitim yapmak için ormana gitti. Biraz simya çalıştıktan sonra eline ateş rününe sahip bir kılıç aldı. Kılıçtan yayılan güçlü ateş enerjisi bedeniyle etkileşim halindeydi. Kılıcı hafifçe salladı. Kılıcın sahip olduğu ateş enerjisi havada titreşime neden oldu. Ersa ateş yolunu kullanmaya karar verdi. İç enerjisini ateş enerjisini dönüştürerek kılıca aktardı ve kılıcı salladı. Yoğun bir ateş kütlesi toprağa saldırdı.

Ersa hızla ateşleri kontrol altına aldı. Çıkan ateş gücü karşısında şaşırmıştı. Diğer saldırılarını açık alanda gökyüzüne doğru yaptı. Birkaç saat boyunca farklı farklı saldırı stillerini denedi. Bazen ateşin gücünü bir noktada topladı, bazen dağıtarak saldırdı. Kılıcını indirdiğinde Ersa tatmin olmuş bir gülümsemeyi açığa çıkardı.

Elindeki kılıç ile ateş enerjisi üzerindeki hakimiyeti çok daha yüksekti. Aklına gelen düşünceyle iç enerjisini harekete geçirdi. Aynı anda hem kılıç, hem de ateş enerjisi üretmeye başladı. Başlangıçta pek başarılı olmasa da birkaç denemenin ardından olayı çözdü. Kılıç ve ateş enerjisi ile kaplı kılıcı gökyüzüne doğru savurdu. Saldırı havayı yırtan bir sesi beraberinde getirdi. Birkaç metre ilerlemenin ardından enerjiler dağıldı.

“İki yolun birleşik saldırısı tek yola göre katlarca kez daha güçlü, ama aynı anda iki yol enerjisi oluşturmak zihnimi normalden çok daha fazla yordu.”

Ersa düzenli antrenmanla bu sorunu çözebileceğine inanıyordu. Birkaç enerjinin birleşiminin oluşturacağı gücü hayal bile edemiyordu. Gece olana kadar yol kullanımına devam etti. Enerji ihtiyacı olduğunda evren enerji tekniğini kullanmak için mola verdi. Karanlık bastırmış, Ersa’da mola vermişken ormandan geçen bir kız Ersa’nın varlığını fark etti. Maskeli yüzünün altında yaşadığı tereddüdün ardından Ersa’ya yaklaştı.

Kız varlığını gizlemediğinden dolayı Ersa kendisini hissetmişti. Siyah irisini gelen kişiye dikti. Aynı takımda bulundukları Alina’ydı. İki tarafta sessizce göz temasını sürdürdü. Bu durumu bozan kişi Alina oldu.

“Eğitimini böldüğüm için üzgünüm.”

“Sorun değil. Konuşmak istediğin bir konu mu var?”

Ersa, Alina’nın kötü bir niyetle gelmediğini tahmin ediyordu.

“Evet. Seninle ilk karşılaşmamızda kötü bir olay yaşamıştık. Orada sana karşı harekete geçme niyetim olmadığını bilmeni isterim. Bundan sonra aynı takımda savaşacağız. Aramızda yanlış anlaşılmalar olsun istemiyorum.”

Ersa böyle bir şey beklemediği için şaşırmıştı. Güç olarak kendisinden çok daha güçsüz biri karşısında uzlaşmaya giden birinin varlığının şaşırtıcı olduğunu düşündü. Alina’ya karşı bir kin gütmüyordu. “Sana karşı herhangi bir kötü düşüncem yok. Grup savaşlarında da bizden yana bir sıkıntı yaşamayacaksınız.”

Ersa’nın neyi ima ettiğini anlayan Alina açıklama ihtiyacı duydu. “Nigel’i bu konuda uyaracağım. Grup içerisinde anlamsız çatışmaların olması miras kalıntısında sonumuzu getirir.”

Ersa bir şey söylemedi ve evren enerji tekniğini uygulamaya döndü. Alina’da son bir kez Ersa’ya baktıktan sonra ayrıldı.

Ertesi günün sabahında Aegnan yol uygunluk testi için Ersa’yı almaya geldi. “Hazır mısın?”

Ersa heyecan içerisindeydi. “Evet.”

Aegnan’ın yönlendirmesiyle akademi içerisinde ilerlediler. Bu sırada Aegnan testin nasıl olacağını anlattı. “Akademiye giriş için uygulanan yetenek testi gibi hissettirecek. İç enerjine göre hangi yola uygun olduğun tespit edecek. Senin durumunda birden çok yola uygun olman gerekir. Ne kadar yüksek yetenek seviyesine sahipsen o kadar fazla yola sahip olabilirsin. Bunlar içerisinden hoşuna giden bir tanesinde uzmanlaşmak için yoğunlaşabilirsin.”

Yolculuğun sonunda Aegnan, Ersa’yı odasına getirdi. Ersa’nın testini diğerlerinin önünde yapmazdı. Dikkat çekmek istemiyordu. Odanın ortasındaki geniş oturağı işaret etti. “Oraya otur.”

Ersa dediğini yaptı ve oturdu. Oturağın genişliği Ersa için fazlaydı. Oturduğu anda vücuduyla etkileşime giren yabancı bir enerji hissetti. “Rahatla. Enerjiye karşı direnme.” Aegnan’ın sözleriyle enerji Ersa’nın çekirdeğine doğru ilerledi. Bu sırada Aegnan önündeki ekrana bakıyordu. Ekrandaki değişimle aynı oranda yüz ifadesi de değişti. Yoğun bir şaşkınlık barındıran yüzü Ersa’ya döndü ve “Bir mucizeye tanık oluyorum.” dedi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44300 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr