2. Sezon 17. Bölüm: Teklif

avatar
1012 5

Yıldızlar Kralı - 2. Sezon 17. Bölüm: Teklif


Ön sıradaki bir öğrenci kılıcı eline aldı ve kuklaya saldırdı. Saldırısı kuklaya zarar vermek şöyle dursun kıpırdatamamıştı bile. Sırasıyla öğrenciler kuklaya saldırdılar. Ersa’nın sırası gelene kadar bu şekilde devam etti. Ersa sırası geldiğinde kuklanın önüne geldi. Sean kılıcı kendisine teslim etti.

“Başlayabilirsin.”

Sean’ı şaşırtan bir şey oldu ve kılıcın etrafında yol enerjisi birikmeye başladı. Ersa kılıcı kuklanın kafasına geçirdi. Kuklanın kafası birkaç santim yarıldı. Sean’ın bu görüntü karşısında gözleri parıldadı. Öğrencilerde Ersa’nın saldırısı ile şaşırmıştı. Güçsüz görünen saldırı kuklaya zarar verebilmişti. Ersa’dan sonra Javier’ın sırası geldi.

Javier’da iç enerjisini kılıç yoluna dönüştürdü. Javier’ın kılıç yolunda ilerlediği seviye Sean’ı şaşırttı. Kukla ve kılıç saldırısı buluştuğunda kukla ortadan ikiye ayrıldı. Öğrencilerin göz bebekleri olabilecek en büyük konuma ulaştı. Sean bile kuklanın ikiye bölünmesini beklemiyordu.

Javier yerine geçerken Sean’da sınıfa döndü. “Eğer kılıç yolunda kendinizi geliştirirseniz seviyenizi aşan saldırılar yapabilirsiniz, ama bir uzmana saldırmak kuklaya saldırmak kadar basit değildir. Yolun gücüne sahip olsanız bile fazla kibirlenmeyin. Dersimiz burada bitiyor. Bir sonraki dersinizi asıl hocanızla işleyeceksiniz.”

Javier ve Ersa sınıftan ayrıldı ve yurda doğru yola çıktı. “Sean isimli kişinin farklı bir amacı vardı. Onun seviyesinde birinin bu dersi vermesi mantıklı değil.”

Ersa da bu sözlere katılıyordu. “Haklısın. Bize bakışları tuhaftı.”

“Bizi inceliyordu.”

“Öyle mi? Sence neden böyle bir şey yaptı?” Ersa bir an düşündükten sonra devam etti. “Yetenek testindeki sonuçlardan dolayı olabilir mi?”

Javier onayladı. “Muhtemelen. Yine de ne sebeple olursa olsun bizle görüşmek isterse görüşür.”

Yurt odasına ulaştıktan sonra Ersa, Vinka’yı göğsünde sarılı olan kumaştan çıkardı. Büyüklüğü hala ilk hali gibiydi. Elinin boyutundan biraz daha küçüktü. Hiçbir şey yediği de yoktu. İlk başlarda yemek vermeye çalışsa da bir türlü bir şey yememişti. Aralarındaki bağdan dolayı yemek yemeyi istemediğini hissedebiliyordu. Demetri özel soya sahip canavarların yemeklerinin biraz farklı olduğundan bahsetmişti.

Javier, Vinka’ya bakarken dedi. “Neredeyse her zaman uyuyor.”

“Neden uyuduğunu bende anlamadım. Belki de bebek olduğundan uykuya ihtiyaç duyuyordur.”

“Bunca zamandır hiç gelişim de göstermedi. Gücünü de hissedemiyorum. Sanki normal bir canavar gibi.”

“Çekirdeği gelişmeye başlamamış olabilir. Bende emin değilim. Aslında kütüphanede canavarlar hakkında kitaplar olmalı. Onlara bakabilirim.”

“Vinka özel bir canavar olduğundan yeterince bilgi olmayabilir. Yine de şansımızı deneyelim.”

Odanın kapısı açıldı ve Regis girdi. Vinka’yı görünce ilgiyle yaklaştı. “Evcil canavarın mı?”

Vinka’nın masum görüntüsü yanlış bir tahmin yürütmesine yol açtı. “Yoldaşım.”

Regis bir canavar için yoldaş tabirini Ersa dışında kullanabilecek var mı merak etti. “Dersleri seçtiniz mi?”

Javier kendi yatağına geçerken Ersa konuşmayı sürdürdü. “Evet simya dersi alıyorum.”

Regis şaşırmıştı. “Akademide simya dersini alan nadir kişilerden olmalısın. Tüm o karmaşık konularla uğraşmak benim için yorucu olurdu.”

Regis’in aksine Ersa o konulardan hoşlanıyordu. Biraz daha sohbet ettikten sonra Ersa odadan ayrıldı. Kütüphaneye gideceği için Javier yetişim yapmayı tercih etti. Ersa kütüphanenin canavarlarla ilgili kitaplarını karıştırdı. Aralarında ruhsal bağ ve özel soya sahip canavarlarla ilgili bilgisi olan kitapları aradı, şaşırtıcı bir şekilde neredeyse bu konularda bilgi yoktu. Demetri’nin anlattıklarını tekrarlayan bilgilerdi. En sonunda pes etti ve simya kitabı okumaya başladı. Karanlığın bastırması kitap okumayı bırakmasını sağladı.

Odaya geldiğinde Javier yatağında oturmuş yetişim yapıyordu. “İşe yarar bir bilgi bulabildin mi?”

“Hayır zaten bildiğimiz şeylerdi.”

“Beklediğimiz bir şeydi.”

Ersa yatağına uzandı. Pencereden gökyüzünde parıldayan yıldızları görebiliyordu.

Görkemli bir binanın içinde iki adam bir şeyler içerken bir konu hakkında ciddiyetle konuşuyorlardı.

“Daha önce kimseye ders verdiğini duymamıştım Sean. Ders nasıl geçti?”

Gri saçlı adam içeceğinden bir yudum aldı ve “Beklediğimden çok daha iyiler. Ersa isimli gencin kırmızı yetenek seviyesiyle neyi temsil ettiğini çözemesem de yetenekleri gerçek.” dedi.

Soruyu soran adamın bakışları ciddiydi. “Bu işleri biraz karıştıracak. Aena Thuner’in mirası hali hazırda ortalığı ayağa kaldırdı. Bir de iki süper dâhinin ortaya çıkışı diğer imparatorlukların harekete geçmesine sebep olur.”

Sean özel bir olay gibi “Böyle bir çağ en son ne zaman oldu merak ediyorum.” dedi. Son yüzyılda birçok yetenekli dahi türemişti ve imparatorluklarda işler karışmaya başlamıştı.

“Böyle bir çağa denk gelmemiz güzel bir şey mi kötü bir şey mi bilmiyorum. Barış dolu yaşamların yakın zamanda sonlanacak olması üzücü. Klanlarda hiç olmadığı kadar hareketli. Ersa ve Javier konusunu bilen kişileri tembihledin mi? Bizim dışımızda bu konuyu bilen kimse olmamalı.”

“Merak etme kimseye bir şey söylemeyecekler. Yine de iki dâhiyi öylece bırakamayız. Onlarla konuşmamız iyi olur.”

“Konuşmayı yakın zamanda yaparım. Şimdilik kendilerini geliştirmelerine izin verelim.”

Ersa ve Javier için uykuyu kısa tutmak bir alışkanlık haline gelmişti. Sabahın erken saatlerinde akademinin ormanında alıştırma yaptılar. Ersa dün öğrendiği bilgilerden sonra yol hakkında daha derinlemesine bir anlayış edinmişti. İlk yaptığı şey hava yoluna çalışmak oldu. Daha sonra Javier ile kılıç yolunda pratik yaptılar. Eğitimi kahvaltı yapmak için böldüler. Yemekhaneden aldıkları yemekleri ormana dönerek sohbet eşliğinde yemeye başladılar.

Ersa bir meyve tüketirken “Bugün ortak dersimiz yok. Az ders aldığından dolayı zamanının çoğu boş geçecek.” dedi.

“Yeni öğrenciler için verilen dersler düşük seviyede tutuluyor. Ancak katkı puanıyla işime yarayacak dersler alabilirim.”

Ersa, Javier gibi değildi. Hafızasını kaybetmiş biri olarak birçok bilgiyi en baştan öğrenmesi gerekiyordu. Bazı konulardaki gelişim hızı diğerlerine göre daha hızlıydı. Bu konuları geçmişte çalışıyor olup olmadığını merak etti.

“Dersler uzun sürecek. Derslerden sonra da kütüphaneye gideceğim. Yurtta buluşuruz.”

“Tamam bende uzun süredir günümü dövüş sanatlarına ayıramamıştım. Bugün dövüş sanatlarına çalışırım.”

Kahvaltıdan sonra Ersa yol dersi ve simya dersine katıldı. Dersler bitince kütüphaneye gitti ve simya kitaplarının arasına daldı. Şimdiye kadar simya hakkında konuşabilecek kapasiteye gelmişti. Bilgi seviyesi ileri seviyede olmasa da iyiydi. Bir süreliğine hap yapımıyla ilgilenmek istiyordu. Diğer konularda sadece okuma yapacak hap yapımında uygulama aşamasına geçecekti. Bunun için yeterince malzemesi vardı.

O günün gecesine kadar kitaplarla haşır neşir oldu. Yurda döndüğünde Javier dünkü gibi evren enerjisi tekniğini kullanıyordu. Regis ise uyumuştu. Ersa kumaştan Vinka’yı çıkardı ve yanına yatırdı. Javier’ın gelişimine odaklanmış görüntüsünde birkaç saniye durduktan sonra maskesini çıkardı ve uyudu. Ertesi günde erken saatlerde eğitim ile başladı. Javier ile ayrıldıktan sonra Ersa yol konusunda başka bir derse katıldı. Bugün sadece bir dersi vardı. Kalan zamanında hap yapımını deneyimleyeceği için heyecanlıydı. Dersin bitimiyle akademinin tenha köşelerinden birine yerleşti.

Yüzüğünden çıkardığı simya ocağı ve kazanını hazırladı. Yapacağı hap simya kitaplarında bulunan basit bir haptı. Hapın seviyesi düşüktü ve temel evre ve altındaki kişilerde işe yarıyordu. Yaraların iyileşmesine yardımcı olan tıbbi bir etkiye sahipti.

Ersa birkaç bitki çıkardı ve işlemden geçirdi. Kitapta anlatıldığı gibi bitkilerin gerekli kısımlarını ayıkladı. Bazılarının içerisindeki tohumu kullanması gerekiyordu. Bazılarını toz haline getirmesi gerekiyordu. Acele etmedi ve adım adım işlemleri uyguladı. Ana malzemeler hazırlandıktan sonra simya ocağını yaktı. Küçük bir ateş yeşerdi. Kazanı üzerine koydu ve hapı yapmaya başladı.

Ateşi kendi enerjisi ile sağlarsa işlem daha pürüzsüz olabilirdi ama Ersa enerjisi ile ateş oluşturabilecek seviyeye gelmemişti. Otuz dakika sonra ortaya çıkan sarımsı bir sıvıydı. Ersa sıvıyı hap kalıbına yerleştirdi ve bekletti. Biraz beklemenin ardından haplar hazır hale gelmişti. Hapı kokladıktan sonra bir tanesini yuttu. Bedeninde hafif bir karıncalanma hissetti. Kan akışının biraz hızlandığını fark etti. Hapın etkisi çok azdı ama işe yaramış görünüyordu. Hapın kokusu tarif edildiği gibiydi ve görüntüsünde de bir sorun yoktu.

Ersa şaşırmış bir ifadeyle “Bu kadar basit miydi?” dedi. Normalde başarısız olmayı beklemişti, ama beklentisinin aksine hapta hiçbir sorun yok gibi görünüyordu.

“Belki de çok düşük seviye bir hap yaptım. Düşük seviye hapların yapımı kolay olabilir.”

Simya tariflerinden başka bir tanesine çalışmak için kitapta tarif aradı. Malzemeleri elinde olan bir tane bulabildi. Haplar kıdem olarak birbirlerinden ayrılıyordu. Sınıflandırma da sayılarla yapılıyordu. Hapın sınıfı ne kadar yüksekse ortaya çıkan hapta o kadar güçlü bir haptı. Ersa’nın ilk yaptığı hap birinci sınıf haplar arasında bile düşük seviyedeydi. Yeni yapacağı hapta birinci sınıf olsa da öncekine göre çok daha iyi bir haptı. Büyükusta evresindeki dövüş sanatçılarına kadar etki edebiliyordu.

Yeni bir hap yapımı çalışmasına böylece başladı. Bitkileri tarifteki gibi rafine etti. Ersa’nın hafızası çok kuvvetli olduğundan okuduğu bilgileri hatırlayabiliyordu. Simya ateşini yaktı ve sıcaklığını tarif edildiği seviyede tuttu. Sorun sıcaklığın, sıvının kıvamına göre değiştirilmesi gerekmesiydi. Ersa dikkatle sıcaklığı değiştirdi. Arada sıvıyı karıştırdı. Sıvı hazır olunca ateşi söndürdü. Sıvıyı hap kalıbına döktü ve içerisinde soğuttu. Oluşan hapın ne durumda olduğunu kontrol etti.

Turuncu renginde bir haptı. İçsel enerjiyi yenilemek için kullanılan bir haptı. Kokusunda bir sorun yoktu. Görünümü tarif edildiği gibiydi. Tereddütle hapı yuttu. Bu denemelerinden bir zarar görmeyeceğini umdu. Evren enerjisine karşı olan hissiyatı artmıştı. Sevinçle ayağa kalktı. Kısa süre sonra ifadesi şüpheli bir hal aldı.

“Hapta hiçbir sorun yok. Birinci sınıf haplar, yapımı basit haplar olabilir mi? İkinci sınıf bir hap denemek istesem de ikinci sınıf hap tarifleri kitaplarda yok. Parayla satın alabilirim. Alsam da önce ateşi kontrol edebileceğim bir teknik öğrenmem gerekiyor.”

Ersa bir süre ne yapacağını düşündü. “En azından birinci sınıf haplara devam edebilirim. Eğer ateş yolunu anlarsam ikinci sınıf haplara geçiş yapabilirim. Düşük uygulama seviyemle de devam edemem. İleride Javier’a ayak bağı olurum. Dövüş sanatlarına odaklanmam en iyisi olacak.”

Ersa yeşilliklerin arasına oturdu ve evren enerjisi tekniğine çalıştı. Uzun bir yolculuktan sonra saldırı endişesi ve sorumluluk duygusu olmadan rahat bir şekilde çalışmak hoşuna gitti. Akademinin içerisinde daha yoğun bir evren enerji akışı hissedebiliyordu. Ersa evren enerjisi üzerine odaklandı ve enerjileri daha saf hale getirerek kırmızı enerji biçimine dönüştürdü. Geceye kadar çalışmaya devam etti. Gece şaşkınlıkla gözlerini açtı.

“Bu kadar hızlı Usta Evre’nin ikinci seviyesine geçeceğimi düşünmemiştim.”

Ayağa kalktı ve pozisyon aldı. Parmaklarını birleştirerek sıkı bir yumruk oluşturdu. İçsel enerjisin yumruğuna topladı. Usta evresine ulaştıktan sonra enerjisini kontrol etmede başka bir seviyeye ulaşmıştı. Artık farklı noktalara enerjisini ulaştırabiliyordu. Kırmızı enerjiyle dolan sağ elinin güçle taştığını hissediyordu. Kalbi heyecanla çarpıyordu.

“Bir şeylerle savaşmak istiyorum.”

Hayal kırıklığı ile kafasını salladı. “Simülasyonu denemek için katkı puanı toplamam lazım.”

Yumruğunu havaya savurdu ve enerji dolu yumruk ilerideki ağaca çarparak ağacın sallanmasına neden oldu. Ersa ağzı açık ağaca bakıyordu.

“…”

Gözleri ağacın sarsılan görüntüsünde takılı kaldı. “Bu normal miydi?” Ersa hem saldırısının uzak mesafe için işlediğine şaşırmış hem de gücüne hayran kalmıştı. “Düşüncemle kontrol ediyor olabilir miyim?”

İçsel enerjisini tekrar yumruğunda topladı ve havaya salma amacıyla değil de tek bir noktaya hasar verme düşüncesiyle savurdu. Yumruğu vurduğu noktadan başlatarak bir rüzgar oluşturdu, ama önceki gibi ağaca çarpmadı. “İnanılmaz. İçsel enerjimi isteğime göre kontrol edebiliyorum. Böyle bir şey mümkün olmamalı. Soyumla alakalı bir durum olabilir mi?”

Ersa kendisiyle alakalı başka bir özelliği keşfetmekten heyecan duydu.

Sabah Javier ile kılıç eğitimi yaptıktan sonra yeniden ayrıldılar. İkisi de tamamen eğitimine odaklanmıştı. Ersa eğitimi için üç şeyi planlıyordu. Ateş yolunda gelişim göstermek, dövüş sanatlarında ilerlemek ve simya bilgisini arttırmak. Aslında ateş yolunda ilerleme isteği ikinci sınıf hap yapımına başlamak istediği içindi. Bugün için dersi olmadığından sabahtan geceye kadar çalışacaktı. Simya konusunda bilgilenmek istediği için kütüphaneye yol aldı. Simya kitaplarıyla haşır neşir oldu. Birkaç saat sonra tekrar ormana döndü ve ateş yoluna çalışmak için ateşi gözlemledi.

Ateşi gözlemleyişi içini bir sıcaklıkla doldurdu. En sonunda dövüş sanatlarına çalışmak için evren dönüşüm tekniğini kullandı. Günün sonuna kadar içsel enerjisini arttırmaya devam etti. Ersa için dinlendirici bir histi. Çekirdeğindeki gelişimi gözlemlemekten aşırı bir haz duyuyordu. Çekirdeğinin ve enerji damarlarının her enerji parçasıyla renginin daha keskin bir hal alması, enerji damarlarından yeni dallanmalar oluşması hoşuna gidiyordu.

Bir sonraki kılıç yolu dersine kadar Ersa ve Javier yalnız çalışmaya devam etti. Ersa bir hafta boyunca sıkı çalışmasının karşılığını almıştı. Artık ateşi oluşturan enerjileri hissedebiliyordu. Simya konusundaki bilgisi öncesine göre bambaşka bir seviyedeydi. Dövüş sanatlarında ise hiç olmadığı kadar hızlıydı. Şimdiden Usta evre dördüncü seviyeye ulaşmıştı ve yakın zamanda beşinci seviyeye ulaşabileceğini düşünüyordu. Böylesine bir hız gerçekten göz alıcıydı.

Javier, Ersa’nın başka bir gelişim yapmasını hayretle karşıladı. “Dövüş sanatlarındaki ilerlemen fazla hızlı değil mi?”

Ersa da öyle olduğunu düşünüyordu. Bir hafta içerisinde iki seviye ilerlemişti. “Huzur içinde dövüş sanatlarına çalışınca tam olarak odaklanabiliyorum.”

Javier bu yönü düşünmüş olsa da beklediğinden çok hızlı bir gelişim göstermesi şaşırtıcıydı. Konuşmaları devam ederken ders için bir adam girdi. Geçen hafta derse giren Sean bu hafta yoktu. Ders bittikten sonra Ersa kütüphaneye gitti. Zamanının büyük bir çoğunluğunu kütüphanede geçirir olmuştu. Akademide bulunduğu süreçte kütüphaneden olabildiğince çok faydalanmak istiyordu. Simya konusundaki kitapların fiyatlarını görmüştü. Dudak uçuklatan cinstendi.

Haplar konusunda bir hafta içerisinde şimdilik yeterince bilgi edinmişti. İkinci sınıf haplar hakkında birçok kitap okumuştu. Üçüncü sınıf haplara bakma ihtiyacı duymadı. Bu sefer ilgi duyduğu başka bir konu olan rünler hakkında kitaplar okuyacaktı. Kitabı okumaya başladıktan sonra içerisine çekilmesi çok çabuk oldu. Rünlerin büyüleyici sistemine tamamen kapılmıştı. Saatler boyunca kitabı okudu. Tüm gününü kitaba harcamak istemediğinden ormana gitti ve geceye kadar dövüş sanatları çalıştı.

Uzaklardan Ersa’nın figürüne yaşlı bir adam onaylayan bakışlarla bakıyordu. “Gelişim hızı düzene meydan okuyan türden bir dahi. Kırmızı yeteneğin siyah yeteneğin üzerinde bir aşama olduğu doğruysa bu genç görülmemiş bir cevher. Bir hafta onları gözlemlemek için yeterli. Yarın buluşabiliriz.”

Ertesi gün Ersa ve Javier kılıç eğitimine odaklanmışken aniden ortaya çıkan yaşlı bir adamla şaşkına döndüler. İkisi de hızla kendilerini korumaya aldılar. Javier birinin hissedemeden yaklaşması gerçeğinden şok oldu. Yaşlı adamın yüzünü görünce şaşkınlığı katlandı. Yaşlı adam Luan’ın evinde karşılaştığı kişiydi.

“Tekrar karşılaştık Javier.”

Ersa neler olduğunu anlamadı. Javier’ın şaşkın bakışlarından yaşlı adamı tanıdığı belliydi. Yaşlı adamın bakışları Ersa’ya çevrildi. “Seninle ilk karşılaşmamız. Adım Aignan, o gece Luan’ın malikanesindeydim.”

Ersa’nın aklından farklı farklı olasılıklar geçti. Aignan’ın onları takip etmesine ihtimal vermedi. Akademide denk gelmiş olmalıydı, ama neden onları önemseyip karşılarına çıkmıştı? Buna anlam veremedi. Bakışları bir düşmanlık barındırmaktan ziyade nazikti.

“Rahatlayabilirsiniz. Sizin başınıza bela açmak için gelmedim. Sohbet etmek istiyorum.”

Ne kadar rahatlamalarını söylese de Javier ve Ersa rahatlamayı zor buluyordu. Ersa “Bizimle ne konuşmak istiyorsunuz?” dedi.

“Sizlerin gezgin olduğunuzu duydum. Geçmişinizi sorgulamayacağım. Gelecekte ne yapmak istediğinizi öğrenmek istiyorum. Aena Thuner’in mirasını mı elde etmek istiyorsunuz? Akademiye bu nedenle katılmışsınız.”

Ersa duraksamanın ardından “Elde etmek istiyoruz diyemeyiz. Sadece miras kalıntısını deneyimlemek istiyoruz.” dedi

Ersa’nın sözleri Aignan’ın şaşırttı. Ersa’nın ciddiyetini görünce şaka yapmadığını anladı. Yüksek sesle güldü ve “Aena Thuner’in kalıntısını deneyimlemek istediğini söyleyecek tek insanlar sizler olabilirsiniz.” dedi.

Ersa ve Javier’ın suskun hali devam ettiğinden merak ettiği bir soruyu sordu. “Aena Thuner’in öneminin farkında mısınız?”

“Hayır. Kim olduğunu bilmiyoruz. Bu kadar ilgi gösteriliyorsa güçlü biri olmalı.”

“Gerçekten kafanıza göre geziyorsunuz demek. Size Aena Thuner’in kim olduğundan bahsedeceğim. Bundan önce bir şeyi bilip bilmediğinizi öğrenmek istiyorum. Gizemli Adayı hiç duydunuz mu?”

Okudukları kitapta kıtanın ortasında bulunan bir adadan bahsediliyordu. Efsane olduğundan şüphelenilen bir yerdi. Javier ve Ersa’nın onaylamasıyla Aignan anlatmaya başladı.

“Gizemli Ada halk için bir efsane olsa da aslında gerçekten var. Bu zamana kadar adayı uzaklardan görebilen olmuştur. Ayak basanın ise hala hayatta olduğuna ihtimal vermiyorum. Böylesine gizemli bir adayı keşfetmek isteyen uzman çok fazla, ama meraklarına rağmen adayı keşfetmek için harekete geçmiyorlar. Adaya yaklaşmaya çalışan insanlar olmayışının birkaç nedeni var. Bunlardan biri denizde güçlü canavarların yaşıyor olması, diğeri denizin çok dengesiz olması. Her an bir doğa olayı gerçekleşebilir. Güçlü bir deniz canavarı hayatınızı alabilir. Tüm bunlara rağmen güçlü uzmanların bu adadan uzak kalması için yeterli değiller. Adaya giden birinin olmamasının en önemli nedeni adanın bir sahibinin olmasıdır ve bu kişinin adı Aena Thuner.”

Ersa, Aena Thuner’in nasıl bir varlık olduğunu merak etti. Aegnan’ın dediği gibiyse karşı konulamaz bir güce sahip olmalıydı. Ancak bu şekilde Kaluri kıtasının mutlak varlığı olabilirdi. Javier da kıtanın en güçlü uzmanının hikayesiyle oldukça ilgilenmişti. Aegnan beklediği tepkiyi aldıktan sonra devam etti.

“Aena Thuner’in güçlü uzmanların gözünde nasıl bir varlık olduğunu tahmin edebilirsiniz ve bu uzmanın mirasını aktaracağını açıklamasının oluşturduğu kaos çok büyük oldu. Bu yüzden tüm kıta bu konuyla ilgileniyor. Kıtaya uzun bir süredir barış hakim olsa da mirasın ortaya çıkışı büyük bir savaşın başlangıcı olabilir.”

Ersa olayları az çok kavrayabilmişti. “Mirası elde eden gücü de elinde tutan olacak.”

Aegnan onayladı. “Dediğin gibi biri mirası elde eder ve güçlenirse kıtanın en güçlü uzmanı olabilecek. İmparatorluklar bu gücü elde etmek için her şeyi yaparlar. Sadece imparatorluklar da değil uzun zamandır saklı olan güçler de ortaya çıkacak.”

“Yani mirasın ortaya çıkması iyi bir şey değil. Tam bir baş ağrısı.”

Ersa’nın sözleri Aegnan’ı güldürdü. “Evet barışı arzulayanlar için öyle.”

“Bize neden bunları anlatıyorsun?” Javier’ın şüpheli çıkan sesi Aegnan’ın ciddiyetini kazanmasını sağladı. Ersa da Aegnan’ın onlardan bir şey istediğini anladı. Onun gibi güçlü bir uzman gelip kendilerine kıtanın durumunu anlatacak değildi.

“Aslında bende barış yanlısı bir adamım, ama kıtanın şuan ki durumunda hiçbir şey yapmadan duramam. Her gücün harekete geçtiğini söyledim. Bu nedenle biz de boş duramayız. Samyet akademisinin öğrenci alımı yapmasının nedeni de bu. Bir yerlerde bilmediğimiz bir yetenek mevcut olabilirdi ve ne kadar öğrenci yetiştirirsek şansımız o kadar artardı. Sizler bu düşüncemizi doğrulayan iki öğrencisiniz.”

Ersa ve Javier, yetenek seviyelerinin ne derece önemli olduğunu bilmedikleri için herhangi bir güç için önemlerinden bihaberlerdi. Ersa neden yetenekli olduklarını düşündüğünü merak ettiğinden sordu. “Akademiye katılırken yaptığınız yetenek testinden mi bahsediyorsunuz?”

Aegnan soruya başka bir soruyla karşılık verdi. “Yetenek seviyelerinin ne anlama geldiğini biliyor musunuz?”

Aegnan, sorusu karşısında olumsuz cevap alınca iç çekti. “Akademi alımlarında kişinin yetenek seviyesini test etmek için yaptığımız bazı testler vardır. Bunlardan biri yeteneklerin renk ile ayrıştırıldığı test, diğeri yol uygunluğunuzu ölçtüğümüz testtir. Size sadece ilk test uygulandı ve sonuca göre normal insanlardan üstün yeteneklere sahipsiniz. Javier bilinen en üst seviye sonuca sahipti. Kıtada siyah yetenek insanın varlığının aşırı nadir bir durum olduğunu söylemeliyim. Sana gelince-”

Ersa konusunda Aegnan’ın da kafası karışıktı. “Sen bir kırmızı yeteneksin ve kıtanın tarihi boyunca bildiğim kadarıyla böyle bir yetenek ayrımı yoktu. Yani yeteneğin ne kadar iyi bilmiyorum. Tahminime göre özel biri olmalısın.”

Javier’ın bakışları Ersa’ya çevrildi. Ersa’nın düşünceli bir ifadeyle durduğunu gördü. Kırmızı yetenek konusunu görmezden gelerek sordu. “Bizimle görüşmek istemenizin nedeni nedir?”

“Samyet akademisinde benim yönetimim altında bir grup öğrenci yetiştiriyoruz. Bu öğrenciler mirasa katılmaları için hazırlanıyorlar. Miras kalıntısına katılmayı düşündüğünüzden takımıma katılmak ister misiniz?”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44237 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr