Bölüm 960: Has Kaynağa İlk Bakış

avatar
1291 40

Xian Ni - Bölüm 960: Has Kaynağa İlk Bakış



Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

 

"Alev rüzgarla hareket etti, tıpkı rüzgarın bitkileri hareket ettirmesi ve bunun dağlar hareket ediyormuş gibi görünmesi gibi, fakat gerçekte..." Wang Lin düşündü.

 

"Gerçekte dağ hareket etmedi, alev hareket etmedi, hareket eden rüzgardı!" Wang Lin sağ elini salladı ve bütün pencereler kapandı.

 

Dışarıdan gelen rüzgarı engelledikten sonra odadaki esinti kesildi.

 

Rüzgar gidince alev sakinleşti. Fakat yağ tüketimine bağlı olarak hala hafif bir sallanma vardı.

 

Wang Lin aleve bakarken kaşlarını çattı. Alevin ışığıyla yüzü kararıp aydınlanırken hafif bir kasvetli ifade oluştu.

 

"Bir terslik var! Rüzgar kesildi ama alev hala hareket ediyor..."

 

O anda Wang Lin farkında olmasa da yaptığı çıkarım tıpkı dao ispatı gibiydi ama kendi daosunu ispatlamak yerine Tian Yunzi'nin daosunu ispatlıyordu.

 

Tian Yunzi'yi yüzlerce yıldır tanıyordu. Geçmişte sahip olduğu düşük yetişimle Tian Yunzi'nin vücudundaki değişimleri görememişti. Fakat şu an bazı ipuçları yakalamayı başarmıştı.

 

Tian Yunzi'nin çevresinde çok fazla sır vardı. Wang Lin'i en çok korkutan şey karşısındaki kişinin aklından geçenleri tahmin edememesiydi.

 

"Tian Yunzi sürekli değişen alev gibi... Onu rüzgardan izole ettiğimde bile orijinal görünüşünü bulmam imkansız." Wang Lin kaşlarını çattı ve bakışları aleve kilitlendi.

 

Zaman yavaşça aktı. Farkında olmadan saat gece 3'e geldi. Dışarıda hava tamamen kararmıştı ve pencereye vuran rüzgar kağıdı hışırdattı.

 

Bu ses sakin gecede net bir şekilde duyuluyordu.

 

"Rüzgar hareket ediyor, dağ hareket ediyor, alev hareket ediyor..." Wang Lin kafasını kaldırdı ve bir adım attı. Odada kayboldu ve karanlık gökyüzünde tekrar ortaya çıktı.

 

Altında Göksel Kader Tarikatı'nın Mor Dağı vardı!

 

Gecenin rüzgarı sertti ve gökyüzü bulutlarla doluydu. Bulutların arasından çok fazla ay ışığı geçmiyordu ve her yer tamamen karanlıktı.

 

Wang Lin düşünürken sağ elini kaldırdı ve nazikçe salladı. Wang Lin'in Yağmur Daveti kavrayışı esnasında ortaya çıkan bir kanun belirtisi vardı.

 

Rüzgar kara bulutlarla kaplı gökyüzünde esti. Yağmur barındıran bulutlar kayboldu ve ardından parlak ay ışığı herhangi bir engelle karşılaşmadan yeryüzüne indi.

 

Ay ışığı altında, Mor Dağı'n altında bir gölge belirdi.

 

Rüzgar esti ve dağdaki bitkilerin sallanmasına neden oldu ve onların hışırtı sesi duyuldu.

 

Dağa ve büyük gölgeye bakınca, dağdaki bitkiler hareket ediyor olsa da gölge çok az değişiyordu.

 

"Bu dağ hareket etmiyor!" Wang Lin'in gözleri parladı. Sanki kafasından bir şey çıkıp gitmişti ve gözleri aydınlanmayla doldu. Sanki bir ipucu yakalamış gibiydi.

 

"Rüzgar sadece yüzeyde esiyor, dağ hareket ediyormuş gibi görünse de gerçekte hareket eden benim kalbim! Kalbim hareket edince dağ hareket etti!" Wang Lin'in gözleri berraklaştı ve ardından odaya geri döndü.

 

Aleve bakarken nefesi yavaş yavaş kesildi ve en sonunda ölü gibiydi.

 

Eğer bir yabancı burada olsaydı ve bunu görseydi en ufak bir değişim hissetmeyecekti. Alev hala hafifçe sallanıyor ve çatırdıyordu.

 

Fakat o anda bu alev çeşitli yollarla sarsılmış bir şiddetli dalga gibiydi. Yavaş yavaş durgunlaşarak en sonunda sanki Durdurma Büyüsü kullanılmış gibi hareketsizleşti.

 

O anda Wang Lin'in zihni titredi. İnanamadı, sanki gördüğü şeyi tamamen inanılmaz bulmuştu.

 

Onun kontrolü olmadan has enerji vücudunun her bir noktasına aktı ve vücudundan bir şeyin taşma sesi geldi.

 

Sanki ölümlü bir dövüş sanatçısı bütün meridyenlerini açmıştı.

 

Has enerjisi çılgınca dolanırken Wang Lin'in üçüncü gözü sessizce açıldı ve bir yarık oluştu. Fakat kırmızı ışık çıkmadı. Bunun yerine sanki bir şeyi özümsüyordu. Bu, Wang Lin'in vücudunun içindeki has enerjinin daha da hızlı dolanmasına neden oldu!

 

Bu hız akıl almaz seviyeye ulaşsa da Wang Lin acı hissetmedi. Aleve bakarken irkilmiş gibiydi. Gözlerindeki ifade zirveye ulaştı.

 

Gördüğü şeye inanamadı. Gördüğü şey artık lamba alevi değil, son derece zayıf bir alevdi. Bu alev Wang Lin'in daha önce yaratmış olduğu şeydi.

 

Sadece bununla kalmadı. Alev durmuş gibi görünse de hala hareket ediyordu!

 

Bu bir çeşit tersine hareket gibiydi. Sanki bir kuvvet alevin etrafını sarmıştı ve Wang Lin'in anlamadığı bir şekilde onun hızla dağılmasına neden oluyordu.

 

Onun dağıldığını söylemek doğru olmayacaktı. Alev sanki giderek büyüyordu. En sonunda Wang Lin alevin içindeki sırrı sayısız kez büyüdükten sonra gördü!

 

Bunlar küçük elementlerdi. Bu elementler birbirlerinin yanından geçiyorlardı ve belli bir yöntemle birbiriyle çarpışıyordu. Her çarpıştıklarında bir ısı zerresi bırakıyorlardı.

 

İlk bakışta bu elementler tamamen karmaşa içinde görünse de Wang Lin'in gözünde durum farklıydı. Hareket biçimleri ve çarpışmaları bir çeşit kanun barındırıyordu.

 

"Bu kanun... Ateş kanunu..." Wang Lin en başından beri gözlerini kırpmadı. Gözlerini aleve dikmiş bir halde mırıldandı.

 

"Acaba... Daha derin olabilir mi..." Wang Lin tam bunu düşündüğünde sayısız element aniden büyüdü. Tıpkı alev gibi onlar da inanılmaz bir hızla büyüdüler!

 

Elementler büyümeye devam ederken etraflarını hayali çizgiler belirdi. Fakat tam bu anda vücudundaki has enerji gürledi. Kaşlarının arasında keskin bir acı hissetti ve uyandı.

 

Alnından soğuk terler aktı ve tamamen sırılsıklam olmuştu. O anda yüzü bembeyazdı ve derin bir nefes aldı. Lambaya baktı ve mırıldandı, "O şey... has kaynak olabilir mi..."

 

"O kanunu kavrayabiliyorum ama has kaynağı gördüğüm anda vücudum buna direnemedi." Wang Lin bir süre düşündükten sonra gözlerini kapattı ve yetişim yaptı.

 

Zaman yavaşça aktı. Pencerenin dışındaki karanlık kayboldu ve yerini ışığa bıraktı. Şafak söktüğü sırada Wang Lin gözlerini açtı. Ardından delici bir bakışla kapıya baktı.

 

"Yedinci Kardeş... Gelebilir miyim..." Köşkün dışından yumuşak bir ses geldi.

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr