Bölüm 936: Avantaj Kovalamak

avatar
1160 37

Xian Ni - Bölüm 936: Avantaj Kovalamak



Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

 

Tüm bunları görünce Wang Lin istemsizce iç geçirdi. Tufan Canavarı'nın boyun eğmez bakışlarını ve dünyayı sarsan kibirli kükremelerini hala hatırlıyordu.

 

Fakat şu anki haline bakınca eski benliğinden eser yoktu. Eğer bu Tufan Canavarı'nın savaş arabası tarafından oluşturulduğunu hissetmese onun yanlış Tufan Canavarı olduğunu düşünebilirdi.

 

Wang Lin pişmanlık hissiyle sağ elini salladı ve Tufan Canavarı ışık ışınına dönüşerek çantaya geri döndü. Xu Liguo ise hemen geri çekildi ve yüzünde yalaka bir ifadeyle konuştu, "Efendim, Küçük Xu dışarı çıkmayalı çok uzun zaman oldu, lütfen beni geri yollamayın. Burada herhangi bir tehlike olmadığını görüyorum, biraz serbest vakit geçirmeme ne dersiniz?"

 

Wang Lin ona baktı ve sakince konuştu, "Burası düşündüğünden daha tehlikeli, o yüzden içeri gir!" Bununla birlikte elini salladı. Xu Liguo öfkeliydi ama konuşmaya cesaret edemedi, fakat içten içe küfürler etti.

 

Fakat dışarıdan bakınca herhangi bir öfke belirtisi yoktu ve Wang Lin tarafından tekrar çantaya yollandı.

 

Wang Lin harekete geçerek Aya Bakan Yılan'ın içinde ilerledi. İlahi hissi vücudunu sardı ve son derece temkinli bir şekilde ilerledi. Fakat hareket etmeyi asla kesmedi ve adeta arkasında ardıl görüntüler bıraktı.

 

Wang Lin burayı iyi tanıyordu, o yüzden istediği yere hiç düşünmeden gidebilirdi. Eğer geçmişte olsa bu şekilde hareket etmeye cesaret edemezdi. Ne de olsa eskiden burada çok sayıda küçük Aya Bakan Yılan vardı.

 

Fakat bu küçükler artık ölmüştü. Sonuç olarak Aya Bakan Yılan'ın içindeki tehlike büyük oranda azalmıştı.

 

Wang Lin ilerlerken yüzünde kasvetli bir ifade oluştu. Aya Bakan Yılan'a girdikten sonra Aya Bakan Yılan'ın boşluğa girmesiyle birlikte bir terslik olduğunu fark etmişti.

 

Burada önceden de çok fazla has enerji olmasa da en azından biraz olduğunu hissediyordu. Fakat şu an hiç hissedemiyordu.

 

Bu onun kalbinde kötü bir his oluşturdu. Tek sorun bu olsa çok umursamazdı, aynı zamanda vücudunun içindeki has enerjinin de yavaş yavaş kaybolduğunu hissediyordu.

 

Bu onu büyük bir şoka uğrattı. Hemen kendini kontrol etti ve has enerjinin kaybolmak yerine gizemli bir kuvvet tarafından baskılandığını anladı. Bu baskılama bir mühür gibiydi ve yavaş olsa da eğer burada çok uzun süre kalırsa bütün has enerjisi tamamen mühürlenecekti.

 

"Bunun Aya Bakan Yılan ile alakası olamaz, Aya Bakan Yılan'ın içinde bulunduğu yerle alakalı olmalı. Eğer Aya Bakan Yılan'ın içinde durum buysa dışarıda has enerjim çok daha hızlı kaybolur!"

 

Gözleri ışıldayan Wang Lin sağ yumruğunu sıktı ve savurdu. Bir an sonra gözleri ışıl ışıl parladı.

 

"Antik tanrı vücudunun gücü etkilenmiyor! Bunun sayesinde burada avantaj sağlayabilirim!"

 

Wang Lin düşünürken ilerlemeye devam etti.

 

"Bu mühür Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'nın tılsımlarına benziyor..." Wang Lin vücudundaki has enerjiyi dikkatle kontrol ederken gözleri ışıldadı. Bir süre sonra kemiğin olduğu yere yaklaştı.

 

Bir göz attıktan sonra ifadesi ciddileşti. Aya Bakan Yılan'ın kemiği normalde çok büyük miktarda ruhsal enerji yayıyordu fakat şu an hiç yoktu.

 

"Sanırım mühür sadece has enerjiyi değil ruhsal enerjiyi de baskılıyor! Yetişimciler tarafından özümsenebilen her şey mühürleniyor! Fakat ben antik tanrı vücuduna sahibim, o yüzden gerçekte benim için sorun yok!" Wang Lin gözlerinde soğuk bir parıltıyla Aya Bakan Yılan'ın kemiği boyunca ilerledi.

 

"Burada yetişimciler üzerinde büyük bir etki olduğuna göre diğerleri de aynı şartlar altında olacak. O yüzden burada kaldıkça benim avantajım yükselecek!" Wang Lin kemiğe yapıştı ve antik tanrı çocuğunu bulduğu yöne doğru ilerledi.

 

İlerlerken büyük bir gümbürtü oldu ve ileriden şiddetli bir titreme geldi. Titreme geldiği anda Wang Lin Aya Bakan Yılan'ın hareket ettiğini hissederek dengesini kaybetti.

 

Etten duvara yapışarak ilerledi. Ses giderek yükseldi ve ara sıra büyülerden gelen şok dalgaları Wang Lin'in durmasına neden oldu.

 

İfadesi ihtiyatlıydı ve bir an sonra yandaki et duvarın içine girdi. Bir balık gibi hareket etti ve büyük bir daire çizdikten sonra tekrar ilerledi.

 

İlahi hissini yaydı ve etrafı dikkatle gözlemledi. Bir an sonra ilahi hissi daraldı ve et duvarın içinde genişlememeye başladı. Bunun yerine duvarın dışına odaklandı.

 

Bir göz attıktan sonra tekrar Aya Bakan Yılan'ın kemiğine ulaşana kadar hiç tereddüt etmeden geri çekildi. Gözlerinde bir ışıltıyla içten içe düşündü, "İçeri giren insanlardan hiçbirine rakip olamam ama benim de bir avantajım var. Onlar has enerji tükettikçe benim avantajım yükselecek!"

 

Wang Lin'in ilahi hissiyle gördüğü alan 1,000 adım genişliğindeydi. O alan Aya Bakan Yılanlar ile dolu olsa da hepsi geri çekiliyordu.

 

Ve orada iki kişi vardı.

 

Wudo Chan'ın yüzü soluktu ve mor cübbesi yırtılmıştı, kötü haldeydi. Fakat kınından çıkmış bir kılıç gibi orada duruyordu ve kimsenin yaklaşmasına izin vermeyecekti.

 

Arkasında etten bir duvar vardı. Orası çocuk antik tanrının bulunduğu yerdi.

 

Wudo Chan'ın karşısında yeşil cübbeli Yi Muzi vardı. Yüzü hafiften soluk olsa da gözleri sakindi.

 

Aralarındaki alan büyü dalgalanmalarıyla doluydu. Görünüşe göre çetin bir savaş oluyordu. Wang Lin'in ilahi hissi oraya sadece bir anlığına uğramış olsa da ikisinin de dikkatinden kaçamamıştı. Fakat ikisi de Wang Lin ile ilgilenmedi.

 

"Küçük çocuk, burada sınırlı has enerjimiz var. Bu yaşlı adamın hedefi o lanet semavi değil. Neden Qing Shui karşısındaki Xuan Bao'ya yardım etmek yerine burada benim önümü kesiyorsun? Yaptığın şey son derece absürt değil mi!?" Yi Muzi Wudo Chan'a seslendi.

 

Wudo Chan karşılık vermeden sadece soğuk gözlerle baktı. Elini kaldırdı ve avucundan beş renkli bir baloncuk yükseldi.

 

Bakışları baloncuğa yöneldi ve sakince konuştu, "Saygıdeğer Xuan Bao'nun ne durumda olduğu umurumda değil, ben burada olduğum sürece kimse içeri giremez!"

 

Yeşil cübbeli Yi Muzi'nin kasvetli bir ifadesi vardı ve soğukça homurdanarak ileri yürüdü. Sağ eliyle bir mühür oluşturdu ve önünde devasa bir kütük belirdi. Bu devasa kütük oradaki bütün boşluğu kaplayarak ileriye doğru fırladı.

 

"Burada çok fazla has enerji harcayamam, o yüzden bu savaşı bir an önce bitirmeliyim. Ardından Aya Bakan Yılan'ın derinliklerine girip baş kıdemlinin bana verdiği görevi tamamlayacağım!"

 

Yeşil cübbeli adamın önündeki dev kütük fırladı. O anda Wudo Chan elini salladı ve beş renkli baloncuk havalanarak dev kütük ile çarpıştı.

 

O anda baloncuk büyük bir patlamayla dağıldı!

 

Dev kütük titredi ve baloncuk ile birlikte çözündü.

 

Yi Muzi'nin gözlerinde soğuk bir ifade belirdi. Sağ elini salladı ve parmak büyüklüğünde bir yeşil kütük dışarı çıktı. O çıktığı anda Yi Muzi bağırdı, "Tek kütük, Tek Alem!"

 

Konuştuktan sonra yeşil kütük aniden titredi ve bir anda büyüdü. Ardından bölgeye yeşil bir gaz yayıldı.

 

Yeşil gaz alanı doldurduğunda bu alan adeta dış dünyadan izole oldu, sanki gaz kendi alemini yaratmıştı. Wudo Chan'ın etrafında bir mühür oluşturdu.

 

Bundan istifade eden Yi Munzi hızla fırladı ve Wudo Chan'ı geçti. Deliğe girdi ve ortadan kayboldu.

 

Wudo Chan yeşil gazla kaplanmıştı ama Yi Munzi gittikten üç nefes sonra gazın içinden patlamalar geldi. Wudo Chan baloncuklar oluşturuyordu ve onları patlatıyordu.

 

Her baloncuk patladığında yeşil gazın bir kısmı dağıldı. Üç nefes sonra bütün gaz dağılmıştı. Yi Munzi'nin girdiği deliğe baktı ve yüzünde bir gülümseme oluştu. Bir adımla deliğe girdi.

 

Wang Lin Aya Bakan Yılan'ın kemiğinin yanında durdu ve oturmaya karar verdi. Çantasına vurdu ve bir kılıç dışarı çıktı. Eliyle bir mühür oluşturdu ve ilahi hissinin bir kısmı kılıcın içine girdi. Parmağıyla işaret etti ve kılıç ileri doğru uçtu.

 

Wang Lin'in ilahi hissi kılıcı sardı ve yavaşça ilerlemeye devam etti. Hiç tereddüt etmeden deliğe girdi ve yoluna devam etti.

 

"Şu an ilahi hissim kılıcın içinde, yani yok edilse bile sorun olmayacak. Ayrıca bu insanların hepsi tek bir adımla yıldızları yok edebilecek kişiler. Kıdemli Kardeş Qing Shui dışında onların gözünde sadece bir karıncayım.

 

Fakat benim antik tanrı gücümün burada etkilenmediğini bilmiyorlar... İlk önce onlar aralarında dövüşsünler, has enerjileri kalmadığında onların gözünde bir karınca olan ben avantaj kovalayabilirim!"

 

Wang Lin uçan kılıcı kontrol etmeye devam ederken düşündü.

 

Uçan kılıç yavaşça deliğe girdi. İleriden büyü dalgalanmaları geliyordu ve Wang Lin'in kılıcı kontrol etmesini zorlaştırıyordu. Neyse ki baskı kuvveti vardı ve kılıcı zar zor kontrol edebilmesini sağlıyordu.

 

Kısa süre sonra Wang Lin'in ilahi hissini taşıyan kılıç delikten çıktı. Karşısında yavaşça dönen ve sonsuz bir emme kuvveti yayan büyük bir burgaç vardı.

 

Wang Lin çocuk antik tanrının o burgacın içinde olduğunu biliyordu! O sırada Qing Shui, Yi Muzi ve diğerlerinden hiçbir iz yoktu ve Wang Lin biraz düşündü. Ardından uçan kılıcı hiç tereddüt etmeden burgacın içine yolladı!

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44351 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr