Bölüm 913: Yağmur Daveti

avatar
1277 40

Xian Ni - Bölüm 913: Yağmur Daveti



Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

 

Yaşlı adamın ifadesi kasvetli bir hal aldı ve bağırdı, "Ne Katil Yu Fei'si? Xu Mu, beni üç yaşında çocuk mu sanıyorsun? Katliam Alanı bir kenara bir de isim uyduruyorsun!"

 

Wang Lin'in ifadesi sakindi ve yaşlı adama bakmadı bile. Bunun yerine gözlerini Usta Alevkıvılcımı'na yöneltti.

 

Usta Alevkıvılcımı ona bakarken yüzündeki soğukluk yumuşamıştı, "Yetişim Birliği, bir Katliam Alanı'na sahip ve orada gerçekten de Ruh Katili İkilisi var. Fakat onu öldürdüğüne dair kanıt var mı?"

 

Usta Alevkıvılcımı konuştuğu anda yanındaki adam hemen durdu.

 

Wang Lin kayıtsız bir halde çantasına vurdu ve elinde yarım ağaç dalı belirdi. Dalın etrafında hala yıldırım vardı. Wang Lin onu Usta Alevkıvılcımı'na attı.

 

Yıldırım gürlemesi eşliğinde, yarım dal Usta Alevkıvılcımı'na doğru uçtu ve onu aldı. Dikkatle inceledi ve hemen onun Katliam Alanının değerli hazinelerinden biri olduğunu anladı. Dalın içindeki iki kuvveti hissedebiliyordu. Birisi Wang Lin'e aitti, diğeri ise güçlü, habis bir auraydı!

 

"Fena değil, bu gerçekten de Katliam Alanının yardımcı temsilci seviyesinde bir yetişimcinin kılıç enerjisi!" Usta Alevkıvılcımı'nın Wang Lin'e attığı bakış övgüyle doldu.

 

Elindeki dala baktıktan sonra gülümseyerek Wang Lin'e doğru attı. "Güzel, Xu Mu, burada dinlenerek yetişim yapabilirsin. Bir ay sonra destek kuvvet gelecek ve kuzey bölgesini işgal eden orduyu takip edeceksin!"

 

Wang Lin saygılı bir ifadeyle ellerini kenetleyerek kabul etti.

 

Usta Alevkıvılcımı güldü ve ayrılmadan önce koca kafalı oğlana anlamlı bir bakış attı. Yanındaki yaşlı adam da onu takip etti.

 

Uzaklarda kayboldular.

 

Wang Lin'in ifadesi normaldi ama rahatlamıştı. Batı bölgesindeki Yüce Gök etki alanına geldiğinde aklında zaten bir planı vardı. Bu plan, son savaşta Dünya Yıldırım Ağacı Dalı'nı alma riskine girmesinin sebebiydi. Onu güven kazanmak için kullanacaktı.

 

Yıldızların arasında, Usta Alevkıvılcımı'nın memnun ifadesi kayboldu ve yüzü normale dönerek ne düşündüğü anlaşılmaz bir hale geldi. Yanındaki yaşlı adam düşündü ve hemen konuştu, "Tapınak lordu, benim düşünceme göre bu Xu Mu bariz şekilde yalan söylüyor. Dahası, koca kafalı oğlan Gök Semavilerinden birisi ama o da Xu Mu tarafından kontrol ediliyor! Benim düşüncem..."

 

Usta Alevkıvılcımı arkasını döndü ve yaşlı adama soğuk gözlerle baktı. Bu bakışı gören adam titredi ve hemen sözlerini yuttu.

 

Usta Alevkıvılcımı gözlerini çevirerek boşluğa doğru yürüdü.

 

"Bu Xu Mu... basit değil! Kaşlarının arasında birbirine karışmış dört kuvvet var. Sahip olduğum yetişimle bile onlardan sadece birini görebildim ve o da belli ki aralarında en zayıf olanıydı!" Usta Alevkıvılcımı yıldızların arasında ilerlerken düşündü.

 

Görebildiği güç, Usta Alevkıvılcımı'nın önceki düşüncesini yok etmişti ve bir iç geçirdi. O güce aşinaydı. Doğrusu o kızıl kuş iziydi.

 

Ancak onun yetişim seviyesine ulaşmış birisi Wang Lin'in kaşlarının arasındaki izi görebilirdi.

 

"Bu Xu Mu Birlik Yıldız Sistemi'ne geri dönmeden önce bu kadar garip değildi ama birkaç gün ortadan kaybolduktan sonra bu garip şeyler oldu... Kızıl kuş izi... o adam bir seferinde bana yardım etti. Unut gitsin!" Usta Alevkıvılcımı başını sağa sola sallayarak yaşlı adamla birlikte ortadan kayboldu.

 

Xu Mu'nun geri döndüğü haberi kısa bir sürede hızla yayıldı. Ne de olsa Xu Mu Yüce Gök Yıldız Sistemi'nde çok ünlüydü, neredeyse bütün Yüce Gök yetişimcileri Xu Mu'nun geri döndüğünü biliyordu.

 

En fazla hayal kırıklığına uğrayan kişi Xu Ting idi. Mesajı aldıktan sonra bir süre düşündükten sonra yetişimci ekibiyle birlikte harekete geçti. Öfkesini boşaltmak için bir yetişim gezegeni bulmak istedi.

 

Wang Lin'in ise bulunduğu gezegende yağmur sezonu var gibiydi. Gezegenin küçük bir kısmında sonu gelmeyen bir yağmur vardı ve bölgenin sisle kaplanmasına neden olmuştu. Su o kadar yoğundu ki görüş açısı bozuluyordu ve gökyüzünün ışığı bile içeri nüfuz edemiyordu.

 

Bütün tozlar yağmurla yıkanmıştı ve akan sular yerde oluklar açmıştı. Bazı toz ve topraklar akan yağmurla süpürülmüştü.

 

Dallara ve yapraklara vuran yağmur damlası sesi yankılanıyordu. Yağmur yaprakların kenarına doğru akıyor ve altta yoğunlaşıyordu.

 

Yağmur felaketinden kaçacak yer arayan birçok vahşi canavar vardı. Sadece bazı su canavarları yağmurda ilerlemeye devam edebiliyordu.

 

Wang Lin'in bulunduğu dağ yağmurun altında dimdik duruyordu. Koca kafalı oğlan yağmuru izleyerek sessizce düşünüyordu.

 

Dağın üzerindeki kısıtlamalar yağmuru bilerek engellemiyordu. Sonuç olarak dağ da yağmurla kaplanmıştı. Koca kafalı oğlan yağmuru izlerken çocukluğunu hatırladı. Eskiden yağmuru hep afallamış gibi izlerdi.

 

Aileden atılışını hala hatırlıyordu; yağmurlu bir gündü. Afallamış bir haldeyken aile evinden atılmış ve çamura dalmıştı. Eskiden yine o aptalca gülümsemesine sahipti ama biraz hüzünlüydü.

 

Çamurlu suya düşmüştü ve elbiseleri sırılsıklam olmuştu. Yağmur ve çakan şimşeklere bakınca kalbi acıyla doldu.

 

Çirkin olduğunu biliyordu ve diğer insanları rahatsız etmemek için daima yüzüne bir gülümseme takınırdı. Annesi ona vurduğunda bile daima gülümsemek için kendini zorlardı. Bütün kardeşleri ona zorbalık yaptığında bile hala gülümsüyordu.

 

Yine de sonuç aynı olmuştu. O yağmurlu günde gülümsemesi yavaş yavaş kaybolmuş ve yağmurun altında şaşkın bir halde uzaklaşmıştı.

 

Vücudu o zaman çok küçüktü, gürleyen yıldırımların altında her an düşecek gibiydi.

 

Koca kafalı oğlan göğsüne dokundu ve Ta Shan ve Lei Ji'ye baktıktan sonra Wang Lin'e döndü. Bir nedenden ötürü kalbinde bir sıcaklık hissi oluştu.

 

Birkaç gün önce yaşananları asla unutmayacaktı, umutsuzlukla kendini patlatmaya hazırlanırken bir çift el onu ölüm kalım krizinden dışarı çekmişti. O zaman bir figür görüş alanını kaplamıştı.

 

Lei Ji de yağmura bakarak soy becerisini kavramaya devam etti. Bu nispeten sessiz ortamda ister istemez geçmişini hatırladı.

 

Dev Şeytan gezegeninden ayrılmaya zorlanmış ve nefretle dolmuştu. Yanındaki insanlarla birlikte o gezegenden kaçmış ve yıldızların arasında dolaşmışlardı.

 

O zamanki hali afallamıştı. Kalbi kana susamıştı ama güçsüzdü.

 

Sadece evinden ayrılmakla yetinmişti. Eğer bir adım geç kalsa Dev Şeytan gezegeninden ayrılma şansını bulamayabilirdi.

 

Yaşadığı şaşkınlık sırasında klan üyelerini Suzaku gezegenine getirmişti. Bu sırada Suzaku, Yu Wuyou isminde biriydi. Ye Wuyou'nun rehberliğinde birçok yetişimci toplanmış ve gezegenin yerlileriyle bir savaş başlamıştı. Onlar rün kullanma konusunda uzman olan Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'ydı.

 

Bu savaşla birlikte normalde ruhsal enerjiyle dolu olan gezegen yarı-bitmiş hale gelmişti. Ye Wuyou'nun yanında Lei Ji'nin hiç sevmediği birisi vardı. Bu adamın Situ Nan olarak çağrıldığını hatırlıyordu.

 

O çok kibirliydi ve eylemleri daima şeytaniydi. Ye Wuyou'yu tercih ederdi. Dev Şeytan Klanı'nın gelişini büyük bir konukseverlikle karşılamışlardı. Ye Wuyou hatta onlara kendi ülkelerini kurmaları için büyük bir toprak parçası ayarlamıştı.

 

Bu topraklar Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'na yakın değildi. Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'ndan çok uzak olduğu için güvenliydi.

 

Savaş baltasını alıp Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı'nı kendi elleriyle katletmek dışında bu iyiliğe verecek başka bir karşılık bulamamıştı. Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı kelleleriyle Yu Wuyou'ya borcunu ödemişti!

 

Geçmiş hayatına bakınca pişmanlık hissetti. Dışarıdan görüldüğü kadar budala değildi, hatta son derece kurnazdı. On binlerce yıllık hayatı boyunca çok şey yaşamıştı. Sadece Ceset Tarikatı tarafından çok uzun süredir hapsedildiği için henüz kendine gelememişti.

 

Çok kurnaz biri olduğu için Wang Lin'in bineği olmayı tereddüt etmeden kabul etmişti. Wang Lin gözlemledikten sonra eğer onu takip ederse intikamını almak için Dev şeytan gezegenine geri dönebileceğini düşünmüştü!

 

Özellikle önceki savaşta Wang Lin kükrediği zaman zihni allak bullak olmuştu. O anda bütün planları bir kenara ayrılmış ve ruhunun derinliklerindeki atalarından kalma bir irade onun bu kükremeye yenilmesini sağlamıştı.

 

Aynı şekilde tam o anda Wang Lin'i takip etme fikri zihninde iyice oturmuştu.

 

"Sadece bir binek olursam dikkat çekmeyeceğim. Her şey Dev Şeytan Klanı soy becerime bağlı!" Bunları düşünürken gözlerini kapattı ve soy becerisini kavramaya devam etti.

 

Gökyüzünden yağan yağmur Wang Lin'in üzerine düşüyordu. Yağmurun soğuk enerjisi yavaşça vücuduna girdi. Yavaş yavaş yetişim yaptı ve ilahi hissi yayıldı. Dağdan itibaren bütün çevredeki alanı kapladı.

 

O anda ilahi hissi sayısız parçaya bölündü ve yağmur ile bütünleşmeyi denedi. Fakat yağmurla bütünleştiği anda yağmur damlaları yeryüzünde dalıp kaybolacaktı. O anda ilahi hissi serbest kalıyordu.

 

Bu tekrar tekrar devam etti. Sanki yağmurun ilahi hisse karşı herhangi bir direnci yoktu. Ama aynı şekilde tam da bu yüzden yağmurun içindeki dünyanın has enerjisi yere vurduğu anda dağılıyordu. Bu Wang Lin'in durduramadığı şeydi.

 

Wang Lin yağmurla bütünleşmeye ve yavaş yavaş içine dalmaya devam ettikçe aniden uzun bir zaman öncesinden gelen bir kavramayı duydu.

 

"Bu yağmur gökyüzünde doğdu ve yeryüzüyle birlikte ölür. Bu hayatın işleyişidir. Ne gökyüzü ne yeryüzüne, sadece yağmura bakmamın nedeni, yağmurun hayatına bakıyor olmam... Bu hayat ve ölüm!"

 

Wang Lin'in vücudu aniden titredi. Aniden gözlerini açarak yağmura baktı ve mırıldandı, "Zaten hayat ve ölüm aydınlanması kazanmıştım. Sadece yağmurun kaynağı kaldı..."

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44262 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr