Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

Kızıl Kan Atası temkinli biriydi ve emrindeki bütün öğrencilerine kontrol mührü yerleştirmişti. Onun kontrolü altında iki öğrencinin vücudu patladı ve kanlı bir sise dönüşerek Wang Lin'e doğru hücum etti.

Bundan istifade ederek kaçtı. Beyni allak bullaktı, aklındaki tek düşünce kaçmaktı!

Tüyleri diken diken olmuştu ve kalbi korkuyla doluydu. Kalbinde daima bir diken vardı ve bu diken İblisler Denizi ile Hou Fen ülkesi arasındaki sınır yakınlarında bir kadın yetişimciyi kovaladığı zamandan kalmıştı. Kadın yetişimciyi kurtaran ve ardından İblisler Denizine kaçan bir küçükle karşılaşmıştı.

Normalde bunu umursamazdı ama zaman geçtikçe "Ceng Niu" ismi giderek ünlenmiş ve onu titretmişti. Ceng Niu'yu o gün kadın yetişimciyi kurtaran ve İblisler Denizine kaçan küçük olarak tanımıştı!

Onu daha da şok eden şey ise bunun akabinde yaşanan bir dizi olaydı. Ceng Niu, Terk Edilmiş Ölümsüz Klanı ile Suzaku ülkesi arasındaki savaşta parlamıştı. Bunun ardından şu anki Suzaku pozisyonunun Zhou Wutai'ye Ceng Niu, yani Wang Lin tarafından verildiğini öğrenmişti. Tüm bunları onu temkinli olmaya itmiş ve Wang Lin gezegenden ayrılana kadar rahat edememişti.

Fakat Wang Lin ile bugün karşılaşacağını hiç beklemiyordu!

"Beni hatırlıyor olamaz..." Adamın zihni titredi ama mucize umuduyla kaçmaya devam etti.

"Sensin!" Wang Lin'in gözlerinde soğuk bir ışık parladı. Wang Lin sahip olduğu zekayla hemen neler olduğunu görebilmişti. Bu adam buraya Li Muwan'ın kardeşini öldürmeye gelmişti ve aralarındaki düşmanlık eskiden gerçekleşen bir olayla alakalıydı.

Wang Lin'in gözlerinde öldürme isteği parladı. Elini salladı ve iki yetişimcinin patlamasıyla oluşan kanlı sisin darbesi yaşlı adama doğru itildi.

Yaşlı adam dehşet içindeydi ve ışınlanmak istese de çok geçti. Kanlı sise yakalandı ve sisin içinden çığlıklar yükseldi. Wang Lin sağ elini salladı!

Bir gümbürtüyle birlikte daha fazla kan sisi ortaya çıktı. En sonunda bütün kanlar hiçliğe dönüştü.

Başından sonuna kadar Li Qiqing sanki etrafında olup bitenlerin farkında değilmiş gibi kafasını kaldırmamıştı. Onun gözünde sadece Li Muwan vardı.

Zaman geçti. Uzun bir aradan sonra Li Qiqing derin bir nefes aldı ve kendine geldi. Tabutun içindeki Li Muwan'a sanki onu kalbine derince kazımak ister gibi dikkatle baktı. Ardından ayağa kalktı ve Wang Lin bile bakmadan uzaklara doğru yürüdü.

Kızıl Kan Atası'nın ölümüyle birlikte Li Qiqing'in yüzündeki kırmızı çizgiler kırılmıştı.

Wang Lin Li Qiqing'e konuşmadan baktı. Onun düşüncelerini anlıyordu. Li Qiqing'in kayıtsız hareketleri onun Wang Lin ile hiçbir bağa sahip olmak istememesiydi.

Wang Lin iç geçirdikten sonra tabutu çantasına koydu ve gökyüzüne yükseldi.

"Bütün karmalar halledildi." Wang Lin havada uçtu ve aşağıdaki Suzaku gezegenine baktı. Bu gezegen yarı terk edilmiş sayılırdı, ruhsal enerjisi çok zayıftı.

"Zhou Wutai, Suzaku sen olduğun için seninle karmamı tamamlamak için Suzaku gezegenini kullanacağım!" Wang Lin sakin gözlerle bakarken ayaklarının altında dalgalanmalar belirdi ve ortadan kayboldu.

Daha sonra Birlik Yıldız Sistemi'ndeki boş bir gezegende ortaya çıktı. Karşısındaki gezegene bakarken sağ elini kaldırdı. Erken aşama Nirvana Kahini yetişimi tam gücüyle ortaya çıktı ve gözleri aydınlandı. Ardından sağ eliyle uzandı ve merhametsizce geri çekti!

Gezegen şiddetle titredi. Bir an sonra gezegenden antik bir aura geldi, sanki görünmez, devasa bir el onu çekiyordu.

Gezegen Ruhu Çıkarma!

Wang Lin tamamını çıkarmadı ve üçte birini aldıktan sonra durdu. Gezegen ruhunun üçte biri gitmiş olsa da gezegen çarpıcı biçimde etkilenmeyecekti.

Yolda Wang Lin birkaç gezegenin daha ruhunu çıkardı. Bu yetişimle bile yorulduğunu hissetti. Ne yazık ki koca kafalı oğlan dünya ile bütünleşemiyordu, o yüzden bunu tek başına yapması gerekiyordu.

Bir gün sonra Wang Lin çıkardığı gezegen ruhlarını tutarak dünya ile bütünleşti ve Suzaku gezegenine geri döndü.

Suzaku'nun üzerinde belirdiği anda sağ elinden antik bir aura geldi. Avucunda ışık küreleri vardı. Her küreden antik bir aura yayıldı. Bunlar çıkardığı gezegen ruhlarıydı!

Derin bir nefes aldıktan sonra sol eliyle bir küre aldı ve onu salladı. Bu ışık küresi inanılmaz bir hızla uçarak aniden Suzaku gezegeni ile kaynaştı.

Suzaku gezegeni aniden titredi. Titreyen gezegenin kendisi değil ruhuydu!

O anda Suzaku gezegeninin derinliklerinde büyük miktarda ruh damarı ortaya çıktı. Yavaş yavaş onun yarı terk edilmiş halinden canlanmaya başladı.

Wang Lin durmadı. İkinci ruh küresini aldı ve gezegene doğru attı. Gezegenin ruhu titredi ve daha fazla ruh damarı ortaya çıktı. Dağlar aniden ruhsal enerji ile doldu.

Bütün ölümlüler topraktan gelen sıcaklığı hissetti. Yenilenmiş ve hastalıkları iyileşmiş gibi hissettiler.

Üçüncü, dördüncü ve beşinci ruhları da kullandı. O anda Suzaku gezegeninden sadece birkaç yetişimcinin duyabildiği bir anka çığlığı geldi.

Sanki Suzaku canlılığını yeniden kazanmıştı. Yeryüzünde kurumuş ruh damarları tekrar ruhsal enerji ile doldu. O anda gezegendeki ruhsal enerji belli bir seviyeye çıkmıştı!

Gezegendeki bütün yetişimciler de etkinleşen bu ruhsal enerjiyi hissetti. Hatta vücutlarının içindeki ruhsal enerji bile kendi kendine etkinleşti.

Etraftaki ruhsal enerjiyi hisseden Wang Lin altıncı ruh küresini gezegene attı. O anda dağlar yeşillendi, sular berraklaştı ve gezegenden hoş bir koku yayıldı. Gezegen boyunca canlılık dalgalanmaları yankılandı.

Wang Lin son ruh küresini attıktan sonra Suzaku gezegeni ruhunun titremesi zirve yaptı. Yetişim yapma becerisi olmayan ölümlülerin becerisi bile daha güçlendi.

Ek olarak sayısız düşük seviye yetişimci bu muazzam ruhsal enerji artışı sırasında darboğazdan çıkarak hemen seviye aştı!

O sırada çeşitli tarikatlarda yetişimciler işlerini bırakarak hemen yetişime daldılar. Gezegenden gelen ruhsal enerjiyi çılgınca özümsediler.

Suzaku gezegeni üst kalite gezegen seviyesine ulaşmamış olsa da artık yarı terk edilmiş seviyede değildi. Ruhsal enerjisi en iyi zamanının zirvesindeydi.

Zhou Wutai Suzaku Dağın'da karmaşık bir ifadeyle gökyüzüne baktı. Derince nefes aldı ve mırıldandı, "Teşekkürler Kardeş Wang!"

Suzaku gezegenindeki bir tarikatın önünde tıpkı Huanglong'a benzeyen yaşlı bir yetişimci gülümsedi ve başını sağa sola salladı. "Yedi farklı gezegenin ruhunu kullanarak başka birinin canlılığını yenilemek çok etkili olmaz. Fakat belli ki bu çocuk memleketini çok umursuyor, bu iyi bir şey. Yüce Gök Yıldız Sistemi ile Birlik Yıldız Sistemi arasındaki savaşta hangisini seçeceğini merak ediyorum."

Wang Lin karşısında duran yeryüzüne baktı ve bir adım atarak ortadan kayboldu. Tekrar ortaya çıktığında bir vadideydi. Vadi tıpkı ayrıldığı zaman bıraktığı gibiydi.

"Karma ele alındı, bu yüzden ayrılma zamanı... ancak, ayrılmadan önce, terk edilmiş ölümsüz Klandaki o yere gitmeliyim. Ne yazık ki vücudumdaki semavi has enerjiyi artırmanın bir yolunu bulamadım... Öyle olsaydı Büyülü Cephane'ye çalışabilirdim." Wang Lin sakin gözlerle uzaklara doğru baktı.

Birlik Yıldız Sistemi'nde sayısız siyah binanın bulunduğu izole bir sistem vardı. Bu binaların hepsi farklı stildeydi ve boşluğa saplanmış büyük kılıçlara benziyordu.

Merkezde bir kule vardı. Bu kule on binlerce adım büyüklükteydi. Kuleyi çevredeki binalara bağlayan siyah zincirler bulunuyordu.

Yetişim Birliği iki tarikat, dört tapınak ve sekiz alana ayrılmıştı. Burası katliam alanıydı!

Boşlukta hayalet bir figür belirdi. Yıldırım gibi hareket etti ve bir binanın üzerine vardı. Bu figür diz çöktü ve yaşlı bir adam görüntüsüne büründü. Merkezdeki kuleye doğru başını eğdi ve konuştu, "Yüce Gök'ün yeni Yıldırım Semavisi Xu Mu'nun izini bulduk!"

"Ruh Öldüren Duo, Xu Mu'nun kellesini bana getir! Bu, Yüce Gök yetişimcilerinden katliam alanına bir hediye olacak!" Kuleden buz gibi soğuk bir ses geldi.