Bölüm 895: Hiddet

avatar
1291 39

Xian Ni - Bölüm 895: Hiddet



Çevirmen: RassNt

Editör: Alphonse

 

Ta Shan soğuk ifadesiyle elini kayıtsızca salladı. Bununla birlikte oluşan güçlü bir rüzgar kılıç enerjilerine doğru esti ve uçan kılıçları yerle bir etti. İki yetişimci akıl almaz bir darbe hissetti.

 

Kan tükürdüler ve geriye savruldular.

 

Oraya doğru koşan dövüş sanatçıları ise adeta duvara çarpmış gibi hissettiler. Hepsi de kan tükürdü ve geriye itildi.

 

Kimse bundan kaçamadı!

 

Ta Shan hiç kimseyi öldürmedi. Elini sallayarak sadece iki yetişimciyi ve o insanları yaraladı.

 

Genç adam bu sahneyi görünce hemen irkildi. Fakat ifadesi daha da sertleşti ve bağırdı. "Ben Wang ailesi üyesiyim. Benim adamlarımı yaralamaya mı cüret ediyorsun? Hepiniz öldünüz!"

 

Wang Lin sağ elini kaldırdı ve gence tokat attı. Yetişimini kullanmadı ve sadece bir ölümlü olarak vurdu. Ne de olsa genç adam yetişimci değildi, eğer güç kullanırsa bütün kemikleri anında kırılırdı.

 

Yine de genç adam havaya savruldu. Yüzü şişti ve bütün dişleri döküldü. Wang Lin'in tokatladığı sadece genç adam değildi, aynı zamanda siyah yılandı.

 

Siyah yılan son derece garipti. Wang Lin'in tokadı indiği anda yok oldu ama sonra tekrar oluştu. Genç adamın vücudunu terk etti ve Wang Lin'i yutmaya çalıştı.

 

Bunu sadece Ta Shan ve koca kafalı oğlan görebiliyordu. Wang Lin'in arkasındaki herkes soğuk bir rüzgar esintisi hissetti.

 

"Wang klanımı kızgın ruhlar yetiştirmek için kimin kullandığını görmek istiyorum!" Wang Lin'in gözleri soğuktu ve öfkeliydi. Genç adamın ruhunun çoktan yutulduğunu ve yerini kızgın ruhun aldığını bir bakışta anlamıştı. Yılan üzerine doğru gelirken Wang Lin sağ elini kaldırdı ve işaret etti.

 

Parmağının önünde yılanın gözleri korkuyla doldu ve kaçmak istedi. Fakat çok geçti ve bir gümbürtüyle yılan patladı. Siyah sise dönüştü ve Wang Lin onu yakaladı. Onu ezdi ve siyah bir rüne dönüştü.

 

Siyah yılan gittikten sonra genç adamın vücudu titredi ve bir ağız dolusu kan tükürdü. Yüzü artık vahşi değildi ve kafa karışıklığıyla doluydu. Ruhu çoktan yutulmuştu, o yüzden gözleri sönükleşti ve canlılığını kaybetti.

 

Çevredekiler tamamen sessizdi ama bu sessizlik bir an sürdükten sonra hemen çığlıklar yükseldi. Kalabalık panikledi ve olabildiğince hızlıca kaçtı. Çok geçmeden kimse kalmadı.

 

Wang Lin'in gözleri soğudu. İlahi hissini yaydığında herhangi bir terslik fark etmemişti. Fakat dikkatli bakınca hemen birisinin Wang ailesi üyelerinin canlarını kullanarak kızgın ruhlar beslediğini anlamıştı!

 

Wang Lin bu tarz büyüleri daha önce duymuştu. Bu bir kılıcı arıtmak gibiydi. Bir kişi kızgınlık emen bir ruh gibi kullanılıyordu. Eğer yeterince kızgınlık emilirse onun gücü hiç de azımsanamaz olacaktı.

 

Başkentin üzerindeki muazzam kızgınlığı düşününce Wang Lin tüm bunları birisinin kontrol ettiğini hayal edebiliyordu. Ne kadar fazla kızgınlık olursa kızgın ruh o kadar güçlü olacaktı.

 

Wang Lin'in gözleri öfkeyle soğudu. Siyah rünü ileri doğru attığında kendi başına uçmaya başladı.

 

Wang Lin ellerini arkadan bağlayarak rünün peşinden yürüdü. Ta Shan ve koca kafalı oğlan da onu yakından takip ettiler.

 

Başkentte bir presin öldürülmesi tabii ki büyük bir olaydı. Çok geçmeden başkentin dört bir yanından kılıç ışınları geldi.

 

Bu kılıçların üzerinde Suzaku gezegeninin çeşitli tarikatlarından yetişimciler vardı. Gözleri yıldırım gibiydi ve Wang Lin ile konuşmayı bile beklemeden büyülü hazineleriyle saldırdılar.

 

Wang Lin soğuk bir ifadeyle elini salladı. Bütün hazineler dağıldı. Uçan kılıçların üzerindeki yetişimciler dehşete düşerek rüzgarla savruldular. Göz açıp kapayıncaya kadar 5,000 kilometre uzağa sürüldüler.

 

"Bu... nasıl bir büyü!?"

 

"O adam çok tanıdık geldi..."

 

5,000 kilometre uzağa gönderilen yetişimcilerin yüz ifadeleri değişti. Paniklediler ve hiçbiri de ilerlemeye cesaret edemedi. Uçan kılıçlarına binerek kendi tarikatlarına doğru hızla yola koyuldular.

 

Wang Lin'in gözleri soğuktu. Son derece öfkeliydi! İmparatorluk sarayına doğru yürürken sayısız asker ona doğru saldırdı. Wang Lin onlara zarar vermek istemedi, o yüzden elbise kolunu salladı ve onları kilometrelerce uzağa gönderdi.

 

Saraya giderek yaklaştı. O anda ana binada ejderha cübbeli orta yaşlı bir adam vardı ve ifadesi kasvetliydi. Yanında son derece asil ve rengarenk elbiseli güzel bir kadın vardı. Fakat kadının gözlerinde siyah sis vardı ve gözlerinde bir panik belirtisi oluştu.

 

Aynı zamanda ipek elbiseler giymiş sayısız Wang ailesi üyesi kasvetli gözlerle ileri doğru baktı.

 

Binanın dışındaki meydanda büyük bir düşmanla yüzleşmeye hazırlanan sayısız asker vardı. Bölgeyi bir öldürme aurası doldurdu.

 

Orta yaşlı adam merhametsizce mürekkep tablasını attı ve bağırdı, "Benim Büyük Wang Hanedanlığımı öldürmeye kim cüret eder!? Onun hangi tarikattan olduğu belli mi?"

 

Etraf tamamen sessizdi. Bir süre sonra beyaz saçlı bir yetişimci tereddüt ederek ileri çıktı ve konuştu, "O üç adam son derece güçlü, muhtemelen yüksek yetişim seviyesindeki kıdemliler. Tarikatlarını ise hala araştırıyoruz."

 

Orta yaşlı adamın yüzü düştü ve sırıttı. "Görünüşe göre Wang ailesi Suzaku gezegeninde fazla sessiz kaldı. İsimsiz insanlar bile bize zorbalık yapmaya çalışıyor! Ulusal Öğretmen nerede!?"

 

Bununla birlikte imparatorluk sarayında bir kahkaha yankılandı.

 

"Lordum endişelenmesin. Öğrencilerim bununla baş edebilir!"

 

Meydanın üstünde siyah gaz şeritleri toplandı ve bir anda üç insan şekillendi. Siyah sisle kaplı olsalar da ikisinin erkek birinin kadın olduğu belliydi. Hiçbiri çok yaşlı değildi.

 

O üçü ortaya çıktıktan sonra imparatorluk sarayına bakmadılar bile. Üç siyah gaz şeridine dönüşerek saldırıya geçtiler.

 

Wang Lin yürürken gözleri giderek soğudu. Önündeki rün daha da yoğunlaştı ve şu an imparatorluk sarayının kapısının hemen önündeydi. İçerideki sayısız asker Wang Lin'in grubuna gergin bir şekilde baktı.

 

Tam o anda üç siyah gaz şeridi oraya vardı ve Wang Lin'e saldırdı. Fakat henüz yanına yaklaşamadan önce bir baskı patlaması oldu ve gök ve yerde hayaletsi iniltiler yayıldı.

 

Wang Lin hemen bu üç yetişimcinin yetişim seviyesinin çok yüksek olmadığını, sadece Ruh Dönüşümü aşamasında olduklarını anladı. Fakat saldırıları çok güçlüydü, neredeyse Yükseliş seviyesindeydi.

 

Bu üçünün bedeninde Wang ailesi kanı yoktu, sadece sonsuz kızgınlık vardı. Onlar belli bir seviyeye kadar arıtılmış olan kızgın ruhlardı.

 

Wang Lin'in gözleri öldürme isteğiyle doldu. Yürüyerek hemen üçünün karşısına geldi. Parmaklarını kılıç şekline getirdi ve hemen birisini işaret etti. Çok hızlıydı ve parmağı o kişinin omzuna indi. O anda erken aşama Nirvana Kahini has enerjisi taştı ve o kişinin bedenine akın etti.

 

Vücudu titredi ve hiç direnç gösteremeden yerle bir oldu. Siyah gaza dönüştü ve kaçmaya çalıştı ama çok geçti.

 

Wang Lin sahip olduğu yetişimle, öfkeden doğan saldırısıyla birlikte sadece bedenini değil kökünü de yok etmişti. Kızgın ruh kaçarken hemen patladı ve geriye yavaşça dağılan kızgınlıktan başka bir şey kalmadı.

 

Tüm bunlar bir anda olup bitti. Diğer kızgın ruhların bakış açısından Wang Lin sadece bir adım atmış, elini kaldırmış ve ardından gruptan birisini öldürmüştü. Bunu gördüklerinde gözleri panikle doldu.

 

Wang Lin birini öldürdükten sonra sağ elini boşluğa vurdu ve aniden akıl almaz bir titreşimle birlikte bir fırtına oluştu. Fırtına eserken diğer bir kızgın ruh içeri çekildi. Vücudu yerle bir oldu ve hemen öldü.

 

İkinciyi öldürdükten sonra hemen döndü ve gözleri yıldırımla doldu. Sona kalan kadın hemen titredi ve vücudunun içinde beliren yıldırımla birlikte patladı.

 

Wang Lin'in gözleri daha da soğudu. Havaya adım attı ve imparatorluk sarayına doğru ilerledi.

 

Wang Lin havada yürüyerek saraya adım attı ve doğruca imparator konutuna gitti. Hemen meydandaki askerleri ve ana binadaki Wang üyelerini gördü.

 

Yanlarında birçok yetişimci vardı. Gözleri öldürme isteğiyle doluydu ama hiçbiri saldırmaya cesaret edemedi.

 

Wang Lin'in yetişimini göremiyorlardı ama Ulusal Öğretmenin öğrencilerini kolayca öldürdüğünü görmüşlerdi. Sonuç olarak bu yabancıdan son derece korkmuşlardı.

 

Wang Lin meydanın üzerinde durdu. Aşağıdaki insanlara baktı ve soğuk bir tonla konuştu, "Çok güzel. Çok iyi iş yaptınız!" Yüzlerce Wang klanı üyesi görebiliyordu ama hepsi kendinde değildi.

 

Bu insanlar arasında neredeyse hepsinin kaşlarının arasında siyah gaz vardı. Fakat işin garip yanı ejderha cübbeli orta yaşlı adamın kaşlarının arasında siyah gaz olmamasıydı.

 

Yanındaki kadının ise siyah sisi dağılmıştı ve içinde herhangi bir yetişim belirtisi yoktu. Nereden bakarsan bak ölümlü gibiydi.

 

Wang Lin'in sesi soğuk bir kış rüzgarı gibi yankılandı. Uçarken herkesin zihnini titretti.

 

Orta yaşlı adam onu görünce irkildi ve gözleri şok ile doldu. Fakat bu şokun yerini hemen öldürme isteği aldı ve bağırdı, "Wang ailesinin emriyle onu öldürün!"

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr